E-Bülten
 
Sayı:12 - Nisan 2015
 
 
 

Japonya, ülkenin enerji sisteminin hassasiyetini ortaya çıkaran ve elektrik fiyatlarının artmasına yol açan 2011 depremi ve tsunaminin ardından ülke çapında şebeke yönetim kuruluşu oluşturarak enerji sektörünün canlandırılması için ilk adımı atıyor. Organization for Cross-regional Coordination of Transmission Operators (İletim Operatörlerinin Bölgeler Arası Koordinasyonu Teşkilatı) adlı oluşum ülke genelindeki enerji tedarikiyle talebini koordine etmeyi ve acil durumlarda elektrik kaynağının stabil kalmasını sağlamaya yardımcı olmayı amaçlıyor.

Başbakan Shinzo Abe’nin hükümeti büyüme stratejisinin bir parçası olarak elektrik sektörünün 2020’ye kadar üç aşamalı reformu için çalışıyor. Planın merkezi, son 60 yıldır büyük ölçüde bölgesel tekellerce yönetilen perakende elektrik piyasasının gelecek yılın Nisan ayında tamamen özelleştirilmesi. Organization for Cross-regional Coordination of Transmission Operators Başkanı Yoshitsugu Kanemoto kuruluş töreninde “Elektrik sistemi reformu sanal olarak başladı. Bu, ülkenin enerji politikası tarihinde önemli bir dönüm noktası,” dedi. Tüm enerji tedarikçilerin yeni kuruluşa katılması zorunlu.

Japonya, ülkenin doğu ve batısında iki farklı elektrik frekansına sahip. 2011 yılında Tepco’nun 1 Numaralı Fukushima nükleer santralinde gerçekleşen üçlü sızıntı sonucunda, bu dağıtıcı tarafından hizmet sunulan alanlar diğer bölgelerdeki fazla tedarike rağmen elektrik kesintilerinden mağdurdu. Kuruluş, tedarikçiler arasında enerji takasını sağlamak için ulusal iletim şebekesini geliştirmeyi planlamayı öngörüyor.

Kanemoto yenilenebilir enerjinin teşviki için elektrik sisteminin geliştirilmesinin de kuruluşun en önemli görevlerinden biri olduğunu söyledi. Merkezi hükümet Fukushima felaketi sonrasında temiz enerjiyi artırmayı hedefledi, fakat bu amaç iletim kapasitesi sorunları nedeniyle engellerle karşılaştı.

Perakende elektrik piyasasının gelecek yıl olması öngörülen tam açılışından sonra bölgesel dağıtıcıların enerji iletimi ve dağıtım bölümlerini reformların son aşamasında 2020’ye kadar ayırması bekleniyor. Bununla elektrik şebekelerinin yeni girişimciler için daha erişilebilir hale getirilmesi ve rekabetin artırılması amaçlanıyor.

Kaynak: japantimes.co.jp

 
Teknik kayıplar iletim ve dağıtım seviyesinde verimli hizmet sunmak isteyen iletim ve dağıtım şirketlerinin en önemli problemlerindendir, ancak kaybın tamamen kaldırılması gibi bir durum da tabi ki mümkün değildir. Dağıtım özelleştirmeleri ile birlikte, kayıp oranları teknik kayıp oranları seviyesinde olan dağıtım şirketlerinin birincil hedefleri teknik kayıpların yönetilmesi ve minimum seviyelere düşürülmesi olmuştur. III. Uygulama döneminde de bu durum önemini arttıracaktır. 

TEDAŞ, 2011 verilerinde dağıtım şirketleri kayıp kaçak oranlarını, alınan satılan enerji verilerine göre hesaplamış ve %24 seviyesinde olduğunu belirtmiştir. Özelleşmiş dağıtım şirketlerinin de katılımı ile ülke genelinde kayıp-kaçak oranının % 13 seviyesinde olduğu görülmektedir.  İletim seviyesinde ise 2011 yılı teknik kayıp oranları % 2.99 seviyesindedir.  İletim ve dağıtım kayıpları toplamı ülke genelinde %16 seviyesindedir. OECD ülkelerinde iletim ve dağıtım kayıpları toplamı % 7 seviyesindedir.  Ancak bu verilerin dağıtım şirketleri bazında veya ülke genelinde teknik kayıp oranlarının net olarak ölçülmesi ile belirlenmesi mümkün değildir. Bu hesaplamalar alınan-satılan enerji miktarları üzerinden hesaplanan ve teknik kayıp ve kaçak elektrik kullanımı oranının toplamı olan değerlerdir.

Ülkemizde gerek EPDK gerekse TEDAŞ tarafından geliştirilmiş bir teknik kayıp “ölçüm” metodu bulunmamaktadır. II. Uygulama Dönemi teknik kayıp oranları belirlenirken kullanılan metodun; gerçekleşmelerden bağımsız olarak Türkiye geneli teknik kayıp oranlarının yıllık ortalama talep artışının da göz önüne alınarak bütün şirketlerin Türkiye ortalama talep artışı ve Türkiye ortalama teknik kayıp verisi çerçevesinde gerçekleşeceği varsayımı ile belirlendiği bilinmektedir. Bu hesaplamalarda kullanılan veri seti incelendiğinde, dağıtım şirketlerinin 2003 yılı verilerinin kullanıldığı bilinmektedir.

Uluslararası teknik kayıp hesaplama modelleri arasında izleme esaslı yaklaşım(oransal paylaşım) ve devre esaslı yaklaşım gibi metotlar kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerde; şebeke elemanının teknik ömrü, mevsimsel puant değişimleri, iletim ve dağıtım şebekelerinin ideal teknik özellik ve topolojide olmaması, şebeke mülkiyeti ve buna bağlı kayıp enerji sorumluluğu gibi nedenlerle hesaplamalarda doğru sonuç alınması mümkün görünmemektedir. Özellikle şebekelerdeki yükler lineer davranış göstermediğinden matematiksel olarak formülize edilmesi mümkün değildir. Kayıpların hangi şebeke bölümünden ve ne tür yüklerden kaynaklandığı hususunun matematiksel modellere aktarılması yerine ölçüme dayalı bir metot ile kayıpların tespit edilmesi ve sonrasında matematiksel modellere aktarılması daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu durum öncelikle kaybın boyutunun belirlenmesinde, daha sonra da oluşan maliyetlerin iletim ve özellikle dağıtım şebekesi işleticilerine maliyeti ve kullanıcılarına yansıtılmasında doğru verilerle ölçülebilmesi veya ölçülen değerler üzerinden yeni bir hesaplama yönteminin geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir. Birçok dağıtım şirketinde yük dağılımı; tarımsal sulama, turizm gibi sezonsal tüketimlerin ağırlığı nedeniyle yıl içerisinde Türkiye ortalamasına göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle gerçeğe en yakın teknik kayıp değerleri ancak şirket bazında ayrı ayrı yüklenme eğrileri dikkate alınarak hesaplaması ile tespit edilebilecektir. Teknik kayıp tespitinde TEİAŞ indirici trafo merkezlerinin yoğunluğu ve doğru noktada olması da önemli bir faktördür. TEİAŞ indirici trafo merkezlerinin yeterli olmaması yük iletiminin dağıtım hatları ile yapılmasına sebep olmakta ve bu durum kayıpların büyük oranda dağıtım şebekesinde oluşmasına sebep olmaktadır. 

Dağıtım şirketinin teknik kayıp oranları belirlenirken;
  • Teknik kaybın sahada yapılacak örneklem çalışmaları ile elde edilmiş ölçüm verileri ve bu veriler kullanılarak elde edilmiş matematiksel metotlar yardımıyla şirketlerin en “güncel” şebeke ve tüketim değerleri üzerinden hesaplama yapılmalıdır.

  • Teknik kayıplar hesaplanırken; boşta ve yükte kayıplar, sezonsal yük eğrileri, sıcaklık farkları, şebekenin yaşı, yıllık sıcaklık farkı etkileri gibi faktörler gözetilmelidir.

  • Türkiye’deki 21 dağıtım şirketi; şebeke ve trafo sayısı büyüme oranı, şebeke yaşı, şebeke yapısı(havai hat-yer altı), TEİAŞ indirici trafo merkezi yoğunluğu, Türkiye ortalamasına göre sezonsal yük profili değişimi başta olmak üzere farklı yapılara sahiptir.  Bu farklılıklar teknik kayıp değerlerini doğrudan etkilediğinden hesaplamalarda mutlaka gözetilmelidir.

Yukarıda açıklanan sebeplerle ülkemiz elektrik şebekesi altyapısı gerçekleri dikkate alınarak sadece matematiksel modeller kullanmak yerine ölçüme dayalı ve şirketlerin farklı karakteristik özellikleri ve güncel envanter bilgileri kullanılarak bir teknik kayıp hesaplama modeli geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

H. Coşkun TUNÇEZ
Enerji Piyasası Mevzuat ve Tarifeler Müdürü
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü

Platin Sponsoru olarak yer aldığımız 6. Dünya Enerji Düzenleme Forumu’nda sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyacağız.

Dünya Enerji Düzenleme Forumu (World Forum on Energy Regulation) enerji düzenlemesi alanında dünyanın önde gelen konferansıdır. Dünyada enerji regülasyonu konusunda enerji düzenleyicileri ve enerji piyasasındaki paydaşları bir araya getirilmesi ve bilgi ile deneyim paylaşılması amacıyla gerçekleştirilmektedir. Forum, dünya enerji piyasalarında oldukça saygın ve bilinen bir yere sahiptir.

Forum, dünyada enerji sektöründe faaliyet gösteren bölgesel düzenleyici birliklerin ortak çabasının ürünü olarak düzenlenmektedir. Bugüne kadar 5 forum düzenlenmiştir. Altıncı Forum Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun başkanlığında ve ev sahipliğinde 25-28 Mayıs 2015 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde toplanacaktır.

WFER2015.org sitesinden program detaylarını görmek ve foruma katılmak için kayıt yaptırmak mümkündür.

Forumda düzenlenecek oturumların hedef kitleleri; Düzenleyiciler, Politika Yapıcılar, Akademisyenler, Profesyoneller, Teknisyenler ve Enerji Şirketleri Yöneticileri, Danışmanlar, Avukatlar, Sivil Toplum Kuruluşları, Enerji ve Enerji Yönetmeliği İle İlgilenen Tüm Profesyonellerden oluşmaktadır. Forumda düzenlenecek genel ve eşzamanlı oturumların başlıkları şöyle:

1. Gün
Genel oturum
Paydaşların Çıkarlarının Dengelenmesi

Eşzamanlı Oturumlar
Enerji Piyasalarında İnovasyonların Teşvik Edilmesi
Tüketicileri Güçlendirecek Araçlar
Politikalar, Hukuk ve Düzenlemelerin Koordinasyonu
Düzenleyici Etki Değerlendirmesi [DEA]
Enerji Ağlarının Entegrasyonu
Evrensel Enerji Erişimi

2. Gün
Genel oturum
Değişimden Faydalanma

Eşzamanlı Oturumlar
Akıllı Şebekeler ve Sistemler
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Arz Güvenliğinin Sağlanmasında Düzenleyicilerin Rolü
Düzenleme ve Sürdürülebilirlik
Yenilenebilir Enerji + İklim Değişikliği + Su Yönetimi / Düzenleme
Bölgesel Pazar Entegrasyonu
Dağıtım Şirketlerinin Gelecekteki Rolü

3. Gün
Özel Oturum
Gelişmekte Olan Ülkelerde Düzenleme
G20

Eşzamanlı Oturumlar
Düzenleyici kurallar: Şeffaflık, hesap verebilirlik, güvenilirlik, vb.
Yakıt karışımı değişiminin piyasalara etkisi
Kapasite geliştirme

4. Gün
Genel Oturum
Akıllı Düzenlemelere Doğru

Eşzamanlı Oturumlar
Etkin Piyasa İzlemenin Rolü
Kamu Şirketlerinin Düzenlenmesi
Enerji Piyasalarında Talep Etkisi

ODTÜ ve ODTÜ TEKNOKENT tarafından organize edilen girişimcilik yarışması Yen Fikirler Yeni İşler’in 2015 dönemi başvuruları başladı. 11. yılını kutlayan Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması (YFYİ); YFYİ Idea ve YFYİ Pro olmak üzere iki farklı girişimci profiline ulaşmayı hedeflemektedir.

Yeni Fikirler Yeni İşler hem iyi bir fikre sahip girişimcilere hem de yeni kurulmuş şirketlere kendilerini ve iş fikirlerini geliştirmeleri için imkân sağlamaktadır.

YFYİ Idea, kendi işinin patronu olmak isteyen lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile mezuniyetinin üzerinden en fazla 5 yıl geçmiş olan mezunlarının iş fikirlerini beklemektedir.

Girişimcilik eğitimleri, mentorluk hizmetleri, kuluçka imkanı, nakit para ödülü ve ABD Kampına katılma fırsatı ile Y Combinator’dan faydalanma şansı sunmaktadır.

Kurulumunun üzerinden 3 yıldan fazla geçmemiş teknoloji tabanlı şirketlere projeleriyle Tüketici Elektroniği, Bilişim, Enerji ve Sağlık olmak üzere 4 farklı kategoride yarışma fırsatı sunan YFYİ Pro’da eğitimler, mentorluk ve danışmanlık hizmetleri, nakit para ödülü ve ABD Kampına katılma fırsatı ile Y Combinator’dan faydalanma şansı sunmaktadır.

Doğrudan maddi ödüllerin dışında yarışmacılar için birçok farklı destek sunulan Yeni Fikirler Yeni İşler yarışmasında maddi değeri toplam 2 Milyon TL olan ödül havuzundan faydalanmak mümkün.

Başvurular www.yfyi.com adresinden 17 Mayıs 2015 tarihine kadar yapılmaktadır.

Kaynak: yfyi.odtuteknokent.com.tr

 

 
NASA’nın Jet İtiş Laboratuvarı yüksek ısılı termoelektrik malzemeler ve ilgili güç sistemlerini tedarik eden Evident Technologies’e söz konusu malzemelerin patentlerinin lisansını verdi.

Termoelektrik malzemeler ısıyı elektriğe dönüştürür. Örneğin, bu teknolojinin kullanımıyla bir arabanın atık ısısı potansiyel olarak araca geri beslenebilir ve elektrik üretimi için kullanılabilir. Bu, verimi artırarak atık ısı elde edilmesi için düşük maliyetli çözümler sunar. JPL termoelektrik ekibinin görev lideri Thierry Caillat “Lisanslı teknoloji otomobil egzozu ve seramik ve cam işleme tesisleri gibi yüksek sıcaklıklı endüstri işlemleri dahil olmak üzere eşitli atık ısı kurtarma uygulamalarında ısıyı elektriğe dönüştürmek için uygulanabilir,” dedi.

JPL, güneş ışığı yokluğunda uzay görevi gücüne ihtiyaç nedeniyle doğan yüksek sıcaklıklı termoelektrik geliştirme konusunda köklü geçişe sahiptir. Dünya yörüngesinden ayrılan uzay problarının birçoğu elektrik güç kaynağı olarak termoelektrik kullanmaktadır. NASA’nın Voyager 1’i (yıldızlararası uzaya giden ilk uzay aracı) ve Voyager 2’si fırlatılmalarından sonra 35 yıldan fazla bir süre boyunca termoelektrik güç sistemleri kullanarak güneşten uzağa seyahat etmektedir. Bu uzay araçlarının her ikisi de radyoaktif bozunma işleminden elde edilen ısıyı elektriğe dönüştüren radyoizotop termoelektrik jeneratörler (RTG’ler) kullanmaktadır. NASA’nın Mars’a inip çalışan en büyük aracı olan Mars Curiosity keşif robotu da güç açısından benzer bir sisteme dayanmaktadır.  

Dünya’da Evident Technologies dünya uygulamaları için ticari, yüksek sıcaklıklı termoelektrik modüller geliştirmek amacıyla JPL’nin teknolojik ilerlemelerini kullanacak. Evident Technologies’in CEO’su Clint Ballinger “Yüksek ısıyı elektriğe dönüştürmek isteyen müşterilerin karşılanmamış bir gereksinimi olduğunu hissediyoruz. Bu NASA gelişmelerine sermaye sağlamak ve yakında ticari ürünleri sürmek konusunda çok heyecanlıyız,” dedi.

Şu an NASA’nın geliştirdiği bu teknolojiyi kullanabilecek ticari ürün mevcut değil. Evident önümüzdeki üç ay içerisinde bu teknolojiye dayanan ürünü piyasaya sürmeyi planlıyor. Evident Thermoelectrics enerji üretimi için termoelektrik çözümler sunuyor. JPL NASA California Institute of Technology tarafından yönetiliyor.

Kaynak: energyharvestingjournal.com
 
 
Güneş bu hafta Fransa’ya bahar çiçeklerinden fazlasını getirdi. Şebeke verilerinin gösterdiğine göre ülke genelindeki paneller 4 bin megavat’tan fazla güneş verimi ile rekora ulaştı. Her şeyden çok nükleer enerjiye bağlı olan ülkedeki bu artış Avrupa’nın enerji sektörü genelinde hakim olan temel değişimi gözler önüne seriyor. Ayrıca, Electricite de France SA ve Almanya’daki EON SE gibi geleneksel dağıtıcıların başının daha çok ağrıyacağının sinyalini veriyor.

Londra’daki Fitch Ratings’den analiz uzmanı Josef Pospisil, “Bu 1970’lerde nükleer reaktörlerin inşa edilmesinden sonraki en büyük devrim. Dağıtıcılar gelecekte de var olacak, fakat oldukça farklı görünebilirler,” dedi. Piyasadaki son on yılın genelindeki gelişimden sonra geçtiğimiz ay Avrupa stokları yeni rekorlara yaklaşırken enerji şirketleri sıralamanın aşağılarındaydı. STOXX Europe 600’ün dağıtıcı bileşeni ilk çeyrekte yüzde 3.1 geri giderek kalite testinin yüzde 17’lik artışının ve otomobil üreticilerinin yüzde 32’lük sıçramasının gerisinde kaldı. Bu da artık değişmeyecek gibi görünüyor.

Geçtiğimiz ayda yapılan bir Fitch çalışmasına göre, göreceli sıcak hava nedeniyle düşük enerji talebinden mağdur olan dağıtıcılar ayrıca zayıf sanayi etkinliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının artışından da olumsuz etkileniyor. Sıralama şirketi Fransa ve diğer ülkeler tüketici faturalarını sınırlandırmayı amaçlaması ve Belçika’nın atom enerjisini vergilendirmesi nedeniyle “artan siyasi riskleri” işaret ediyor.

Zayıflama İhtimali
Paris’teki Oddo Securities’ten analiz uzmanı Louis Boujard, “Diğer sektörler ivmenin artacağını öngörürken dağıtıcıların zayıflaması ihtimali mevcut,” dedi. RWE CEO’su Peter Terium geleneksel güç üretiminde “dramatik bir durum” olduğunu tanımladı ve Alman dağıtıcılar yakın gelecekte bir çalışma kaybı öngörüyor. Fransa’da EDF CEO’su Jean-Bernard Levy geçtiğimiz ay dağıtıcıları eskiyen nükleer reaktörlerin yenilenmesi ve enerji fiyatları üzerindeki hükümet kaynaklı etkilerin telafisi için “para saçmayı” bırakmaları için bir yol bulmaları için uyardı. Fransa, ürettiği elektriğin dörtte üçünden fazlasını 58 atom reaktöründen elde ediyor. Güneş verimi ise geçtiğimiz üç yılda üçe katlandı.

Sunulan çözümler yaklaşım açısından farklılık gösteriyor. En radikaller arasında yer alan, Almanya’nın en büyük dağıtıcısı EON SE yenilenebilir enerjiye odaklanmak için bölünerek fosil yakıt enerji santrallerini ayrı bir şirket olarak ayırmayı planlıyor. Yeniden kuruluş Almanya’nın fiyatları düşürmeye yardımcı olan rüzgar ve güneş enerjisine yoğunlaşmaya dair benzerine rastlanmamış kararına bir karşılık niteliğinde.

En İyi Yaklaşım
Bölgedeki enerji hizmetlerini, yenilenebilir kaynakları ve küçük boyutlu jeneratörleri genişletmeyi hedefleyen GDF Suez SA, Avrupa’da 11 bin megavattan fazla kapasiteyi kapatarak veya rafa kaldırarak daha kademeli bir yaklaşım sergiledi. Ayrıca Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu’ya da açılmak istiyorlar. Oddo’dan Boujard, “Bu yeni oluşumun kaybedenleri ve kazananları olacak. Hangi yaklaşımın en iyi olduğunu zaman gösterecek,” dedi. Sanford C. Bernstein tarafından hazırlanan rapora göre Avrupalı dağıtıcılar önemli pay dağıtımları nedeniyle uzun zamandır geniş Avrupa sermayesinden üstün durumda. Bunlar, masraf azaltmanın yanı sıra korumayı da zorlaştırıyor.

Kaynak: bloomberg.com