SEKTÖRDEN HABERLER
Sinop NGS için Nihai ÇED Onaylandı

Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi için nihai Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu onaylandı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın web sitesinde yer alan 11 Eylül 2020 tarihli duyuruda, Türkiye’nin ikinci nükleer güç santrali olacak Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi için ÇED raporunun olumlu olduğu belirtildi. Duyuruda İnceburun mevkiinde, EUAS International ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi tarafından yapılması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali projesi ile ilgili olarak halkın görüşlerinin de dikkate alındığı kaydedildi.

Nihai raporda Sinop Nükleer Güç Santrali Projesi'nin yatırım bedeli 20 milyar dolar hesaplandı. Sahada kazı çalışmalarının 2021 senesinde başlaması ve ilk reaktörün 2031 senesinde devreye alınması planlanıyor. Nükleer santralde yakıt olarak uranyum dioksit kullanılacak. Assystem ENVY Enerji ve Çevre Yatırımları A.Ş. tarafından hazırlanan 3 bin 222 sayfalık raporda projenin tanımı şu şekilde yapıldı: ''Türkiye’nin ikinci nükleer güç santrali olacak Sinop Nükleer Güç Santrali (NGS),Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) tarafından kurulmuş olan EUAS International ICC (Proje Sahibi) tarafından hayata geçirilmiştir. Sinop NGS Projesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir Projesi olup, kurulacak olan Proje Şirketi tarafından Sinop NGS inşa edilecek ve işletilecektir.''

Proje, her biri net 1.140 MWe kurulu güce sahip toplam dört adet basınçlı su reaktörü nükleer güç ünitesinden oluşacak. Santralin toplam kurulu gücü 4.560 MWe olacak. Her bir reaktörün kullanım ömrü işletmeye alınmalarından itibaren 60 yıl olacağı hesaplandı. Sinop NGS'de üretilen elektrik miktarının yıllık 34 milyar kWh olması planlanıyor. Üretilen elektrik NGS'nin şalt sahasına bağlanacak olan iletim hatları ve ilgili tesisleri ile enterkonnekte sisteme verilecek.

Kaynak: Habertürk

Türkiye'nin Kurulu Elektrik Gücü Kapasitesi Son 20 Yılda 3 Kattan Daha Fazla Arttı

Türkiye’nin elektrik kurulu gücü son 20 yılda üç kattan fazla artarak 90 gigawattın (GW) üzerine çıktı.

Pwc Türkiye ve APLUS Enerji tarafından hazırlanan Türkiye Elektrik Piyasasına Genel Bakış raporu yayımlandı. Rapora göre, Türkiye elektrik piyasasının gelişim hikâyesi, özel sektör ile kamu arasında yapılmış işbirliğinin potansiyel getirisine dair bilgiler sunuyor.

Halka açık bilgi kaynaklarından elde edilen veriler ışığında yapılan araştırmaya göre, son 20 yıllık dönemde rekor büyümenin gerçekleştiği Türkiye elektrik piyasasında, yatırımcılar ve düzenleyici kurumlar ortak bir hedefe doğru ilerlemek adına iş birliği yaparak bu dönemde Türkiye'nin kurulu elektrik gücü kapasitesinin 3 kattan daha fazla artmasını sağladı.

Yenilenebilir teknolojilerin devreye girmesi, piyasalarda serbestleşme ve özelleştirmeler gibi gelişmelerle beraber efektif regülasyonlar ve yeni kanunlar sayesinde toplam kurulu güç 2001 yılında 28 GW seviyesinden 2020 yılında 90 GW üzerine çıktı.

Yine bu dönemde yerli kaynaklardan üretilen elektriğin toplam üretilen elektrik içerisindeki payı artarak 2019 yılında yüzde 62 seviyesine ulaştı. Yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam üretim içerisindeki payı ise 2019 yılında yüzde 44 seviyesine geldi.

Türkiye ekonomisi çok hızlı bir büyüme sürecindeyken Türkiye elektrik piyasasının radikal bir değişimden geçebilmiş olması da dikkate değer bir başarı olarak değerlendirilmektedir.

Türkiye'nin güç kapasitesindeki bu artış diğer endüstrilerde de hızlı büyümenin önünü açmış, bu sayede Türkiye'nin geçmiş 20 yıllık dönemdeki başarılı GSYH performansının en önemli destekçilerinden olmuştur.

Kaynak: İHA

Dalgadan Enerji Testte

Marmara’nın güney kıyılarındaki Bandırma Enerji Üretim Üssü, doğal gaz, hidroelektrik ve güneşe dayalı elektrik üretim faaliyetleriyle Türkiye’nin en büyük hibrit elektrik santrali haline gelmiş durumda. Tesisler dalga ve rüzgar enerjisi için de test çalışmalarına hazırlanıyor.

210 hektarlık arazi üzerinde kurulu Enerjisa Bandırma Enerji Üretim Üssü’nde Bandırma I ve Bandırma II doğal gaz çevrim santrallerinin yanı sıra, Bandırma I’in soğutma suyu deşarj sistemi üzerine kurulu 3 MW’lik hidroelektrik santrali ve 2 MW’lik bir güneş enerji santrali de elektrik üretiyor.

Enerjisa Üretim AŞ CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, Bandırma Enerji Üretim Üssü’nü sadece Enerjisa ve hissedarları açısından değil, Türkiye elektrik üretim sektörünün tamamı için de önemli bir tesis olarak niteledi. Bayçöl’e göre bunun nedenlerinden biri, tesislerin Türkiye enerji sektörünün gündeminde giderek daha çok konuşulan hibrit elektrik üretim tesislerinin iyi bir örneği olması.

Bir diğer neden ise kompleksin Türkiye’nin en çok rüzgar alan, dolayısıyla rüzgar enerji santrallerinin yoğunlaştığı bölgede yer alması. Rüzgar kesintili bir enerji kaynağı olduğu için bölgedeki RES’ler en yüksek verimle çalışabilmelerini Bandırma I ve Bandırma II doğal gaz çevrim santrallerinin şebeke dengesini sağlamasına borçlu. Çünkü bölgedeki RES’lerin rüzgar eser esmez elektrik üretebilmeleri için ihtiyaç duyulan şebekedeki frekans seviyesi Enerji Üssü sayesinde tutturuluyor.

Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, bölgedeki rüzgar santrallerinin en optimal şekilde çalışabilmelerini sağlaması nedeniyle Bandırma Enerji Üssü’nü rüzgar dostu bir tesis olarak gördüklerini ifade ediyor. Bayçöl, tesislerin bu özelliğiyle aynı zamanda, yenilenebilir kaynakların şebeke uyumu konusunda veri elde edip bunlara dayalı çözüm geliştirme çalışmalarına da imkan tanıdığını anlatıyor.

İhsan Erbil Bayçöl, Bandırma Enerji Üretim Üssü’nün aynı zamanda Enerjisa Üretim’in ülke çapındaki üretim tesislerinin tek noktadan kontrol edilebildiği bir yönetim üssü olduğunu da ifade ediyor. Bayçöl bunu, yazılımını da Grup bünyesinde geliştirdikleri bir enerji üretimi yönetim sistemi ile yaptıklarını kaydediyor. Bayçöl’ün anlattıklarına göre, bu yazılım sayesinde ülke çapındaki tüm Enerjisa tesisleri birbirleriyle senkronize şekilde çalışabiliyor. Ayrıca tesisler sistem operatöründen gelebilecek anlık taleplere de cevap verebilecek şekilde organize halde faaliyet gösteriyor.

Bayçöl, halen doğal gaz, hidroelektrik ve güneşten elektrik üretilen Bandırma Enerji Üretim Üssü’nün kendileri için aynı zamanda bir Ar-Ge merkezi görevi de üstlendiğini anlattı. Bayçöl, tesislerin bu sıfatı hak edecek bütün vasıflara sahip olduğunu ifade ederken, bunlardan birini, Türkiye’nin en çok rüzgar santraline sahip bölgesinde yer alması olarak gösteriyor. Çok sayıda organize sanayi bölgesinin yer aldığı Bursa’yı da kapsayan, yoğun enerji tüketilen Marmara Bölgesi’nde yer alması da Bandırma Enerji Üssü’nün önemini artıran bir diğer özellik.

İhsan Erbil Bayçöl, deniz kıyısındaki Bandırma Enerji Üretim Üssü’nde önümüzdeki dönemde dalgadan elektrik üretimi denemeleri de yapmaya hazırlandıklarını söylüyor. Yine hem Ar-Ge amaçlı hem de Enerji Üssü’ndeki yaklaşık yüzde 1.5-2.0 düzeyindeki iç tüketimi karşılayabilmek için mikro rüzgar türbinleri kurmak da ürerinde çalışılan projeler arasında. CEO Bayçöl ayrıca elektrik saklama teknolojilerinin, yani büyük ölçekli bataryaların şebeke ve elektrik santralleri ile ilişkisine yönelik araştırmalar da düşündüklerini söyledi.

Üretim, sağlıklı talep tahmini yapabilmek için kendi bünyesinde özel bir meteoroloji ekibi oluşturmuş durumda. Şirket CEO’su İhsan Erbil Bayçöl’ün aktardığına göre bu ekip halen 100’den fazla ölçüm istasyonundan sıcaklık, kar ve yağmur başta olmak üzere çeşitli meteorolojik veriler topluyor. Daha isabetli tahminler yapabilmek için hem istasyon sayısı, hem veri türü sayısı artırılıyor hem de kullanılan yazılımın yetenekleri geliştiriliyor. Enerjisa Üretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, portföylerindeki tesislerin Türkiye elektrik üretim sektöründe en yüksek emre amadelik oranlarına sahip olduğunu vurguladı.

Bayçöl yerli linyitle çalışan 450 MW kurulu gücündeki Tufanbeyli Termik Santrali’nin de devreye alındığı dönemde düşük verimlilikle çalışsa da yaptıkları çalışmalar sayesinde şu anda kendi klasmanında Türkiye’nin en verimli santrallerinden biri haline geldiğinin altını çizdi. Bayçöl, “Hiçbir termik santral kurulduğu gün en yüksek verimliliği yakalamaz. Bunun için kullanılan yakıtın özelliklerine göre çeşitli test çalışmaları yapılması gerekir. Biz de bunları yaptık ve en yüksek verimliliğe ulaştık” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Dünya

Akıllı Şehirler için Düğmeye Basıldı

Türkiye'nin 2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı'nda yer alan eylemlerin hayata geçirilmesine yönelik ilk adım atıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının başlattığı projeyle şehirlere "akıllı şehir" konusunda rehberlik yapılacak. Bu kapsamda Coğrafi Bilgi Sistemler Genel Müdürlüğü söz konusu projenin ihalesini gerçekleştirdi ve çalışmalara başladı.

2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı'nda yer alan eylemlerin gerçekleştirilmesi, akıllı şehir çözümlerine, yerel akıllı şehir stratejisi ve yol haritası hazırlanmasına rehberlik edilmesi, Türkiye'de akıllı şehirler konusunda kapasitenin geliştirilmesine yönelik ihaleyi AsisCT kazandı.

Akıllı şehir teknolojileri için yurt içinde ve dışında çözümler üreten AsisCT, bir yıl yerli ve yabancı danışmanlarıyla birlikte 50'den fazla teknik rapor ve eğitim dokümanı hazırlayacak ve yerel yönetimlere akıllı şehir olmaları yönünde birebir rehberlik edecek.

Proje sonunda yerel yönetimlerin akıllı şehir planları ve eğitimleri, uygulayacakları teknolojiler ve teknik şartnameler tamamlanacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının daha önce hazırladığı Ulusal Akıllı Şehirler Stratejisi ve Eylem Planı bu projeyle hayata geçirecek.

Projenin en önemli çıktılarından biri 81 ilin tamamında yerel yönetimlerin önünde akıllı şehirler konusunda ortak bir yol haritası konulması olacak ve yerel yönetimler bu konuda artık aynı dili konuşacak. Akıllı şehirlere geçiş sürecinde kullanılacak teknolojilerin birbiriyle uyumlu ve birlikte çalışabilir olmasına yönelik de çalışmalar yapılacak ve böylece yapılan yatırımlar daha sürdürülebilir olacak. Belediye bir firmadan ürün aldığında sürekli o firmadan almak zorunda kalmayacak. Sistemlerin standartları belirlenecek ve her üretici buna göre üretim yapacak. Bu durum belediyelere ihtiyaçlarını farklı kaynaklardan karşılama imkânı sunacak.

Proje, "Ulusal Akıllı Şehir Mimarisi" ile dünyada ilk olacak. Ulusal Akıllı Şehir Mimarisi ile veri toplamadan, işlemeye ve veri paylaşmaya kadar tüm standartlar ülke ölçeğinde belirlenecek. Şehirlerin teknolojik altyapılarının yerli ve milli olması yönünde standartlar hazırlanacak.

Teknik şartnamelerde yerli üreticilerin önü açılacak, dışa bağımlılık azaltılacak. Akıllı kavşaklar, otopark sistemleri, yenilenebilir enerji, sulama, su kayıp-kaçak izleme sistemleri, aydınlatma, atık toplama ve bina sistemleri gibi önemli akıllı şehir uygulamaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanacak teknik şartnamelere uygun gerçekleştirecek.

Proje kapsamında ayrıca akıllı şehirler yaklaşımıyla yenilikçi finans yöntemleri ve iş modelleri geliştirilmesi ve gelir artırıcı veya maliyet azaltıcı inisiyatiflerin tanımlanması, gelir paylaşımına yönelik anlaşmaların oluşturulması, kamu özel ortaklıklarına aracılık yapılması gibi konularda yerel yönetimlere kılavuzlar hazırlanacak.

Kaynak: TRT Haber

DÜNYADAN HABERLER
BP: Dünya Fosil Kaynaklardan Yenilenebilir Enerjiye Geçiyor

Petrol devi BP, dünyadaki enerji tüketiminin fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye kaydığını ve yenilenebilir enerjinin payının giderek artacağını öngörüyor.

Şirketin Enerji Görünümü 2020 raporuna göre, dünya daha düşük karbonlu bir hedefe doğru ilerlerken, küresel enerji sistemi yeniden yapılandırılıyor ve yakıtlar arasındaki artan rekabetle birlikte sektör müşteri ihtiyaçları tarafından yönlendiriliyor.

Küresel enerji piyasalarının önümüzdeki 30 yıl içindeki olası değişiminin değerlendirildiği raporda “Hızlı”, “Sıfır Karbon” ve “Mevcut Politikalar” başlıklı üç ana senaryo bulunuyor.

Raporda, enerji kullanımından kaynaklanan emisyonlarda kalıcı bir azalma sağlamak için karbon fiyatlandırılmasının artırılması gibi belirleyici politika önlemlerine ihtiyaç olduğu belirtiliyor.

2050 yılına kadar küresel enerji talebinin artacağı belirtilen raporda, fosil yakıtların rolünün azalacağı, yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının ise artacağı söyleniyor.

BP CEO’su Bernard Looney, “BP Enerji Görünümü, değişen enerji ortamını anlamamızda ve yeni stratejiler geliştirmemizde önemli bir etki sağladı. Bu rapor 2050 yılı hedeflerimize kadar uzanıyor.” dedi.

Rüzgâr ve güneş sayesinde, yenilenebilir enerjide hızlı bir büyüme yaşanacağı belirtilen raporun tüm senaryolarına göre, önümüzdeki 30 yıl içinde en hızlı büyüyen yenilenebilir enerji kaynakları rüzgâr ve güneş olacak. Rapora göre, yenilenebilir enerjinin büyümesindeki en büyük etkilerden biri maliyetlerin azalması.

Enerji sisteminin aşamalı olarak karbondan arındırılmasıyla birlikte hem hidrojen hem de biyoenerjinin rolünün artacağı belirtilen rapora göre, hidrojen elektrifikasyonun zor ve maliyetli olduğu sektörlerde kullanılacak.

Kaynak: Wind Power Europe

Enerji ve İklim Hedeflerini Gerçekleştirebilmek için Temiz Enerji Teknolojisi Yatırımlarının Dramatik Şekilde Hızlanması Gerekiyor

Uluslararası Enerji Ajansı, küresel iklim değişikliği krizinin önlenmesi ve sıfır emisyon hedeflerine ulaşılabilmesi için temiz enerji teknoloji yatırımlarının bugünden başlayarak hız kazanması gerektiğini bildirdi.

Dünya çapında çevreye ve iklime zarar veren fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan iklim değişikliği, giderek daha büyük bir küresel tehdit haline geliyor. Birçok ülke ve kurum iklim değişikliğini önlemek amacıyla fosil yakıt kullanımını kademeli olarak sonlandırarak rüzgar ve güneş enerjisi gibi temiz enerji kaynaklarına dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyor. 

IEA'nın 800 ayrı teknolojiyi inceleyerek hazırladığı Enerji Teknolojisi Perspektifleri 2020 Raporu'na göre, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını önlemek için uygulanan karantina kararları küresel emisyonların azalmasını sağlasa da bu konuda yapısal değişiklikler yapılmadığı sürece emisyonlardaki düşüşün kalıcı olması beklenmiyor.

Bu kapsamda, 2070'e kadar net sıfır emisyon hedeflerinin gerçekleştirilmesi için ekonominin birçok alanında enerji ihtiyacının karşılanması için çevreye zararlı fosil kaynakların kullanımı yerine temiz enerji kaynaklarına geçişin sağlanması gerekiyor.

Yenilenebilir enerji kapasitelerindeki artışın hızlandığı son dönemde, tek başına elektrik sektörünün dönüşümü sıfır emisyon hedeflerinin üçte birine ulaşılmasını sağlayabilirken, ulaşım, binalar ve sanayi sektörü başta olmak üzere birçok alanda temiz enerji dönüşümüne ihtiyaç duyuluyor. Ulaşım, sanayi ve binalar küresel emisyonların yüzde 55'ini oluşturuyor.

Bu sektörlerde geri dönüşümün sağlanması, elektrikli taşıtların kullanımı, binaların ısınması ve diğer konularda alınacak önlemlerin sıfır emisyon hedeflerine ulaşmada en büyük katkıyı yapabileceği öngörülüyor.

Söz konusu hedeflerin gerçekleştirilmesi için bugünden başlayarak temiz enerji teknoloji yatırım ve inovasyonunun hızlandırılması gerekiyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, Kovid-19'dan kaynaklanan zorluklara rağmen temiz enerji teknolojilerini hızlandırmak ve iklim hedeflerini yakalamak adına iyimser olunması için sebepler bulunduğunu belirterek, "Rapora baktığımızda aslında sadece önümüzdeki zorluğun boyutunu değil aynı zamanda bu zorlukların nasıl üstesinden gelebileceğimizi de görüyoruz. Güneş enerjisi, dünya çapında yenilenebilir enerjiyi zirveye taşırken, düşük faiz oranları temiz enerji projelerinin artmasına yardımcı olabilir." ifadelerini kullandı.

Birol, daha fazla ülke ve şirketin bu yatırımları yapması gerektiğine dikkati çekerek, "Şu anda enerjiye erişimi olmayanlara enerji sağlamak için çabalarımızı iki katına çıkarmamız gerekiyor. Ayrıca, mevcut altyapıdan kaynaklanan emisyonları önlememiz gerek çünkü bu durum iklim değişikliğiyle mücadeledeki ortak hedeflerimizin gerçekleştirilmesini zorlaştırıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Uluslararası Enerji Ajansı

IRENA: Yüzde 100 Yenilenebilir Enerji Hedefine Ulaşılabilir

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’na (IRENA) göre, ülkelerin mevcut teknolojik yenilikleri benimsemeleri durumunda, elektrik üretiminin yüzde 100 yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği bir dünya mümkün.

IRENA Yenilenebilir Enerji Piyasaları ve Standartlar Analisti Francisco Boshell, “Yenilenebilir enerji artık o kadar rekabetçi ki birçok coğrafyada elektrik üretimi için tercih edilen seçenek bu.” dedi. Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasında, güneş enerjisi maliyetlerinin yüzde 82, rüzgâr enerjisi maliyetlerinin ise yüzde 39 oranında azalmasının etkili olduğunu açıklayan IRENA’ya göre, yeni teknolojilerin kullanılması enerji dönüşümünü hızlandıracak.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriğin kesintisiz olması için daha fazla yeniliğe ihtiyaç olduğunu belirten Boshell, Karma‘ya yaptığı açıklamada, “Değişken yenilenebilir enerji sistemlerinin entegrasyonu, hala büyük bir sorun.” ifadelerini kullandı. IRENA, küresel ısınma ve kasırga ve kuraklık gibi aşırı hava koşullarıyla bağlantılı emisyonların azaltılmasını ve enerji dönüşümünü sağlayabilecek teknolojik yenilikler ve politikalar ilgili reçeteler belirledi.

IRENA’nın işaret ettiği en büyük yenilik, elektrik şebekesi operatörlerinin gücü depolamasına ve yüksek talep zamanlarında dağıtmasına olanak tanıyan bataryalar. Son 10 yılda batarya depolama maliyetleri yüzde 85 azaldı. Ajans ayrıca, talep ve üretimi daha iyi tahmin etmek ve büyük iletim şebekelerinin işlevlerini gerçek zamanlı olarak optimize etmek için yapay zeka algoritmalarının kullanılmasını savunuyor.

Bu arada, blockchain teknolojisinin de işlemleri kolaylaştırması ve enerji tüketicilerinin, elektrikli araçlarındaki bataryalardan veya çatılarındaki güneş panellerinden şebekeye geri enerji vermek için ödeme yapmalarına ve ödemelerini almalarına yardımcı olması bekleniyor.

Uzmanlar, tüketicilerin şebekeye enerji vermesi için politika yapıcıların finansal teşvikler sağlayan bir sistem tasarlamasının gerekli olduğuna işaret ediyor.

Boshell’e göre, “Tüm bu eylemlerin otomatik akıllı sözleşmelerle yapılması gerekecek ve blok zinciri buna yardımcı olacak.” Yedek enerji sağlamak için kullanılan doğal gaz santralleri gibi eski altyapının bataryalarla değiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Boshell, bu durumun maliyetleri de azaltacağını belirtiyor. Elektriğinin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiden sağlayan İzlanda, enerjisinin yarısından biraz fazlasını yeşil kaynaklardan elde eden İsveç ve yüzde 33 ile Birleşik Krallık önemli örnekler arasında gösteriliyor.

Orta Afrika ülkesi Ruanda, elektriğinin yüzde 52’sini yenilenebilir enerjiden sağlarken, Latin Amerika, Uruguay ve Kosta Rika gibi ülkelerinde rüzgâr, güneş ve hidroelektrik kaynaklarından elde ettiği elektriğin oranı oldukça yüksek. Genel olarak, Cape Verde, Avusturya ve Tuvalu da dâhil olmak üzere sekiz ülke, elektriğinin tamamını önümüzdeki 20 yıl içinde yenilenebilir enerjiden almayı hedeflerken, Danimarka tüm sektörler için yüzde 100 yenilenebilir enerji hedefine sahip olan tek ülke.

Kaynak: Karma Impact

Çin, G20 Ülkeleri Arasında Kovid-19’a Rağmen Büyüyen Tek Ülke

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Kovid-19 salgınının etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği yılın ikinci çeyreğinde G20 ülkeleri içinde sadece Çin’in GSYH'sini artırdığını duyurdu.

OECD, G20  ülkelerinin ikinci çeyreğe ilişkin büyüme verilerini içeren raporunu yayımladı.

Rapora göre, Kovid-19'un yayılmasını önlemek için dünya çapında alınan tedbirler, G20 bölgesinde reel GSYH'nin benzeri görülmemiş şekilde düşüşüne neden oldu.

G20 bölgesinde, 2020'nin ilk çeyreğinde yüzde 3,5 olan reel GSYH daralma oranı ikinci çeyrekte yüzde 6,9'a yükseldi.

Çin, mevsimsellikten arındırılmış olarak ikinci çeyrekte çeyreklik bazda yüzde 11,5 ile G20 ülkeleri içinde tek büyüme elde eden ülke olarak da belirlendi. 

İkinci çeyrekte Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya yüzde 9,7 daralırken, Kanada ekonomisi yüzde 11,5 ve İngiltere ekonomisi yüzde 20,4 küçüldü.

İkinci çeyrekte GSYH'deki gerileme Brezilya'da yüzde 9,7 olurken, ABD yüzde 9,1 ve Güney Kore'de yüzde 3,2’de kaldı. Meksika ekonomisi yüzde 17,1, Endonezya ekonomisi yüzde 6,9, Japonya ekonomisi yüzde 7,9 ve Avustralya ekonomisi yüzde 7 daraldı.

Kovid-19 salgınında G20 ülkeleri içinde Hindistan'ın ikinci çeyrekte yüzde 25,2 küçülmesi dikkati çekti. Türkiye ekonomisi, ikinci çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış olarak yılın ilk çeyreğine göre yüzde 11 küçüldü.

Geçen yılın ikinci çeyreğiyle kıyaslandığında, salgının etkilerinin daha fazla hissedilmeye başladığı yılın ikinci çeyreğinde GSYH G20 ekonomilerinde ortalama yüzde 9,1 daraldı. G20 bölgesinde ilk çeyrekte yıllık küçülme ise yüzde 1,7 olarak açıklanmıştı.

Kaynak: Financial Express

HAFTANIN RAPORU

Enerji Teknolojileri Perspektifi 2020

İklim değişikliğiyle mücadelede kritik rol oynayan temiz enerji teknolojilerinde yatırımların bugünden başlayarak hızlanması gerekiyor. 800’den fazla enerji teknolojisinin incelendiği bu rapora göre, enerji ve iklim hedefleri ancak temiz enerji dönüşümüyle gerçekleştirilebilir.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK