SEKTÖRDEN HABERLER
Bakan Dönmez: "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Tavrı ve Duruşu Net"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin onay vermediği, rızasının olmadığı hiçbir projenin oldu bittiye getirilmesine izin vermeyeceklerini belirterek, "Tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve adil pay almadığı bir sisteme geçit vermeyeceğiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı ve duruşu nettir." dedi.

Bakan Dönmez, 9. Arama-Üretim Sektörü İstişare Toplantısı'nda, Türkiye’nin denizlerdeki varlıklarını Barbaros, Oruç Reis sismik ve Fatih sondaj gemileriyle daha da güçlendirdiğini söyledi.

Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve menfaatlerini sonuna kadar koruyacaklarını dile getiren Dönmez, "Türkiye petrol ve doğalgazda kaynak zengini bir ülke olmadığından, dünyadaki jeopolitik gerilimler ve ekonomik gelgitlerden doğrudan etkilenen bu sektörde, konjonktürel gelişmelere göre hareket edemeyiz. Bütün gayretimiz yerli üretimi artırarak cari açığı mümkün olduğunca aşağıya çekmektir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin onay vermediği, rızasının olmadığı hiçbir projenin oldu bittiye getirilmesine izin vermeyeceğiz. Tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve adil pay almadığı bir sisteme geçit vermeyeceğiz. Türkiye’nin bu konudaki tavrı ve duruşu nettir. Uluslararası hukuktan kaynaklı hak ve menfaatlerimizi sonuna kadar korumaya karalıyız." diye konuştu.

"Son 16 yılda arama üretime 10 milyar dolar harcadık"

Son yıllardaki petrol arama ve üretim faaliyetleri konusunda da bilgi veren Dönmez, şöyle devam etti:

"Sağlam bir ekonomi ve bağımsız politikalar için enerjide yerli üretimi artırarak dışa bağımlı olduğumuz kaynaklarda kontrol edilebilir bir seviyeye gelmek zorundayız. Bu bağlamda, Fatih Gemimiz, önümüzdeki birkaç ay içerisinde ilk sondajını gerçekleştirmek için Akdeniz’de göreve başlayacak. Son 16 yılda petrol arama ve üretim faaliyetlerine 10 milyar dolar harcadık, bunun yüzde 50’si, Türkiye Petrolleri’nden, yüzde 50’si ise yerli ve yabancı yatırımcılardan geldi. Arama ve üretim sektörü bugün desteklediği yan endüstriler ile 5 milyar dolarlık bir değer yaratmakta, potansiyelimiz bunun çok daha üzerinde. Bu yatırımlar karşılığında 20 milyar dolarlık ithalatı önledik, ama yine de istediğimiz noktada değiliz. Enerjinin gelecek vizyonu olan Milli Enerji ve Maden Politikası bu anlayışla doğdu. Her zaman şu hususu dile getirdik: Enerjide bağımsızlık güçlü bir ekonominin temeli demek. Enerjide bağımsızlık güçlü bir diplomasi ve ulusal güvenlik politikalarının anahtarı demek. Biz hep şunu dedik: Petrol varsa bulacağız. Daha fazla arama ve sondaj yapacağız. Buradan hareketle hidrokarbon arama ve üretiminin artırılması için son dönemde önemli adımlar attık. Bu oyunun rengini, kaderini değiştirmek için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz."

"35 yıl aradan sonra başlayan petrol arama çalışmaları"

Dönmez, bu yıl içerisinde kuzey ve güney sınır bölgelerinde 35 yıl aradan sonra ilk defa petrol arama çalışmalarına yeniden başladıklarına işaret ederek, Türkiye’de ilk defa havadan gravite veri toplanması işlemini gerçekleştirdiklerini, bölgenin jeolojik haritasının güncellenmesi için kayaç numunelendirmesi yaptıklarını söyledi.

Bakan Dönmez, "Trakya ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde başlattığımız konvansiyonel olmayan çalışmalarda önemli aşamalar kaydettik. Konvansiyonel olmayan potansiyelimizin tespiti ve ticari hale gelmesi için bu alana hem özel sektör hem de kamu eliyle teknoloji yoğun yatırımlara devam ediyoruz." dedi.

Uzun vadeli projeksiyonlarla Türkiye’yi enerjide güvenli bölgeye taşıyacak somut adımları hayata geçirdiklerini, enerjinin gelecekte evrileceği noktayı yakından takip ettiklerini anlatan Dönmez, "Bütün eylem planlarımızı bugünün gerçekleri ve yarının gerekleri üzerine kurguluyoruz. Bu nedenle dengeli bir enerji portföyü oluşturmak için kaynak, ülke ve güzergah çeşitliliğine büyük önem veriyoruz. Türkiye’yi dış kaynaklı iktisadi-siyasi etkenler karşısında korumak için enerji kaynaklarımızı mümkün olduğunca çeşitlendiriyoruz. Yapılan projeksiyonlara göre 2040 yılına kadar küresel enerjinin yarısını petrol ve doğalgaz karşılayacak. Bu gerçeği göz ardı edemeyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: ETKB

Elektrik Sektöründe Toparlanma Beklentisi

GARANTİ Bankası Proje Finansman Müdürü Tohma, Stratejik Ekonomik Araştırmalar Merkezi (STEAM) tarafından düzenlenen 19. Uluslararası Enerji Konferansı'nın "Enerji Yatırımları ve Finansman" oturumunda yaptığı konuşmada, bundan 10 yıl önce enerji sektöründe 100 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulduğunu ve bu yatırımların şu anda yapılmasının bir başarı hikayesi olduğunu anlattı.

Sektörde yaklaşık 95 milyar dolarlık yatırım yapıldığını fakat bunların başladığı dönemde fizibilitelerinde yer alan elektrik fiyatlarında şu anda ciddi bir değişim görüldüğünü aktaran Tohma, bu durumun öngörülen gelirlerin yaratılamamasına ve kredi ödemelerinde sorunların ortaya çıkmasına yol açtığını söyledi.

Tohma, gerçekleştirilen 95 milyar dolarlık enerji yatırımı için yaklaşık 60 milyar dolar kredi kullanıldığını ve bunun yüzde 80'ini Türk bankaların karşıladığını kaydetti.

Söz konusu 60 milyar dolarlık finansmanın 15 milyar dolarlık kısmının geri ödemelerinde sorunlar yaşandığını ifade eden Tohma, "Bunlar piyasa riski alınarak finanse edilen projeler. Bunun yaklaşık 2,5 milyar dolarlık kısmı ithal kömür santrallerinden oluşurken, 7,5 milyar dolarını yerli kömür ve 5 milyar dolarlık kısmını da doğalgaz santralleri oluşturuyor." diye konuştu.

Tohma, BOTAŞ'ın şu anda elektrik piyasasındaki en hakim oyuncu olduğunu çünkü doğalgazdan elektrik üretim santrallerinin maliyetlerinin yüzde 95'inin gaz maliyetlerinden kaynaklandığını bildirdi.

"Botaş'tan cesur adım"

BOTAŞ'ın ağustos ayında elektrik üretim santrallerinin gazını maliyet bazlı fiyatlama üzerinden satmaya karar vermesini "çok cesur bir adım" olarak nitelendiren Tohma, bu fiyatlara aylık olarak dolardaki değişimin de yansıtılmaya karar verilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Maliyet bazlı fiyatlandırmanın elektrik üretim sektöründeki 15 milyar dolarlık kredinin geri ödenmesindeki riski de hafiflettiğini anlatan Tohma, bu adımın sürdürülebilir olması gerektiğini ifade etti.

Tohma, tahminlerinin ekim ayında BOTAŞ'ın ithalat fiyatının petrol fiyatlarına bağlı olarak artacağı yönünde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu, santrallere satılan gazın fiyatında dolar bazında bile artış yapması gerekeceği anlamına geliyor. Doğalgaz santrallerinin BOTAŞ'tan aldığı gazın bin metreküpü için açıklanan 270 dolarlık fiyat 290-300 dolara çıkarılabilir. Bu tabi ki de aslında bizim önümüzdeki dönemde mevcut 15 milyar dolarlık kredinin yenilen yapılandırılması için en önemli çıpa. Bunun yansımasını da elektrik fiyatlarında gördük. İlk 6 ay kilovatsaat başına 4,4 dolar/cent olan elektrik fiyatı, kur bu kadar artmasına rağmen, 5,2 dolar/cent seviyesine geldi. Bizim öngörülerimize göre kilovatsaat başına elektrik fiyatı önümüzdeki sene 5,7 dolar/cent, sonrasında da 6 dolar/cent üzerine çıkabilir. Sektörün en pik döneminde yatırımlar yapıldı. Şu an son iki yıldır daha alt seviyeyi gördük ama inancımız elektrik üretim sektörü için en kötünün geride kaldığı yönünde. Bundan sonra artık toparlanma başlayacak."

"Yatırımlar alım garantili projelere kayıyor"

Deloitte Türkiye Enerji ve Doğal Kaynaklar Endüstrisi Lideri Elif Düşmez Tek ise yaptığı sunumda, şu anda elektrikte bir arz fazlası oluştuğuna işaret ederek, "Son yıllarda artık ağırlıklı olarak belli bir fiyat garantisine dayalı bir yatırım ortamı görüyoruz. Sektörün borç yükü fazla ve bu borcun ödenebilmesi için net bir değer yaratılması lazım, ama bu değerin yaratılmasının önünde de bir takım sorunlar var. Buradaki çözüm, tamamen kararlılık gerektiriyor. Yeni yatırımlar için ise öngörülebilirlik lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Hürriyet

Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kullandığı Elektriği Güneş Enerjisinden Üretecek

Erzurum Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, belediyenin önemli enerji yatırımlarından Güneş Enerji Santralleri'nde (GES) sona yaklaşıldığı vurgulandı.

Belediye Başkanı Mehmet Sekmen'in direktif ve öngörüleriyle hazırlanan ve yapımı süren GES’lerin tamamlandığında belediyenin tüketim yaptığı elektriği üreteceği belirtilen açıklamada, Sekmen'in şu görüşlerine yer verildi:

"Yılın büyük bir bölümü güneş alan şehrimizde GES'ler muhakkak olmalı. Kendi elektriğimizi üretmek için ilimize GES'leri inşa ettik. Fen İşleri Daire Başkanlığı Enerji ve Aydınlatma Şube Müdürlüğü tarafından Aziziye ilçemizin Ilıca Mahallesi Dağlar mevkisinde 2,4 megawat, Yakutiye ilçemizin Yerlisu Mahallesi Susuzlar mevkiinde inşa ettiğimiz 2,5 megawat gücündeki GES'lerin yapımı sürüyor. GES’ler yıl sonunda tamamlanacak. Toplamda 4,9 megawatt enerji olarak projelendirilen bu santraller üretime geçtiğinde güneş panellerine güneş ışınları doğru açıda ve yoğunlukta geldiği zaman maksimum üretilen güçle 5,88 megawatt peak güneş enerjisinden elektrik üretilebilecek. Santraller tamamlandığında Erzurum Büyükşehir Belediyesi elektriğini üretecek."

Kaynak: AA

Güneş Enerjisine 165 Milyon Liralık Yatırım

CW Enerji Genel Müdürü Yılmaz, “Fabrikamız sayesinde hem kaliteyi çok daha optimum noktada tutacağız hem de çalışan sayısında 4’te 3 tasarruf ederek en büyük rakibimiz olan Çinli üreticilerle de uluslararası alanda rekabet edebilir hale geleceğiz” dedi.

Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren CW Enerji’nin Genel Müdürü Volkan Yılmaz, 165 milyon lira yatırımla yeni güneş enerjisi paneli fabrikasını devreye aldıklarını bildirdi. Yılmaz, ürettikleri güneş panelleri, yaptıkları yatırım ve ihraç ettikleri ürünlerle cari açığın kapanmasına fayda sağladıklarını söyledi.

CW Enerji’nin Türkiye ve Avrupa’nın en büyük güneş paneli üreticileri arasında yer aldığını kaydeden Yılmaz, üretim kapasitelerinin yaklaşık bir yıl öncesine kadar 450 megavat olduğunu, şu an ise 750 megavat seviyesine ulaştıklarını aktardı.

Şirket olarak 15 ülkeye ihracat yaptıklarını dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:

“Fas’tan Tunus’a, Gana’dan Almanya’ya, Suriye’den Kosova’ya kadar dünyanın birçok ülkesine yaptığımız ihracatı 2019’da 30, 2020’de 40 ülkeye çıkaracağız. Tabii ihracata açıldığımızda uluslararası arenadaki rakiplerimiz karşımıza çıkıyor. Onlarla kalite olarak fazlasıyla rekabet ediyoruz hatta birçoğundan daha iyiyiz. Fiyat olarak rekabet etmek tabii ki kolay değil. Onlarla rekabet edebilmek adına üretim kapasitemizi 750 megavata çıkardık. Kapasitemizi çok yakında 1 gigavata çıkaracağız. Bunun için de ‘Sanayi 4.0’ normlarına uygun, yüzde 100 otomasyon odaklı yeni fabrikamızı hayata geçirdik. Fabrikamız sayesinde hem kaliteyi çok daha optimum noktada tutacağız hem de çalışan sayısında 4’te 3 tasarruf ederek en büyük rakibimiz olan Çinli üreticilerle de uluslararası alanda rekabet edebilir hale geleceğiz.”

“Güneş enerjisine geçiş zorunlu”

Fabrikanın Türkiye ve Avrupa enerji piyasaları için çok önemli bir yatırım olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Antalya’da 165 milyon lira yatırımla yeni fabrikamızı devreye aldık. Önceden 50 işçinin yapabildiği bir işi, iki robotik makine çok daha hızlı ve kaliteli yapabilecek. Yapılan yüzde 100 otomasyon yatırımı sayesinde 400 üretim çalışanından tasarruf edilerek işçilik maliyetleri ciddi oranda düşürüldü.” dedi.

Yılmaz, 5-6 yıl öncesine kadar güneş enerji santrallerinin bir tercih meselesi olduğunu ancak bu durumun artık bir zorunluluk haline geldiğini belirterek, “Artık sadece Türkiye’de değil, dünyadaki tüm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler elektrik üretiminde güneş enerjisine geçiş yapmak zorunda.” değerlendirmesinde bulundu.

Fabrikanın birinci etabının üretime başladığını ifade eden Yılmaz, yakın zamanda diğer fabrikadaki makineleri de taşıyarak yeni tesisi tam kapasiteyle çalışır hale getireceklerini ifade etti. Yılmaz, fabrikanın yıllık üretim kapasitesini her yıl yüzde 30 artırarak, gelecek iki yıl içinde istihdam sayısını da artırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: Dünya

CK Enerji’nin Hayatı Aydınlat Projesi, Engellilere ‘Enerji İstasyonu’ Oluyor

CK Enerji çalışanları, ‘Hayatı Aydınlat’ projesi kapsamında 24 Eylül Pazartesi gecesi ünlü sanatçı Selami Şahin ile birlikte Türkiye’nin ‘özel insanları’ için sahnedeydi. Geniş katılımın olduğu konserden elde edilen gelirle 12’si İstanbul Avrupa Yakası, 2’si Antalya, 1’i de Sivas’ta olmak üzere toplam 15 akülü sandalye şarj istasyonu kurulacak.

2016 yılından bu yana İstanbul Avrupa Yakası’nda 13 akülü sandalye şarj istasyonu kuran CK Enerji, bu sayıyı 2019 sonuna kadar 25’e çıkarmayı planlıyor. Ücretsiz olarak enerji dolumu yapılan bu istasyonlarla bir yandan engelli vatandaşların hayatın içinde yer almalarına destek verilirken diğer yandan da farkındalık oluşturmak amaçlanıyor.

CK Enerji tarafından 2016 yılında başlatılan ‘Hayatı Aydınlat’ projesi, 5’inci etkinliğini 24 Eylül Pazartesi gecesi Grand Pera Emek Sahnesi’nde gerçekleştirdi. CK Enerji Boğaziçi Elektrik çalışanlarının ‘sesleriyle’ destek verdiği “Hayatı Aydınlat Konseri”, Günhan Özmen yönetiminde ve ünlü şarkıcı, söz yazarı Selami Şahin’in eşliğinde düzenlendi. Mekan sponsorluğunu Beyoğlu Belediyesi’nin üstlendiği konserden elde edilen gelirle 12’si İstanbul Avrupa Yakası, 2’si Antalya, 1’i Sivas’ta olmak üzere toplam 15 akülü sandalye şarj istasyonu kurulması planlanıyor.

Hedef, Hayatın İçinde Engelsiz Yaşam

Konser öncesinde bir konuşma yapan Cengiz Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ekrem Cengiz, Hayatı Aydınlat projesi ile hayatın içinde engelsiz bir yaşama destek olmayı hedeflediklerini dile getirerek, “Bedensel engelli vatandaşlarımızın akülü sandalyelere sahip olması ne yazık ki hayatın içinde yer almalarına yetmiyor. Dışarı çıktıklarında akülü sandalyelerini şarj edecek istasyonlar da bulunmalı. Biz de değerli belediyelerimiz ile iş birliği yaparak ulaşımda kilit nokta olarak kabul edilen yerlere şarj istasyonları kuruyoruz. Özellikle siz değerli çalışma arkadaşlarımın projeye sahip çıkması bizler için çok önemli. Engelsiz yaşam için projede yer alan ve destek veren herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyor ve Hayatı Aydınlat’maya devam diyorum” ifadesini kullandı.

Avrupa Yakasında Sayı 25’e Çıkacak

Cengiz ve Kolin Şirketler Grubu çatısı altında faaliyet gösteren CK Enerji’nin 2016 yılından bu yana devam eden Hayatı Aydınlat projesi kapsamında; bugüne kadar 1’i CK Enerji Boğaziçi Elektrik Genel Müdürlüğü’nün önünde, 12’si Metro İstanbul duraklarında olmak üzere 13 akülü sandalye şarj istasyonu kuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin katkı ve destekleriyle belirlenecek yeni noktalarla bu sayı 2019 sonuna kadar 25’e ulaşacak. Hedef; İstanbul, Antalya, Burdur, Isparta, Sivas, Tokat ve Yozgat illerinde kilit ulaşım noktalarında yer alacak akülü sandalye şarj istasyonları ile engelli vatandaşların yaşamın içinde yer almasına destek olmak ve farkındalık oluşturmak.

7 Okula Özel Sınıf Yapıldı

Hayatı Aydınlat Projesi çerçevesinde akülü sandalye şarj istasyonlarının yanı sıra CK Enerji, ‘Association for Coaching Türkiye’ Koçluk Derneği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Türk Kızılayı ile birlikte özel çocuklara özel sınıflar da yapıldı. Konserlerde katılımcıların ve sponsorların bağışlarından oluşan kaynak, sınıf ve şarj istasyonlarının kurulması için kullanılıyor. Projenin önemli bir aşaması da ‘Association for Coaching Türkiye’ koçları tarafından sağlandı. Atanan öğretmenlere ve velilere gönüllülük esasına dayalı olarak koçluk hizmeti verildi.

Dicle Elektrik'ten Eğitime Aydınlatma Desteği

Sorumluluk bölgesinde enerji altyapısını yenilemek için yatırımlarına devam eden Dicle Elektrik, 2018-19 eğitim ve öğretim yılının başlaması ve günlerin de kısalmaya başlaması nedeniyle, öğrencilerin okullarına daha güvenle girip çıkabilmesi için eğitim kurumlarının çevresindeki cadde ve sokak aydınlatmalarını elden geçiriyor.

Dicle Elektrik Mardin İl Müdürlüğü ekipleri, yaz döneminde gerçekleştirilen "Aydınlatma Seferberliği" çalışması sırasında merkez ve ilçelerin yanı sıra kırsaldaki bütün armatürlerin kontrol ve bakımlarını Ağustos ayı itibariyle tamamladı. Ancak yeni eğitim ve öğretim yılının başlaması üzerine eğitim kurumlarının çevresinde bulunan aydınlatma şebekeleri ile ilgili özel bir bakım programı hazırladı. Aydınlatma kontrol ve bakım ekipleri, okul çevresindeki cadde ve sokaklarda bulunan armatürlerin tamamını yeniden kontrol etti. Bu çalışma sırasında değişik nedenlerle yanmadığı belirlenen armatürlerden bazıları onarılarak aktif hale getirilirken kırılanlar ise yenileri ile değiştirildi.

"Aydınlık bir gelecek için çalışıyoruz"

Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Dicle Elektrik Dağıtım Mardin İl Müdürü Memet Bulut, "Öğrencilerimizin özellikle günlerin iyice kısaldığı kış aylarında evden okula ve okuldan eve daha güvenli bir şekilde gidip gelebilmeleri için böyle bir çalışma başlattık. Sorumluluk bölgemizde aydınlatma amacıyla kullanılan armatürler ekiplerimiz tarafından zaten düzenli biçimde kontrol ediliyor. Ancak okul çevreleri için yeni eğitim yılının başlaması ile birlikte özel bir bakım programı hazırladık. Şu an için okul çevrelerinde yanmayan armatürümüz yok. Ancak değişik sebeplerle yanmayan armatür gören öğretmen, öğrenci ve velilerimiz 186 numaralı Çağrı Merkezimizi arayıp bildirimde bulunsunlar. Ekiplerimiz gerekli müdahaleyi yapılacaktır. Çocuklarımızın aydınlık geleceği için, biz de aydınlatma çalışmalarımızı aksatmadan sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.

DÜNYADAN HABERLER
Porsche Dizel Araç Üretimini Durduruyor

Alman otomobil üreticisi Porsche, dizel araç üretimini durduracağını, 2019'dan itibaren benzinli, elektrikli ve hibrit araçlara yöneleceğini açıkladı. Porsche böylece dizel araç üretimini durduran ilk Alman otomobil markası olacak.

Bu karar, 2015 yılında Alman otomotiv devi Volkswagen'in (VW), araçların egzoz emisyon değerlerini manipüle ettiğinin ortaya çıkmasının ardından geldi.

Volkswagen Grubu içerisinde yer alan Porsche'un şu an tamamen elektrikli araçlar üzerinde çalıştığı belirtiliyor.

Porsche Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Blume, "Spor araç üreticisi olarak, dizel bizim için hep ikincil bir rol oynadı. Geleceğimizde dizel motorlu araçlarımızın olmasını istemediğimize karar verdik" dedi.

"Dizeli şeytanlaştırmadıklarını" söyleyen Blume, "Dizel, teknolojide itici bir güç ve bu şekilde kalmaya devam edecek" dedi. Dizel araç kullanıcılarının hizmet almaya devam edebileceklerini sözlerine ekledi.

Volkswagen, karbon emisyonu skandalı nedeniyle Almanya'da 1 milyar euro para (yaklaşık 7,5 milyar Türk Lirası) cezasına çarptırılmıştı.

Şirketin 2007'nin ortasından 2015'e kadarki dönemde karbon emisyonunu düşük gösteren hileli yazılıma sahip 10 milyondan fazla dizel motorlu otomobil sattığına hükmedilmesi sonucu bu karar alınmıştı.

Almanya'nın bazı kentlerinde hava kirliliğini engellemek için belli yaşın üzerindeki dizel motorlu araçların kullanımı yasaklanmıştı.

Kaynak: BBC News

Avrupa’nın Yenilenebilir Stratejisi Ormanlara ve İklime Zarar Veriyor

Dünyanın önde gelen iklim bilimcileri AB’nin odunu yenilenebilir enerji kaynağı olarak öne sürmesini kınadı. İklim bilimciler, bu adımın Avrupa genelindeki sera gazı salınımını artıracağını ve dünyanın en eski ormanlarından bazılarının tahribatıyla sonuçlanacağını söylüyor. Ormanlar yalnızca gezegenin biyolojik çeşitliliğine ev sahipliği yapmakla kalmayıp, atmosferden iklim üzerinde olumsuz etkisi olan karbondioksitin emilimini sağladığından dolayı iklim değişikliğine karşı çok önemli bir tampon olarak kabul ediliyor.

Buna rağmen, bu yazın başlarında Avrupalı yetkililer yüzlerce bilim adamının odunun düşük karbonlu yakıt olarak düşünülmesinin ağaçların doğrudan kesilerek yakılabilmesi anlamına geleceğine yönelik uyarılarına karşın bu kararı aldılar.

2030 yılına kadar Avrupa’nın yenilenebilir enerji kullanımını ikiye katlayabilecek olan bu kararın arkasındaki düşünce, yok olan ormanların yeni dikilecek ağaçlarla yenilenebileceği düşüncesi. Ancak, Doğa İletişimleri dergisinde yayınlanan bir raporda, bilim adamları bu mantıkta gördükleri kusurları belirtmişlerdi.

Ağaçların yakılması atmosfere yüksek miktarda karbondioksit bırakacak, yeni ağaçların yeterli miktarda karbon emilimi yapabilmesi ise uzun yıllar alacaktır.

Bilim adamları odunun yakıt olarak yaygın biçimde kullanıldığında sera gazı salınımlarının %10’a kadar artmasına ve dünyadaki birçok ormanın kesilmesine sebep olacağını öngörüyor.

Bunun yanında ağaçların kesilmesinin diğer ulusları da bu uygulamaya katılma konusunda cesaretlendireceğini belirtiyor. Brezilya ve Endonezya, iklim değişikliği ile odun yakarak mücadele etmeyi zaten vadetmiş bulunuyor.

Stanford Üniversitesi’nde araştırmacı olan Eric Lambin konuyla ilgili olarak; “Oduna karbonsuz yakıt olarak muamele edilmesi ormanların kullanımı, enerji sistemleri, odun ticareti ve dünya çapındaki biyolojik çeşitlilik üzerinde karmaşık etkileri olan basit bir politika kararıdır” dedi.

Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’nden Profesör Wolfgang Lucht ise: “Ağaçların geri dönüşüm yoluyla korunması ve sonra enerji üretmek için yakılması hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu kararın yeşille, yenilenebilirle ya da çevre dostluğuyla uzaktan yakından ilgisi yok. Dünyadaki ormanlar harcanabilir değil” şeklinde konuştu.

Bunun üzerine, ticaret birliği Bioenergy Europe’tan Jean-Marc: “Avrupa veya başka bir yerdeki orman tahribatının sebebi biyoenerji değildir ve olmayacaktır” diyerek 2000 yılından beri biyoenerji tüketiminin ikiye katlanmasına rağmen son 25 yılda AB ormanlarının %32 genişlediğine vurgu yaptı. “Ağaçların yenilenme oranı çok hızlı” diye de ekledi.

“AB’nin ormanlardaki karbon stoku, sürdürülebilir ormancılık yönetimi ve yeniden ağaçlandırma programları sayesinde artmaya devam ediyor. Her şeyden önemlisi, Avrupa ormanları birçok sektöre kaynak sağlıyor, sadece enerji amacıyla işletilmiyor.”

Böyle olsa bile bilim adamları AB’nin çevreye daha az zarar veren yenilenebilir enerji sistemlerine yatırım yapabilecekken neden odunların yakılmasına odaklandığını sorguluyor.

Kaynak: Independent

Tesla Elektrikli Motosiklet Konsepti: Tesla Model M

Tesla, özellikle son birkaç yılda elektrikli araç sektörüne damgasını vurdu ve birçok otomotiv şirketinin elektrikli araçlara daha fazla odaklanmasının başlıca sebepleri arasında yer alıyor. Tesla, bu zamana kadar çeşitli segmentte otomobiller piyasaya sürdü ve son olarak da elektrikli tırı Tesla Semi’yi duyurdu. Peki, Tesla bir elektrikli motosiklet üretseydi, sizce nasıl görünürdü? Şirketin şimdilik böyle bir planı yok gibi görünüyor. Ancak bu durum, tasarımcıların hayallerindeki Tesla elektrikli motosikleti yapmalarına engel değil.

DesignBoom’un yaptığı habere göre, Londra’da yaşayan Jans Slapins isimli tasarımcı da tam olarak bunu yaptı ve hayalindeki Tesla motosikleti tasarladı. Tasarımcının, Tesla Roadster’dan ilham alarak tasarladığı dikkatlerden kaçmayan hayali elektrikli motosikletin ismi ise “Tesla Model M”.

Bu elektrikli motosiklet, 150 kW gücündeki elektrikli motordan güç alıyor ve bu elektrikli motorun içerisinde lityum-iyon bataryalar bulunuyor. Bu lityum-iyon bataryalar, alüminyum şasinin içerisinde mümkün olduğu kadar alçağa yerleştirilmiş durumda. Motosikletin ağırlık merkezi, mümkün olduğu kadar asfalta yakın tutulmak istendiği için lityum-iyon bataryalar bu şekilde yerleştirilmiş.

Bununla birlikte Tesla Model M’de yarış, cruise, standart ve eko olmak üzere bilgisayar kontrollü dört mod bulunuyor. Ayrıca elektrikli motosiklette bir yakıt deposu yerine, kask, sırt çantası ya da sürücünün taşıması gerekebilecek herhangi bir şey için su geçirmez bir eşya bölmesi de yer alıyor. Motosikletin tekerlekleri, ağırlığı azaltmak için karbon fiberden yapılmış ve süspansiyon ise arka tarafta bulunan baş aşağı çatallı bir mono şok tarafından sağlanıyor.

Kaynak: Pazarlamasyon

Kirli Bebek Bezinden Çevre Dostu Yakıt Üretilecek

Hollanda'da her yıl yaklaşık yarım milyon çocuk tarafından kullanılan bebek bezleri, özel bir yöntemle geri dönüştürülerek çevre dostu yakıt, biyogaz, plastik ve suni gübre üretilecek. Atık bebek bezleri, Hollanda'nın en önemli çevre sorunlarından biri. Ülkedeki bir çocuk, tuvalet alışkanlığı edinene kadar ortalama 5 bin bebek bezi kullanıyor. Buna, idrar kaçırma sorunu yaşayan yaşlıların kullandığı bezler de eklenince, sorun ciddi boyutlara ulaşıyor.

Kişi başı 150 - 200 kilo katı atığın toplandığı ülkede, her yıl ortalama 500 bin çocuk bebek bezi kullanıyor. Giderek artan atık bez sorunu, Aralık ayından itibaren önemli ölçüde çözülmüş olacak. Atık bebek bezlerinin geri dönüştürülmesi amacıyla yaklaşık 2 yıldır devam eden denem çalışmaları başarıyla sonuçlandı

ARN adlı atık işleme şirketi tarafından Nijmegen kenti yakınlarındaki Weurt kasabasında, kirli bebek bezlerini geri dönüştürecek fabrikanın yapımına başlandı. Aralık ayından itibaren fabrikada atık bebek bezleri geri dönüştürülecek. Bebek bezleri, 40 bar basınç ve 250 santigrat dereceye dayanıklı çelik reaktörde eritilecek. Yüksek ısı ve basınç sayesinde bebek bezinin bileşimindeki plastik ve diğer maddeler ayrıştırılacak.

Atık bezlerin geri dönüşümü konusunda 7 yıldır çalışma yapan ve bu konuda patent alan William Elsinga'ya göre, yüksek ısıda yapılan ayrıştırma işlemi sırasında bebek bezlerindeki bakteri, virüs ve ilaç artıkları da tamamen yok oluyor.

Elsinga, Hollanda Televizyonu'na yaptığı açıklamada, zararlı maddelerden arındırılan bezlerin güvenli bir şekilde yeni ürünlere dönüşeceğini vurguladı. Kullanılmış bebek bezlerinden çevre dostu biyogaz, plastik, suni gübre ve elektrik santrallerinde kömür yerine kullanılabilen biyokütle elde edilecek.

Hollanda'daki bir çok belediye, atık bezleri yakmak yerine yeni fabrika için toplamaya başladı. Bunlardan biri de Utrecht kenti yakınlarındaki Soest Belediyesi. Çevreden sorumlu belediye başkan yardımcısı Nermina Kundiç, 13 ayrı toplama noktası oluşturduklarını belirterek, geri dönüşüm sayesinde hammadde israfının önleneceğini söylüyor.

Kaynak: BBC

HAFTANIN RAPORU

2020 Vizyonu (Carbon Tracker Raporu)

Küresel enerji sistemi temelde fosil yakıtlara dayalı bir sistemden yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı sisteme doğru dönüşüyor. Bu dönüşüm kısa vadede fosil yakıtlara olan talebin bir süreliğine peak yapmasını, yenilenebilir kaynak gelişiminin S eğrisini ve son olarak da fosil yakıtlara olan talebin sona ermesini içeriyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK