E-Bülten
 
Sayı:14 - Mayıs 2015
 
 
 

ELDER tarafından elektrik dağıtım sektöründe işbirliklerini geliştirmek amacıyla Ankara Bilkent Otel'de Ar-Ge çalıştayı düzenlendi. ELDER Ar-Ge Çalıştayı'na Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz başta olmak üzere kamu, özel sektör ve üniversitelerden 500’ün üzerinde katılım sağlandı.

ELDER Ar-Ge Çalıştayı açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, büyüyen ve gelişen Türkiye için araştırma ve geliştirme çalışmalarının önemine dikkati çekti.

Bu çalışmalara en çok ihtiyaç hissedilen sektörlerden birisinin de enerji olduğunu söyleyen Bakan Yıldız, önceki yıl 7 bin, geçen yıl da 5 bin megavat yeni üretim tesisi kurulduğunu sözlerine ekleyerek, “İçinde bulunduğumuz yılın ilk 4 ayında bin megavatı geçmiş, kurulu gücüyle beraber. Özellikle yüzde 95'i yerli kaynaklarıyla beraber olan bir ülkeden bahsediyoruz” diye konuştu. Yıldız, şöyle devam etti:

“2015 yılını inşallah 4 bin megavatlık yeni bir tesisle, yeni bir kurulu güçle bitirmiş olacağız. Bir yıl içerisinde yaklaşık 15 ülkenin kurulu gücü kadar, Türkiye'ye yeni kurulu güç ekliyorsunuz. Yönetilmesi gereken bu değişim. Gerek TEİAŞ, gerekse ELDER ve EPDK, her yönüyle bu değişimin önemli bir parçası olacağız.

Akıllı şebekeler, abone bilgi yönetim sistemleri, coğrafi bilgi yönetim sistemleri, her birinin özellikle bu dağıtım yatırımlarında mutlaka yerini alması gerekiyor. 100 liralık bir yatırım yapıyorsunuz, hem büyümeye karşılık gelen bir yatırım olması lazım hem nüfus artışına hem de eski tesislerin yenilenmesine dönük bir yatırım olması lazım. Özellikle tesisler yenilenirken en modern yapıyı kurgulamamız gerekiyor. Nükleer güç santralleriyle alakalı yapılan yatırım hedefleri, en son iki tane büyük santral hedefimiz var. Bu son derece büyük bir atılım noktasıdır. Niçin? Sanayinin ve üniversitenin yeni malzemeler, yeni ürünler üretebileceği bir pazar haline gelmiştir. Yaklaşık 515 bin adetlik bir parçadan bahsediyoruz. İşte üniversite, sanayi ve özel sektör işbirliğine en fazla katkı koyacak yapılardan bir tanesidir."

EPDK Başkanı Yılmaz: "Ar-Ge konusunda özel sektöre desteğe hazırız"

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz ise Ar-Ge projelerinin, yeni bir ürün, sistem veya tasarım geliştirme odaklı olabileceği gibi dağıtım şebekesine yönelik en iyi uygulama örnekleri araştırılarak gerçekleştirilmesini sağlamak amaçlı da olabileceğini ifade etti.

Ar-Ge faaliyetinde kullanılmak üzere tarife hesaplamalarında dikkate alınan bütçelere dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

"Ar-Ge bütçelerinin, ülkemiz elektrik ve doğalgaz dağıtım sistemi altyapısının uluslararası kalite standartları düzeyine ulaştırılması, sistemin işletimine yönelik teknoloji geliştirilmesi, bilgi üretilmesi, yenilik yapılması, yerlilik oranının, verimliliğin ve hizmet kalitesinin artırılması, kayıpların ve maliyetlerin düşürülmesi amacıyla kullanılması esastır. Bu bizim kurum olarak Ar-Ge konusuna bakışımızı da özetlemektedir. Bir kez daha altını çizmek istiyorum, biz EPDK olarak Ar-Ge konusunda özel sektöre de desteğe hazırız. "

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir:
“Önümüzdeki 5 yıl büyük değişimlere hazırlıklı olmalıyız”

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir de elektriğin yokluğuna tahammül edilemeyen bir ürün ve hizmet olduğunu belirttiği konuşmasında, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de elektrik sektöründe yapısal değişiklikler yapıldığını ifade etti. Özdemir, şöyle konuştu:

"Bizim sermayemiz bilgi ve insandır. Ar-GE projeleri her ikisini de besler ve güçlendirir. Üretim ve tedarikte rekabetçi serbest bir piyasa oluşmaktadır. Dağıtım, verimlilik ve müşteri odaklı olarak düzenleniyor. Dağıtım şebekesinin teknik altyapısı değişiyor. Tüketicinin rolü değişiyor. Daha güçlü ve etkin bir müşteri profili, önümüzdeki dönemde piyasanın en önemli paydaşı olacaktır.

Önümüzdeki 5 yıl içinde hepimiz daha büyük değişimlere hazırlıklı olmalıyız. İçinde bulunduğumuz 5 yılda bir önceki döneme göre yatırım bütçeleri 3 kat artmıştır. 2016'dan itibaren başlayacak yeni 5 yıllık dönem için de bugüne göre 3 veya 4 misli bir artışın yaşanacağını düşünmekteyiz. Bu yatırımların önemli bir bölümü akıllı şebeke yatırımları ya da bilinen şebeke unsurlarının bilişim ve iletişim teknolojileriyle donatılmış hali olacaktır. Elektrik piyasasının bu dönüşümü içerisinde dağıtım şirketlerinin payı sadece bu teknolojileri kullanmakla sınırlı kalamaz. Dağıtım şirketleri olarak teknoloji geliştirme süreçlerine de etkin katılım sağlamalı ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda da

 

İnsanları, nesneleri, bilgiyi ve süreçleri eş zamanlı ve düşük maliyetle bir araya getirerek hayatımızın, iş yapış şeklimizin kısaca yaşamımızdaki her şeyin değişeceği bir döneme tanıklık edeceğiz.

Nesnelerin internet üzerinden iletişim kurmasına nesnelerin interneti deniyor. Bu nesnelerin içine gömülü teknolojiler ise dış ortama ya da içinde bulundukları koşullara göre belirlenmiş tepkiler vermelerini sağlıyor. Kısaca nesneler hissedebiliyor, birbirleriyle konuşabiliyor ve karar verebiliyor.

Nesnelerin İnterneti, internetin hayatımızda yaratacağı 3. dalga olacak. İlk olarak 1990’lı yıllarda tanıştık internet ile.  Bir milyar kullanıcıyı bilgisayarlar üzerinden birbirine bağladı. 2000’li yıllarda mobil devrim ile gerçekleşti ikinci dalga. İnternet üzerinden bağlanan kullanıcı sayısı 3 milyarı buldu. Üçüncü dalga ile 2020 yılına kadar 28 milyar kullanıcının (kişi ya da nesne) internet üzerinden bağlanacağı bekleniyor. Bu konuda farklı rakamlar var ve en düşüğü 28 milyar olarak belirtilirken, 50 milyar ve 80 milyar gibi rakamları da duyuyoruz. Geniş bant internetin,  alıcıların (sensörler) ve mikro işlemci maliyetlerinin hızla düşerken kapasitelerinin aynı hızla artması nesnelerin bu küresel bağlanabilirliğine imkan sağlıyor. Spor yaparken kullandığımız bilekliklerden arabalara, akıllı saatlerden akıllı termostatlarda, Nesnelerin İnterneti günlük hayatımızdaki yerini almaya çoktan başladı.


Günlük yaşantımızı kökten değiştirmesi beklenen bu dönüşümü etkileyen unsurlar ve olası sonuçlar:

Ucuz Algılayıcılar: Algılayıcı fiyatları son 10 yılda yüzde 50 azaldı.

Ucuz Bant Genişliği: Bant genişliği maliyeti son 10 yılda 40’da bire düştü.

Ucuz işlemci: İşlemcilerin maliyetleri son 10 yılda 60’da bire düştü.  İşlemeci hızı ise 6 misli artarak cihazların sadece bağlanabilir olmasını değil aynı zamanda gelen/üretilen bu zengin veriyi zamanında işleyebilmesini de sağladı.

Akıllı Telefonlar: Akıllı telefonlar sadece kişisel anlamda bizim değil evimizden araçlarımıza, çevremizdeki diğer bir çok nesne ile iletişim ve internet bağlantısı içinde hub olabilme imkanı sağlıyor.

Kablosuz Heryerde: Kablosuz internet bağlantısının düşük maliyetli ve geniş bantlı olarak hayatımızın her yerinde ulaşılabiliyor olması Nesnelerin İnternet’ini mümkün kılan temel unsur.
Büyük Veri Analitiği: Bu kadar çok nesne bilgi üretip birbiri ile paylaşmaya başlayınca bu devasa veri setinin içinde gerekli olanları bulup işleyip bilgiye dönüştürebilmenin tek yolu.

IPv6: İnternet protokolü  versiyon 4 yerini hızla versiyon 6’ya bırakıyor. 32 bit adresleme kapasitesi ile IPv4,  4,3 milyar adresi birbirine bağlama imkanı sağlıyor ki bunun önemli bir kısmını bugün zaten kullanıyoruz. IPv6 ise 128 bit adresleme kapasitesi ile neredeyse sınırsız sayıda nesnenin internete bağlanmasına imkan verecek.

Bulut: Önümüzdeki 5 yıl içinde Nesnelerin İnterneti tarafından üretilen verilerin yüzde 90’ının bulut ortamında saklanması ve işlenmesi bekleniyor.

Güvenlik: Önümüzdeki  2 yıl içinde bilişim altyapımızın yüzde 90’ı Nesnelerin İnterneti kaynaklı güvenlik açığı ile karşılaşacak.

Bilişim Kapasitesi: Üç yıl içinde bilişim altyapısının yüzde 50’si Nesnelerin İnterneti’nden gelen yükü taşıyamayacak.

Akıllı Şehirler: 5 yıl içinde yenilikçi ve sürdürülebilir akıllı şehirler için yerel kaynakların yüzde 205’i Nesnelerin İnterneti kaynaklı çözümlere ve ürünlere odaklanacak.

Gömülü Teknolojiler: 2018 yılına kadar özel olarak tasarlanmış ve kapalı sistemlerden oluşan endüstriyel bilişim çözümlerinin yüzde 60’ı  açık kaynaklı ve Nesnelerin İnterneti tabanlı olarak yenilenecek.

Giyilebilir Bilişim Çözümleri: 5 yıl içinde giyilebilir bilişim çözümleri akıllı telefon piyasasının yüzde 40 büyüklüğe ulaşacak.

2000 doğumlular: 2018 yılında nüfusun yüzde 16’sı internet çocuklarından oluşacak.

Çözülmesi Gereken Zorluklar: Nesnelerin İnterneti ile ilgili çözülmesi gereken 3 önemli başlık var: standardizasyon, kişisel bilginin gizliliği ve güvenlik.  Eğer kişisel bilgi ve güvenlik konusunda gerekli adımlar atılamaz ise Nesnelerin İnterneti’nin yasal kısıtlamalar ve sosyal direnç ile karşılaşması kaçınılmazdır.

Uğur YÜKSEL
Genel Sekreter
ELDER - Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği

Nature Climate Change dergisi tarafından yayımlanan araştırmaya göre elektrikli araçlarda kullanılan lityum iyon pillerinin 2007-2014 yılları arasında üretim maliyetlerinde senelik yüzde 14 düşüş yaşandı. Bu bilgiyi rakama dönüştürünce pillerin üretim maliyeti kilovatsaat başına ortalama bin dolardan 410 dolara düşmüş oldu. Sektörün önde gelen pil üreticileri ise bu maliyeti kilovatsaat başına 300 dolara kadar düşürdü.

2013 yılının sonunda Navigant Research, lityum iyon pillerin üretim maliyetlerinin 2015 senesinde kilovatsaat başına 300 doların altına düşeceğini öngörmüştü. Ayrıca 2020 yılı itibarıyla kilovatsaat başına 180 dolara düşmesini öngördüklerini açıklamıştı. Bu öngörme gerçekleşecek olursa 2020 yılında yüksek kaliteli elektrikli araç fiyatı 2 bin dolardan satılarak, benzer kategoride bulunan fosil yakıtlı bir araçla aynı fiyattan satılması mümkün olabilecek.

Nature Climate Change raporuna bu linkin devamında ulaşılabilir.

Kaynak: nature.com

Elektrikli araçların, sistemlerin yaygınlaşması konusunda en fazla çalışma yapan firmalardan biri olan Tesla Motors, ev ve iş yerleri için tasarladığı yeni Powerwall batarya sistemlerinin tanıtımını gerçekleştirdi. Enerjinin daha verimli ve etkin kullanılmasını hedefleyen bu sistem sayesinde güneş panellerinden elde edilen elektrik Powerwall içerisinde depolanıyor ve panellerin yeterince elektrik üretmediği anlarda konuta gerekli olan enerjiyi sağlıyor. Ürünün sunumunda dünyanın enerji kullanım alışkanlıklarını değiştirerek verimli ve çevreci bir enerji altyapısı kurmayı hedeflediklerini belirten Tesla Motors kurucusu ve Genel Müdürü Elon Musk, yeni ürünleriyle bu değişimin ilk adımını attıklarını söyledi.

Powerwall esasen büyük bir Li-Ion pilden başka birşey değil. 7kWh ve 10 kWh kapasiteli iki farklı modelin ve farklı renk seçeneklerinin yer aldığı üründe konutun çatısındaki güneş panellerinin ürettiği enerji bu birim içerisinde depolanıyor. Bu enerji daha sonra akşam vakitlerinde veya havanın kapalı olduğu zamanlarda konuta gerekli olan enerjiyi sağlıyor. Powerwall’un en büyük farklılığı ise sürekli internete bağlı olduğundan dolayı sistemin durumu 24 saat takip edip enerji verimliliğinin yükseltilmesine katkı sağlaması.
Musk, güneş enerjisiyle çalışacak pillerin elektrik kesintileri sırasında devreye girebileceğini ve depoladığı elektriğin jeneratör olarak çalışabileceğini söyledi. Ancak pillerin asıl amacının elektrik dağıtım şebekelerinden uzak yerlere elektrik götürmek olduğunu da vurgulayan Musk, “Bu pilleri kullananlar dağıtım şebekelerinden tamamen çıkabilecek. Elektriğinizi kendi pilinizle sağlayabileceksiniz” dedi.

Şirket bu yaz ev pillerini ABD’de satışa çıkarmaya hazırlanıyor.
Yeni buluşun enerji altyapısını kökünden değiştirebileceğini savunan Musk, pillerin sıfır hava kirliliği yarattığını da vurguladı.

10 yıl garantiye sahip yeni Powerwall ürünlerinin fiyatları ise büyük kapasiteli model için 3500$, küçük model için ise 3000$ olarak belirlenmiş durumda. 2015 yılının yaz aylarında satışına başlanacak ürünün yaygınlaşması ise 2016 yılında gerçekleşecek.

Kaynak: enerjienstitusu.com

General Electric (GE) New York şehrinde elektrik dağıtım hizmeti sağlayan Con Edison şirketine Kaliforniya Central Valley bölgesinde kurulmak üzere 8 MW saatlik enerji depolama sistemi sağlayacak. Yayımlanan basın duyurusunda yer alan bilgiye göre sistemde lityum iyon pilleri, GE Mark Vie kontrol sistemi ve Brilliance evireci yer alacak.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Con Edison Geliştirme Departmanı’ndan Mark Noyes, “GE ile işbirliğimiz termal ve rüzgara dayanıyor. Uzun yıllara dayanan işbirliğimizi şimdi de gelişmekte olan enerji depolama alanına taşımaktan mutluluk duyuyoruz. GE güçlü bir teknik ve performans garantileyen bir çözüm sunuyor” dedi.

Enerji depolama sektöründe 8 MW saatlik bir çözüm büyük ölçekli sistemler grubuna giriyor. Bu sistem kesintisiz 4 saatte yaklaşık 2 MW elektrik sağlıyor ve GE de bu büyüklükteki bir sistemi ilk defa kurmaya hazırlanıyor. Birçok enerji depolama sistemleri ise sadece 1 ila 3 MW saatlik düzeyinde kuruluyor.

GE’de Güneş ve Enerji Depolama Birim Genel Müdürü Jeff Wyatt konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “GE enerji depolama alanında ciddi işler yapmak istiyor. Amacımız santral kontrolü, güç elektroniği ve sistem mühendisliği alanlarındaki uzmanlığımızı temel pil bilgimizle kombine ederek müşterilerimizin şebeke üzerinde sağlamak istedikleri esnekliğe destek olmaktır. Lityum iyon teknolojisiyle Durathon pillerimizi destekliyor ve müşterilerimizin farklı alanlarda uygulama ihtiyaçlarına cevap veriyoruz” dedi.

GE gibi büyük şirketlerin yenilenebilir enerji ve enerji depolama sistemlerine bu düzeyde yatırım yapması, her iki sektörün olgunlaştığını ve sistemlerin yaygınlaşmasına az zaman kaldığının bir işareti olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: cleantechnica.com

 

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı kapsamında düzenlenen Akıllı Şebeke Sistemlerine Geçiş konulu CEO Paneli'nde konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye'de elektrik dağıtım sistemlerinin özelleştirmesi sonrasında yapılan yatırımlar ve akıllı şebeke sistemlerine yönelik ihtiyaçlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan ve soruları yanıtlayan Özdemir, 2013 yılı sonunda 21 bölgenin özelleştirmesinin başarılı bir şekilde tamamlandığını, bu özelleştirmelerden elde edilen 13.5 milyar dolarlık gelirin de ülke ekonomisine kazandırıldığını kaydetti.

Özelleştirme öncesi TEDAŞ idaresinde bulunan dağıtım sistemlerinin 30 yaşın üzerinde ve modern teknolojiden oldukça uzak sistemler olduğuna dikkat çeken Özdemir, bu sistemlerin yenilenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Mevcut sistemlerin yerine akıllı sistemlerin getirilmesi gerektiğine işaret eden Nihat Özdemir, "Akıllı sayaçların, OSOS dediğimiz sistemlerin, entegre bilişim sistemlerinin getirilmesi lazım. Önümüzde çok zor ve uzun bir yol var" diye konuştu.

"Sistemleri yönetecek beyinleri bulmamız lazım"

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, akıllı şebeke sistemlerine geçişte yaşanacak zorlukların sorulmasına üzerine yaptığı değerlendirmede de dağıtım sisteminde bulunan çok sayıda abonenin tespitinde yaşanacak zorluklara dikkat çekti. "Eninde sonunda akıllı sistemlere geçmek zorundayız" diyen Özdemir, "Bizden önce TEDAŞ'ın bu yatırıma hiç girmemiş olması en büyük şansımız. EPDK bu konuda bize yardımcı oluyor. Yatırım projelerimizi sunarken biz hızla ihaleleri yaparak sistemi akıllı şebekeler haline yönlendirmeye başladık. Asıl önemli olan ihaleyi yaptıktan sonra bu işleri kim yapacak. Böyle beyinleri bulmamız lazım, eğitmemiz lazım. Onları da akıllı sistemlere adapte ederek yolumuza devam etmemiz lazım" şeklinde konuştu.

Kademeli geçiş konusunda da EPDK başta olmak üzere, TEDAŞ, TEİAŞ ve BTK koordinasyonunda bir yol haritasıyla, geçişin yıllar olarak planlanması gerektiğine işaret eden Özdemir, "Eğer gerekli ödenekleri sağlayabilirsek ve bu ödeneklerin finansmanlarını çözebilirsek Türkiye'deki tüm elektrik dağıtım sistemini 2017-2018 sonlarına doğru akıllı şebekeler haline getirebiliriz" dedi.

“Kayıp kaçak oranları tek hanelere düştü”
Kayıp kaçak oranlarının özelleştirme sonrası 3 bölge haricinde yüzde 10'un altına düştüğüne de vurgu yapan ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Türkiye'de kayıp kaçağın önemli bir kısmını teknik kayıpların meydana getirdiğini belirtti. Özdemir, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bundan evvel devletin yönetiminde olan TEDAŞ yatırım ödeneklerini EPDK tespit etmesine rağmen ancak Devlet Planlama Teşkilatı'nın vereceği ödenek kadar yatırım yapılıyordu. Dolayısıyla TEDAŞ'tayken dağıtım şirketleri yatırım hedeflerini yakalamadılar. İkinci uygulama döneminde EPDK 8.5 milyar TL 2011 cari fiyatlarıyla yatırım hedefleri koydu. Bu tabii rekor bir hedefti. Bugünkü elektrik düzenlemesine baktığımız zaman hiçbir dönem bugünkü kadar yatırım öngörülmemişti veya yapılmamıştı.

Bugün görüyoruz ki bütün dağıtım şirketlerine baktığımız zaman hemen hemen EPDK'nın koyduğu 8.5 milyarlık yatırım hedeflerini bütün şirketlerimiz yakalamış durumdadır. Devlet dönemine rağmen elektrik dağıtım hizmetinin kalitesi artsa da tüketiciler en ufak kesintilerde bile şikayet ediyor. Üçüncü uygulama döneminde bütün şirketlerimizin yatırım ihtiyaçlarını EPDK’ya bildirdik. Tahminimize göre 8.5 milyar olan rakamın 18, 20 milyar gibi rakamlara çıkacağına inanıyorum. Neticeyi kurul bildirecek, bu belli olduğu zaman 3. uygulama döneminde akıllı sistemlere geçtiğimiz zaman büyük bir oranda vatandaşımızın bu haklı olan şikayetlerini minimuma indirmek üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz."

“Ar-Ge projelerinin sisteme büyük katkısı olacak”

ELDER tarafından 27 Nisan tarihinde düzenlenen Ar-Ge çalıştayı konusunda da değerlendirmelerde bulunan Nihat Özdemir, kamu, üniversiteler ve TÜBİTAK dahil olmak üzere 500'ün üzerinde katılımcı ile çalıştayın son derece başarılı geçtiğini sözlerine ekledi. EPDK tarafından 2. uygulama döneminde Ar-Ge'ye ayrılan 100 milyon TL'lik ödeneğin sadece 33 milyon TL'sinin kullanılabildiğini ifade eden Özdemir, "3. uygulama döneminde Ar-Ge'ye çok daha fazla önem vermemiz gerektiğini gördük. İnanıyorum ki üçüncü ödenek döneminde EPDK iyi bir ödenek ve hedef verecek bize. ELDER Ar-Ge Çalıştayı ile yeni projeler geliştireceğiz ve bu projelerin dağıtım sistemine çok büyük katkıları olacak" diye konuştu.

 
 

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER), Kanada enerji sektörü temsilcileri ile Türk şirketlerini 3. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı’nda buluşturdu.
Kanada Konsolosu Rene Wassill, akıllı şebeke sistemlerine en erken geçen ülkeler arasında yer alan Kanada’nın deneyimlerini, Türkiye pazarındaki şirketlerle paylaşmak istediklerini belirtti.
ELDER, 29-30 Mayıs 2015 tarihlerinde İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “3. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı”na katılım için ülkemize gelen Kanada enerji sektörü temsilcilerini, Türkiye’de bulunan elektrik dağıtım şirketleri ile bir araya getirdi.
ELDER, Kanada Büyükelçiliği ve Kanada Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği’nin ortaklaşa organize ettiği toplantıya, Kanada’dan elektrik dağıtım ve iletim sistem operatörlerinden 9 üst düzey sektör temsilcisi ile teknoloji şirketleri ve üniversiteler katıldı. Türkiye’den ise elektrik dağıtım şirketlerinin yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan üst düzey temsilciler katıldı.
Açılış konuşmalarını gerçekleştiren Kanada Ticaret Ataşeliği temsilcileri, Kanada heyetinin ziyaret programının oluşturulmasına büyük katkı sağlayan ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel’e teşekkür etti. Türkiye ile Kanada arasında güçlü işbirlikleri potansiyelinin bulunduğunu aktaran Kanada Konsolosu ve üst düzey ticaret müşaviri Rene Wassill, Kanadalı şirketlerin bu potansiyelin farkına geç vardıklarını ama bunu kısa süre içerisinde telafi edeceklerini söyledi. Wassil “Bizim son yıllarda akıllı şebekeler teknolojileri konusunda edindiğimiz bilgi ve deneyimlerimizi Türkiye ile paylaşmak istiyoruz. Özellikle bu tür organizasyonlarda ve toplantılarda iki ülke arasında gelişmekte olan ilişkilere odaklanıyoruz. Bu toplantıyı gerçekleştirmemize büyük katkı sağlayan ELDER’e de teşekkür ediyoruz” dedi. ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, işbirliği yapmak ve fikir alışverişinde bulunmak için sektör temsilcilerinin toplantıda bulunduğunu söyledi ve katılanlara teşekkür etti.
Açılış konuşmalarının ardından akıllı şebeke sistemlerini en erken uygulamaya başlayan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Kanada’nın akıllı şebeke pazarı hakkında tanıtım yapıldı ve yeni gelişmeler aktarıldı. Kanadalı şirketler kendilerini tanıttı ve ardından toplu ve ikili görüşmeler gerçekleştirildi. Otomatik ölçüm sistemleri, şebeke güvenliği, elektrik kesintilerini önleme, yenilenebilir enerji kaynaklarını sisteme dahil etme ve enerji kayıplarını denetim altına alma gibi çeşitli başlıklarda görüş alışverişinde bulunuldu.