SEKTÖRDEN HABERLER
Enerji Alanında Düzenlemeler İçeren Kanun Teklifi TBMM'de

Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Teklif, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'da değişiklik yapıyor. Buna göre, YEK bedeli Türk lirası olarak belirlenebilecek.

Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten ve bu madde hükmüne tabi olmak istemeyen tüzel kişiler, lisansları kapsamında serbest piyasada satış yapabilecek.

Lisanssız elektrik üretim tesislerinin destekleme mekanizmasındaki 10 yıllık sürelerinin bitiminden itibaren uygulanacak fiyat ve diğer usul ve esaslar Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenebilecek.

30 Haziran 2021 tarihinden sonra işletmeye girecek YEK belgeli üretim tesisleri ile tüketim tesisinin ihtiyacını karşılamaya yönelik olarak kurulacak lisanssız üretim tesisleri için yerli katkı fiyatları, bu fiyatların güncellenmesi, uygulanacak süre ve uygulamaya ilişkin konular Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenecek.

Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesislerinin yatırım ve işletme dönemlerinin ilk 10 yılında uygulanan kira, izin ve irtifak indirimleri lisans tarihinden itibaren 10 yıl boyunca uygulanacak ve 31 Aralık 2025 tarihine kadar işletmeye girecek firmaları kapsayacak.

Yürürlük tarihinden önce yapılan yarışmalar kapsamında sıfır veya sıfırdan küçük teklif fiyatı ile kapasite tahsis edilen tüzel kişiler, yerli katkı fiyatlarından faydalanamayacak. Elektrik Piyasası Kanunu'ndaki "dağıtım şebekesi", "tüketicilerin iç tesisatını ve üreticilerin şalt sahasını dağıtım sistemine bağlamak üzere tesis edilen bağlantı hatları hariç dağıtım tesisi" olarak tanımlanıyor.

İşleyişin kolaylaştırılması için tarifesi düzenlemeye tabi olanlar hariç diğer lisans veya önlisans sahiplerinin ortaklık yapıları takip edilecek, ancak bunların lisansa derç edilmesi gibi ilave bürokratik iş ve işlemler yapılmayacak. Rekabet ve tekelleşme hususları ile lisans ve önlisans yaptırımlarının lisans ve önlisans sahiplerine uygulanabilmesi için EPDK tarafından önlisans ve lisans sahiplerinin ortaklık yapıları takip edilmeye devam edilecek, gerekli tedbirler alınacak.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunca düzenlemeye tabi tarife türlerinden "bağlantı tarifeleri", ilgili bağlantı anlaşmasına dahil edilecek olan bir dağıtım sistemine bağlantı için eşit taraflar arasında ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları içeriyor.

Düzenlemeyle, bağlantı tarifeleri, şebeke yatırım maliyetlerini kapsamayacak. Bağlantı yapılan tüketim tesisinin iç tesisatının ve üretim tesisinin şalt sahasının dağıtım şebekesine bağlanması için inşa edilen bağlantı hattı kapsamında katlanılan masraflar ile sınırlı olacak. Bağlantı hattının tüketici veya üretici tarafından tesis edilmesi halinde, bağlantı hattı işletme ve bakım sorumluluğu karşılığı dağıtım şirketine devredilecek, bu tüketicilerden ve üreticilerden bağlantı bedeli alınmayacak.

Elektrik piyasasında dağıtım faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini işlemleri ile ilgili olarak, dağıtım faaliyetinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin lisansa konu faaliyetlerine ilişkin taşınmaz temini taleplerine yönelik işlemler, TEDAŞ tarafından yürütülecek. Süresinin bitmesi nedeniyle dağıtım lisansının sona ermesi halinde, tarifeler yoluyla geri alınamayan taşınmaz teminine ilişkin bedeller, TEDAŞ tarafından ilgili özel hukuk tüzel kişisine iade edilecek. 

Düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca hazırlanan tebliğ ile düzenlenmiş fiyat eşitleme mekanizması içerisinde tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri yer alacak.

Fiyat eşitleme mekanizması 31 Aralık 2025 tarihine kadar uygulanacak. Fiyat eşitleme mekanizmasının uygulandığı süre boyunca ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınacak ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyona yer verilecek. Ulusal tarife, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca hazırlanacak ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu onayıyla yürürlüğe girecek.

Bu sürenin beş yıla kadar uzatılmasına Cumhurbaşkanı yetkili olacak. Fiyat eşitleme mekanizmasının uygulandığı dönemde tüm hesaplar ilgili mevzuata göre ayrıştırılarak tutulacak.

Düzenleme ile uygulamada karışıklığa neden olmaması için Elektrik Piyasası Kanunu'nda yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri ile ilgili hükmün, fıkra metninden çıkartılması ve madenlerin girdi olarak kullanıldığı elektrik üretim tesisleri için de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'da yapılan değişiklikle aynı doğrultuda izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine uygulanacak indirimlerin lisans tarihinden itibaren uygulanması amaçlanıyor.

Kanun teklifi ile genel aydınlatma giderlerinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bütçesine konan ödenekten karşılanması 31 Aralık 2025 tarihine kadar uzatılacak.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Türkiye’nin İlk Lityum İyon Pil Üretim Tesisinin Temeli Kayseri’de Atıldı

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, “Küresel Güç Türkiye’ vizyonunda hava, kara, deniz unsurlarından silah ve mühimmatlarına, radar ve elektronik harp unsurlarından siber güvenliğe, motor sistemlerinden uzay çalışmalarına kadar savunma sanayinin her alanında yerli ve milliği esas alan çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.

ASPİLSAN Enerji tarafından kurulacak Türkiye’nin ilk lityum iyon pil üretim tesisinin temeli, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da katıldığı törenle atıldı. Demir, Mimarsinan Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulacak tesisin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Kayseri’nin savunma sanayisi sektörü için çok önemli olduğunu söyledi. Savunma sanayisinde tasarımdan üretime tüm aşamalarda söz sahibi olma hedeflerine adım adım yaklaştıklarını dile getiren Demir,

“Gerek geçmişte yaşadığımız tecrübeler gerekse mevcutta ülkemizin ve bölge coğrafyasının dışarıda ve içeride yaşadığı tehdit ve güvenlik sorunları dikkate alındığında, ülkemizin istiklal ve istikbali için etkili savunma varlığını her geçen gün yerli ve milli sistemleriyle güçlendirerek devam ettirmesinin önemini hepimiz çok iyi biliyoruz.” diye konuştu.

Savunma sanayisinde son yıllarda çok büyük bir atılım yaptıklarını vurgulayan Demir, “18 yıl önce 66 olan proje sayısı bugün 700’e yaklaştı. Sadece son beş yılda 350 yeni proje başladı. Proje bütçemiz 5,5 milyar dolardan 60 milyar dolara çıktı. Sektör cirosu 1 milyar dolardan 11 milyar dolara yükseldi. İhracatımız 250 milyon dolardan 3 milyar doları geçti. Firma sayısı 56’dan yaklaşık 1500’ü buldu. Dünyanın ilk 100 firması içinde dört yıl önce iki firma varken, bugün bu sayı yediye çıktı.” dedi.

Bütün bunların ekosistemin uyumu, kuvvetleriyle iş birliği ve doğrudan sahadan aldıkları geri bildirimler sonucu oluştuğunu belirten Demir, bugün Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer güvenlik birimlerinin çok büyük oranda yerli ve milli silah sistemlerini kullandıklarını dile getirdi. Demir, geleceğin petrolü olarak değerlendirilen lityumu, depolanabilir enerji alanında kullanmanın önemli olduğunu söyledi. Depolanabilir enerji alanında, lityum iyon pil üretimi tesisi ile birlikte, ilk olarak yurt dışına bağımlılığın azalacağın vurgulayan Demir, şunları kaydetti:

“Dünya pil ve batarya üretim teknolojileri ve tiplerindeki yeniliklerin çeşitli platformlarda takibi yapılarak ülkemiz endüstrisine kazandırılması ve yerli üretimin en kısa sürede hayata geçirilerek dışa bağımlılığın en aza indirilmesi noktasında sektör olarak bunu sürdürmek zorundayız. Bu yıl içerisinde Kayseri’de temeli atılan bu fabrika ile ilk lityum iyon pil üretimini de sağlamış olacağız. Ayrıca savunma sanayi sektörümüzün yerlileştirilmesine yönelik hazırlanan yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve de katma değeri yüksek olan bu yatırım, pil teknolojisi ve üretimi konusunda öncelikle teknoloji transferi ile pil tasarımı, reçetesi ve üretim metodolojisine yönelik ülkemize teknoloji transferini ve Ar-Ge personelinin yetiştirilerek ülke içerisinde kendi pil teknolojimizi oluşturmayı sağlayacaktır.

Bu tesis ülkemizde sadece mobilite sektörü değil, enerji sektörünün tamamının desteklenmesi ve mevcut durumda veya gelecekte enerji alanında ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçların karşılanabilmesini mümkün kılacak, ülkemizdeki çalışmaların yurt dışındaki gelişmelerin taklit edilmesi şeklinde değil, ülke şartlarına özgü yöntemler ile yapılmasını ve arz güvenliğini sağlayacak, bu alanda dışa bağımlılığı azaltacaktır.”

Türkiye’nin önde gelen enerji firmalarından ASPİLSAN’ın gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmalarıyla Türk savunma sanayisi firmalarının ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını gidermeye devam edeceklerini belirten Demir, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarının karşılanması başta olmak üzere elektrikli araç bataryaları, uçak aküsü ile sivil havacılık, batarya ihtiyacı bulunan elektrikli ev aletleri, UPS sistemleri, telekomünikasyon sistemleri, robotik sistemler gibi sivil sektör ve Türkiye açısından kritik önem arz eden enerji depolama sistemleri de bu yatırımın önemli kazanım hedefleri arasında bulunmaktadır.” diye konuştu.

Kaynak: Anadolu Ajansı

'Yenilenebilir Enerji, Enerji Maliyetlerinde Türkiye'yi Cazibe Merkezi Haline Getirecek'

Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, “Önümüzdeki yıllarda elimizdeki kaynakları stratejik önemi doğrultusunda doğru kullanır, ülke olarak yenilenebilir enerji yatırımlarını aynı kararlılıkla sürdürürsek hem cari açığımızı kapatırız; hem de enerji alanında kendi kendimize yeten bir ülke olarak ülkemizin küresel yatırımlar açısından cazibe merkezi olma özelliğini bir kez daha dünyaya göstermiş oluruz” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan 2021-2023 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Programı YEP, cari açığın en önemli kalemi olan enerji ithalatının azaltılmasının en öncelikli başlıklar arasında yer aldığına işaret ediyor. Rüzgar, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynak üretimine yatırım yapan Türkiye, aynı zamanda ürettiği enerji ile de ithal enerjiye dayalı tüketimi azaltırken, birkaç sene içerisinde enerji ihracatı yapan ülke haline gelerek de iddiasını sürdürecek.

Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) Başkanı Prof. Dr. Kerem Alkin, açıklanan Yeni Ekonomi Programı'nı değerlendirdi.

Alkin, “Önümüzdeki yıllarda elimizdeki kaynakları stratejik önemi doğrultusunda doğru kullanır, ülke olarak yenilenebilir enerji yatırımlarını aynı kararlılıkla sürdürürsek hem cari açığımızı kapatırız; hem de enerji alanında kendi kendimize yeten bir ülke olarak ülkemizin küresel yatırımlar açısından cazibe merkezi olma özelliğini bir kez daha dünyaya göstermiş oluruz” dedi.

Türkiye'nin yerli ve milli enerji kaynaklarının kullanımının artmasının sürdürülebilir bir gelecek için büyük önemi olduğunu söyleyen Alkin, “Yenilenebilir enerji potansiyeli oldukça yüksek bir ülkeyiz, enerjiyi verimli kullanır ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştırırsak hem çevre hem de ekonomi alanında ülkemize artı değer katmış oluruz” diye konuştu.

YENADER Başkan Yardımcısı Ali Karaduman ise yeni program hakkında, “Karadeniz'de yeni bulunan doğalgaz kaynakları neticesinde tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Enerji verimliliğini en üst seviyede tutup, kendi yenilenebilir kaynaklarımızla enerji üretmeye devam edersek bizde ilerideki yıllarda enerji ithal eden değil enerji ihracatında bulunan bir ülke olabiliriz. Türkiye'nin yenilebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülke. Türkiye'nin temiz ve yenilenebilir enerji potansiyeline her zaman inandık. İhtiyacımız olan enerjinin tamamını yerli ve milli kaynaklarla elde edebilmek mümkün. Enerji alanında kendi kendine yeten bir ülke olma hayalimizi gerçekleştirirsek enerjide dışa bağımlığı geçip artık enerji ihracat eden ülke konumuna gelebiliriz” dedi.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı

Enerji İthalatı Faturası Ağustos’ta Yüzde 34,5 Azaldı

Türkiye'nin enerji ithalatı için ödediği tutar, ağustosta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 34,5 azalarak 2 milyar 140 milyon 493 bin dolara geriledi.

Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı tarafından oluşturulan geçici dış ticaret istatistiklerine göre, ağustosta Türkiye'nin toplam ithalatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20,4 artarak 18 milyar 741 milyon 663 bin dolar oldu.

Bunun 2 milyar 140 milyon 493 bin dolarlık kısmını, enerji ithalatı olarak özetlenen "mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar" oluşturdu.

Geçen yılın ağustos ayında bu rakam 3 milyar 268 milyon 70 bin dolar olarak kayıtlara geçmişti. Böylece, söz konusu dönemde ülkenin enerji ithalatı faturası yüzde 34,5 azaldı.

Öte yandan, ağustosta geçen yılın aynı ayına göre ham petrol ithalatı yüzde 38 azalarak 1 milyon 878 bin 12 tona geriledi.

Kaynak: Hürriyet

Enerjisa Enerji, “İşimin Enerjisi” ile ‘Verimlilik ve Yeşile Dönüş’ için Yenilikçi Ürünler Sunuyor

Enerjisa Enerji, müşterilerinin enerji tüketiminde tasarruf sağlayarak karbon ayak izini azaltan ve yenilebilir enerji kullanımını arttıran ürünlerini “İşimin Enerjisi” ismiyle tanıttı. Doğa dostu olan yenilikçi ürünlerini “İşimin Enerjisi” çatısı altında yeniden yapılandıran Enerjisa Enerji, bu sayede kurumsal müşteri portföyü için katma değer zincirini genişleterek uçtan uca çözümler sunuyor.

Sabancı Holding ve E.ON’un çoğunluk hisselerine sahip olduğu ve halka açık bir yapıda faaliyetlerini yürüten elektrik dağıtım ve perakende satışında Türkiye’nin lider şirketi Enerjisa Enerji, ticarethane, sanayi ve kamu kurumları başta olmak üzere tüm müşterilerine elektrik tedarikinin yanı sıra güneş enerjisi sistemleri, atık ısı geri kazanımı, basınçlı hava, ısıtma, soğutma ve havalandırma (HVAC), elektrik motorları ve aydınlatma (LED dönüşümü) gibi birçok alanda hizmet sunuyor.

Enerjisa Enerji, özellikle enerji verimliliği uygulamaları, elektrikli araç şarj istasyonu yönetimi ve yeşil enerji sertifikasyonuna kadar birçok çevre dostu ve sürdürülebilir enerji çözümünü bir araya getirdiği ‘İşimin Enerjisi’ çatısı altında toplanan ürün ve hizmetlerini tanıttı.

Enerjisa Enerji, ‘’İşimin Enerjisi’’ çatısı altında topladığı yenilikçi ürünleri ile müşterilerinin yatırım maliyetlerinde iyileştirme sağlarken, sunulan çözümlerden yüksek performans elde edilmesi ile müşterinin tasarrufunun da en üst düzeyde olması amaçlanıyor. Böylece başta ülkemiz olmak üzere, Enerjisa Enerji müşterileri de hem yatırım maliyetinde hem de tasarrufta kazanan tarafta olması planlanıyor.

Müşterilerine yeşil enerji kullanımı için alternatif çözümler üreten Enerjisa Enerji, performansa dayalı uzun vadeli satış modeli ile güneş enerji santralleri (GES) kurulumu hizmeti veriyor. Enerjisa Enerji, alanında uzman ve profesyonel ekipleriyle fizibilite, projelendirme, satın alma, kurulum, işletme ve bakım süreçlerini kapsayan uçtan uca bir hizmet sunuyor. Yeni iş modeli ile geliştirilen projelerdeki kurulu güç kademeli olarak artırılarak, daha fazla tesisin yenilenebilir kaynaklardan yerinde enerji üretimi yapması sağlanacak.

Enerjisa Enerji, takip ettiği global trendlerin başında gelen e-mobilite alanında faaliyet göstermek için 2008 yılında Türkiye’de sürdürülebilir ve çevreye duyarlı gelecek kurma misyonuyla yola çıkan bir girişim olan Eşarj’ın çoğunluk hisselerini 2018 yılında satın aldı. Eşarj ile beraber, müşterilerine isterlerse kendilerine özel şarj istasyonu sağlayarak, isterlerse de halka açık alanlarda 350’den fazla istasyon ağı ile elektrikli araçlar için teknoloji odaklı e-mobilite çözümleri sunuyor.

Tüm projelerinde enerji verimliliğini en ön planda tutan ve bu konuda yaptığı çalışmalar ile sektöre liderlik eden Enerjisa Enerji, Enerji Performans Modeli ile yatırıma ilişkin ödemelerin, kurulan tesisin tasarruf sağlama performansına dayalı olarak uzun vadeye yayıldığı çözümleri müşterilerine sunuyor. Enerji verimliliği projelerinde üretimde kaliteden ve konfor şartlarından ödün vermeden çevre dostu çözümler sunarak enerji tüketiminde tasarruf sağlanıyor. Bu kapsamda endüstriyel, ticari ve kamuya hizmet veren tesislerde atık ısı geri kazanımı, basınçlı hava, ısıtma, soğutma ve havalandırma (HVAC), elektrik motorları ve aydınlatma (LED dönüşümü) alanları başta olmak üzere çözümler sunuluyor.

Türkiye’nin en büyük şarj istasyonu ağı olan Eşarj da 350’ye yakın istasyonuyla ‘İşimin Enerjisi’ şemsiyesi altında yer alacak ve elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla 2030 yılında 2,5 milyon ton karbon azaltımı sağlanması hedefleniyor. Eşarj, halka açık şarj istasyonlarında kullanılan enerjinin tamamını rüzgar ve güneş gibi temiz enerji kaynaklarından Uluslararası I-REC Sertifikası ile tedarik ediyor ve bu alanda ilk firma olmanın gururunu yaşıyor. Sahip olduğu tüm tecrübesi ışığında Eşarj, elektrikli araç sahibi müşterilerinin ev ve işyerlerinde en uygun altyapı çözümleriyle güvenli şarj istasyonları kuruluyor.

Enerjisa Enerji A.Ş. CEO’su Murat Pınar konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Hayata geçirdiğimiz her projede, enerji verimliliği, tasarruf, karbon salımının azaltılması ve sürdürülebilirlik kavramlarını kendimize rehber ediniyoruz ve ülkemizin sürdürülebilir enerji geleceğine katkı sağlıyoruz. Her geçen gün müşterilerimizin farklı ihtiyaçlarına göre ürün portföyümüzü dizayn ediyor ve büyütüyoruz. Enerjisa Enerji olarak, hayatımızın vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri olan elektriği yönetirken toplum için uzun vadeli değer yaratmayı, yenilikçi ve çevre odaklı hareket etmeyi amaçlıyoruz.

Enerji sürdürülebilirliği noktasında önemli bulduğumuz güneş enerjisi sistemlerini geliştiriyor ve çatı üstü kurulumlarımızla enerji tüketiminde müşterilerimizin tasarruf sağlamasına destek oluyoruz. Aynı zamanda müşterilerimize de uluslararası kuruluşlar tarafından onaylanmış sertifikalarla, yeşil enerji kullanım oranlarını yüzde 100’e kadar çıkarma imkânı sunuyoruz. Elektrikli araçların hayatımıza girişiyle öncü bir adım atarak 2008 yılında kurduğumuz ve bugün Türkiye’nin en büyük şarj istasyonu ağı olan Eşarj’ı ev ve işyerlerine kadar götürüyoruz. 2030 yılında elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla Eşarj ile 2,5 milyon ton karbon salınımı azaltımı sağlanmasını hedefliyoruz. Bütün bunların birleşimiyle ortaya çıkan ‘İşimin Enerjisi’ ile sektörümüze yön veren ve ülkemizin geleceğine büyük katkı sağlayacak bir adım attığımıza inanıyoruz.”

SEDAŞ, Serebral Palsili Çocuklar için Adım Attı

Serebral palsi hastalığına sahip çocuklar için toplumsal farkındalığın artırılmasını amaçlayan “Steptember” projesinin 7.’cisi bu yıl 1 Eylül’de başladı. Sayaç okuma görevlileri ile kampanyaya dâhil olan SEDAŞ, katılımcı şirketler arasında en fazla adımı atarak bağış için dikkat çekti.

5 ülkede eş zamanlı olarak yürütülen proje kapsamında, gönüllü katılımcılar Eylül ayı boyunca her gün en az 10 bin adım atarak serebral palsi ile yaşayan çocukların hayatında pozitif bir etki yaratmayı hedefliyor. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı tarafından düzenlenen etkinlik sayesinde, sosyal hayatta ve iş çevrelerinde hastalığa daha fazla dikkat çekiliyor. Böylece serebral palsili çocuklar için bağış toplanmasına aracı olan gönüllüler, çocukların uygun rehabilitasyon ve destek programları ile toplumsal yaşama adapte olmalarına destek oluyor.

Kocaeli, Sakarya, Bolu ve Düzce’de 1,9 milyon aboneye elektrik hizmeti sağlayan Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ), gönüllü ekipleriyle projeye dâhil oldu. SEDAŞ, ana faaliyetlerinden biri olan sayaç okuma esnasında atılan milyonlarca adımı iyilik hareketine dönüştürerek; serebral palsili çocuklar için farkındalığını artırmayı hedefleyen Steptember’ın destekçisi oldu. Kampanyaya katılan şirketler arasında en fazla adım sayısına sahip olan SEDAŞ çalışanları, 1 ay boyunca 28 milyondan fazla adım attı. SEDAŞ gönüllüleri, görevlerini yerine getirirken böyle bir iyilik hareketi içerisinde yer almaktan dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

Serebral palsi, gelişimini tamamlamamış beyinde doğum öncesi, sırası ve doğum sonrasında meydana gelebilecek, çocuklukta en sık rastlanan fiziksel engellilik durumu olarak tanımlanıyor. Türkiye'de her gün 16'dan fazla bebek serebral palsili olarak doğarken, dünyada bu hastalığa sahip 17 milyon kişi bulunduğu tahmin ediliyor. Hareket bozukluğu ile birlikte görme, işitme, algılama sorunları ve epilepsi gibi farklı rahatsızlıklar da hastalığa eşlik edebiliyor. Ömür boyu özel eğitim ve rehabilitasyon görmesi gereken hastalarda, erken tanı ve tedavi ile iyi gelişmeler sağlanabiliyor.

DÜNYADAN HABERLER
Yeşil Hidrojen 10 Yılda En Ucuz “Dönüştürücü Yakıt” Olabilir

Rüzgar ve güneş enerjisinden elde edilen “yeşil hidrojen”, beklenenden çok daha hızlı bir şekilde, enerji dönüşümü sağlayan yakıt haline gelebilir.

Enerji analistlerine göre, yeşil hidrojen 10 yıl içinde, enerjinin en uygun maliyetli şekli olarak doğal gaz ve kömürden elde edilen hidrojenden çok daha uygun maliyetli hale gelecek.

BloombergNEF (BNEF) analizine göre, elektrolizör maliyetleri Çin’de 2018’de yayımlanan yol haritasında yer alan maliyetinin beşte birine düşebilir.

Yeşil hidrojen, mevcut teknolojiler sayesinde 2030’dan önce rekabetçi hale gelebilir ve kilogram başına 2 dolardan daha az maliyete sahip olabilir.

BNEF’in Endüstriyel Karbonsuzlaştırma Sorumlusu Kobad Bhavnagri, “Elektrolizörlerin, çoğu kişinin beklediğinden çok daha ucuz maliyetlere düşebileceğini düşünüyoruz.” dedi.

Fosil yakıtlardan elde edilen hidrojene olan talebin çok az olduğunu vurgulayan Bhavnagri, bu yöntemle elde edilen hidrojenin gelişmekte olan bir endüstri için ölçek büyütme modeline uymadığını söyledi.

BNEF, yeşil hidrojenin 2030 yılına kadar 1,33 ABD dolarına mal olacağını ve 2050 yılına kadar kilogram başına yaklaşık 0,76 ABD dolarına düşeceğini öngörüyor.

Buna kıyasla, Karbon Yakalama ve Depolama (CCS) ile doğal gaz ve kömür kullanılarak elde edilen hidrojenin, 2050’de 1,92 dolara mal olacağını öne sürüyor.

Avustralya Hükümeti yeşil hidrojen ile 8 binden fazla iş imkânı yaratabileceğini ve 2050’ye kadar yılda 11 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla sağlayacağını tahmin ediyor.

Dünya, Paris Anlaşması’nın hedefleri doğrultusunda fosil yakıtlardan uzaklaşırken, Almanya ve Japonya gibi büyük ekonomik güçler Avustralya’yı potansiyel bir hidrojen kaynağı olarak görüyor.

Almanya, yerel bir hidrojen endüstrisi geliştirmek için 15 milyar Avustralya doları ayırdı ve Avustralya ile ortak bir fizibilite çalışması yapmak için anlaştı.

Avrupa Komisyonu da kısa süre önce yeşil hidrojeni kıtanın 2050 yılına kadar “iklim nötrlüğüne” ulaşma hedefinin merkezine yerleştiren bir strateji başlattı.

Kaynak: Guardian

Yenilenebilir Kaynaklar, Orta ve Doğu Avrupa’nın Elektrik İhtiyacının Yüzde 34’ünü Karşılayabilir

Orta ve Güney Doğu Avrupa ekonomileri 10 yıl içinde, artan enerji talebinin yüzde 34’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayabilir.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) Avrupa Komisyonu için hazırladığı, “Orta ve Güney Doğu Avrupa Enerji Bağlantısı Girişimi (Central and South Eastern Europe Energy Connectivity -CESEC) Yenilenebilir Enerji Yol Haritası”na göre, bölgede yenilenebilir enerji kullanımının hızlandırılması, 2030’da CESEC vatandaşlarının enerji maliyetlerinde yaklaşık 3 milyar avro tasarruf sağlayabilir.

Sağlık, çevre ve iklim hasarı gibi konulardaki toplam fayda ile 2030 yılındaki bu değer 35 milyar avroya çıkabilir. IRENA’nın bölgeye yönelik sunduğu enerji dönüşümü yol haritasına göre, CESEC üyelerinin 2030’a kadar kuracağı enerji sisteminde ithal fosil yakıtlara daha az bağımlı olması ve rekabetçi maliyetlerle enerji sağlaması için 78 milyar avroluk ek yatırımın gerekli olacağı tahmin ediliyor.

Bunun yanı sıra, bölgede yenilenebilir enerji alımını hızlandırmanın, planlanan politikaların ötesinde emisyonları yüzde 21 oranında azaltacağı belirtiliyor. IRENA’ya göre, politika yapıcıların enerji dönüşümü, ilgili düzenlemeler ve politikaları ekonomik kalkınmanın merkezine yerleştirmesi, COVID-19 salgınının sosyoekonomik etkisini hafifletebilir, yeşil toparlanmayı ve sürdürülebilir istihdam yaratmayı teşvik edebilir ve enerji sektörünün dönüşümünü hızlandırabilir.

Orta ve Güney Doğu Avrupa’nın yenilenebilir enerji alanında önemli bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden IRENA Başkanı Francesco La Camera, “Yenilenebilir enerji kaynakları, bölgenin enerji faturasını vatandaşların ve endüstrinin lehine azaltırken, enerji güvenliğinin sağlanması, hava kalitesinin iyileştirilmesi ve Paris Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılmasını sağlayacaktır.” dedi.

La Camera’ya göre, yenilenebilir enerji kaynakları, ülkelerin fosil yakıtları kullanımını bırakması için uygun maliyetli bir yol sunarken, modern, dayanıklı ve sürdürülebilir bir enerji geleceği sunuyor.

Kaynak: Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı

İngiltere, 2030’da Her Evde Rüzgar Enerjisi Kullanılmasını Sağlayacak

İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 2030’da ülkedeki her eve rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin tedarik edilmesini amaçlıyor.

Johnson’ın oluşturduğu plana göre, gelecek 10 yılda rüzgar enerjisi kapasitesi 30 GW seviyesinden 40 GW’a çıkacak.

Bu kapasitenin artırılması için gelecek nesil türbin üretimi altyapısına da £160 milyon yatırılması planlanırken, rüzgar enerjisindeki yatırım planı inşaat aşamasında ilk etapta 2 bin iş gücü yaratacak.

Bu rakamın 2030’a kadar 60 bini bulması beklenirken, İngiltere’nin temiz enerjide dünya lideri olması hedefleniyor.

Ayrıca, bu plan kapsamında İngiltere’nin offshore rüzgar enerjisi kapasitesinin de 2030 itibarıyla 1 GW seviyesine çıkması amaçlanıyor. Bu kapasite, şu anda dünyadaki mevcut offshore rüzgar türbini kapasitesinin yaklaşık 15 katı seviyede bulunuyor.

Kaynak: Energy Live News

Almanya’da Elektrikli Araç Rekoru

Almanya’da, Eylül ayında rekor sayıda elektrikli araç tescil edildi.

Ülkenin Federal Motor Taşımacılığı Kurumu KBA yaptığı basın açıklamasında, Eylül ayında tescil edilen elektrikli araç sayısının bir önceki yıla göre yüzde 260 artarak, 21 bin 188’e yükseldiğini duyurdu.

Bataryalı elektrikli araçların otomobil pazarındaki payı yüzde 8 oldu. Hibrit araçların sayısı ise yüzde 185 artarak 54 bin 36’ya yükseldi ve pazardaki payı yüzde 20,4’e çıktı. Otomotiv Yönetim Merkezi de bu yıl için e-mobilite tahminini artırdı ve 300 bin kapasiteye çıkılabileceğini açıkladı.

Otomotiv Yönetim Merkezi Başkanı Stefan Bratzel, “2020 yılı, elektrikli araçlar için bir dönüm noktasıdır. Alman Hükümeti’nin elektrikli araçların fiyat rekabetçiliğini artıran ve ayrıca e-mobilite için sağladığı inovasyon primi, bu gelişmede önemli bir faktördür.” dedi.

Ancak Bratzel, şarj altyapısının yoğunluğu ve güvenilirliğinin orta vadede bir engel olmaya devam ettiği konusunda uyardı.

Benzinli araçların kayıtları yaklaşık yüzde 18’lik düşüşle 120 bin 645’e geriledi, bu araçların otomobil pazarında payı ise yüzde 45,5 oldu.

Dizel araç tescilleri yüzde 6,4’lük düşüşle 67 bin 901’e geriledi. Bu araçların pazardaki payı ise yüzde 25,6 oldu.

Ortalama CO2 emisyonları bir yıl öncesine göre yüzde 13 azaldı ve kilometre başına 134,3 grama düştü. Almanya’da elektrikli araç satışları diğer birçok pazara kıyasla yavaş ilerlese de Hükümet’in yeni teşvikleri ile bu sayılar son aylarda oldukça arttı.

Kaynak: Clean Energy Wire

HAFTANIN RAPORU

Enerji Senaryoları

Enerji günlük yaşamın merkezinde yer alırken, enerji üretimimiz ve tüketimimiz hızla değişiyor. Geleceğin enerjisinin nasıl olacağı ise belirsizliğini koruyor. Geleceğine enerjisine yönelik senaryolar, 2035’te enerji dünyasının nasıl olacağına ilişkin öngörüler sunuyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK