ELDER E-Bülten

EEL Events tarafından her yıl düzenlenen Türkiye Enerji Forumu’nun 9.su bu yıl 1-2 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirildi. Konferansa Türkiye ve İngiltere enerji sektöründen yerli ve yabancı uzmanlar katıldı.

Mevcut ekonomik konjonktürde enerji projelerinin, özellikle yenilenebilir projeler arasında yer alan fotovoltaik ve çatı güneşi ile rüzgar projelerinin finansmanı konusu enerji, finans ve hukuk alanındaki uzmanlar tarafından farklı açılardan kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.

ELDER’in medya partneri olarak yer aldığı etkinlikte, Türkiye enerji sektöründeki piyasa hareketleri ve bunun sektör için ne anlama geldiği konulu panelde ekonomideki son gelişmelerin enerji piyasalarına olan yansımaları değerlendirildi. Piyasada konsolidasyonun şu sıralar çok revaçta olduğu, yerel ve uluslararası ortaklarla birleşmeler ve satınalmalar yoluyla yapılacak olası işbirliklerinin, şirketlerin piyasaki sürdürülebilirliğinin anahtarı olarak görüldüğü vurgulandı.

YEKA projelerinin yerli üretim ve yerli mühendisliği teşvik etmesi yönüyle enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasında çok önemli bir yere sahip olduğunun altı çizilirken, özellikle 2020’den sonra fotovoltaik ve çatı tipi güneş kapasitelerinde %100’ün üzerinde artışlar beklendiği belirtildi. Bu büyümelere ulaşılabilmesi için mevcut durumda enerji piyasaları oyuncularının beklentileri ise güneş enerjisinde daha açık ve net bir regülatif çerçeve, daha uygun maliyetli finansman imkanları ve Ar-Ge’ye daha fazla odaklanılması olarak sıralandı.

Forumun ikinci gününde gerçekleştirilen panellerde ise Türkiye’de yenilenebilir enerji piyasası ve gelecek planları, uluslararası gaz boru hatlarındaki (TANAP, Türk Akımı) son gelişmeler, nükleer teknolojilerin Türkiye’nin enerji sektörüne etkileri ve enerji verimliliğinin finansmanı konuları ele alındı.

Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Arslan, Türkiye'nin doğalgaz ticaretinde bir köprü değil, merkez olması gerektiğini belirterek, 1 Eylül'de faaliyete geçen Organize Toptan Satış Piyasası'nın (OTSP) bu konuda atılan önemli bir adım olduğunu söyledi.

Arslan, AA Enerji Masası'nda, doğalgaz dağıtım sektöründeki gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.

Dünyada doğalgazdan elektrik üretimi yapmadan sistemi çalıştıran hiçbir ülkenin olmadığını ifade eden Arslan, "Doğalgazın piyasalarda elektrik gibi işlem görmesi çok önemli. Türkiye elektriği daha önce Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) ile organize piyasalar kapsamına almıştı. Doğalgaz konusunda süren çalışmalar bu yıl 1 Eylül'den itibaren tamamlandı." diye konuştu.

Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Arslan, Türkiye'nin doğalgaz ticaretinde bir köprü değil, merkez olması gerektiğini belirterek, 1 Eylül'de faaliyete geçen Organize Toptan Satış Piyasası'nın (OTSP) bu konuda atılan önemli bir adım olduğunu söyledi.

Arslan, AA Enerji Masası'nda, doğalgaz dağıtım sektöründeki gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.

Dünyada doğalgazdan elektrik üretimi yapmadan sistemi çalıştıran hiçbir ülkenin olmadığını ifade eden Arslan, "Doğalgazın piyasalarda elektrik gibi işlem görmesi çok önemli. Türkiye elektriği daha önce Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) ile organize piyasalar kapsamına almıştı. Doğalgaz konusunda süren çalışmalar bu yıl 1 Eylül'den itibaren tamamlandı." diye konuştu.

OTSP'nin gelecekte büyük tüketicilerin de işlem yapacağı bir platform olacağını dile getiren Arslan, "Türkiye olarak gaz kaynaklarıyla tüketiciler arasında bulunan köprü görevinde bir ülkeyiz. Türkiye'nin köprü değil, ticaret merkezi olması gerektiğini düşünüyoruz. OTSP de bu konuda atılan önemli bir adım. Türkiye'ye giren 55 milyar metreküp gazın en az yüzde 50 oranında artırılması gerekiyor ki arz fazlalığında rekabet olsun ve talep oluşsun." ifadelerini kullandı.

"Suriye'ye gaz gönderebiliriz"

Türkiye'ye gelen doğalgaz kaynaklarının TANAP'la birlikte arttığına dikkati çeken Arslan, Rus gazını Türkiye ve Avrupa'ya taşıyacak TürkAkım doğalgaz boru hattı projesinin de bu yıl devreye gireceğini hatırlattı.

Arslan, Rusya ile Türkiye arasındaki Batı Hattı'nın ilerde bir gaz kaynağı olarak ya da Avrupa'ya ters yönlü gaz gönderilecek noktalardan biri olarak düşünülebileceğini söyledi.

Suriye'ye ilişkin de birtakım doğalgaz projelerinin daha önce yürütüldüğünü belirten Arslan, "Suriye'nin de dahil olduğu Mısır üzerinden Türkiye'ye gaz getirilecek bir proje vardı. Suriye'nin gaz kaynakları yetersiz. Türkiye bu konuda en güvenilir gaz tedariki yapacak ülke konumunda. Suriye'de her şey düzeldiğinde, bu yönde de gelişmeler olacaktır." diye konuştu.

"Yeni ödeme şekillerinin çıkacağını düşünüyoruz"

Arslan, OTSP'de Türk lirasına dayalı bir mekanizmanın çalıştığını ancak ödemelerin ise döviz üzerinden yapıldığını ve doğalgaz fiyatlarının petrole dayalı olarak değiştiğini söyledi.

Gelecek süreçte, Türkiye'nin alım yaptığı ülkelerle geliştirilecek ticarette Türk lirası kullanma biçimi üzerinde çalışıldığını aktaran Arslan, şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle Rusya ve İran ziyaretlerinde bu konuyu gündeme getirdi. Şu an Ankara'da bu yönde çalışmalar devam ediyor. Ülkeler arasında geliştirilecek yeni şeyler olacak. Dijital dünyanın geliştirdiği yeni para birimleri de muhakkak ilerde söz konusu olacak. Blockchain teknolojisinin geliştirildiği durumda bu uygulama ile yeni ödeme şekillerinin çıkacağını düşünüyoruz. Şu an bildiğiniz gibi İran'a yaptırımlar söz konusu ama Türkiye'nin İran'la karşılıklı iki ülkenin parasını kullanması yönünde bir görüş birliği var. İran'a, ticaret açığının bizim lehimize oluşacağı bir ülke olarak bakıyorum. İran'la çok fazla sorun yaşamayız. Biz daha fazla ürün gönderir konumdayız. Bu durum gelecekte devam ettiği takdirde tahmin ediyorum ki sorun olmaz."

“63 milyon nüfusun gaza erişimi var”

Arslan, Türkiye'nin hava kirliliğini önleme yönünde ciddi bir irade gösterdiğini ve ülkede 63 milyon nüfusa gaz ulaştırıldığını kaydetti.

100 Günlük Eylem Programı'nda kasım ayına kadar 66 milyona doğalgaz ulaştırma hedefi olduğunu işaret eden Arslan, şöyle devam etti:

"Hedefte bu yıl sonuna kadar 81 ilçe ve beldeye doğalgaz götürülmesi var. Program sürecinde 50 ilçe ve beldeye gaz ulaştıracak şekilde bir çalışma izleniyor. Doğalgaza geçen konutlarla her konut yaklaşık 2 bin ton karbon salımını azaltmış oluyor. Türkiye, hava kirliliği konusunda birçok nüfus yoğun yerden çok ileride. Geçen yıl 12 bin kilometrenin üzerinde bir şebeke yaptık. Bu, dünyada kimsenin erişemeyeceği bir rekor. Dünyayı 3 kezden fazla dönecek uzunlukta bir şebekemiz var. Bir yılda 101 ilçeye doğalgaz götürüldü."

Arslan, dağıtım şirketine tesisat yaptırma yetkisi verilmesiyle ilgili EPDK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile görüşmelerin yürütüldüğünü aktardı.

Şirketlerin ilk 6 ayda kış döneminin bitmesine rağmen 2 bin kilometre için yatırım yaptıklarını anlatan Arslan, şunları kaydetti:

"Yatırım yapılması için altyapı gerekiyor. Altyapıya geldiğinizde bunu yapmak için kaynağa ihtiyacınız var. OSB'lere yatırım yapacak yatırımcılar da enerji altyapılarının hazır olmasını istiyor. Enerji çeşitliliği olmadığı zaman rekabet şansı azalıyor. Anadolu'nun birçok yerinde gördüğümüz bu sıkıntıların çözümü konusunda toplantılar yaptık. OSB'lerin dağıtım şebekesi kapsamına alındığında, bu yatırımları bizim mevcut doğalgaz yatırımlarıyla yürütebileceğimizi söyledik."

Arslan, bu yıl 1,7 milyar lira olarak öngörülen yatırımın 2 milyar lira seviyesine çıkacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

AA muhabirinin, Enerji Piyasaları İşletme AŞ verilerinden yaptığı derlemeye göre, Türkiye'de 26 Eylül Çarşamba günü toplam 780 bin 674 megavatsaatlik elektrik üretimi yapıldı.

Doğalgaz ve ithal kömür santrallerinden sonra en fazla elektrik üretimi rüzgar santrallerinde gerçekleşti.

Dün, doğalgaz santrallerinde 213 bin 537 megavatsaat, ithal kömür santrallerinde ise 180 bin 622 megavatsaat elektrik üretildi.

Rüzgardan elektrik üretiminde ise günlük bazda 130 bin 770 megavatsaatle tüm zamanların rekoru kırıldı. Rüzgardan üretilen elektrik miktarı saatlik bazda 5 bin megavatsaatin altına inmezken, saatlik ortalamada rüzgardan elektrik üretimi 5 bin 449 megavatsaat oldu.

Ayrıca Türkiye'de dün rüzgarın toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 16,8'e ulaştı. Rüzgar santralleri, barajlı hidroelektrik, linyit ve akarsu gibi önemli kaynakları geride bıraktı.

Rüzgarda kurulu güç artıyor

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu verilerine göre, Türkiye'nin rüzgarda kurulu gücü 6 bin 621 megavat seviyesinde bulunuyor.

Türkiye'de 2005'te yürürlüğe giren Yenilenebilir Enerji Kanunu sonrasında gelişmeye başlayan rüzgar enerjisi sektörü, son 5 yılda her yıl yüzde 25-30 büyüdü.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından geçen yıl yapılan Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları ihalesiyle birlikte rüzgarda toplamda 4 bin megavatlık kapasite tahsisi yapıldı.

Öte yandan, rüzgar sektörü yatırımcıları, son başvuruları 23 Ekim'de alınacak bin 200 megavatlık deniz üstü (offshore) rüzgar enerjisi santrali ihalesi için hazırlıklarını sürdürüyor.

Kaynak: AA

Türkiye'de üretilen elektrikli hizmet aracı TRAGGER'ın tanıtımı yapıldı, bazı parçaları yurt dışından tedarik edilen aracın yüzde 85'i yerli imalat. TRAGGER İstanbul Airshow 2018'de de görücüye çıkacak.

CDMMobil tarafından düzenlenen basın toplantısında konuşan Çakmak, TRAGGER markasının Türkiye'de üretildiğini söyledi. Çakmak, "TRAGGER'in yüzde 85'i yerli. Bazı parçaları dışarıdan tedarik etmek zorunda kalıyoruz" ifadelerini kullandı.

Şu anda elektrikli araç motoru ortaya koyduklarını dile getiren Çakmak, "Şu anda dünyada konuşulan markaların kullandığı teknikteki elektrik motorları üzerinde çalışan Ar-Ge ekibimiz var. Üniversitelerle çalışıyoruz. Biz yüzde 100 milliyiz. Yüzde 100'e yakın da kendimize yerli bir marka diyebiliyoruz" dedi.

Otomotiv sektörünün şu anda Türkiye'nin orta direği olduğunu belirten Çakmak, otomotiv sektörü ihracatının yılı 29 milyar dolar ile kapattığını belirtti. Çakmak, "Yerli üretimde ticari araçta çok iyiyiz. Biz 30 yıllık süreçte tasarım ve mühendislik konusunda kendimize ait markalar konusunda bir sıkıntı olduğunu düşünüyorduk ve yüzde 100 milli tasarımı ve mühendisliği bize ait olan TRAGGER ürününü oluşturduk" diye konuştu.

CDMMobil'in diğer Kurucu Ortağı Ali Serdar Emre de şunları kaydetti: "Bilgisayar destekli tasarım ve imalat konularından başladık ve CDMMobil endüstriyel tasarımdan mühendisliğe ürün geliştirmeye ve birçok alanda Türkiye'nin sayılı endüstriyel firmalarına ışık tuttuk ve yol haritalarını hazırladık. Daha sonra bu birikimlerimizi elektrikli araç konusuna kanalize ettik ve bugün CDMMobil platformu adı altında TRAGGER ürünü ile pazara çıkmış oluyoruz. Seri üretime geçildi. Özellikle fabrika içleri, fabrika arası, havaalanları ve limanlar gibi alanlarda yük ve insan taşımaya yönelik yüzde 100 elektrikli bir aracı pazara getirmiş bulunuyoruz."

İstanbul Airshow 2018'de olacak

TRAGGER markalı araçlar, 27-30 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek olan İstanbul Airshow 2018'de boy gösterecek. 30 yıla yakın bir süredir, başta otomotiv olmak üzere, ülkemizin pek çok sektörüne yenilikçi teknolojiler getirerek, kurumların geleceklerini yaratma sürecinde, onların yanında kritik çözüm ortağı olan Cadem ürün, hizmet ve danışmanlık sunuyor. Dijital dönüşüm için stratejik öneme sahip ürün yaşam döngüsü yönetimi, üç boyutlu optik ölçüm, ileri mühendislik ile beraber artırılmış ve sanal gerçeklik konularında çalışmalarını sürdüren şirket, otomotiv alanındaki deneyim ve birikimlerini şimdi de CDMMobil markası ile mobilite alanına aktarıyor. CDMMobil olarak otomotiv sektöründeki 30 yıllık deneyimle geliştirilen yüzde 100 elektrikli TRAGGER ürün ailesi, 27 Eylül'de ziyarete açılacak olan İstanbul Airshow 2018'de endüstriyel ve ticari segmentte, elektrikli otomotiv arenasına çıkıyor.

İTÜ Makine'den arkadaş olan kurucu ortaklar Ali Serdar Emre ve Saffet Çakmak, otomotiv sektörüne hizmet ederek başlatmış oldukları tasarım, mühendislik, araç geliştirme, endüstriyelleştirme alanındaki faaliyetlerini şimdi de CDMMobil ile sürdürüyor. Otomotiv sınıfı elektrik motoru ve lithium-ion paketi konularında Ar-Ge projeleri olan CDMMobil, otomotiv sektöründe ve elektrikli araçlar konusunda yurt içi ve yurt dışında değerli iş birliklerinde bulunmuş bir marka.

Şu anki odak alanı çok fonksiyonlu elektrikli iş araçları olan şirket, 2018 yılında, kendi üretimi olan yüzde 100 elektrikli ve yüzde 100 milli ve yerli TRAGGER markalı araçları üretmeye başladı. CDMMobil, ileri mühendislik ve tasarımı birleştirerek TRAGGER'ı Bursa Hasanağa Organize Sanayi Bölgesindeki fabrikasında üretmeye başladı.7,4 kW'lik motoru ile tek şarjda 6 saat hizmet verebilen TRAGGER'ın 700 kg yük taşıma ve 2 ton çekme kapasitesi bulunuyor.

Yüklü halde yüzde 17’lik eğimi tırmanma yeteneğine ve 3,2 metrelik dönme çapına sahip 3.114 mm uzunluğundaki TRAGGER hızlı ve yavaş olmak üzere iki farklı hız modunda yol alabiliyor. TRAGGER'In 240 Ah'lik bataryası, 220 V'lik geleneksel şebeke akımıyla 6 saatte yüzde 100 dolmakla birlikte batarya paketi de hızlı değişim için Quick-Drop özelliği sunuyor.

Kaynak: CNN Türk

Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerdeki enerji depolama ihtiyacını karşılayacak yeni ürünler ve uygulamaları teşvik etmek amacıyla elektrik şebekelerinde kullanılan batarya pazarındaki dönüştürücü gelişimi desteklemeyi planlıyor.

Yapılan açıklamada, gelişmekte olan ülkelerin depolama kapasitelerinde 4 kat artış sağlamak amacıyla bankanın kendi kaynaklarından 1 milyar dolar borç verebileceği, ek olarak 4 milyar dolarlık bir kaynağı da kamu ve özel sektör yatırımcılarından temin edeceği belirtildi.

Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, gelişmekte olan ülkelerdeki enerji depolama pazarında ciddi bir iş fırsatı olduğunu ve batarya endüstrisine çok güçlü bir sinyal göndermek niyetinde olduklarını söyledi.

Banka, 2025 yılına kadar gelişmekte olan ülkelerdeki 17,5 GWh bataryaya, kapasitelerini kabaca 4 katına çıkaracak şekilde destek vermeyi ve şebeke bağlantılarının ve regülastif sistemlerin iyileştirilmesinin yanı sıra bataryaların kendisinin finanse edilmesini hedefliyor.

Kaynak: Financial Times

Dünyanın hidrojenle çalışan ilk treninin Almanya’da ticari kullanımına başlandı, böylelikle sürdürülebilirliğe giden yolda kazanılmış olan zaferlere bir yenisi daha eklenmiş oldu.

Demiryolu ulaşım şirketi Alstom tarafından geliştirilen Coradia iLint yolcu treni tek hidrojen tankıyla 1000 km yol alabiliyor. Tren, enerjiyi özel yakıt hücreleri kullanarak hidrojen ve oksijenin kombinasyonu ile üretirken, fazla enerjiyi ise lityum iyon bataryalarda depoluyor.

Oysa dizelle çalışa trenlerle aynı menzile sahip, fakat bu trenler sıfır sera gazı emisyonu sağlıyor ve fosil yakıtlarla çalışan muadillerine göre çok daha uygun maliyetli.

Alstom’dan konuyla ilgili yapılan açıklamada: “iLint çeşitli inovatif elementlerin (temiz enerji dönüşümü, bataryalarda esnek enerji depolama, çekiş gücünün akıllı yönetimi ve mevcut enerji) kombinasyonu olması özelliğiyle farklılaşıyor. Elektriksiz hatlarda çalışabilmesi için özellikle tasarlanan bu tren temiz ve sürdürülebilir ulaşım sağlarken yüksek seviye performansı da garanti ediyor” denildi.

Coradia iLint trenlerinden ikisi Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde yer alan 62 mil uzunluğundaki demiryolunda kullanılıyor olacak. Bu çevre dostu taşıma ile ilgilendiklerini duyuran daha bir çok eyalet olması dolayısıyla önümüzdeki birkaç yıl içinde 14 sıfır-emisyonlu tren daha lanse edileceği bilgisi verildi.

Kaynak: Good News Netwok

İngiltere ve Kanada yıkıcı akıllı enerji fikirleri ya da teknolojileri olan yenilikçiler için 11 milyon pound’tan fazla kaynak sağlayacak. Bu ortak girişim, bu ülkelerin enerji ihtiyaçlarının karşılanmasında yeni bir yol sunan elektrikli araçlar, akıllı aletler ve enerji depolama gibi projeler için iş planları ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Duyuru, Kanada’nın Halifax şehrinde İklim Değişikliği, Okyanuslar ve Temiz Enerji üzerine G7 Bakanlarının gerçekleştirdiği toplantıda yapıldı. İki ulus aynı zamanda bitmek bilmeyen kömür kullanımını 2025 yılına kadar yavaş yavaş ortadan kaldırmak  için ortak çaba gösteriyor.

Buna ek olarak, hükümetlerin ve işletmelerin 2030 yılına kadar temiz enerji sektöründe kadınlar için eşit ödeme, liderlik ve fırsatı taahhüt eden “2030’a kadar Cinsiyet Eşitliği” Kampanyasını destekliyorlar.

Enerji ve Temiz Kalkınma Bakanı Claire Perry: “Arz ve talebin daha akıllı ve esnek şebeke ile dengelemesi, iklim değişikliği taahhütlerimizi yerine getirmemize yardım ederken, tüketicilere de daha ucuz ve temiz enerji götürerek bugün ile 2050 arasında İngiltere’ye 40 milyar poundluk tasarruf potansiyeli sağlıyor” dedi.

“Kanada ile ortaklaşa kurulan 11 milyon pound’un üzerindeki bu fonlama daha temiz ve daha yeşil bir geleceğe zemin hazırlıyor. Geleceğin bu enerji sistemi, elektrikli araçlarını şarj etmek ve çamaşır makinelerini çalıştırmak gibi işlerini elektriğin gün içinde ucuz olduğu zamanlarda yapmalarını sağlayarak tüketicilerin enerji tüketimleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarına imkan veriyor.”

Kaynak: Energy Live News

Kuveyt Elektrik ve Su Bakanlığı, telekomünikasyon şirketi Zain ve SAP ile ortaklaşa olarak Kuveyt’teki ev ve iş yerlerine 800.000 elektrik, 300.000 su sayacı olmak üzere toplamda 1.100.000 akıllı sayacın kurulumunu başlattı.

Girişim, yeni Kuveyt Vizyon 2035'in etkili yönetim hedeflerinin bir parçasını oluşturuyor.

Akıllı sayaç sensörleri elektrik ve su verisini Zain’in mobil şebekesi üzerinden bakanlığın dijital merkezine aktarıyor. Bu sayede bakanlık, ev sahipleri ve şirketler SAP HANA’nın iç bellek platformu üzerinde çalışan gerçek zamanlı tüketim ve faturalanan kullanım bilgilerine ulaşabilecek.

Dünya genelindeki elektrik ve su tedarikçileri akıllı sayaçlara ciddi boyutta yatırım yapıyor, öyle ki araştırma şirketi Markets & Markets tarafından küresel akıllı sayaç pazarının 2022’ye kadar %54 büyüyerek 20 milyar dolarlık hacme ulaşacağı öngörülüyor.

Kuveyt Elektrik ve Su Bakanlığı tüketici ilişkilerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Dr. Meshan Alotaibi: “Kuveyt halkı altyapı hizmeti sağlayıcılarına, en az diğer özel sektör şirketleriyle interaksiyona geçtikleri hızda ulaşmayı bekliyorlar” şeklinde konuştu.

“Küresel teknoloji şirketleriyle işbirliği yaparak elde ettiğimiz gerçek zamanlı kullanım ve fatura verisi, müşterilerimize zamandan tasarruf etmelerinde yardımcı olacak ve Kuveyt Ulusal Kalkınma Planı’nın akıllı hükümet hedefleriyle paralel olacak şekilde altyapı hizmeti sağlayıcılarının sürdürülebilirliğini artıracak.”

Bu dijitalleşme ile Bakanlık tüketicilere faturalarını online olarak ya da mobil uygulama üzerinden ödeme imkanı sağlarken, kullanımları ani bir şekilde artış gösterdiğinde onları uyarıyor. Bunun yanı sıra uygulamayı kullanım deneyimlerini oyunlaştırarak daha sürdürülebilir kullanımı teşvik etmiş oluyor. Bakanlık, aynı zamanda tüketicilerle acil durumlarda bu platformlar üzerinden iletişime geçebiliyor.

SAP Ortadoğu Kıdemli Başkan Yardımcısı Ahmed Al-Faifi: “Dijital enerji şebekeleri ve akıllı sayaçlar, tüm dünyadaki altyapı hizmeti sağlayıcılarını Kuveyt Elektrik ve Su Bakanlığı’nın yeni nesil enerji altyapısı geliştirmede göstermiş olduğu öncülük ile dönüştürüyor. Akıllı altyapı hizmetlerinde küresel çapta en iyi uygulamaları 360 derece müşteri bakışına sahip olmak için birbirimizle paylaşıyoruz. Bu da daha verimli bakım, iletim ve dağıtım anlamına geliyor” şeklinde konuştu.

Kaynak: Smart Energy

G20 Ülkelerinde Enerji Dönüşümü: Daha temiz, daha esnek ve daha şeffaf sistemler

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA), bu raporunda enerji dönüşümü enerjiye erişim, çeşitli enerji kaynaklarının sisteme entegrasyonu, sistemin esnekliği, fosil yakıtların sübvansiyonundaki reformlar, enerji verimliliği, temiz enerji teknolojileri ve bunlarla ilgili yatırımlarda G20 ülkelerinin aldıkları yola ilişkin kapsamlı bir analiz sunuyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.