E-Bülten
 
Sayı:28 - Ağustos 2015
 
 
 

Kaliforniya’nın kamu hizmeti veren şirket tarafından başlatılan yeni pilot proje ile elektrik şebekesi üzerinde baskı oluştuğunda, BMW elektrikli araç sahiplerine arabalarını şarj etmelerini geciktirmeleri için bedel ödeyecek.

Kaliforniya’nın kamu hizmeti veren şirketi Pacific Gas & Electric Co. (PG&E) tarafından 2015 yılı Temmuz ayının son haftasında, San Francisco Bay Area’da başlatılan ve 18 ay boyunca devam edecek olan pilot projede BMW AG’nin i3 hatchback sahipleri yer almak için 1000 (bin) dolar bedel aldılar.

Pilot projeye başvuran 400 kişi arasından seçilen 100 kişiden biri olan Peter Berman, konuyu değerlendirirken “Benim anladığım kadarıyla cep telefonumuza kısa mesaj gönderecekler ve arabamızı bir süreliğine şarj etmememizi isteyecekler. Gelecekte böyle olacak, her zaman enerji tüketimimizi fosil yakıtlara dayandıramayız. Projenin gelişimini çok merak ediyorum” dedi.

PG&E ve BMW’nin pilot projesi dünya genelinde yürütülen sayısız projelerden sadece bir tanesi. Kamu hizmeti veren şirketler, milyonlarca elektrikli aracın kullanılmaya başlandığında neler olacağını şimdiden bilmek istiyorlar. Elektrik şirketleri bu konuda zorlukla karşılaşacaklarını öngörüyorlar fakat umutları da var. Şebekeye çok sayıda elektrikli araç bağlandığında şebekeye baskı oluşturacaklar. Fakat burada kamu hizmeti veren şirketler elektriğin yetersiz kaldığı zamanlarda, elektrikli araçlardan elektrik çekerek bunları destek amaçlı kullanabilirler.

PG&E, Kaliforniya’nın kuzey bölgesindeki hizmet alanında yaklaşık 65 bin elektrikli aracın kullanıldığını tahmin ediyor. Bu rakamın kamu hizmeti veren şirketlerin arasında en yüksek olduğu biliniyor.  BMW ile yürütülen iChargeForward projesi, aynı zamanda kamu hizmeti veren şirketin talep yanıtı programının bir parçası. Kaliforniya’da elektrikli araç kullanımın artmasından yana olduklarını dile getiren PG&E Elektrifikasyon ve Alternatif Yakıt Direktörü Jana Corey, pilot proje ile elektrikli araçlardan kaynaklanan yükü güvenilir bir şekilde yönetebileceklerini göstermek için başlattıklarını kaydetti.

Kaynak: bloomberg.com
 

ABD’de yenilenebilir kaynaklar enerji üretimi alanında çok sıcak bir konu olmaya devam ediyor.  ABD’nin Enerji Departmanı ile dünyanın önemli bilimsel araştırmalarını yürüten Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı (Berkeley Lab)’nın yayımladığı yeni rapora göre ABD’de rüzgar enerji fiyatları tarihin en düşük seviyesinde.

Raporu değerlendiren Berkeley Lab’den Kıdemli Araştırmacı Ryan Wiser, fiyatların en düşük seviyeye ulaştığı ve özellikle ABD’nin orta kesimlerinde, kamu hizmeti veren şirketlerin rüzgarı artık düşük maliyetli bir seçenek haline geldiğini kaydetti. Wiser, teknolojik ilerlemenin de rüzgar projelerine, ABD’nin bir çok bölgesinde ekonomik olarak yaşatılabilir gibi olumlu etkiler bıraktığını söyledi.

Rüzgarda düşük fiyatlar diğer olumlu etkilere de yol açmaya başladı. Rüzgar türbinlerinde seyreden düşük fiyatlar proje kurulum masraflarını da aşağı çekti. Rapora göre, rüzgar türbin fiyatları 2008 yılı itibarıyla yüzde 40 düştü ve 2014 yılında kurulan projeler değerlendirmesinde maliyetin kW başına 1,710 dolara düştüğü kaydedildi.  2009 yılında kurulan projelere bakıldığında kW başına neredeyse 600 dolar düşmüş oldu.

Proje kurulumunda düşürülen genel maliyetler, rüzgarın geleneksel enerji kaynakları karşısındaki rekabet gücünü artırdı. Düşük maliyetli kaynaklar arasına giren rüzgara, hem özel ticari müşteriler hem de kamu hizmeti veren şirketlerin talebi arttı.

Rapor ve içinde yer alan umut verici istatistiklerin yayımlanmasının zamanlaması ise çok anlamlı bulundu. 2015 yılı Ağustos’un ilk haftasında ABD Başkanı Barack Obama iklim değişikliğiyle mücadelede "şimdiye dek attığımız en büyük, en önemli adım" diye tanımladığı yeni enerji planını kamuoyuna açıklamıştı.

Yenilenen Temiz Enerji Planı ABD'deki enerji santrallerinin ortaya çıkarttığı karbon gazı salınımlarını 15 yıl içinde yaklaşık üçte bir oranında azaltmayı amaçlıyor.
Plan uyarınca rüzgar, güneş enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilecek.

ABD Enerji Departmanı’nın son "Rüzgar Teknolojileri Piyasası Raporu"nun en önemli bulguları şöyle:

Rüzgar enerjisi ABD’de yeni elektrik üretimi açısından güvenilir bir kaynaktır. 2014 yılında rüzgar enerjisi kapasite artışı 4.9 GW olarak gerçekleşti ve 8.3 milyarlık yatırım yapıldı. 2007 itibarıyla gerçekleşen kapasite artışının tamamının yüzde 33’ü rüzgardan oluştu. Mevcut elektrik ihtiyacının yüzde 5’i rüzgardan karşılanıyor.

Rüzgar projelerinin performansı türbin ölçeklemesinden dolayı gelişiyor. 1998-99 yılları itibarıyla rüzgar türbinlerinin ortalama kapasitesi yüzde 172 (2014 yılında 1.9 MW), ortalama türbin hub yüksekliği yüzde 48 (83 metre) ve ortalama rotor çapı yüzde 108 arttı (99 metre).

Rüzgar türbin maliyetlerinin düşmesiyle birlikte projelerin kurulum maliyetlerinde de düşüş yaşandı. Rüzgar türbin fiyatları 2008 yılı itibarıyla yüzde 20 ila yüzde 40 oranlarında düştü ve 2014 yılında kurulan projelerde maliyetler kW başına 1,710 dolara düştü.

2009 yılında rüzgar fiyatları kWsaat başına 7 cent olarak kayda geçmişti, 2014 yılında yapılan elektrik satış anlaşmalarına göre ortalama seviyelendirilmiş uzun dönemli fiyat kWsaat başına 2.35 cent’e kadar düştü.

Raporun tamamına Wind Technologies Market Report adresinden ulaşılabilir.

Kaynak: phys.org

 

2014 yılında “dünyanın ilk güneş pili”ni duyuran bilim adamları, birkaç değişikliğin ardından ilk performans değerlendirmesini yaptı. Geliştirilen tek bir cihazda hem pil hem de güneş hücresi yer alıyor. Bilim adamları tarafından geleneksel lityum iyodin pilleri ile karşılaştırılan cihazın, yüzde 20 oranında enerji tasarrufu sağladığı iddia ediliyor.

Ohio Devlet Üniversitesi (OSU) tarafından 2014 yılının Ekim ayında duyurulan ve patent alma süreci devam eden cihazın detayları ilk kez verilmişti. Boyaya duyarlı olduğu belirtilen güneş hücrelerinin kendi ürettiği gücü depolama özelliği de bulunuyor. Genelde 4 olarak kullanılan elektrotlar 3’e indirilmiş, lityum plaka tabanı bulunuyor, iki katman elektrot arasında ince gözenekli karbon yaprağı ve boyaya duyarlı titanyum dioksit foto- elektrota ev sahipliği yapan titanyum gazlı bez örgü bulunuyor. Cihazda kullanılan materyallerin özellikle gözenekli olmalarının nedeni, pillerdeki iyonların lityum peroksite oksitlenmesini sağlamak, ardından kimyasal olarak lityum iyonları ayrıştırmak ve lityum metali olarak depolamak. Ancak araştırmacılar pili tekrar tasarlayarak, aynı fonksiyonu göstermesi için hava ile temas etmesi ihtiyacını ortadan kaldırdılar. 

Araştırmacılar orijinal versiyonda daha geleneksel, tuz ve çözücü madde karışımından oluşan sıvı elektrolit kullanmışlardı. Yeni tasarımda, çözücü maddenin yerine su ve tuzun yerine de lityum iyodür kullanılarak düşük maliyetli, yüksek enerji depolama yeteneği ortaya çıkarıldı. Sonuç olarak, su bazlı elektrolit ve prototip bir pil “sıvı akıcı güneş pili”ne dönüştü.

Artık havaya ihtiyaç duyulmadığı için pile katı güneş paneli yerleştirildi. Araştırmacılar orijinalinde de yer alan boyaya duyarlı güneş hücrelerinde kırmızı bir boya kullanarak ışıktan yakalanan dalga boyunu ayarlıyorlar.

Yeni tasarımı geleneksel lityum iyodin pilleri ile karşılaştırmak için, her iki pili de 25 kere şarj ve deşarj ettiler. Her deşarjda piller 3.3 volt enerji saldı. Sıvı akıcı güneş pilin avantajı ise şarj ederken ortaya çıktı. Bu pil 3.3 volt enerji salmak için sadece 2.9 voltluk şarj edildi. Geleneksel pil ise 3.3 volt enerji salmak için 3.6 volt kadar şarj edildi. Böylece sıvı akıcı güneş pilinin yüzde 20 kadar tasarruf sağladığı tespit edildi.

Araştırmacılar daha fazla tasarruf yakalayabilmek için ve yenilenebilir enerji sektörüne pratik bir çözüm sunmak için tasarım üzerinde çalışmalara devam edeceklerini bildirdiler.

Kaynak: news.osu.edu
 
 

ABD’de enerji santrallerinin gaz salınımlarını 2030 yılına kadar yüzde 32 azaltmasını öngören "Temiz Enerji Planı", ABD Başkanı Barack Obama tarafından açıklandı. Obama, “Bizler iklim değişikliğinin etkilerini hisseden ilk, bir şeyler yapabilecek son nesiliz” dedi.

Obama, iklim değişikliğiyle mücadelede tarihi öneme sahip “Temiz Enerji Planı”nı Beyaz Saray’da düzenlenen toplantıyla kamuoyuna duyurdu. 

Dünyadaki en sıcak 15 yıldan 14’ünün bu yüzyılda yaşandığına, bunun sonuncunda şiddetli kuraklık ve yangınların ortaya çıktığına dikkati çeken Obama, ayrıca iklim değişikliğinin en fazla çocukları, yaşlıları, fakirleri ve kalp-akciğer hastalarını etkilediğine işaret etti. Obama, “Bizler iklim değişikliğinin etkilerini hisseden ilk, bu konuda bir şeyler yapabilecek son nesiliz” dedi. 

Göreve geldiğinden beri birçok önemli sorunla mücadele ettiğini ancak bunların iklim değişikliğinin yanında geçici ve daha kolay çözülebilecek sorunlar olduğunu belirten Obama, “Hiçbir sorun gelecek nesiller için iklim değişikliği kadar büyük bir risk teşkil etmiyor. Buradaki herkes bilim adamı olmasa da aramızda dünyanın en iyi bilim adamları bulunuyor. Onların araştırmaları, insanların faaliyetlerinin iklimi tehlikeli bir şekilde değiştirdiğini ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.

Obama, “Temiz Enerji Planı”nın ülkedeki karbondioksit salınımının 3’te birini üreten enerji santralleri hedef alacağını ve gaz salınımlarını 2030 itibarıyla yüzde 32 azaltacak esnek ve uygulanabilir standartlar getirdiğini kaydederken, bunun sağlık, enerji ve istihdam sektörlerine katkı sağlayacağını dile getirdi. 

“Temiz Enerji Planı”nın ABD’nin iklim değişikliğiyle ilgili en büyük adımı olduğunu ifade eden Obama, buna karşın bazı çıkar gruplarının plana karşı çıkmasını beklediği söyledi. 
Obama, “Bazı çıkar grupları ve onların Kongre’deki destekçileri, bu plana detayları dahi belli olmadan, ellerindeki her şeyle karşı çıkmak için seferber oldular. Onlar, şimdi, araştırmalara göre ortalama bir Amerikalı’ya yılda 85 dolar tasarruf sağlayacak bu planın, sizlere ekonomik maliyeti olacağını öne sürecekler. Temiz enerjiye yönelik yatırımlarımızı kesmemiz gerektiğini, çünkü bunun bir israf olduğunu söyleyecekler. Halbuki kendileri her yıl petrol şirketlerini teşvik için milyarlarca dolar harcamaktan mutlular. Örneğin, güneş enerjisi sektörü ekonominin geri kalanından 10 kat daha hızlı istihdam yaratmasına karşın, onlar bu planın iş imkanlarını öldüreceğini savunacaklar.”

ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bu çıkar grupları ve destekçilerine rağmen ilerleme sağladığını ve sağlamaya devam edeceğini belirten Obama, sözlerini, “Bu doğru olanı yaparak, çocuklarımıza daha iyi bir dünya bırakma zamanı. Haydi, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirelim” diyerek tamamladı.

Kaynak: AA