E-Bülten
 
Sayı:21 - Haziran 2015
 
 
 
ABD Ticaret ve Gelişme Kurumu (USTDA), Türkiye’nin önde gelen elektrik dağıtım şirketlerinden Kayseri ve Civarı T.A.Ş. (KÇETAŞ) ile elektrik üretim ve dağıtım yönetimini geliştirecek bir pilot proje için 16 Haziran 2015 tarihinde hibe anlaşması imzaladı.

KÇETAŞ’ın hizmet verdiği bölgedeki enerji talebi, endüstriyel kullanıcı sayısındaki yüksek artışa bağlı olarak büyümektedir. Bu talebi karşılamak için KÇETAŞ, elektrik şebeke verimliliğini artıracak akıllı şebeke teknolojilerini uygulamaya sokacak bir strateji geliştirdi.

Bu stratejinin desteklenmesi için, San Leandro, Kaliforniya’da yerleşik OSIsoft, LLC firmasının PI sistemini ve Austin, Texas’da yerleşik Innovari Inc.  firmasının Interaktif Enerji Platformu (IEP)’nun uygulamasını birlikte gösterecek pilot proje, USTDA’in desteğiyle KÇETAŞ’ın elektrik dağıtım şebekesinde uygulanacak.  PI ve IEP sistemleri, ayrı ayrı ancak birbirini tamamlayan sistemlerdir: PI sistemi KÇETAŞ’a şebekeden veriyi toplayarak ve bir araya getirerek şebekenin tamamının durumunu gerçek zamanlı olarak KÇETAŞ’ın tüm yetkililerine görünürlük sunacak. Ayrıca IEP Platformu, KÇETAŞ’ın talep puant eğrisinin düzleştirilmesine ve şebekedeki tüm enerji kaynaklarını (edge-of-grid kaynaklarını) entegre ederek, düşük maliyetli ve verimli şekilde puant talebin yönetimine imkan tanıyabilecek.

USTDA, 2011 yılından beri Türkiye’de akıllı şebeke teknolojilerinin uygulanmasında, EnerjiSA Başkent EDAŞ, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş. (YEDAŞ) gibi şirketlere fizibilite çalışmaları için hibe sağlamış ve beş farklı aktiviteyi desteklemiştir.  USTDA’in Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) ile olan güçlü ortaklığı Kurumun bu sektördeki başarısında çok önemlidir.
 

Rüzgar ve güneş enerjisi kardeş gibi birbiriyle rekabet etmeye devam ediyorlar. Kim kazanırsa kazansın, sonunda aile mutlu olacak. Fakat bu yarış çok uzun ve sonunda kimin kazanacağını öngöremiyoruz. Son on yıllardır düşük maliyeti ve dünya genelinde artan kurulu kapasitesi nedeniyle bu yarışı rüzgar enerjisinin kazanacağı zannediliyordu. Ancak son birkaç senedir maliyetlerin düşmesiyle birlikte güneş enerjisi de hızlı gelişti ve rüzgarı geride bıraktı. Şuanda görülen o ki, güneş enerjisi uzun vadede kazanan taraf olacak. Moore’un Kanunu’nda olduğu gibi (Swanson’un Kanunu olarak da biliniyor) vat başına fiyatlar durmak bilmeden düşüyor. Rüzgar enerjisinde de fiyatlar düşüyor ancak güneşin büyüme potansiyeli farklı. Rüzgar türbinlerinin daha büyüğünü yapmaya çalışmak kolay bir iş değil ama güneş panellerinin daha maliyetsiz versiyonlarını yapmak üretim açısından daha basit.


Fotovoltaik öğrenme eğrisi

2013 yılında geride kalan rüzgar enerjisi 2014’de hız kazandı ve dünya genelinde toplam 51 bin 477 MW’lık kurulum ile bir yılda yüzde 44% büyümeyi başardı. Böylece toplam kurulu güç 369 bin 553 MW’a ulaştı. Bu rakama ulaşmak 40 yıl sürdü ama toplam kurulumun 7’de biri son bir yıl içerisinde gerçekleşti. Bundan yola çıkarak büyüme oranına ivme katmadan yapılan hesaplarla, önümüzdeki 7 senede rüzgar kapasitesini ikiye katlayabiliriz. İvmeyi de sayarsak belki bu süre 5 seneye düşebilir.

Kaynak: Global Wind Energy Council (GWEC)

Yukarıda yer alan grafikte 1997 senesinden bu yana küresel bazda her yıl eklenen rüzgar kapasitesi yer alıyor.

Aşağıda yer alan grafikte ise küresel rüzgar kapasitesinin kümülatif sayıları yer alıyor.
Kaynak: Global Wind Energy Council (GWEC)



Aşağıda yer alan grafikte son yıllarda farklı bölgelerde kurulumların nasıl geliştiği belli oluyor. Asya müthiş bir hızla ilerliyor, Avrupa daha sabit ve Kuzey Amerika ise daha dalgalı ilerliyor. Diğer bölgelerde ise büyüme imkanları gayet olumlu görünüyor. Özellikle Afrika ülkelerinde kirli santraller yerine güneş ve rüzgardan yararlanılabilir. Ön ödemeli yatırımlar büyük olsa da sonunda fosil yakıtlardan tamamen ve sonsuza dek kurtulmak da var.

Kaynak: treehugger.com

ABD’nin California eyaletinde geçen haftaki elektrik kesintisinin, bir sincabın trafoya girmesi sonucu meydana geldiği ortaya çıktı.

New York Times gazetesinin haberine göre, Pasifik Gaz ve Elektrik Şirketi (P.G.&E), geçen hafta Berkeley kentinde 45 bin kişinin iki saat boyunca karanlıkta kalmasına neden olan kesintiye kentin hemen dışındaki El Cerrito bölgesinde bulunan trafoya giren sincabın yol açtığını açıkladı. 

Şirket sözcüsü Joe Molica, ölü bulunan sincabın nasıl olup da trafoya girmeyi başardığını bulabilmek için araştırma yaptıklarını söyledi. 
California’nın kuzey ve orta kesimlerine elektrik ve gaz sağlayan şirketin sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabından yapılan açıklamada "sincabın ölümünden duyulan üzüntü" dile getirildi. 

Ancak adı sık sık bu tür olaylarla anılan şirketin açıklaması, kent sakinleri arasında hoş karşılanmadı.  Bay Area bölgesinde yaşayan 70 yaşındaki Gayle Feyrer, Twitter’da “Suç, hep sincapların zaten” paylaşımını yaparak tepkisini dile getirdi. Kar amacı gütmeyen Elektrik Enerjisi Araştırma Enstitüsü’nden Matthew Olearczyk ise olaya farklı bir açıdan yaklaşarak Twitter’da şu ifadeleri kullandı: 

“Sincap, büyük olasılıkla bir delikten içeri girdi, çıplak bir tele dokundu ve çarpıldı. Bu durumda hayvan düşer ve çevredekiler parlak bir ışık görürler. Bu durum, sincap dışında hiç kimse için sorun yaratmaz. Ancak sincabın bedeni, telin üzerine düşmüşse o zaman enerji hatlarında arızaya neden olur.”

Trafoya giren sincapla ilgili bir diğer açıklama da California Üniversitesi’nde hayvan psikolojisi üzerine yüksel lisans yapan Kimel Delgado’dan geldi. Sincap davranışlarını inceleyen Delgado, "Kesintiye neden olan sincap, tilki sincabı olarak adlandırdığımız tür olmalı. Çünkü bölgede yaşayan ve Berkeley sincabı olarak bilinen tür, trafoya girecek kadar akıllı değil" dedi.

Hobi olarak sincapların yol açtığı sorunları inceleyen ve iki yıl önce "The New York Times" gazetesinde yayımlanan makalesinde 2013’te 24 eyalette sırf sincaplar yüzünden 50 ayrı kesintinin meydana geldiğini belirten Jon Mooallem, "Bu seferki sincabın, diğerlerini geride bırakmayı başardığını" yazdı. 

Sincaplar, ABD’de daha önce de benzer sorunlara yol açmıştı. Nasdaq Borsası, minik kemiriciler yüzünden 1987’de ve 1994’te iki kez geçici olarak durmuştu.

Kaynak: aa.com.tr
 
 
ABD’nin Kuzeydoğu bölgesinde yer alan Maine eyaletinde enerji depolama hizmetleri sunan Convergent Energy + Power şirketi, Maine eyaletinin Boothbay kentinde iletim sisteminde yaşanan aşırı yüklenmeyi hafifletmek amacıyla 3 MW saatlik pil sistemi kurdu. Böylece yeni hatların inşası önlendi.

Pil sistemi, Maine merkezli güneş geliştiricisi GridSolar tarafından geliştirildi. Pil sisteminin maliyeti hakkında bilgi verilmedi ancak Convergent şirketinin yaptığı açıklamaya göre, bölgenin iletim sisteminin geliştirilmesi gerekiyordu ve pil depolama yerine yeni hatlar inşa etme kararı alınmış olsaydı ilk önce izinler alınacaktı ve hazırlık süresiyle birlikte şimdiki uygulamadan 5 kat daha maliyetli olacaktı.

Maine eyaletinin de bulunduğu New England bölgesinde, kamu hizmeti ölçeğinde böyle bir projenin ilk defa başlatıldığı bildirildi. Pil projesinde kullanılan sistem, 3 nakliyat gemisi büyüklüğünde ve günlük 100 eve elektrik sağlayacak kadar enerji depolayabiliyor olması özellikleriyle dikkat çekiyor. Sistem 6 saat boyunca yaklaşık 500 kW elektrik sağlayarak, iletim sisteminde yaşanan aşırı yüklenmeyi hafifletiyor ve ayrıca daha fazla güneş ve rüzgar enerjisinin entegrasyonunu sağlıyor.

Bölgede kamu hizmeti veren Central Maine Power şirketi, pilleri geceleri şarj ediyor ve bunlardan enerji dağıtımını, elektrik talebinin daha yüksek olduğu sabah 9 ila akşam 9 saatlerinde yapıyor.

Pillerden sağlanan enerji, güneş enerjisinden daha pahalı fakat yeni iletim hatlarının kurulumu için gerekli olan 18 milyon dolardan daha avantajlı. Ayrıca Convergent için sistemin kurulumu sadece 6 ay sürdü. Emisyonsuz olan bu enerji turistik bölge için ayrı bir avantaj sağlıyor.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan Convergent Genel Müdürü Johannes Rittershausen, Boothbay’in bu projenin sadece bir başlangıç olduğunu ve enerji depolama ile birlikte elde edilen değer ve tasarrufun bir ispat noktası oluşturulduğunu ifade etti.

Kaynak: utilitydive.com

 
 
ABD merkezli araştırma şirketi Lux tarafından yapılan analizlere göre Çin’in enerji depolama sistemi (ESS) önümüzdeki 10 yıl içerisinde dört misli büyüyerek 8.7 milyar dolar değerine ulaşacak. Büyümeyi en başta sabit depolama pazarı destekleyecek.

ESS pazar payında ulaşım sektörü baskın olacak ve 2015 yılında yaklaşık 7.4 milyar dolar değerine ulaşacak. Çin’in agresif yenilenebilir uygulamalarından güçlenen sanayi ölçeğinde piller gibi sabit depolama sadece 2.3 GW saate ulaşmasına rağmen yıllık bileşik büyüme oranı yüzde 30’u geçecek. Toplam enerji depolama talebi 2015 yılı itibariyle yıllık 31 GW saate yükselecek.

Lux araştırma şirketinin ortağı Lilia Xie, pazarda bulunan çoğu aktörün başarılı olması için pazar dinamiklerini anlamak ve mali açıdan rekabetçi ürünler geliştirmek dışında, çok güçlü işbirlikleri kurması gerektiğini savundu. Xie, “Erken başlayan ve öncü şirketler, konumlarını yitirmemek için ellerinden geleni yapacaklar. Fakat piyasada çeşitlenme yaşanacak ve bu da sabırlı ve piyasayı iyi kavrayan şirketler için fırsatlar sunacak” dedi.

Sabit depolama piyasasının yenilenebilir kurulumlardan dolayı güçleneceğini aktaran Xie, “Politikalardaki gelişmeler, elektrik sektörüne fiyatlandırma reformlarını uygulamaya koymasını ve şebeke depolama gibi verim sağlayan teknolojilerini cesaretlendirmesini tavsiye ediyor” dedi.

Kaynak: luxresearchinc.com
 
 

Hawai Valisi David Ige, eyaletin 2045 yılında yenilenebilir enerji hedefini yüzde yüze ulaştıracak yasayı imzaladı. Böylece 30 sene içerisinde, Hawai’nin elektriği, güneş, rüzgar ve jeotermal gibi sadece yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak. Fosil yakıtlar tamamen devre dışı bırakılacak.

Konuyu değerlendiren Vali Ige, “Bu yasa, ulusa bayraktarlık etmeye devam etmek, fosil yakıtları ithal etmekten kurtulmak ve elektrikte yüzde yüz yenilenebilir enerji hedefimize bağlı kalmak açısından olağanüstü bir adım” dedi.

Şuanda eyaletin elektrik ihtiyacının yüzde 21’i yenilenebilir kaynaklardan sağlanıyor ve bu yüzden ithal enerjiye ihtiyaç duyulmaya devam ediliyor. Eyalette elektrik fiyatları yüksek olduğu için yenilenebilir kaynaklar sadece çevre açısından değil, aynı zamanda mesken ve ticarethanelerin elektrik maliyetlerini düşürmek açısından da fayda sağlayacak. Fosil yakıtlardan kurtulunca, elektriğin fiyatı dalgalı petrol fiyatlarından etkilenmeyecek.

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan devlet adamı Chris Lee, D-Kailua-Waimanalo, “Bu hedefle sadece fosil yakıtlardan kurtulmayacağız. Tüketicilerin enerji maliyetlerini de düşüreceğiz. Her sene milyonlarca dolar değerinde fosil yakıt ithal ediyoruz. Fosil yakıtlardan ne kadar çabuk kurtulursak, o kadar tasarruf yaparız ve ekonomimizi canlandırırız” ifadelerini kullandı.

Yenilenebilir kaynaklarının paralelinde enerji depolama teknolojilerinin de büyümesi bekleniyor. Bu iki sanayi birbirini çok iyi tamamlıyor ve sadece yenilenebilir kaynaklardan üretim sağlanan bir bölgede, enerji depolama teknolojilerinden önemli derecede fayda sağlanılması öngörülüyor.

Eyaletin yüzde yüz yenilenebilir enerji hedefinin bir parçasını da yükselişte olan elektrikli araç kullanım eğilimi oluşturuyor. Elektrikli araçlar emisyon üretmiyor ve sadece temiz enerji ile şarj oluyor.

Hawai acaba ABD’nin ilk yüzde yüz yenilenebilir enerji eyaleti olabilecek mi?

Kaynak: cleantechnica.com