SEKTÖRDEN HABERLER
Yerli Otoda Nadir Element Kullanılacak

Türkiye Milli Enerji ve Maden Politikası ile yerli enerji kaynaklarını her alanda ortaya çıkarmaya devam ediyor. Son dönemde nadir Toprak elementleri'ne (NTE) yönelik önemli adımlar atılırken bu elementlerin uç ürün noktasında değerlendirilebilmesi için çalışmalar sürüyor.

Bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) bir grup gazeteciye laboratuvarlarını açtı. Laboratuvara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Cevher zenginleştirme, metalürji, kimya ve analiz konularında uzman personellerden oluşan ekiple sadece 2 yılda yapılan bir çalışma ile ülkemizde bir ilk gerçekleşti. Çalışma ile laboratuvar ölçeğinde, yüzde 99'unda üzerinde saflıkta seryum, lantanyum, neodimyum, paraseodmiyum, uranyum, toryum ve Ağır nadir Toprak Oksitler (ANTO) kazanıldı" dedi. Laboratuvarda elde edilen başarının önemine vurgu yapan Dönmez, "Milli know-how ortaya koyan bu çalışmadan sonra Bakanlığımız koordinasyonunda pilot veya endüstriyel çapta tesis kurmayı hedefliyoruz. Bu tesiste üretilecek nadir toprak elementleriyle (NTE) artık uç ürün üretim yolculuğuna başlamayı planlıyoruz" ifadelerini kullandı.

NTE'yi ayrıştırmadan önce elde edilen gelirin düşük olduğunu ifade eden Bakan Dönmez, "Ama bunu ayrıştırdığınız da değeri çok daha büyük. Örneğin yüzde 99'un üzerinde saflaştırdığınızda, tonunu 200 bin dolara satabiliyorsunuz. Savunma sanayisinde füze rampalarında, MR cihazlarında, otomotiv sektöründe, dijital kameralarda, cep telefonlarında ve gece görüş kameralarında yine NTE kullanılıyor. Hatta yerli otomobilimizde de NTE kullanılacak. Biz Türkiye olarak artık uç ürün üretiyoruz. Artık tonda 200 bin dolara kadar gelir elde edeceğiz" diye konuştu.

Kaynak: Sabah Gazetesi

EÜAŞ Sıfır Atık Belgesi Aldı

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), merkez kampüs yerleşkesinde gerçekleştirdiği atık yönetimi çalışmaları sonucunda “Sıfır Atık Belgesi” almaya hak kazandı.

Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), merkez kampüs yerleşkesinde kaynakların sağlıklı ve verimli biçimde kullanılması, atıkların asıl kaynağında yönetim altına alınması, azaltılması ve ayrıştırılarak geri kazanılması kapsamında yaptığı sıfır atık yönetimi çalışmaları neticesinde "Sıfır Atık Belgesi" almaya hak kazandığını açıkladı. 

EÜAŞ yaptığı açıklamada, “Merkez kampüsümüzde sıfır atık yönetim sistemi kapsamında yürütmüş olduğumuz çalışmalar ile evsel atıklarımızı ayrıştırarak ekonomimize katma değer sağlıyor, yemekhane atıklarımızı Belediyeler aracılığı ile sokak hayvanlarının yem ihtiyacı ve daha yeşil bir doğa için kompostta (gübreye) dönüştürüyoruz.

Çevre konusunda yaptığımız çalışmalar ile örnek bir Kuruluş olma yolunda değerli çalışma arkadaşlarımızın da katkıları ile hızla ilerlemeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı.

Kaynak: Enerji Günlüğü

Türkiye Isınmada Hidrojen Kullanımına Hazırlanıyor

Doğal gaz dağıtım şirketleri, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen hidrojenin alternatif bir yakıt olarak ısınma amaçlı kullanılabilmesi için Ar-Ge projesi geliştirdi.

AA muhabirinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) yetkililerinden edindiği bilgiye göre, doğal gaz dağıtım şirketleri EPDK tarafından sağlanan Ar-Ge desteğiyle "Yenilenebilir Doğal Gaz Üretimi-Power to Gas" projesi üzerinde çalışıyor.

Şirketler, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen hidrojenin doğal gazla harmanlanmasından elde edilen kompozit gazın kullanımıyla, dışa bağımlılığı azaltmayı ve verimliliği artırarak emisyonların düşürülmesini hedefliyor.

Söz konusu proje kapsamında, Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliğinin (GAZBİR) teknik merkezi olarak faaliyet gösteren GAZMER Test Ölçüm ve Kalibrasyon Merkezi'nde kurulacak laboratuvarda Ar-Ge merkezi oluşturuldu. Konya'da yer alan bu merkezde, hidrojenin belirli oranla doğal gaza enjekte edilmesinin performans ve çevresel etki değerlendirmesinin ön çalışmaları tamamlandı.

Ön analiz ve simülasyon çalışmalarına göre, doğal gazda bulunan hidrojenin payının yüzde 20'ye çıkarılmasıyla enerji verimliliği artarken, karbon emisyonlarının da azaldığı gözlemlendi.

Deneysel çalışmalara başlanması için gereken teknik yeterlilikleri sağlayacak düzeydeki ekipmanların seçimi tamamlandı. Merkezde kullanılacak bazı cihazların üretimi ise proje ekibi tarafından gerçekleştirilecek.

Gelecek yıl sonuna kadar tamamlanması planlanan projeyle, doğal gaz dağıtım şebekesine verilen gazın yüzde 6'sının hidrojenden karşılanması planlanıyor. Böylece, tüketici cihazlarında önemli bir değişikliğe gerek kalmadan, hidrojenin alternatif bir yakıt olarak ısınma amaçlı kullanılabilmesi ve karbon ayak izinin azaltılması hedefleniyor.

Kaynak: AA

Rüzgar ve Güneş Enerjisi Türkiye için 'En Ucuz' Kaynak

Rüzgar ve güneş enerjisi kurulumları Türkiye'nin elektrik üretiminde en az maliyetli kaynaklar olarak öne çıkarken, bu kaynakların elektrik üretimdeki payının 2030'da yüzde 30'a çıkacağı öngörülüyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin "2030 Yılına Doğru Türkiye'nin Optimum Elektrik Üretim Kapasitesi" raporu yayımlandı. 

Türkiye'nin 2020-2030 döneminde elektrik üretim kapasite planlamasının 5 farklı senaryoya göre incelendiği rapora göre, enerji arz güvenliği ve uygun fiyatlı arz tedariğini sağlarken fosil yakıtlı kaynakların olumsuz çevresel ve ekonomik etkilerini sınırlandırmayı hedefleyen Türkiye'nin, enerji dönüşümünü planlaması gerekiyor. Bu kapsamda, Türkiye'de 2023 hedef ve stratejilerini temel alan, kısa ve uzun vadeli, entegre bir enerji ve iklim değişikliği stratejisine ihtiyaç duyuluyor.

Rüzgar ve güneş enerjisi en az maliyetli kaynaklar olarak öne çıkıyor.

Raporda yer alan tüm senaryolar için rüzgar ve güneş enerjisi en az maliyetli kaynaklar olarak öne çıkıyor. Düzenleyici politikalarla verilen desteklerin bu kaynakların gelişimini hızlandırması beklenirken, rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimindeki payının 2030'da yüzde 30'a çıkacağı öngörülüyor.

Dengeli Politikalar Senaryosu'na göre, Türkiye'nin yıllık elektrik talebinin yüzde 3,9 büyüyeceği ve 2030 sonunda toplam kurulu gücün 139 bin megawatt seviyesine ulaşacağı hesaplanıyor. Bu kapasitenin yaklaşık 63 bin megawattının ise rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarından sağlanacağı tahmin ediliyor.

Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimindeki payının ise bu dönemde yüzde 52'ye yükselmesi bekleniyor.

Böylece, Türkiye'de ithal kaynaklara bağımlılığın azaltılması ve elektrik üretim kaynaklı sera gazı emisyonlarının düşmesi planlanıyor.

"Enerji verimliliği yenilenebilir enerjiyle desteklenmeli"

Öte yandan, daha fazla yenilenebilir enerjinin entegrasyonu için sisteme esneklik sağlayan depolama teknolojilerinin de piyasa mekanizmalarıyla desteklenmesi tavsiye ediliyor.

Rapora göre, çok yönlü avantajları olan ve maliyet açısından etkin sonuç sağlayan enerji verimliliğinin artırılmasının yakın dönemde zaruri olacağı öngörülürken, hedeflere ulaşılması için enerji verimliliğinin yenilenebilir enerji ve çevreci politikalarla desteklenmesi gerekiyor.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın, raporun sonuçlarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin uzun dönemli bir enerji sistemi planlamasına katkıda bulunmak istediklerini belirterek, "Türkiye'nin önümüzdeki 10 yıllık enerji dönüşümü süreci bugün verilecek politika kararlarıyla şekillenecek. Günümüzdeki elektrik arz fazlası ve yeni tip koronavirüs salgınının neden olduğu kısa vadeli iktisadi durgunluğa rağmen orta vadede ekonominin büyüme trendini devam ettirmesi bekleniyor." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

DÜNYADAN HABERLER
Yenilenebilir Enerjide 30 Yenilikçi Çözüm

IRENA, elektrik sistemlerini karbondan arındırmayı ve pandemi sonrası iyileştirmeyi sağlayacak teknoloji, iş modelleri, piyasa tasarımı ve sistem işletimi ana başlıklarından oluşan, 30 yenilikçi çözüm önerisinde bulundu.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA), yenilenebilir enerji çözümleri ile ilgili kapsamlı bir analiz yayımladı.

Elektrik sistemlerini karbondan arındırmak ve pandemi sonrası iyileştirme sağlayacak önceliklerin yer aldığı ve 30 çözümün sunulduğu analizin, politika yapıcılar için yol gösterici olması amaçlanıyor.

Teknoloji, iş modelleri, piyasa tasarımı ve sistem işletimi gibi dört ana başlıktan oluşan seride enerji kaynakları, farklı boyutları ile ele alınıyor.

Analize göre, enerji dönüşümünün kilit faktörü yenilikler (inovasyonlar) olarak gösteriliyor. Uygulanacak yenilikçi çözümlerle enerji üretimi, dağıtımı ve tüketiminin daha esnek hale getirilmesi mümkün.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla ve maliyet etkin bir şekilde kullanılmasının, yeni nesil enerjinin güçlendirilmesi için önemli olduğuna dikkat çeken IRENA’ya göre, elektrifikasyon ve dijitalleşme yenilenebilir enerjide sistem esnekliğini sağlayan önemli yenilikler arasında yer alıyor. Bugün, yenilenebilir enerji toplam küresel enerji üretiminin üçte birini oluşturuyor ve rüzgâr ve fotovoltaik (FV) güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarında önemli bir gelişme söz konusu.

Bununla birlikte, Paris Anlaşması’nda yer alan iklim hedeflerine ulaşmak için, 2050 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı küresel enerji talebinin üçte iki oranlarına yükselmesi gerekiyor. Rüzgar ve güneş enerjisinin payının yüzde 10’lardan yüzde 60’lara çıkması gerekiyor.

Kaynak: IRENA

Küresel Yenilenebilir Enerji Yatırımları Kovid-19’a Rağmen Arttı

Küresel yenilenebilir enerji yatırımları Kovid-19 salgınına rağmen yılın ilk yarısında bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında arttı.

Bloomberg New Energy Finance (BNEF) tarafından hazırlanan rapora göre, bu yılın ilk altı ayında yenilenebilir enerji yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 5 oranında artarak 132.4 milyar dolar oldu. 

Offshore rüzgar yatırımları yüzde 319 oranında artarak 35 milyar dolar olurken, karasal rüzgar enerjisi yatırımları yüzde 21 düşerek 37.5 milyar dolar oldu.

Güneş enerjisi yatırımları yüzde 12 düşerek 54,7 milyar dolar, biyokütle ve atıktan enerji yatırımları yüzde 34 düşerek 3.7 milyar dolar olurken, jeotermal yatırımları da yüzde 594 artarak 676 milyon dolar olarak gerçekleşti.

50 MW'ın altındaki küçük hidro projelere yatırım yüzde 14 düşüşle tahmini 576 milyon dolar ve biyoyakıt üretim tesislerine yatırım % 82 düşüşle 250 milyon dolar oldu.

Yenilenebilir enerji kapasite finansmanı ve kurumsal düzeyde hisse senedi anlaşmaları da dahil olmak üzere toplam temiz enerji yatırımları, 2020'nin ilk yarısında bir önceki yıla göre yüzde 4 oranında artarak 137 milyar dolara ulaştı.

Kaynak: Resource World

AB, İklim Odaklı Kovid-19 Kurtarma Programı ve Bütçesinde Anlaştı

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin lideri Kovid-19’un ekonomik sonuçlarıyla mücadele için hazırlanan iklim odaklı 1.8 trilyon avroluk kurtarma paketinde anlaştı.

AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Brüksel'de gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesi bitiminde basın toplantısı düzenledi.

Michel, "Başardık. Kurtarma paketi ve bütçe konusunda anlaşma sağladık. Bir sonraki 7 yıllık bütçe 1 trilyon 74 milyar avro olacak. Kurtarma paketine 750 milyar avro ayrılacak." dedi.

Cuma gününden beri zorlu müzakereler gerçekleştirildiğini belirten Michel, "Burada paradan daha fazlasını müzakere ettik. Anlaşma, Avrupa’yı geleceğe taşıyacak önemli anlardan bir tanesi." diye konuştu.

Michel, Avrupa tarihinde ilk defa bütçenin net biçimde iklim hedeflerine bağlandığına, hukukun üstünlüğünün belirleyici bir kriter olduğuna ve öz kaynaklar konusunda adımlar atıldığına dikkati çekti.

AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen de bütçe ve kurtarma programı konusunda anlaştıklarına işaret ederek, "Bu, Avrupa öncelikleriyle uyumlu toplam 1,8 trilyon avroluk eşi benzeri görülmemiş bir paket." ifadesini kullandı. Müzakerelerin 4 gün 4 gece sürdüğünü anımsatan Von der Leyen, "Avrupa için tarihi bir andayız. Üye 27 ülke  dayanışma gösterdi ve paketi kabul etti." değerlendirmesinde bulundu.

Von der Leyen, bu aşamadan sonra kurtarma paketi ve bütçe konusunda Avrupa Parlamentosu (AP) ile görüşmelere başlayacaklarını anlattı. Uzlaşılan pakete göre, AB Komisyonu sermaye piyasalarından borçlanma yetkisi alacak. Bu yetki ve AB bütçesi garantisinde Komisyon kurtarma programına toplam 750 milyar avro kaynak sağlayacak. Bunun 390 milyar avrosu hibe, 360 milyar avrosu kredi olacak.

AB’nin 2021-2027 bütçesinin toplam boyutu ise 1 trilyon 74 milyar avroyu bulacak. Üye ülkeler, bütçeye milli gelirlerinin yüzde 1,4'ü oranında katkı verecek.

Kaynak: CNBC

Küresel Metan Emisyonları Rekor 3-4 Derecelik Isınmaya Yol Açabilir

Earth System Science Data (ESSD) ve Environmental Research Letters (ERL) adlı bilimsel dergilerde yayınlanan iki makale, küresel metan emisyonlarının şimdiye kadar kayda geçen en yüksek seviyelere ulaştığını gösteriyor ve bu gidişatın en son yayınlanan IPCC raporundaki kötümser senaryoya yakın seyrettiğini ortaya koyuyor.

Her iki makaleye de katkı koyan Küresel Karbon Projesi’nde görevli araştırmacılar, 2000-2017 yılları arasındaki metan seviyelerinin, bu yüzyılın sonuna kadar 3-4 ℃ ısınmaya yol açabilecek bir eğilimde olduğunu ortaya koyuyor. Çalışmaya göre, yıllık metan emisyonları, 2000'li yılların başından itibaren yüzde 9 arttı. Isınma potansiyeli açısından bu değer, trafiğe 350 milyon adet araba eklenmesi veya Almanya’nın ya da Fransa'nın toplam emisyonlarının iki katına çıkması anlamına geliyor.

Yalnızca 2017’de Dünyanın atmosferinde 600 milyon ton absorbe edilen metan gazının 100 yıllık bir süreçte atmosferdeki ısıyı tutmada karbondioksitten 28 kat daha etkili olduğu görülüyor. Makalenin ortaya koyduğuna göre, tüm metan emisyonlarının yarısından fazlası insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Paris Anlaşması hedeflerine uygun şekilde tasarlanan sera gazı senaryolarında ise, araştırmada tespit edilen oranda artış beklenmiyordu. Raporda, metan emisyonlarının bu oranda artmaya devam ettiği durumda, Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmanın çok zor olacağı da vurgulanıyor.

Küresel ölçekte metan seviyelerindeki artışın temel nedeni ise fosil yakıt kullanımı ve büyükbaş hayvancılığı. 

CSIRO’da (Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation) çalışan ve Küresel Karbon Projesi’nde de yer alan Pep Canadell “Metan, sera gazları nedeniyle yaşanan küresel ısınmanın yüzde 23'ünden sorumlu. Asya ile Güney ve Kuzey Amerika'nın birçok bölgesinde metan emisyonları hızla artıyor. Bu artışın temel nedeni tarımın ve hayvancılığın genişlemesi ve yoğunlaşması ile Güney ve Güneydoğu Asya ile Çin'de fosil yakıt kullanımının artması. Kuzey Amerika’da, emisyon artışının fosil yakıt kullanımından kaynaklandığını görüyoruz” diyor.

Avrupa, emisyonların azaldığı tek kıta olarak görünüyor. ESSD makalesinin baş yazarı olan ve Versay Saint-Quentin Üniversitesi’nde çalışan Marielle Saunois “Avrupa'da, uygulanan politikalar ve etkin yönetim sayesinde düzenli depolama, gübre ve diğer kaynaklardan salınan emisyonlar azaldı. İnsanlar ayrıca daha az et yiyor, bunun yerine tavuk ile balık tüketimini artırıyor” diyor.

NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Ben Poulter “Metan artışına karşı fosil yakıtlardan ve tarımdan kaynaklanan emisyonları azaltmak gerekiyor. Bunun yanı sıra sulak alan restorasyonu gibi acil etki azaltma seçeneklerinin yürürlüğe konması gerekiyor. Metanın atmosferde kısa süre kalabilmesi nedeniyle metan emisyonlarının azaltılmasının iklim üzerindeki faydalarını hızla göreceğiz. Metan emisyonlarının azaltılması aynı zamanda net sıfır emisyon hedefine hizmet ediyor”diyor.

ERL makalesinin baş yazarı Rob Jackson, “Daha az et yememiz, kırmızı et ve pirinç tarımından kaynaklanan emisyonları azaltmamız, arabalarımızda ve evlerimizde kullandığımız petrol ve doğalgazı alternatif enerji kaynaklarıyla değiştirmemiz gerekecek” diyor.

Kaynak: Nature

HAFTANIN RAPORU

Düşük Karbonlu Elektrik Sistemlerinde CCUS Teknolojilerinin Rolü

İklim değişikliğiyle mücadele ve enerji hedeflerinin yakalanması küresel elektrik sistemlerinde temelden ve hızlandırılmış bir dönüşüm gerektiriyor. Bu kapsamda, karbon tutma, kullanım ve depolama (CCUS) teknolojileri bu dönüşümün önemli bir parçası olarak öne çıkıyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK