Güneş fotovoltaik ve aküler gelecekte şebekenin önemli bir parçası olacak. Ama hangi parçası? Ve hangi tür şebekede? Şimdilik bu soruların cevabı belirsiz fakat bugün alınan kararlar şebekenin gelişimini belli bir yörüngeye sokacak ve bu rotayı gelecekte değiştirmek zor olacak. Belirlenen yörünge ve gelişmeler ise eyalet ve devletlerde farklı olacak.
Daha önce Rocky Mountains Institute (RMI) tarafından yayımlanan The Economics of Grid Defection (Şebekeden Ayrılmanın Ekonomisi) raporu ve bunu takip eden The Economics of Load Defection (Yük Kaçışının Ekonomisi) raporunda, dağıtık güneş ve akülü enerji depolama teknolojilerinin, geleneksel kamu hizmeti veren şirket iş modelini, nerede, ne zaman ve nasıl zorlayacağı masaya yatırılmıştı. Ayrıca bu teknolojilerin tüketicilere ekonomik bir seçenek haline gelmesinin ne kadar vakit alacağı ve daha sonra da şebekeye nasıl dahil edileceği tartışılmıştı.
RMI, tüketicilerin şebekeden ayrılmalarını asla desteklemedikleri ve hatta şebekeden ayrılmanın hem tüketicilere hem de kamu hizmeti veren şirketlere uygun olmayan şartlar yaratacağına, fakat bugün alınan kararların elektrik sisteminin bu yörüngeye girmesine sebep olabileceğine dikkat çekiliyor. Aksine, başka kararlar ile tüketicilerin dağıtık enerji kaynaklarını şebekeye entegre etmeleri kolaylaştırılabilir. Şu anda bir yol ayrımındayız ve karar vermenin zamanı geldi: Hangi tür elektrik şebekesi istiyoruz?
Seçenek dizisi
Tüketiciler tam şebeke hizmetinden tutun, tam şebeke bağımsızlığına kadar bir dizi seçenek ile karşı karşıyalar. Bu iki uç noktanın arasında bulunan seçenekler ise çok önemli. Güneş fotovoltaik ve akü fiyatlarının düşmesiyle birlikte tüketiciler kendi ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak sistemlere yatırım yapacaklar. Tüketicilerin hedefleri arasında elektrik faturalarını düşürmek, elektriği daha kaliteli ve güçlü hale getirmek bulunuyor.
Tüketiciler ile şebeke çıkarları karşı karşıya gelmek zorunda değil fakat ABD’nin genelinde bugün böyle bir durum söz konusu. Kamu hizmeti veren şirketlerin regülasyonu, daha fazla kurulum yapılarak daha fazla para kazanılması düzeni üzerine kurulu. Tüketiciler ise maliyetlerini düşürmeye teşvik ediliyorlar.
Eğer bu ikilik ele alınmaz ise daha kötü şeyler olacak: Kamu hizmeti veren şirketler yeni altyapı yatırımlarına devam edecek ve tüketiciler maliyet düşürücü yeni teknolojilere dayalı yollara yönelmeye devam edecekler.
Yol ayrımı
Düşmekte olan güneş fotovoltaik ve enerji depolama bu yol ayrımını zorluyor. Her mali çeyrekte bu teknolojilerin maliyetleri düşüyor ve bu pazarlar aynı hızda büyüyor. 2014 yılında ABD’nin güneş pazarı bir önceki yıla göre yüzde 51 büyüdü ve bin 200 MW yeni güneş elektrik kapasitesi eklendi.
Şu anki durumu koruyacak bir yol, ki bu yol eylemsizlik ile takip edilebilir, sabit giderleri artırmak, müşteri ihraç fiyatlandırma veya yeteneğini ortadan kaldırmak ve büyük ölçekli merkezi santral üretimini artırmaktır.
Neyse ki alternatifler bulunuyor. Diğer yolda, güneş fotovoltaik ve piller gibi dağıtık enerji kaynaklarını ve kendi içsel maliyetler ile faydalarını mevcut bir şebekeye entegre etmek için tasarlanmış fiyatlandırma yapıları, iş modelleri ve düzenleyici ortamlar bulunuyor.
Bazı bağlamlarda güneş fotovoltaik ve aküler, sistem çapında maliyetleri düşürerek, güvenilir, esnek ve düşük karbonlu elektrik temini ve gelişmiş müşteri seçimi sağlanmasına katkı sağlayabilir. Bu gelecekte entegre bir şebekede, maliyetlerin düşürülmesi ve herkesin yararına bir sistemin performansının artırılması için şebeke ve tüketici tarafının birlikte çalışması, yeni sistemlerin tasarımı konusunda deney yapılması ve bu konuda ise vakit kaybedilmemesi gerekir.
Geleceğin şebekesini inşa etmek
“The Economics of Load Defection” (Yük Kaçışının Ekonomisi) raporunda belirtildiği gibi potansiyel sonuçların boyutları belirlendikten sonra regülatörlerin, teknoloji tedarikçilerinin ve tüketicilerin, geleceğin entegreli şebekesini kurmak için birlikte çalışarak yeni bedel yapısı ve iş modellerini yapılandırmaları gerekiyor.
Elektrik sektöründe mevcut kurumlar, bu gibi seçenekleri göz önünde bulundurarak stratejik uygulamalarında değerlendirmeye başladılar bile. Mesela New York’un Kamu Hizmeti Komisyonu, Enerji Vizyonu Düzenleme Politika Çerçevesi ve Uygulama Reform planında;
“Kamu hizmeti veren şirketler ve bu Komisyon mümkün olduğu süre boyunca, koruyucu tarifeler, düzenleyici gecikmeler ve yenilik karşıtı savunma eylemleri gibi geleneksel iş modellerine tutunarak, endüstrinin karşılaştığı zorluklara cevap verilebilir.
Alternatif olarak, bu yeni çok türlü rekabet şeklini ve girişimcileri destekleyecek, tüketicilere değer sağlayacak yeni regülasyon, kamu hizmeti veren şirket ve pazar modellerini tespit edip geliştirilebilir. Diğer bir deyişle, geleneksel sistemi sallayan değişiklikleri kucaklayarak New York'un ekonomik ve çevresel avantajına çevrilebilir. Biz kararlılıkla ikinci yaklaşımı seçiyoruz.” ifadeleri yer alıyor.
Ekonominin büyüme gücünü destekleyen düşük maliyetli ve güvenilir elektrik ihtiyacının yanı sıra iklim değişikliğinin en kötü etkilerini azaltmak için daha düşük bir karbon yoğunluklu yakıt kaynağı ihtiyacının riske atılmaması gerekiyor. Etkin çözümlerin tanımlaması, ispat edilmesi ve ölçeklendirilmesinin uzun zaman alacağı göz önüne bulundurulduğunda, vakit kaybetmemek gerektiğini görüyoruz.
greenbiz.com
|