SEKTÖRDEN HABERLER
Kovid-19'un Türkiye ve Global Elektrik Pazarına Etkileri ve 'Yeni Normal' için İlk Öngörüler

ELDER tarafından, EÜD ve McKinsey Türkiye iş birliğinde "Kovid-19'un Türkiye ve Global Elektrik Pazarına Etkileri ve 'Yeni Normal' için İlk Öngörüler" başlıklı webinar toplantısı düzenlendi.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, webinarda yaptığı konuşmada, ekonomik anlamda derin etkilerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini söyledi. Çeçen, 'normalleşme' olarak tanımlanan, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını öncesi dünyaya dönüşte, özellikle belirsizliğin yüksek olduğu dönemlerde ortak aklı hayata geçirebilmek adına ortaya koyulacak senaryoların elektrik sektörü paydaşlarına perspektif ve ipuçları vereceğini ifade etti.

Salgın Elektrik Değer Zincirinin Tamamını Etkiledi

Salgının toplumsal ve ekonomik etkilerinin kaçınılmaz olarak üretim, iletim, dağıtım, ticaret ve perakende satıştan oluşan elektrik değer zincirinin tamamını etkilediğini anlatan Çeçen, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Nisan ayı elektrik talebi bir önceki yılın aynı dönemine göre %14 oranında düşmüştür. Nisan ayı piyasa takas fiyatı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %7 oranında azalmıştır. Diğer taraftan, tahsilat oranlarında materyal gerilemeler gözlemliyoruz. Elektrik fiyatları ve yatırımlarındaki düşüşler ile tahakkuk ve tahsilat oranlarındaki azalışlar; sektör oyuncularının finansal sürdürülebilirliklerini etkilemektedir. Normalleşme olarak tanımladığımız Kovid-19 öncesi dünyaya dönüş, farklı senaryolara göre 2021 yılının sonuna kadar uzamaktadır. Bu senaryoların yapımında gerek sağlık gerekse ekonomi alanında iki farklı faktörün belirleyici olduğunu değerlendiriyorum. Bunlar; kamu sağlığı önlemleri ve ekonomi politikaları önlemleridir. Senaryolar özellikle belirsizliğin yüksek olduğu dönemlerde ortak aklı hayata geçirebilmek adına sektörümüz paydaşlarına perspektif ve ipuçları verecektir. Böylece ‘bilinen bilinmeyenler’ olarak tabir edebileceğimiz normalleşme sürecine yönelik aksiyonlarımıza katkı sunacaktır.”

“Yeni Normal Sürecindeyiz”

Çeçen, bu paradigma değişikliklerinin geleceği şekillendireceğini dile getirerek, “Bugünden bakıldığında sektörümüz açısından ikincil önemde görülebilecek dışsal gelişmeler olası etkileri itibariyle değerlendirilmeyi hakkediyor. Bu durum, ‘normalleşme’ olarak tanımladığımız süreci ‘Yeni Normal’ olarak kodlamayı zorunlu hale getiriyor.” diye konuştu.

Küresel tedarik zincirinin bölgeselleşmesinin Türkiye’ye sunacağı fırsatlar, AB’de yürütülen Yeşil Anlaşma’nın bu süreçten nasıl etkileneceği, dijitalleşme, akıllı şebeke ve teknoloji yatırımlarının seyri, finansman maliyetleri gibi birçok sorulara cevap aranması gerektiğini anlatan Çeçen, yatırımcılarının yatırım tercihlerinin nasıl bir dönüşüme uğrayacağının da bir diğer önemli konu olduğunun altını çizdi.

“Türkiye’nin Yeni Bir Yatırım Hikâyesi Yazması Mümkün”

Elektrik Üreticileri Derneği (EÜD) Başkanı Cem Âşık ise Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin ekonomik aktiviteyi yavaşlatması nedeniyle bazı ülkelerin, merkez bankaları aracılığıyla pazarlara sağladıkları nakit akışının dünyada bir nakit bolluğu oluşturacağını belirterek, "Bu paraların bir kısmı farklı ülkelere kayacak. Bu noktada elimize yeni bir şans geçeceğini düşünüyorum. Kartlarını doğru oynar ve güvenilir piyasa yapısını da korursa Türkiye'nin yeniden bir yatırım hikâyesi yazması mümkün." dedi.

“Şirketler Uyum Sağladı, Tedarik Sorunu Yaşanmadı”

Âşık, üretim, dağıtım ve perakende sektörlerinde çalışanların özverileri ve şirketlerin iş modellerini hızla değiştirerek ortama uyum sağlayabilmeleri sayesinde elektrik tedarikinde herhangi bir sorun yaşanmadığını dile getirdi.

Kamunun da bu konuda hızlı düzenlemeler yaptığını aktaran Âşık, şöyle konuştu:

“Yani sistem ayakta kaldı. Üretim, iletim, dağıtım, perakende, tüketim ve daha geniş çemberde ekipman ve hizmet sağlayan şirketler ile finans kuruluşları da dahil olmak üzere tüm paydaşlar birbirleriyle ilişkili. Böyle bir sistemde herhangi bir noktada oluşan sorun zincirleme olarak diğer paydaşlara da sirayet edebiliyor. Eğer bir müdahaleye ihtiyaç duyulursa bu müdahale sistemin aksamaması gözetilerek yapılmalı ki gördüğümüz kadarıyla sektör temelde bazı sıkışan noktalara nakit enjeksiyonu, sabit maliyetlerin düşürülmesi ve yükümlülüklerin ertelenmesi gibi desteklerle bu günleri atlatacak. Diğer taraftan yüzümüzü geleceğe dönersek, dünyadaki gelişmelere baktığımızda hükümetlerin merkez bankaları aracılığıyla pazarlara nakit pompaladığını görüyoruz. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak dünyada bir nakit bolluğu oluşacak. Bu paraların bir kısmı farklı ülkelere kayacak. Bu noktada elimize yeni bir şans geçeceğini düşünüyorum. Kartlarını doğru oynar ve güvenilir piyasa yapısını da korursa Türkiye'nin yeniden bir yatırım hikâyesi yazması mümkün.”

Toplum Öncelikleri Ön Planda Tutulmalı

Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen sunumda, “Makroekonomik Görünüm ve Senaryolar, Enerji Sektörüne Etkiler, Elektrik Sektörü için Covid-19 Sonrası Değerlendirmeler, Elektrik Piyasasında “Yeni Normal” ve Orta-Uzun Vadeli Aksiyonlar” konuları masaya yatırıldı.

McKinsey İstanbul Ofisi Enerji Danışmanı Cemal Öztürk “Kovid-19’un etkileri ve yeni normal” konusunu değerlendirdi. Mobilitenin ilk kez sınırlandırıldığını dile getiren Öztürk, tedarik ve stok yönetiminin doğru planlanması gerektiğini ifade etti. Önümüzdeki süreçte firmaların nakit akışlarını doğru bir şekilde yönetmelerinin önemli olduğunu savunan Öztürk, toplumun önceliklerinin ön planda olması gerektiğini vurguladı. Öztürk şöyle konuştu:

“Birçok ülkede perakende şirketleri, ödeme yöntemlerinde daha yaratıcı davranmaları için farklı örnekler veriyoruz. Dünyada farklı birçok metot uygulanıyor. Ortaya çıkabilecek negatif tabloyla ilgili şirketlerin ortaklaşa çözüm araması gerektiğine inanıyoruz. Önümüzdeki süreçte yatırım süreçlerinin hızlı bir şekilde değerlendirilip, öncelik planının sunulması gerektiğini düşünüyoruz. Yeni normal süreçlerine giderken değişime ayak uydurmak ve trendi yakalamak önem taşıyor.

Enerji İthalatı Faturası Mart'ta Yüzde 27,5 Azaldı

Türkiye'nin enerji ithalatı için ödediği tutar, Mart'ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27,5 azalarak 2 milyar 735 milyon 547 bin dolara geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan geçici dış ticaret istatistiklerine göre, Mart'ta Türkiye'nin toplam ithalatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 artışla 18 milyar 813 milyon dolar oldu.

Bunun 2 milyar 735 milyon 547 bin dolarlık kısmını enerji ithalatı olarak özetlenen "mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar" oluşturdu.

Geçen yılın mart ayında bu rakam 3 milyar 774 milyon 252 bin dolar olarak kayıtlara geçmişti. Böylece, söz konusu dönemde ülkenin enerji ithalatı faturası yüzde 27,5 azaldı.

Öte yandan, Mart'ta geçen yılın aynı ayına göre ham petrol ithalatı yüzde 7,25 artarak 2 milyon 686 bin 486 tona yükseldi.

Kaynak: Bloomberg

Elektrik Piyasasında En Uygun Alıcı Satıcı Eşleştirme Algoritması Geliştirilecek

EPİAŞ, Türkiye Gün Öncesi Elektrik Piyasası'ndaki eşleştirme problemine kısa sürede kaliteli çözümler üretebilen algoritmaların geliştirilmesi için “Algoritmalar Yarışıyor” yarışması düzenliyor.

Enerji sektöründe EPİAŞ AR-Ge Merkezi bünyesinde kurulan Türkiye’nin enerji temalı ilk inovasyon merkezi “EPİAŞ ENERJİK İnovasyon Merkezi” tarafından düzenlenen “Algoritmalar Yarışıyor” yarışmasına başvurular başladı.

Spot elektrik ticaretinde referans fiyatın belirlendiği ve günlük ortalama 120 milyon TL işlem hacminin oluştuğu Türkiye Gün Öncesi Elektrik Piyasasında konu olan eşleştirme problemine kısa sürede kaliteli çözümler üretebilen algoritmaların geliştirilmesi hedefleniyor. Yarışmada dereceye giren yarışmacılara para ödülünün yanı sıra yurt dışında konferansa katılma, yayın bedeli ve çeşitli ödüller verilecek.

Gün Öncesi Piyasası, piyasa katılımcılarının fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için tasarlanmış olan, saatlik, blok ve esnek olmak üzere 3 farklı teklif yapısı içeriyor. Piyasa katılımcıları elektriğin teslim tarihinden bir gün öncesinde bu teklif yapıları ile piyasaya teklif veriyor ve Enerji Piyasası Operatörü EPİAŞ, sosyal faydayı ençoklayarak saatlik piyasa takas fiyatı ve eşleşme miktarı oluşumunu sağlıyor. Yarışmacıların, çözüm süresi ve sosyal fayda kriterlerini dikkate alarak Piyasa Takas Fiyatı (PTF) ve Eşleşme Miktarı üretebilen bir algoritma geliştirmeleri bekleniyor.

Akademisyenlerin, araştırmacıların ve üniversite öğrencilerinin katılım sağlaması beklenen yarışma için kayıtlar 30 Nisan-30 Ekim 2020 tarihleri arasında açık olacak. Bu süreçte yarışmacıları bilgilendirecek ve motive edecek webinar ve etkinlikler organize edilecek. Yarışma kapsamında yapılan çalışmaların yarışma portalına yüklenmesi ve Algoritma Teslimi İçin Son Tarih 15 Nisan 2021 olarak belirlendi. Yarışma platformu detayları ve başvurular kurumun internet sitesi üzerinden yapılacak. Yarışma süresince kod geliştirme ve performans ölçüm süreçleri çevrimiçi bir platform olan Kaggle aracılığı ile yapılacak.

Kaynak: Enerji Günlüğü

Enerji Dönüşümü Kovid-19 Sonrasında Türkiye Ekonomisi için Fırsatlar Sunuyor

Enerji dönüşümü, Kovid-19 salgını sonrası dönemde ekonomik canlanma ve istihdama sağlayabileceği katkılarla Türkiye'ye önemli fırsatlar sunuyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanan "KOVID-19 Sonrası Türkiye Ekonomisinin Canlanması ve İyileşmesi için Enerji Dönüşümünün Sunduğu Fırsatlar" raporuna göre, enerji sektöründe uzun vadeli bir enerji dönüşümü stratejisine olan ihtiyaç, dünya genelinde Kovid-19 salgınıyla yaşanan gelişmelerle çok daha fazla önem kazandı.

Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını boyunca ve sonrasında, ekonomiyi yeniden canlandırma ve iyileşme paketlerinin sunulacağı bir dönemde Türkiye'nin enerji dönüşümünden elde edebileceği faydalara dikkati çeken rapora göre, uzun vadede yenilenebilir enerji gibi yerli kaynakların kullanımını ve enerji talebini aynı hizmetleri aynı kalitede verecek şekilde daha verimli hale getirmek cari açığın sürdürülebilir şekilde düşmesine çözüm sağlayabilir.

Rapora göre, Türkiye, yerli ekipman üretim destekleriyle enerji yatırımlarını yenilenebilir enerjiye ve enerji verimliliğine yönlendirebildiği takdirde Kovid-19 salgınıyla birlikte durgunlaşan ekonominin canlandırılmasında önemli bir yol kat edebilir. Ayrıca enerji dönüşümü yatırımlarının artışıyla yaratılacak olan yeni ekonomik aktivite sayesinde önlem paketlerine en az ihtiyaç duyularak mevcut istihdam korunabilir ve hatta daha yüksek seviyelere çıkarılabilir.

Rapora göre, enerji dönüşümü yatırımları, en başta hava kalitesini artırarak insan sağlığına yönelik olumsuz etkileri en aza indirip, diğer sosyal ve ekonomik faydalarla birlikte Türkiye'nin Kovid-19 sonrası ihtiyaç duyacağı ekonomik kalkınmayı hızlandıracak ve ekonomiyi güçlendirecek stratejilerin merkezinde yer alabilir.

Rapora göre, ülkeler için ekonomiyi hareketlendirme stratejilerinin belirlenmesinin ön planda olacağı Kovid-19 salgını sonrası, iklim değişikliğiyle mücadele ve enerji dönüşümünü hızlandırabilmek için de tarihi bir fırsat oluşturuyor. Bunun için finansal paketlerin merkezinde, çevresel açıdan sürdürülebilir, eşitlikçi ve dayanıklı bir toparlanma sürecini amaçlayan, yeşil teşvikleri ve yeşil iyileşme yollarını içeren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor.

Rapora göre, tüm dünya gibi Türkiye'nin de iyileşme ve ekonomiyi teşvik paketlerinde enerji dönüşümü fırsatlarını değerlendirmesi önem arz ediyor. Türkiye'nin Kovid-19 sonrası ekonomik kalkınma stratejilerinin önemli bir parçasının enerji dönüşümü olmasının yeni planlama süreçlerinin geliştirilmesinde kilit rol oynayacağına işaret edilen rapora göre, ekonomiye enerji sektörü açısından ivme kazandıracak alanlar ise şöyle sıralanıyor:

- Türkiye'nin, 2023 hedeflerinin ötesinde, 11’inci Kalkınma Planı'yla tutarlı ve 2030'a uzanan orta vadeli enerji dönüşümü hedef ve strateji planını, ilgili tüm kamu, özel sektör ve sivil toplum paydaşlarıyla istişare ederek ortaya koyması.

- Talep tarafında enerji verimliliği yatırımlarının elektrik ve elektrik dışı sektörlerde yeni mevzuat ve iş modellerinin geliştirilmesiyle birlikte uygulanmasının sürdürülmesi.

- Yeşil teşvik paketleri ve emisyon azaltıcı projelere finansman sağlayabilecek yeni finansman araçları ve modelleriyle enerji dönüşümünün hızlanması, planlanan yenilenebilir enerji ön lisans ve mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları ihalelerinin gerçekleştirilmesi, başlamış olan yenilenebilir enerji projelerinin tamamlanarak hayata geçirilmesi ve ekonomik durgunluk nedeniyle gecikmesi muhtemel projelerin bitirilmesi için ek süre tanınması.

- Yeni Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasının tanımlanması, kurumsal satış anlaşmaları ve yeşil enerji sertifikaları gibi iş modellerini hayata geçirecek düzenlemelerin nihai haline getirilip uygulanmaya başlanması.

- Binalarda enerji verimliliği potansiyelinin dağıtık enerjiyle birlikte en üst düzeyde kullanılması, dağıtık enerji ile değer zincirinin getirdiği yeni istihdam ve toplumu kapsayıcı fırsatlarından yararlanılması.

- Enerji dönüşümündeki gelişmeler ve ihtiyaçlarla orantılı bir şekilde iletim/dağıtım şebekesi altyapılarının iyileştirilmesi ve yeni yatırımların, depolama gibi kolaylaştırıcı teknolojiler geliştirilip elektrik piyasası ve elektrik tarife yapısında iyileştirmeler yapılarak, elektrik sistemine esneklik sağlayacak şekilde hayata geçirilmesi.

- Enerji dönüşümü için gerekli olacak ekipmanların tedarik güvenliğini sağlayacak verimli, yenilikçi ve düşük maliyetli ekipmanların ve bunların kullanımını destekleyecek yerli üretim teşviklerinin geliştirilmesi, araştırma ve geliştirme projeleri için enerji sektörüne sağlanan sübvansiyonların ve desteklerin enerji dönüşümünü destekleyecek alanlara kaydırılarak dengeli bir şekilde paylaştırılması.

- Etkin ve verimli ulaşım altyapısı geliştirilmesi kapsamında yerli elektrikli aracın hayata geçirilmesi, elektrikli araç satışlarında yakalanan ivmenin hızlandırılması ve şarj altyapısı tahsisinin en optimum bölgelerde, şebekeye zarar vermeyecek şekilde araç piyasasıyla paralel geliştirilmesi.

- Türkiye'nin küresel rekabetçiliğini ve ihracatını olumsuz etkileyebilecek karbon ve diğer benzeri vergilerin etkilerini en aza indirebilmek adına sanayi üretiminin enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve diğer düşük karbonlu teknolojilerle karbonsuzlaşmasına öncelik verilmesi.

Kaynak: AA

DÜNYADAN HABERLER
Küresel Enerji Sistemi Son 70 Yılın En Büyük Şokunu Yaşıyor

Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını sebebiyle, küresel enerji sistemi son 70 yılın en büyük şokunu yaşıyor.

Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Kovid-19 salgınının enerjinin çeşitli sektörlerine etkisinin ele alındığı Küresel Enerji Görünümü Raporu’na göre, bu yıl enerji talebi, 2008 küresel finansal krizi sonrasında yaşanan düşüşten 7 kat daha sert bir düşüşle yüzde 6 gerileyecek. Bu düşüş, dünyanın en büyük üçüncü enerji tüketicisi Hindistan'ın enerji talebinin tamamıyla yok olması anlamına geliyor.

Enerji talebindeki gerilemeden en fazla gelişmiş ekonomiler etkilenecek. 

Enerji talebi ABD’de yüzde 9 azalırken, Avrupa Birliği’nde yüzde 11 daralacak.  Krizin enerji talebine etkisi, salgının yayılmasını önlemeye yönelik tedbirlerin süresine ve sertliğine bağlı olacak.

Elektrik talebi ise bu yıl 1930'lardaki "Büyük Buhran"dan sonra yaşanan en büyük düşüşle yüzde 5 gerileyecek.

Öte yandan, rüzgâr, güneş, hidroelektrik ve nükleer gibi düşük karbonlu kaynakların kullanımı, bu yıl da artmaya devam ederek küresel enerji üretiminin yüzde 40'ını karşılayacak.

Bu payla, düşük karbonlu kaynaklar kömürden elektrik üretimini geçmiş olacak.

Rüzgâr ve güneşten elektrik üretimi, 2019 ve 2020'nin başlarında tamamlanan yeni projelerin etkisiyle yılın geri kalanında da yükselmeye devam edecek.

Yenilenebilir enerji kaynakları, bu yıl büyüme gösterecek tek kaynak olsa da bu büyüme diğer yıllara kıyasla daha düşük seviyede kalacak.

Yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimi, bu yıl yüzde 5 artış gösterecek.

Nükleer enerjiden elektrik üretiminde ise 2019'da yaşanan rekordan sonra yüzde 3'lük düşüş olacak.

Söz konusu kaynaklardan üretim, kömür ve doğal gazdan elektrik talebini de etkileyecek. Küresel elektrik üretiminde kömür ve gazın toplam payı yüzde 3 azalışla 2001'den bu yana görülmemiş bir seviyeye gerileyecek.

Küresel kömür talebi, bu yıl yüzde 8 gerileyerek, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük düşüşü gösterecek. Kömürden elektrik üretimi, 2018'deki zirvenin ardından bu yıl yüzde 10'dan daha fazla azalacak. Doğal gaz talebi de aralıksız 10 yıllık büyümenin ardından bu yıl yüzde 5 azalacak.

Tüm bu gelişmelerin etkisiyle, küresel enerji kaynaklı karbon emisyonları bu yıl yüzde 8 gerileyerek 2010'dan beri en düşük seviyesine ulaşacak. Bu, şimdiye kadar yaşanan en büyük düşüş olarak kayıtlara geçecek.

Kaynak: Uluslararası Enerji Ajansı

İngiltere’de Kömürsüz Elektrik Üretiminde Rekor

Birleşik Krallıkta, yeni tip korona virüsün (Kovid-19) etkisiyle gerileyen elektrik talebi, kömürden elektrik üretiminin durmasına neden oldu.

Birleşik Krallık’ta, kömürden elektrik üreten ilk santralin devreye girdiği 1882 yılından bu yana en uzun süreyle elektrik üretiminde kömür kullanılmıyor.

Kömürün elektrik üretimindeki payının sıfıra inmesinde, Kovid-19 sebebiyle daralan elektrik talebi etkili oldu.

Ülkede, mevcut durumda elektrik üretiminde doğal gaz, nükleer, rüzgâr, biyokütle ve güneş enerjisi santralleri pay alıyor. Bu dönemde kömürün elektrik üretim portföyünden çıkmasıyla, güneşten elektrik üretiminde de yeni bir rekor görüldü.

Güneşten elektrik üretiminde 20 Nisan’da 9,6 gigawattsaat elektrik üretilerek en yüksek üretim seviyesi yakalandı.

Birleşik Krallık’ın elektrik üretim portföyünde kömürün payı 2012’de yüzde 43 seviyesinde bulunuyordu. Geçen yıl ise bu oran yüzde 2,18’e gerilemişti.

Kaynak: Guardian

IMF: Kovid-19’e Karşı Alınan Mali Tedbirler “Yeşil Kalkınmayı” Teşvik Etmeli

IMF Başkanı Georgieva, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınına karşı hükümetlerin geliştireceği kalkınma paketlerinin değişikliğiyle mücadele için uyumlu hale getirilmesi ve "yeşil kalkınmanın" teşvik edilmesi gerektiğini söyledi.

Georgieva, telekonferans yöntemiyle gerçekleşen "Petersberg İklim Diyaloğu" toplantısında yaptığı konuşmada, Kovid-19 krizinin yanı sıra iklim değişikliği krizinin de unutulmaması gerektiğini vurguladı. 

Her iki krizle de mücadeleye yardımcı olabilecek büyük bir mali teşvik uygulamak üzere olduklarını söyleyen Georgieva, "Büyük Buhran" döneminden bu yana görülen bu en kötü ekonomik gerilemede, dünya genelinde hükümetlerin insanların hayatını kurtarmak için olağanüstü politika önlemleri aldığını kaydetti.

Georgieva, krizin ciddiyeti dikkate alındığında, özellikle toparlanma aşamasında önemli ilave çabalara ihtiyaç duyulacağını belirterek, “Eğer bu toparlanma sürdürülebilir olacaksa, dünyamız daha dirençli olacaksa, 'yeşil toparlanmayı' teşvik etmek için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız." dedi.

IMF Mali İşler Birimi çalışanlarının geçen hafta "toparlanmayı yeşillendirmek" konulu bir rehber yayımladığına dikkati çeken Georgieva, bu kapsamda ilk olarak kamu desteğinin akıllıca kullanılması gerektiğini vurguladı.

Georgieva, hükümetlerin karbon salınımı yoğun olan şirketlere destek sağladığında karbon emisyonlarını azaltma taahhüdünü zorunlu tutmaları gerektiğini kaydetti.

Hükümetlerin yeşil teknoloji, temiz taşımacılık, sürdürülebilir tarım ve iklim değişikliğine yönelik yatırımlara öncelik vermesi gerektiğini belirten Georgieva, "IMF, sadece enerji sektöründe, düşük karbonlu ekonomiye geçişin 10 yıl boyunca yıllık 2,3 trilyon dolarlık yatırım gerektireceğini tahmin ediyor." dedi.

IMF Başkanı Georgieva, yeşil finansın desteklenmesi gerektiğine işaret ederek, son 50 yılda iklimle ilgili felaketlerin hisse senedi piyasalarında ılımlı bir etki gösterdiğini, birçok yatırımcının yeni iklim gerçeğiyle karşı karşıya gelmediğini ve iklim riskinde daha iyi fiyatlandırma yollarının bulunması gerektiğini söyledi.

İklim değişikliğine yönelik yatırımlarla daha temiz yakıtlara geçişi teşvik etmek ve enerji verimliliğini hızlandırmak için daha yüksek karbon fiyatlandırmasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Georgieva, mevcut karbon fiyatlarının küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutmak için gerekli seviyelerin çok altında olduğunu bildirdi.

Georgieva, "Kırılgan ekonomiye sahip ülkelerin salgınla mücadelede desteğe ihtiyaç duyduğu gibi gelişmekte olan dünyanın da karbon emisyonlarını azaltmada ve en önemlisi iklim değişikliğinin sonuçlarına uyum sağlama konusunda desteğe ihtiyacı olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Climate Change News

Kovid-19 Sonrası Kalkınma Döneminde, Çin’de Gözler Elektrik Araçlarda

Kovid-19’un etkilerini atlatmaya çalışan Çin’de elektrikli araçlarla ilgili planlarda herhangi bir değişiklik veya aksaklık yaşanmaması öncelikler arasında yer alıyor.

Kovid-19’un kontrol altına alınmasının hemen ardından, merkezi hükümet ve yerel yönetimler salgının ekonomik etkisini bertaraf edebilmek için özellikle elektrikli araçlar üzerine yoğunlaşan kalkınma paketleri açıkladı.

Elektrikli araç teşvikleri 2 yıl daha uzatılırken, batarya altyapısı için 2,7 milyar yuanlık bir kaynak yaratıldı.

Böylece, söz konusu kaynakla batarya altyapısının kapasitesi geçen yılki durumuna göre 10 kat daha büyüyebilecek.

Otomotiv sektörü Çin’in perakende satışlarının yüzde 10’unu oluştururken, istihdamın da altıda birini sağlıyor.

Çin aynı zamanda gelecek 5 yılda yeni enerji sistemli araçların piyasadaki payını yüzde 25’e çıkarmayı hedefliyor. Bu oran geçen yıl yüzde 5 seviyesinde bulunuyordu.

Kaynak: CNBC

HAFTANIN RAPORU

Küresel Enerji Değerlendirmesi Raporu

IEA’nın Kovid-19’un enerji sektörüne etkisini mercek altına aldığı rapora göre, kamu sağlığını tehdit eden belirsizlik, ekonomileri ve enerji sistemlerini de aynı şekilde tehdit ediyor ve öngörülemez bir süreç oluşturuyor. Rapor, yüz yılda bir oluşan bu krizin etkilerini ve krize karşı alınması gereken tedbirleri ele alıyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK