SEKTÖRDEN HABERLER
İlk Yerli Güneş Panelleri Karapınar'a Gönderildi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, enerjide yerli üretimi, fabrika kurulumunu ve Ar-Ge'yi desteklediklerini belirterek, "Kaynak bizimse teknoloji de bizim olmalı. Nitekim geçtiğimiz haftalarda yerli güneş paneli üretecek bir fabrikamızı da Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle hizmete aldık. Artık o panellerin dünyanın sayılı büyük güneş santrallerinden biri olacak Konya Karapınar'daki alanda montajına başladık." dedi.

Bakan Dönmez, video konferans yöntemiyle katıldığı DEİK Enerji İş Konseyi Toplantısı'nda Türkiye'de geçen yıla göre sanayide elektrik tüketiminde düşüş olduğunu ifade etti.

Haziran sonrasında sanayide artan elektrik tüketiminin çarkların yeniden dönmeye başladığını gösterdiğine işaret eden Dönmez, "Bütün gayretimiz bu artışın sürdürülebilir bir nitelik kazanması. Bu süreçte en büyük pay hiç kuşkusuz Türkiye'ye inanan ve güvenen yatırımcılarımızın." değerlendirmesinde bulundu. 

Dönmez, Türkiye'nin yatırımlarını askıya almayan nadir ülkelerden biri olduğuna dikkati çekerek, bu yılın son çeyreğinden itibaren daha hızlı toparlanma beklediklerini söyledi.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte dünyanın artık üretim ve lojistik ağını çeşitlendirmesi ve ülkelerin üretimde öz yeterliliklerini geliştirmesi konularının önem kazandığını vurgulayan Dönmez, şöyle devam etti:

"Türkiye, bu anlamda yatırımcılara büyük fırsatlar sunuyor. 3 kıtaya en yakın noktada bulunuyoruz. 4 saatlik uçuşla 2,5 milyarlık bir potansiyel pazara ve yaklaşık 25-30 milyar dolarlık dev bir ekonomiye ulaşmanın yollarını sunuyoruz. Ulaşım, enerji ve lojistik anlamında dünyayla rekabet edecek altyapıya sahibiz. Yatırımcılara, dünyayla rekabete açık, kendini yenileyen ve geliştiren donanımlı insan kaynağı olanakları sunuyoruz. Her türlü ham madde ve ara girdilere kolay erişim imkânı sağlıyoruz. Son dönemde Türk ekonomisi aleyhine ters rüzgârlar estirilmeye çalışılıyor ancak yatırımcılar her türlü manipülasyona rağmen Türkiye'nin potansiyelini görüyor. Bu potansiyelin gücüne inanıyor."

Türkiye'de doğal gaz dağıtım, petrol üretim ve dağıtım ile yenilenebilir enerji başta olmak üzere dünyanın önde gelen firmalarının yıllardır faaliyetlerine devam ettiğini belirten Dönmez, şunları kaydetti:

"Enerji ve madencilikte uyguladığımız politikalarla enerji teknolojilerini yerlileştirme adına önemli adımlar attık. Yerli üretimi destekleyen, fabrika kurulumunu ve Ar-Ge yapılmasını zorunlu kılan bir sistemi hayata geçirdik. Kaynak bizimse teknoloji de bizim olmalı. Nitekim geçtiğimiz haftalarda yerli güneş paneli üretecek bir fabrikamızı da Cumhurbaşkanımızın teşrifiyle hizmete aldık. Artık o panellerin dünyanın sayılı büyük güneş santrallerinden biri olacak Konya Karapınar'daki alanda montajına başladık. Önümüzdeki günlerde ilk elektrik üretimini yine bu yerli panellerden yapma mutluluğuna birlikte kavuşacağız."

Kaynak: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Üyesi Çiçek, ERRA Yönetim Kurulu Üyeliğine Seçildi

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu üyesi Ahmet Çağrı Çiçek, ERRA yönetim kurulu üyeliğine seçildi. 

Enerji Düzenleyicileri Bölgesel Birliği (ERRA) genel kurulunda ERRA Yönetim Kurulunda boşalan 6 üyelik için 9 ülkeden adaylar yarıştı.

Küresel salgın nedeniyle video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen ERRA Genel Kurulu’nda, yönetim kurulu üyeliği için Türkiye’nin yanı sıra Arnavutluk, Avusturya, Estonya, Gürcistan, Kazakistan, Kuzey Makedonya, Letonya ve Macaristan’ın düzenleyici kurumlarından üst düzey yöneticiler yarıştı. Gizli oyla yapılan seçimler sonucunda ERRA Yönetim Kuruluna Ahmet Çağrı Çiçek, Avusturya’dan Dietmar Preinstorfer, Gürcistan’dan Maia Melikidze, Kuzey Makedonya’dan Adrijana Nelkova-Chuchuk, Letonya’dan Roland Irklis ve Macaristan’dan Pal Sagvari seçildiler. Tarihinde ilk kez video konferans yöntemiyle toplanan ERRA Genel Kurulu, yönetim kurulu üyelerinden Maia Melikidze’yi ERRA Başkanlığına; Pal Sagvari’yi ERRA Başkan Yardımcılığına seçti. Böylelikle ERRA başkanlığına ilk kez bir kadın seçilmiş oldu.

Tayland’ın Enerji Düzenleme Komisyonu’nun tam üyeliğe; Birleşik Arap Emirlikleri’nden Abu Dabi Enerji Dairesi, Cezayir Elektrik Ve Gaz Düzenleme Komisyonu, Doğu Afrika Enerji Düzenleyicileri Birliği ile Fransa Enerji Düzenleme Komisyonu’nun ortak üyeliğe kabul edildiği ERRA Genel Kurulu’nda Ahmet Çağrı Çiçek, “Avrupa Birliği müktesebatı ile hızlı gelişen, dinamik bir enerji piyasasının gereklerini birlikte değerlendirme deneyimi ve farklı kültürel algıları algılayabilme kapasitesiyle EPDK’nın, genişleyen ERRA’nın kapsayıcılığına katkı sağlayacağını” vurguladı.

Çiçek: “Gelecek çok da uzak değil. Küresel salgın hepimizi gelecekte yaşamaya zorladı. Geleceğin dayattığı dönüşümleri ve gelişimleri düzenleyici kurumların dayanışma içerisinde karşılaması ve yönetebilmesi gerekir. ERRA Yönetim Kurulu üyesi olarak bu vizyon dahilinde çalışacağım.” dedi

Düzenleyici çerçevelerin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi misyonuyla sürekli gelişen düzenleme dünyasında bir referans noktası oma vizyonuyla çalışan ERRA’nın, son katılımlarla birlikte, 4 kıtadan, 34’ü tam üye ve 14’ü ortak üye olmak üzere 48 üyesi bulunuyor.

Konuyu değerlendiren EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Çiçek’in ERRA Yönetim Kurulu Üyeliğine seçilmesinden duyduğu memnuniyeti belirterek; “Bu görev bizim için çok değerli. İnşaallah Çağrı Çiçek kardeşimiz de hem EPDK’yı hem de ülkemizi layıkıyla temsil edecektir. Kendisine yürekten başarılar diliyorum” dedi.  

Kaynak: Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Yenilenebilir Enerjiyi Destekleme Mekanizması’nda Süre 6 Ay Uzatıldı

Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması'ndan (YEKDEM) yararlanmak isteyen üretim tesislerinin 31 Aralık 2020'ye kadar devreye girme şartında süre, 30 Haziran 2021'e kadar uzatıldı.

Konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, 1 Ocak 2021'den 30 Haziran 2021 tarihine kadar işletmeye girecek YEKDEM'e tabi Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) belgeli üretim tesisleri için belirlenen fiyat desteği 31 Aralık 2030'a kadar uygulanacak.

Söz konusu dönemde işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesislerinde kullanılan mekanik ve elektro-mekanik aksamın yurt içinde imal edilmiş olması halinde, bu tesislerde üretilerek iletim veya dağıtım sistemine verilen elektrik enerjisi için belirlenen fiyat desteğine, üretim tesisinin işletmeye giriş tarihinden itibaren 5 yıl süreyle ilave destek verilecek.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için Fırsat Olabilir Mi?

TÜSİAD, “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu"nu açıkladı. Üç farklı senaryonun yer aldığı raporda, Avrupa Yeşil Düzeni’nin Türkiye’ye etkileri değerlendirildi.

TÜSİAD Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası faaliyetleri kapsamında hazırlanan raporun çevrimiçi tanıtım toplantısının açılış konuşmaları, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Enerji ve Çevre Yuvarlak Masası Başkanı Murat Özyeğin tarafından yapıldı.

Raporda Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) kapsamında öngörülen Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin Türkiye’den Avrupa Birliği’ne (AB) ihracat yapan sektörler üzerine olası etkisi tüm ekonomiyi temsil eden 24 üretici sektör için analiz edildi.

İki ayrı senaryo (SKD30 ve SKD50) ile karbonun ton fiyatının 30 Avro/tCO2e ve 50 Avro/tCO2e olarak çalışıldığı araştırmada, Türkiye ihracatının maruz kalabileceği toplam karbon maliyeti (faturası) ortaya koyuldu.

Raporun sonuçlarına göre, ton başına verginin (EUA) 30 avro olması durumunda yıllık 1,085 milyar avro, ton başına verginin (EUA) 50 avro olması durumunda ise yıllık 1,809 milyar avroluk bir maliyete neden olacağı öngörülüyor.

Bu senaryolara ilave olarak çalışmada, AB’nin yeşil ekonomik dönüşümüne uyumlu tedbirlerin öngörüldüğü üçüncü bir senaryo da çalışıldı.

Bu senaryoya göre, 2030 yılı itibarıyla Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın SKD30 ve SKD50 senaryosundan sırasıyla yüzde 5,7 ve yüzde 6,6 daha yüksek, sera gazı emisyonunun ise sırasıyla yüzde 16,5 ve yüzde 15 daha düşük olacağı hesaplandı.

Raporun ulaştığı makroekonomik bulgularla varılan değerlendirmelere göre, Avrupa Yeşil Düzeni Türkiye için bir risk olduğu kadar, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir dönüşüm için yepyeni bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Rapora göre, unsurları kararlılıkla saptanmış bir stratejik dönüşüm çerçevesinde, emisyon azaltımı, fonların şirketlerin yeşil dönüşümü amacıyla kullanılması ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliğini merkeze alan alternatif bir Yeşil Ekonomik Dönüşüm senaryosu ile gerek milli gelirde, gerekse sera gazı emisyonlarında anlamlı iyileştirmelerin sağlanabileceği öngörülüyor.

Uzmanlara göre, yeşil ekonomik dönüşüm stratejisi emisyon azaltım hedefleri, ulusal ekonomide üretimin ve istihdamın artırılmasıyla sağlanabiliyor ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma stratejisi arayışlarına önemli bir alternatif sunuyor.

Kaynak: Temiz Enerji

Enerjiye Drone ile Hızlı Müdahale

Güney Marmara’da elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, operasyonel çalışmalarına drone ile hız kazandırdı. Arıza, onarım ve bakım çalışmalarının desteklendiği drone teknolojisi ile enerji arzı daha hızlı sağlanabiliyor.

Enerji sektörünün öncü şirketlerinden Limak Enerji Grubu bünyesinde hizmet veren UEDAŞ, elektrik hatlarında arızaları tespit etmek, enerji arzını sağlayabilmek için kullandığı drone teknolojisi ile meydana gelen arızanın yerini ve türünü hızla belirleyebiliyor.

UEDAŞ’ın 50 bin kilometrelik hat uzunluğunun 38 bin 851 kilometresini havai hatlar oluştururken bu büyük alanda ulaşım sıkıntısı yaşanan bölgeler drone teknolojisi ile kontrol edilebiliyor.

Drone teknolojsinin hizmet kalitesinin yanı sıra iş sağlığı ve güvenliğini artırdığını ifade eden UEDAŞ Sistem İşletme Direktörü Volkan Çelik, ‘4 ilde 3.3 milyon aboneye kesintisiz ve kaliteli elektrik hizmeti vermekteyiz. Bu hizmeti verirken çeşitli zorluklarla karşılaşmak durumundayız. Enerjide kaçınılmaz unsurlardan biri teknolojidir. Şebekemizde oluşan arızaları geçici ve kalıcı olmak üzere ikiye ayırıyoruz.

Geçici arızaları SCADA projemiz sayesinde 5 dakikadan daha kısa bir sürede çözebiliyoruz. Fiziki müdahale ve tespit gerektiren kalıcı arızalarımızda ise zorlu hava, arazi koşulları ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu noktada drone teknolojisi kullanarak arıza tespit süresini minimuma düşürerek ekiplerin bölgeye en hızlı şekilde sevkini sağlayabiliyoruz. Böylelikle enerji kesinti sürelerinde abonelerimize mağduriyet yaşatmıyoruz’ diye açıkladı. 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan YEDAŞ'a 'SIFIR ATIK' Belgesi

Sorumluluk sahasında bulunan 5 ilde 'Kaliteli ve kesintisiz' elektrik dağıtım hizmeti sağlamayı ilke edinen ve bu yönde çalışmalarını başarıyla sürdüren YEDAŞ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ödüllendirildi.

'Sıfır Atık Projesi' kapsamında, Samsun, Ordu, Çorum, Amasya ve Sinop illerindeki hizmet binalarında atıkları türlerine göre ayıran üniteler ile Geri Dönüşüm'e kazandıran, ayrıca sorumluluk sahasında bulunan 5 ilde 'Kaliteli ve kesintisiz' elektrik dağıtım hizmeti sunarak bu yönde çalışmalarını başarıyla sürdüren YEDAŞ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan 'Sıfır Atık Belgesi'ni almaya hak kazandı.

Hizmet binalarındaki birimlerin masa altındaki çöp kovalarını kaldıran, ayrıca yine Sıfır Atık Projesi kapsamında kat görevlisi personeline eğitim veren YEDAŞ, bu yöndeki örnek uygulamalarını ise sürdürüyor.

Genel Müdürlük ve İl Müdürlüklerine atık toplama kumbaraları yerleştiren YEDAŞ, 5 farklı kategoride, atık toplama kapasitesine sahip iç mekân biriktirme ekipmanları da yerleştirerek projeye verdiği önemi bir kez daha gösterdi.

YEDAŞ hizmet binalarında ayrıca, toplanan atıkların türlerine göre ayrı olarak depolanabilmesi ve kayıt altına alınabilmesi amacıyla tehlikesiz ve tehlikeli atık geçici depolama alanı oluşturuldu.

YEDAŞ'ın, bilgi sistemi üzerinden 'Sıfır Atık Belge' başvurusunu değerlendiren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, 10 Eylül'de belge başvurusunu onayladı. Böylece, Türkiye genelinde elektrik dağıtım şirketleri arasında YEDAŞ, 'Sıfır Atık Belgesi'ni almaya hak kazandı.

Sıfır Atık Projesi kapsamında hizmet binalarında yapılan değişimleri anlatan YEDAŞ Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, "Şirket olarak geçtiğimiz yıl eylül ayında 'Sıfır Atık' uygulamasına geçmiştik. Hizmet binalarımıza 5 farklı ünite koyduk. Ayrıca tüm hizmet binalarımızda aylık bin kilogram atığı geri dönüştürüyoruz." dedi.

Genel Müdür Bora, Çevre Bakanlığı'nın Sıfır Atık Belgesi için ise, "10 Eylül'de belgemizi almış olduk. Bundan dolayı çok mutluyuz. Hem Genel Müdürlük binamızda hem de bağlı bulunduğumuz 5 ilde Sıfır Atık uygulamasına geçme konusunda çok kararlıyız. Çevreye verdiğimiz değeri sürdürülebilirlik anlayışımız ile devam ettirip, Sıfır atık projemiz ile milli ekonomimize katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Emeği geçen mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" diye konuştu.

DÜNYADAN HABERLER
Petrol Devleri, “Daha Az Petrol, Daha Fazla Hidrojenli” Bir Gelecek Planlıyor

Dünyanın en büyük petrol firmalarından biri olan Vitol Group'a göre, hidrojen 2050 yılına kadar 10 kat büyüme potansiyeline sahip. Hidrojen sayesinde enerji depolama sorunu çözülürken, ulaşım sektöründen gelen talep de karşılanabilir.

Asya’nın en büyük rafinerilerinden biri olarak gösterilen Indian Oil, enerjinin geleceğinin hidrojenden geçeceğine inanıyor.

Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Shrikant Madhav Vaidya, Hindistan’da petrol yerine hidrojen ve sıkıştırılmış doğal gaz karışımıyla çalışan 50 otobüsü faaliyete alacağını bildirdi.

Bu yıl hizmete başlaması planlanan filonun yeni bir pazar yaratacağı düşünülüyor.

Hidrojen, uzun zamandır geleceğin yakıtı olarak lanse ediliyor.

S&P Global Platts Asya Pasifik Petrol Konferansı’nda da gündeme gelen hidrojen, iklim değişikliği ile mücadelenin anahtarı olarak görülüyor.

Dünyanın en büyük petrol firmalarından biri olan Vitol Group’un Küresel Araştırma Başkanı Giovanni Serio, hidrojenin 2050 yılına kadar 10 kat büyüme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

Serio’ya göre, hidrojen sayesinde enerji depolama sorunu çözülebilir ve ulaşım sektöründen gelen talep karşılanabilir.

BloombergNEF’e (BNEF) göre, hidrojenin 2050 yılına kadar dünyanın enerji ihtiyacının yaklaşık dörtte birini karşılaması için üretim, depolama ve nakliye altyapısına yaklaşık 11 trilyon dolarlık yatırım yapılması gerekiyor.

Mevcut durumda, hidrojen üretiminin büyük çoğunluğu fosil yakıtlardan sağlansa da, hidrojenin yenilenebilir kaynaklardan daha fazla elde edilmesi ile geniş bir uygulama yelpazesine ulaşılabilir.

Çin’in en büyük rafinerisi Sinopec, hidrojeni Pekin çevresindeki perakende yakıt istasyonlarına entegre etmeyi planlıyor.

Norveç’teki Equinor ASA, gelecekte bir hidrojen kaynağı olabilecek büyük bir karbon yakalama ve depolama tesisi inşa ediyor.

İngiltere menşeili BP hidrojenin büyüme potansiyeli olan bir alan olduğunu düşünüyor.

Kaynak: Bloomberg

Sıfır Emisyon Hedefine Ulaşmak Yılda 2 Trilyon Dolara Mal Olabilir

Enerji Dönüşümü Komisyonu’nun yeni raporuna göre, 2050 yılı sıfır karbon hedefine ulaşılması mümkün. Ancak, bu hedefe ulaşılması için 1-2 trilyon dolarlık yatırım yapılması gerekiyor.

Enerji Dönüşümü Komisyonu (ETC)  tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, 2050 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşmak mümkün. Ancak, bu hedef 1-2 trilyon dolarlık bir çabayı gerektiriyor.

Çok sayıda enerji üreticisi, finans kuruluşu ve çevre gruplarının üst düzey yöneticilerden oluşan ETC’ye göre, bu yüzyılın ortasına kadar küresel Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın yaklaşık yüzde 1-1,5 oranındaki yıllık bir maliyetle, sıfır karbon hedefine ulaşmak mümkün.

Paris İklim Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını 1,5 santigrat derece ile sınırlama hedefi için, 2050 yılına kadar emisyonların sıfırlanması gerekiyor.

Mevcut küresel tasarruflar ve faiz oranlarının düşmesiyle birlikte ek yatırımların hayata geçebileceğini dile getiren ETC Eş Başkanı Adair Turner, “2050’ye kadar ihtiyacımız olan sıfır karbon ekonomisine ulaşmanın teknik ve ekonomik olarak mümkün olduğuna şüphe yok. Önümüzdeki 10 yıl içinde harekete geçmek çok önemli, aksi takdirde çok geç olacak.” dedi.

Pandeminin, küresel ekonominin sistemik risklere hazırlıksız olduğunu gösterdiğini belirten ETC’ye göre,  koronavirüs sonrası hayata geçirilen toparlanma çabaları, hükümetlere daha dirençli bir ekonomiye yatırım yapma fırsatı sağladı.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar da ekonomiyi canlandırmak için hükümetlere, temiz enerji ve iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerini hayata geçirme çağrısında bulundu.

IEA’nın yayımladığı bir rapora göre, yenilenebilir enerji fosil yakıtlara kıyasla daha dirençli olsa da 2020’nin ilk çeyreğinde büyük rüzgâr ve güneş projelerine yapılan yatırım üç yıl önceki seviyelere geriledi.

IEA geçen hafta, 2070 yılına kadar sıfır karbon hale gelmek için, hükümetler tarafından hâlihazırda verilmiş taahhütlere ek 31 trilyon dolarlık daha yatırım gerekeceğini söyledi.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) da geçen yıl, enerji sistemine yapılan toplam yatırımın mevcut planlara ek olarak 15 trilyon dolar artması gerektiğini belirtti.

Yapılan son araştırmalara göre küresel ısınma 2000 yılından bu yana hem ABD’ye hem de AB’ye en az 4 trilyon dolara mal oldu.

ETC’ye göre yapılacak yeni yatırımların çoğunun sıfır karbonlu elektrik tedarikinin ölçeklendirilmesi için ayrılması gerekiyor.

Yenilenebilir enerji arzını artırmak için, rüzgâr ve güneş kapasitesi artışlarının yıllık ortalama hızının 2019’da elde edilen artışın yaklaşık 5-10 katı olması gerekeceğine dikkat çeken ETC’ye göre, hükümet politikaları ve düzenlemeleri, özel yatırımları ve yenilikleri kolaylaştırırken, fosil yakıtların kullanımını karbon fiyatlandırma mekanizmaları yoluyla engellemeli. Binaların, ulaşımın ve endüstrinin elektrifikasyonunun sağlanması gerektiğini belirten ETC Yetkililerine göre, bunun mümkün olmadığı durumlarda hidrojenin kullanılması gerekecek.

ETC ayrıca, karbon yakalama ve depolama ile sürdürülebilir biyoenerji alanlarının da önemli olduğunu belirtiyor. Hükümetlerin işsizliği ve bu alanlarda artan olası maliyetleri dengelemek için enerji dönüşümü stratejilerini yönetmeleri gerekeceğini belirten ETC,  Çin’in 2050 yılına kadar gelişmiş bir sıfır karbon ekonomisi kaynağına ve teknoloji liderliğine sahip olduğunu belirtti. Tüm gelişmekte olan ülkelerin en geç 2060 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşabileceğini belirten ETC’ye göre, bu durum için risklerin azaltılmasına ve özel yeşil yatırım finansmanına ihtiyaç var.

Kaynak: CNN

Avrupa, 2030’a Kadar Elektriğinin Yüzde 80’ini Fosil Yakıtlardan Arındırabilir

Avrupa ulusal elektrik derneklerini ve önde gelen ulusal elektrik şirketlerini temsil eden Eurelectric’e göre, AB 2030 yılına kadar elektriğinin yüzde 80'inin fosil yakıtlardan arındırabilir.

Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği’nin (AB) emisyon azaltma hedefini 2030’a kadar en az yüzde 55’e yükselteceğini duyurdu.

Avrupa ulusal elektrik derneklerini ve önde gelen ulusal elektrik şirketlerini temsil eden Eurelectric, Avrupa ekonomisinin uzun süreli bir ekonomik krizle karşı karşıya olup olmadığına bakılmaksızın, 2030 yılına kadar elektriğinin yüzde 80’inin fosil yakıtlardan arındırılabileceğini söyledi.

Bu yılın ilk yarısında, Avrupa Birliği’nde (AB) üretilen elektriğin üçte ikisi karbondan arındırıldı. Yenilenebilir enerji kaynakları, elektrik üretiminin yüzde 40’ını oluştururken, fosil yakıt üretimi yüzde 18 düşüşle, yüzde 34’e geriledi.

Yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı 10 yıl önce yüzde 20, geçen sene ise yüzde 34’tü.

Eurelectric Genel Sekreteri Kristian Ruby, yaptığı açıklamada, “Elektrik sektörü bu yıl, hastanelere, devlet dairelerine ve evde çalışan milyonlarca Avrupalıya pandemi boyunca temiz ve güvenilir enerji sağlayarak toplum için ne kadar önemli olduğunu kanıtladı.” dedi.

Ruby’e göre, 2030 hedeflerine ulaşmak veya daha da ileri gitmek için, ilerlemeyi engelleyen durumların ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi.

AB’nin 2030 iklim hedeflerine ulaşması için rüzgâr ve güneş kapasitesini iki katına çıkarması gerektiğini ifade eden Eurelectric’e göre, “Son zamanlarda, KOVİD-19 pandemisinden kaynaklanan kısıtlamalar birçok projeyi geciktirdi ve izin prosedürleri yavaş ilerliyor. Elektrikli otomobil altyapısının da yaygınlaştırılması ve kömür ithalatındaki büyümenin durdurulması gerekiyor.”

Kaynak: Reuters

Almanya’nın Nükleer Enerji Maliyetinin Halka Faturası, 1 Trilyon Avro’dan Fazla Olabilir

Nükleer enerjinin Almanya'daki 65 yıllık geçmişinin halka, 1 trilyon Avro'dan fazla ek yük getirdiği hesaplandı.

Almanya’nın 1950’lerin ortasından itibaren kullanmaya başladığı ve 2022 yılının sonu itibariyle aşamalı olarak kullanımdan kaldıracağı nükleer enerji ve buna bağlı endüstrinin, son 70 yıla yakın sürede Alman toplumuna olan maliyetine dair bir araştırma yapıldı. 

Ekolojik Sosyal Pazar Ekonomisi Forumu (FÖS) tarafından yapılan araştırma, ucuz enerji kaynağı olarak gösterilen nükleer enerjinin aslında yanlış resmedildiğini ve topluma olan maliyetin inanılmaz boyutlarda olduğunu iddia ediyor. Nükleer enerji endüstrisinin Alman toplumuna olan maliyetini 1 trilyon Avro’nun üzerinde hesaplayan FÖS, Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip ülkenin nükleer enerjiye verdiği devlet desteği, enerji fiyatları ve dış maliyetlerle birlikte mali anlamda sömürüldüğünü belirtiyor.

Çalışmaya liderlik eden bağımsız enerji tedarikçisi Greenpeace Energy’nin başkanı Sönke Tangermann, tespit ettikleri durumu “Hiçbir enerji kaynağı riskli atom enerjisi kadar maliyet yaratmadı. Aradan geçen 65 yıldan sonra bile nükleer enerji halen daha hiç de ekonomik değil” sözleriyle değerlendirdi.

Alman devletinin nükleer enerji endüstrisi için 1950’lerden itibaren verdiği direk ve dolaylı teşviklerin tek başına 287 milyar Avroluk bir yük oluşturduğunu tespit eden FÖS, yaklaşık 9 milyar Avro’nun ise nükleer enerji karşıtı gösterilerinde görev alan personel maliyeti ve eski Doğu Almanya’da yürütülen nükleer faaliyetlerde harcandığını dile getirmiş.

Tangermann, ortaya çıkan maliyetlerin çoğunlukla elektrik fiyatlarına artış olarak yansımadığını ve bunun da nükleer enerjinin ucuz bir alternatif algısı oluşturduğunu ifade etmekte. Bahsi geçen paralar ise kaza riskini azaltmak gibi dış maliyetlere harcanmış.

Almanya’nın nükleer enerji defterini tamamen kapatıp kapatmayacağı ise henüz belli değil. Mini nükleer reaktör tartışmalarının başladığı ülkede, ön görülemeyen maliyetlerin ülke toplumunu daha da zorlayabileceği belirtiliyor.

Zira nükleer enerji santral maliyetlerinin çoğunlukla öngörülen bütçe içinde kalmadığı ifade ediliyor. Tangermann son olarak iklim değişikliği ile mücadelede nükleer enerjinin ciddi bir alternatif olarak görülmemesi gerektiğini, söz konusu teknolojinin yüksek maliyet ve büyük riskleri beraberinde getiren eskiyen altyapı gibi sorunlarla boğuşmak zorunda kaldığını belirtti.

Kaynak: Recarhge News

HAFTANIN RAPORU

Sıfır Emisyon Hedefine Yenilenebilirle Ulaşmak

İklim kriziyle mücadele için, dünyada ekonominin tüm sektörlerinde 2050’ye kadar sıfır emisyon hedefine ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmada, yenilenebilir enerji kaynakları kritik rol oynuyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK