SEKTÖRDEN HABERLER
Tuna-1'de 85 Milyar Metreküp Daha Gaz Bulundu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz'de Tuna-1 lokasyonunda 85 milyar metreküp daha doğalgaz keşfedildiği müjdesini vererek, "Böylece toplam doğal gaz rezervi miktarı 405 milyar metreküpü buldu." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Fatih Gemisi'ne giderek incelemelerde bulundu. Erdoğan, Fatih Gemisi'nde Sondaj Yönetim Odası'nda çalışmaları yürüten personele seslenerek, Sakarya gaz sahasındaki sondaj faaliyetlerinin tamamlanması talimatını verdi.

"Sakarya gaz sahasında 20 Temmuz'da başladığımız sondaj faaliyetlerimizi bugün nihayetlendirdik. Hamdolsun Allah'a." ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:

Fatih sondaj gemisini, İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümü olan 29 Mayıs'ta Haydarpaşa Limanı'ndan Karadeniz'e uğurladık. Trabzon Limanı'nda kule montajı, bakımı ve ikmali yapılan gemi 20 Temmuz'da Sakarya sahasının şu anda bulunduğu yerdeki Tuna-1 kuyusunda sondaja başladı. Yapılan çalışmalar sonunda deniz tabanının altındaki kuyunun ilk iki katmanında 320 milyar metreküplük doğal gaz bulunduğu müjdesini 21 Ağustos'ta ilan etmiştik. Bu tarihten sonra da sondaj faaliyetlerine devam eden gemimiz, 4 bin 445 metre derinliğe kadar ulaştı.

Test, analiz ve detaylı mühendislik çalışmaları sonunda keşfettiğimiz rezerve 85 milyar metreküp daha ilave edildi. Böylece Sakarya sahasının Tuna-1 bölgesindeki toplam doğal gaz rezervi miktarı 405 milyar metreküpü buldu. Bu kuyudaki çalışma önceden planlandığı şekilde 4 bin 775 metre derinliğe ulaşılmasıyla sona erdi. Fatih sondaj gemimiz Filyos Limanı'ndaki bakım, ikmal ve teknik hazırlık safhalarının ardından inşallah önümüzdeki aydan itibaren sondaj faaliyetlerine yine Sakarya sahasındaki Türkali-1 kuyusunda devam edecek. Türkali-1 kuyusundan da çok kısa sürede sevindirici haberler almayı bekliyoruz.”

Kaynak: TRT Haber

Türkiye Enerji Sektöründe STK'ların Rolü Masaya Yatırıldı

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, 2014-2020 döneminde, EPDK desteği ile sektörümüzde gerçekleştirilen 194 Ar-Ge projesinin hayata geçirilmesine önemli katkı sağladıklarını belirterek, “Dünyanın en büyük enerji topluluğu IEEE tarafından 2021 Eylül ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek “Üretim, İletim ve Dağıtım” Konferansına ELDER “Destekçi” sıfatıyla katkı sağlayacak.”

Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansında (ICCI) gerçekleşen “Türkiye Enerji Sektöründe STK'ların Rolü” konulu panelde konuşan Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği – ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, ilk kez dijital olarak düzenlenen konferansın elektrik dağıtım sektörü için faydalı bir buluşma platformu olmasını temenni etti.

ELDER faaliyetlerine değinen Çeçen, ELDER’in önemli misyonlarından birinin de ülkemizdeki elektrik sektörünün yenilikçilik ortamını geliştirmek olduğunu söyledi. ELDER’in yürüttüğü projeler ile sektörün vizyoner ve öncü bakış açısı kazanmasını sağladığını dile getiren Çeçen, yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi hedefi ile ülkemiz girişimcilerini sektöre kazandırmaya çalışan bir platform olduğunu vurguladı.

Çeçen sözlerini şöyle sürdürdü: “2014-2020 döneminde, EPDK desteği ile sektörümüzde gerçekleştirilen 194 Ar-Ge projesinin hayata geçirilmesine önemli katkılar sağladık. Öte yandan, 2023 Türkiye Akıllı Şebekeler Projesi ile geleceğin elektrik dağıtım sektörünün bugünden şekillendirilmesine çalıştık. Dünyanın en büyük enerji topluluğu IEEE tarafından 2021 Eylül ayında İstanbul’da gerçekleştirilecek “Üretim, İletim ve Dağıtım” Konferansına ELDER’in “Destekçi” sıfatıyla katkı sağladığını sizlerle paylaşmak isterim. IEEE olarak, bu konferansı ilk kez Avrupa kıtasında düzenleyecek.”

“Enerji sivil toplum kuruluşlarının, sektöre yatırım yapan üye şirketleri temsil eden çatı örgütler olarak enerji ekosistemine önemli katkılar yaptıklarını dile getiren Çeçen, ülkemizdeki enerji piyasalarının dinamik yapısının ve gelişim sürecinin özel sektörün payının artması ile Enerji STK’larının görev ve sorumluluklarında da değişimlere neden olduğunu ifade etti.

Özel sektör yatırım alanlarının çeşitlenmesinin ve yatırımcı sayılarının artmasının, yeni STK’ların kuruluşunu da beraberinde getirdiğine vurgu yapan Çeçen şöyle konuştu:

“Kamunun yatırımcı ve işletmeci rolü, politika yapıcı ve düzenleyici fonksiyonların merkezde olduğu bir forma dönüşüyor. Böylece, STK’ların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile ilişkilerinin mahiyeti değişiyor. TESAB ve Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi kamu ve özel sektör ortaklığı ile oldukça başarılı çalışmalar yapan STK’lar olarak öne çıkıyor. ELDER, vizyonu ile uyumlu olarak her iki STK’nın da üyesi olarak Kamu-Özel sektör iş birliğine güzel bir örnek oluşturuyor.”

Türkiye Enerji Sektörünün 2000’lerdeki dinamiklerini belirleyen iki temel faktörün; özelleştirme ve serbestleşme olduğunu belirten Çeçen, “2001 yılından bugüne gelindiğinde, elektrik değer zincirinin hemen tüm halkalarında özel sektör payı istikrarlı bir şekilde artarken sektörün monopol yapısı liberalleşme süreci sonucunda çok taraflı, rekabetçi bir yapıya evrildi.” diye konuştu. Çeçen, elektrik dağıtım sektörünün, 2008’de başlayan ve 2013’te tamamlanan özelleştirme süreci ile 21 bölgenin tamamının özel sektöre devredildiğini hatırlatarak şunları söyledi:

“2000’li yılların başında ülkemiz üretim portföyünde neredeyse payı olmayan güneş santrallerinin kurulu gücü bugün 6.000 MW’ı aştı. Rüzgâr santrallerinin kurulu gücü ise 2019 sonunda 8.000 MW’ı geçti ve 2020 sonunda 10.000 MW’a yaklaşacak.  Enerji teknolojisindeki gelişmeler ve maliyetlerdeki düşüşler yeni iş modellerini olanaklı hale getirdi. Karbonsuzlaşma, Yerelleşme, Dijitalleşme ve Elektrifikasyon, enerji ekonomisinin çoktan birer parçası haline geldi. Enerji verimliliği ve e-mobilite gibi başlıklar, sektörümüz ajandasında üst sıralarda yer alıyor. Depolama, mikro-şebekeler ve talep tarafı katılımı gibi iş alanları ise şimdiden iş planlarımızda kendilerine yer ediniyor.”

ELDER’in yanı sıra enerji sektörünün farklı faaliyet alanlarında EÜD, GAZBİR, TÜREB, GÜNDER ve ENVER gibi birçok STK’nın sektörün çatı örgütleri olarak faaliyet gösterdiğini belirten Çeçen, STK’ların üyeleri arasında eşgüdüm sağlayarak sektörün sesini güçlendirdiğinin altını çizdi. Çeçen, “STK’lar üstlendikleri merkezi rol ile sektör paydaşlarının sinerjilerini artırıyorlar.  Yatırım ortamının gelişimine katkılarıyla ülkemizin büyüme, kalkınma ve etkinlik hedeflerine katkıda bulunuyorlar. Hatta Ar-Ge projeleri ve start-up’ları destekleyerek geleceğin enerji sektörünün tasarımında rol alıyorlar.” dedi.

Yeşil Sertifika Piyasası 2021'de Devrede Olacak

Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini garanti eden Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti (YEK-G) Sistemi, Kurul onayından geçti. YEK-G sistemi ve piyasasının gelecek yıl devreye alınması planlanıyor.

AA muhabirinin EPDK yetkililerinden edindiği bilgiye göre, çalışmalarına bu yıl itibarıyla başlanan milli yeşil sertifika sistemine ilişkin hazırlıklarda sona gelindi.

AB standardına uyumlu bir yeşil sertifika sistemi geliştirmek amacıyla uluslararası örnekler incelenerek yapılan çalışmalar sonucu, YEK-G sistemi ve piyasasının Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) tarafından işletilmesi için taslak mevzuat görüşe açıldı ve YEK-G yönetmeliği Kurul onayından geçti.

Bu kapsamda, EPİAŞ'ın işleteceği YEK-G sistemi ve piyasasında, tüketicilerin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiği sertifikayla garanti edilecek.

Tasarlanan sistemle yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen her megawattsaat elektrik sertifikalandırılacak. EPİAŞ, oluşturacağı piyasa üzerinden talep eden üreticiler adına elektronik YEK-G belgesi düzenleyecek ve piyasada bu belgelerin ticareti yapılarak fiyatlar serbestçe belirlenebilecek.

EPİAŞ'ın kuracağı piyasanın arz tarafında lisans sahibi yenilenebilir enerji santralleri yer alırken, talep tarafında elektrik tedarikçileri olacak. Elektrik tedarikçileri YEK-G sertifikalarını organize piyasadan veya ikili anlaşmalar yoluyla alabilecek, fakat ikili anlaşmaları EPİAŞ'a bildirme yükümlülüğü olacak.

Böylece, üretilen her megawattsaatlik yenilenebilir enerjinin mükerrer belgelendirilmesinin önüne geçilecek. Tedarikçiler YEK-G belgelerini nihai tüketicilere kendi iletişim kanalları veya faturalar üzerinden ifşa ederek, sunduğu elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretildiğini kanıtlayabilecek.

YEK-G sistemi ve piyasasının Haziran 2021'de devreye alınması planlanırken, bu piyasa sayesinde yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten yatırımcılar için yeni bir ürün ve gelir kalemi oluşturulacak.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve sınırda karbon düzenlemesi uygulamasına ilişkin sürecin AB kamuoyunda görüşüldüğünü anımsatarak, AB'nin ithal ettiği ürünleri karbon salımlarına bağlı olarak fazladan vergilendirmeye tabi tutabileceğini anlattı.

Bu kapsamda, tüketilen elektriğin yenilenebilir kaynaklardan sağlandığının belgelenmesinin önem kazanacağını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Avrupa standartlarına uyumlu olarak üretilecek YEK-G belgeleri, ihracatçılarımıza, AB'nin ithal ettiği ürünlere karbon salımlarına göre uygulayacağı vergiden muaf olmak veya bu vergilerin etkisini en aza indirmek için bir çözüm sunabilecek. Özellikle AB'ye ihracat gerçekleştiren ve yüksek miktarda elektrik tüketimi olan firmalarımız ve sanayicimiz için bu belgeler belirleyici olacak. Bu belgelerle, ihracatçılarımız üretim süreçlerinde yenilenebilir enerji kullandıklarını şeffaf bir şekilde kanıtlayabilecek.

Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten yatırımcılar için ilave bir gelir kalemi oluşacak ve bu alana yatırım yapanlar daha fazla kazanacak."

Öte yandan Yılmaz, yeşil elektrik kullanmak isteyen her tüketicinin de tedarikçiler vasıtasıyla yeşil enerji kullandığını YEK-G belgesiyle kanıtlayabileceğini sözlerine ekledi.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Enerji Verimliliği Kriterinde Değişiklik

Teşvik belgesi başvurularında başvuru kriterlerini sağlayan yatırımcının, bu yatırım ile en az yüzde 20 oranında enerji tasarrufu sağlayacağını taahhüt etmesine yönelik kriter oranı, yüzde 15'e indirildi.

Kuruluşlara kayıtlı destek unsurlarından yararlanma imkânı sağlayan teşvik belgesi başvurularında "enerji verimliliği" kriterinde değişiklik yapıldı.

Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan ve yatırımlarda devlet yardımları hakkında kararın uygulanmasına ilişkin 2012/1 sayılı tebliğde değişiklik yapan tebliğle, tebliğin, "teşvik belgesi müracaatının değerlendirilmesi" başlıklı 7. maddesi, 6. fıkrası (a) bendi hükmünde, "başvuru kriterlerini sağlayan yatırımcının, bu yatırım ile en az yüzde 20 oranında enerji tasarrufu sağlayacağını taahhüt etmesine" yönelik kriter oranı, yüzde 15'e indirildi.

Aynı maddenin, 6. fıkrasının (c) bendine hükmüne yapılan değişikliğe göre, teşvik belgesi başvurusuna esas proje dosyası üzerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hazırlayacağı makine ve teçhizat listesinin yanı sıra enerji verimliliği de raporda yer alacak.

Tebliğle ayrıca, hazır giyim yatırımlarında, mevcut tesislerde makine ve teçhizat ilavesi nedeniyle kapasite artışının yüzde 100'ü geçmesi halinde bu yatırımların komple yeni yatırım olarak değerlendirilmesine yönelik 9. maddenin 3. fıkrası yürürlükten kaldırıldı.

Tebliğin "tamamlama vizesi" başlıklı 23. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklikle, Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'nün yatırımların tamamlama ekspertizi için görevlendirebilecekleri arasına, kalkınma ajansları, odaları veya yatırımın bulunduğu il valiliğinin yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı il müdürlükleri de eklendi

Kaynak: Habertürk

UEDAŞ'ın Uluslararası Fotoğraf Yarışması "Şehrin Işıkları"nın Kazananları Belli Oldu

Limak Enerji bünyesinde elektrik dağıtım hizmeti veren Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ (UEDAŞ) tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen 'Şehrin Işıkları Uluslararası Fotoğraf Yarışması' sonuçlandı.

Dünyanın her yerinden başvuruların kabul edildiği yarışmaya geçen yıl 5 bin 345 fotoğraf katılırken, bu yıl sayı 7 bin 744'e yükseldi.

'Gece ve Işık' temasının işlendiği yarışmada jüri tarafından birinciliğe Tolga İldun'un fotoğrafı layık görüldü. Sezgin Güvel'in fotoğrafı ikinci, Ramazan Çırakoğlu'nun fotoğrafı ise üçüncü seçildi. Birinciye akıllı telefon, ikinciye fotoğraf makinesi seti, üçüncüye de mini drone hediye edildi.

Yarışmada dereceye giren ilk 50 fotoğraf, yıl boyunca Türkiye'nin çeşitli yerlerinde sanatseverlerin beğenisine sunulacak.

Dicle EDAŞ Şebekeyi Kış Şartlarına Hazırlıyor

Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. sorumluluk bölgesinin tamamında her yıl kış mevsimi öncesinde gerçekleştirdiği arıza önleyici bakım çalışmalarını bu yıl da sürdürüyor. Sistem İşletme Müdürlüğü'ne bağlı bin 982 personel, 371 araç ile 61 bin 198 kilometrekarelik alanda teknolojik imkanlardan da yararlanarak kışa hazırlık yapılıyor. Bu periyotta şimdiye kadar 390 kilometre uzunluğundaki hat kontrol edilerek, gerekli bakımlar yapıldı.

Kış çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Sistem İşletme Müdürü Hasan Ademhan, kış mevsimine geçerken elektrik şebekelerinde arıza yoğunluğu yaşandığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Kış döneminde yaşanabilecek arızaların geniş çaplı olmaması ve uzun sürmemesi için binlerce personel ve yüzlerce araçla bakım onarım faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Arızaları daha gerçekleşmeden saptamamıza yarayan ısıya duyarlı termal kameralar gibi teknolojinin sunduğu imkanlardan da yararlanarak sürdürdüğümüz bu çalışmalar sırasında şimdiye kadar daha çok ana besleme binaları ve ana arter şebekelerinin bakımlarına öncelik verdik.

Bu yıl içinde toplam 3 bin 900 kilometre uzunluğunda hat, 2 bin 900 adet trafo ve 785 ana dağıtım merkezinin bakımını tamamladık. Yılın son çeyreğinde ise arıza önleyici bakım çalışmalarına hız vererek bu rakamları daha yukarılara taşıyacağız. Hedefimiz sorumluluk bölgemizde bulunan 2 milyonu aşkın abonemizin enerji tedarikinin pandemiye rağmen kesintiye uğramamasıdır.”

Bölge genelindeki arıza sayısının son 3 yılda neredeyse yarı yarıya azaldığını da kaydeden Sistem İşletme Müdürü Hasan Ademhan, “Arıza sayımız son 3 yılda yüzde 41 oranında azaldı. İyileşme anlamında bu oldukça önemli bir orandır. Düzenli bakım ve onarımlar sayesinde arıza sayısının çok daha aşağılara gelmesini bekliyoruz. Elektrik enerjisi kış aylarında özellikle de kırsaldaki yerleşim bölgelerinde ısınma amaçlı olarak kullanılıyor. Kayıt dışı tüketimin de etkisiyle şebeke üzerinde aşırı yük oluşmakta ve bu da istenmeyen arızalara, dolayısıyla kesintilere neden olabiliyor. Abonelerimizi ısınma amaçlı elektrik kullanmamaları konusunda tekrar uyarmak isterim” dedi.

DÜNYADAN HABERLER
Yeşil Toparlanma Planları Milyonlarca İş İmkânı Sunabilir

Hükümetlerin enerji verimliliği, elektrik şebekeleri iyileştirilmeleri, rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin artırılması gibi alanlara yatırım yapması çok sayıda iş imkânı sağlayabilir.

We Mean Business Koalisyonu tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre, hükümetlerin enerji verimliliği, elektrik şebekeleri iyileştirmeleri, rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin ve elektrik araç satışlarının artırılması gibi konulara odaklanarak, ekonomilere dünya çapında nasıl katkı sağlayabileceğini ortaya koyuyor.

İngiltere, Almanya, Polonya, ABD, Hindistan ve dünyanın pek çok bölgesinde normale dönüş için ‘yeşil kurtarma’ planları sunulmaya devam ediyor. Son olarak Cambridge Econometrics’in yaptığı araştırma da yeşil toparlanma paketlerinin etkisinin uzun vadede büyük getiriler sunacağını gösteriyor.

We Mean Business Koalisyonunun CEO’su Maria Mendiluce, yayımladıkları raporla ilgili yaptığı açıklamada, “Bu rapor, birçok şirketin zaten bildiği şeyi doğruluyor. Sıfır karbonlu geleceğe yatırım yapmak, iş başarısını garantilemenin en iyi yoludur.” dedi.

Hükümet politikalarının yeşil teknolojileri ve yenilikleri artıracak şekilde uygulanmasının işletmelere, ekonomilere ve insanlara faydaların yanı sıra emisyonları da azaltacağını belirten Mendiluce, “Farklı şekilde bir yatırım yapmak, direnç kazanmamız gereken bir zamanda, dünyayı ekonomik ve çevresel felaketlere hazır hale getirmek anlamına gelir.” ifadelerini kullandı.

Rapor, yeşil bir kurtarma planın KDV’yi düşürmek ve hane halkı harcamalarını canlandırmaya odaklanan geleneksel önlemlere kıyasla, Avrupa’da 2 milyon, ABD’de ise bir milyon iş imkânı sunacağını gösteriyor.

Bu eğilimin Birleşik Krallık’ta da görüldüğünün belirtildiği rapora göre, KDV indirimlerinin İngiltere’nin hizmet odaklı ekonomisinde etkili olması nedeniyle diğer senaryonun İngiltere’de daha az telaffuz edildiği belirtiliyor.

Raporda ayrıca, dünya çapındaki politika yapıcıların pandemide yeşil bir iyileşme sağlamayı tercih etmeleri halinde emisyonlarda yüzde 7’lik bir azalma sağlanabileceği öngörülüyor.

İncelenen farklı çevre politikalarından, elektrikli araç satışlarını teşvik eden otomobil hurdaya çıkarma planlarına kadar pek çok adımın Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ve istihdam üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağı belirtilen araştırma, iklim-nötr bir kurtarma planının ileriye dönük uygulanabilir bir yol olduğuna dikkat çekiyor.

Avrupa Kurumsal Liderler Grubu (CLG Europe) Direktörü Eliot Whittington, “Bu raporda yer alan kanıtlar, iklim değişikliği sorunuyla yüzleşmek için çalışırken ekonomileri istikrara kavuşturmamızı ve yeniden büyütmemizi sağlayan yeşil bir toparlanmanın gerekliliğini açıkça gösteriyor.” ifadelerini kullandı.

Bilim insanları da hükümetlere emisyon azaltma çabalarını hızlandırma ve Paris Anlaşması hedeflerine ulaşılması için adımların atılması gerekliliği konusunda uyarıda bulunuyor.

Kaynak: Business Green News

Kurulan Her Yeni Rüzgâr Türbini, 10 Milyon Avroluk Ekonomik Faaliyet Sağlıyor

Avrupa'da kurulan her yeni rüzgâr türbini, ortalama olarak 10 milyon avroluk ekonomik faaliyet üretiyor.

WindEurope “Rüzgâr Enerjisi ve Avrupa’da Ekonomik İyileşme” başlıklı yeni bir rapor yayımladı.

Rapora göre rüzgâr enerjisi Avrupa’da 300 bin iş imkânı sağlıyor ve Avrupa Birliği’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’na her yıl 37 milyar avro katkıda bulunuyor.

Avrupa’nın rüzgâr enerjisindeki liderliğinin iş imkânlarını artıracağını ve toplumlara fayda sağlayacağını belirten WindEurope’a göre, Ulusal Enerji ve İklim Planlarının sunulması büyük önem taşıyor.

Rüzgâr enerjisine yatırım yapmanın Avrupa ekonomisinin iyileşmesine yardımcı olacağı belirtilen rapora göre, Avrupa’da kurulan her yeni rüzgâr türbini, ortalama olarak 10 milyon avroluk ekonomik faaliyet üretiyor.

Avrupa’da türbin ve bileşen üreten 248 fabrikayı kapsaya bu süreçler; planlama, inşaat, lojistik ve Ar-Ge alanlarından oluşuyor.

WindEurope’a göre dünyanın en büyük 10 türbin üreticisinden beşi Avrupalı ve bu şirketler küresel pazarda yüzde 42’lik bir paya sahip.

WindEurope CEO’su Giles Dickson’a göre, rüzgâr enerjisi gücünün artırılması için Ulusal Enerji ve İklim Planlarında yer alan adımlarla 150 bin iş imkânı yaratılması mümkün.

Toplumun enerji dönüşümünün merkezinde yer aldığını belirten Dickson, WindEurope’un resmi internet sitesinde yaptığı açıklamada,

“Rüzgâr enerjisi burada önemli bir rol oynuyor ve kırsal alanlara gelir getiriyor. Avrupa’daki pek çok belediye binası bütçelerinin yüzde 10’undan fazlasını yerel rüzgâr çiftliklerinden sağlıyor.” dedi.

WindEurope’un yeni raporu, rüzgâr enerjisinin Avrupa’daki toparlanmanın merkezine nasıl yerleştirileceği ve toplulukların rüzgârdan nasıl yararlanabileceğine dair 14 örnek içeriyor.

Bunlar arasında Yunanistan’daki hastanelerin onarımına ve tedarikine yardımcı olan rüzgâr çiftlikleri, Birleşik Krallık’ta KOVİD-19 acil durum fonu kurulması için geliştirilen rüzgâr projesi ve Almanya’da adil geçiş süreçlerini kolaylaştıran rüzgâr enerjisi gibi örnekler yer alıyor.

Kaynak: Wind Europe

Çin, Net Sıfır Hedefi ile GSYİH’sini Yüzde 5 Artırabilir

Çin’in 2060 yılına kadar karbon-nötr olma hedefi, ülkenin Gayrisafi Yurtiçi Hasılasını 10 yıl içerisinde yüzde 5 artırabilir.

Çin geçtiğimiz ay yaptığı açıklamada, 2060 yılına kadar karbon-nötr olma hedefini açıkladı.

Çin, 10 yıl içerisinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sını (GSYİH) yüzde 5 artırabilir. Uzmanlara göre hedefe ulaşmak için gereken devasa yatırım ölçeği yalnızca GSYİH’da bir artış ve Çin’in emisyonlarında önemli düşüş sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda diğer ülkeler üzerinde de olumlu bir etki yaratarak, yeşil enerjinin maliyetlerinin düşmesini sağlayabilir.

Çin’in 2060 yılına kadar net sıfıra ulaşmak için bir dizi politikanın yanı sıra elektrikli araçlar için sübvansiyonlara da ihtiyaç duyacağının altı çizilen çalışmaya göre, bu tür teşvik önlemleri ile yeni kömür santrallerinin açılmasının da önüne geçilmesi gerekiyor.

Çin’in bu adımı enerji dönüşümünün yönetilebileceğini ve hükümetin, elde edilecek faydaların maliyetlerden daha ağır basacağını düşündüğünü gösteriyor.

Çin’de 2060 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşması için bir dizi politika gerekiyor ve bu düzenlemelerin emisyon ticareti şemasına dayanan enerji verimliliği kuralları ve karbon fiyatlandırması kombinasyonu ile sağlanabileceği belirtiliyor.

Çin CO2 emisyonlarını, mevcut politikalar ve teknoloji trendleri kapsamında önemli ölçüde azaltacağı öngörülen analize göre bu adım ile önümüzdeki 40 yıl içinde 215 milyar ton CO2 salımı önlenecek. Çin, 2025’ten önce CO2 emisyonlarında zirveyi hızlı bir şekilde görecek. Ardından bir düşüş yaşanacak ve sonrasında uzun vadede düz bir çizgi izleyecek.

Kaynak: Carbon Brief

IEEFA: 50 Finans Kuruluşu Petrol ve Doğal Gaz Yatırımlarından Çekiliyor

Küresel ölçekte önde gelen 50 finans kuruluşu, Kuzey Kutbu'nda yer alan katranlı kum ve petrol/doğal gaz sondajını kısıtlayan politikaları uygulamaya koyuyor. Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (Institute for Energy Economics and Financial Analysis, IEEFA) tarafından geliştirilen yeni analiz, sadece bu yıl içerisinde, küresel ölçekte yatırımları olan 23 adet sermaye kurumunun fosil yakıtların finansmanından uzaklaşmaya başladığını gösteriyor.

IEEFA Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü ve petrol ve doğal gaz yatırımlarından yatırımlarını çeken küresel finans kurumları hakkındaki yeni analizin yazarlarından Tim Buckley, "Petrol ve doğal gaz projelerine finansman sağlamamaya yönelik ivme artıyor" dedi.

Buckley, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Küresel ölçekte faaliyet gösteren 140'tan fazla finans kurumu, kömür finansmanını, sigortasını ve yatırımını kısıtlama kararı almıştı. Bugün benzer şekilde, yüksek risk taşıyan katranlı kum yatırımları ve Kuzey Kutbu'ndaki sondaj çalışmaları başta olmak üzere, sermayenin petrol ve doğal gaz aramalarına finansman sağlama eğiliminden uzaklaştığını görüyoruz. Fosil yakıt finansmanını sınırlandırmada küresel ölçekte yaşanan ivme, artan iklim riskini daha iyi yönetmek isteyen diğer finans kuruluşları tarafından da benzer adım atılmasına yönelik beklenti oluşturuyor.”

IEEFA, aralarında HSBC, Banco Santander, Deutsche Bank, Goldman Sachs, JPMorgan Chase, Citigroup, Wells Fargo ve Morgan Stanley’in de bulunduğu katranlı kum ve Kuzey Kutbu’ndaki sondaj projelerinin finansmanında kısıtlamalarda bulunan 50 önemli küresel finans kurumunu ortaya koyuyor.

Bu finansman kurumlarının arasında, dünyanın en büyük çok taraflı kredi kuruluşu olan Avrupa Yatırım Bankası’nın (European Investment Bank, EIB) en sınırlayıcı ve etkin politikaya sahip olduğu görülüyor. Banka 2019 yılında, önümüzdeki yılın sonuna kadar tüm petrol ve doğal gaz finansmanından çekileceğini duyurmuştu.

Buckley, birçok finansman kurumunun, kömür finansmanından çıkmaya başladığını ancak ardından finansmanı Kuzey Kutbu'ndaki sondaj aramalarına ve katranlı kumlara yönelttiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Ancak plastik kullanımı konusunda şirketler üzerindeki baskının artması ve doğal gazın geçiş yakıtı olarak görülmemesi sebebiyle, finansal kısıtlamaların metan ayrıştırma ve yeni doğal gaz yatırımlarını da kapsaması yakın gelecekte olası görünüyor. Karbon yoğunluğu yüksek olan projelerdeki sıkılaştırılan yasal altyapı, kâr marjında daralma anlamına geliyor.  Bu durum, vaat edilen getirilere ulaşılma potansiyelini zora sokarken, risklerin arttığını gösteriyor.

Petrol ve doğal gaz yatırımlarına sağlanan finansmanın sınırlandırması, fosil yakıt sektörünün giderek zorlaşan ekonomisini gözler önüne seriyor. Aynı zamanda bu hafta Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2020 Dünya Enerji Görünümü'nde belirttiği artan yatırım risklerini gösteriyor.”

Rapora göre, 2017 yılında fosil yakıt finansmanını sınırlandıran politikaları ilk kez uygulamaya koyan büyük ölçekli finansal kuruluşlar arasında Dünya Bankası, BNP Paribas, Credit Agricole Group ve AXA bulunuyordu. 2018 yılında beş adet finans kurumunun gerçekleştirdiği bu sınırlandırma, 2019'da 18'e yükseldi. Ardından 2020'nin ilk yarısında, 23 bankanın gerçekleştirdiği finansman sınırlandırmasıyla, önceki üç yılın toplamını ikiye katlayan bir sayıya ulaşıldığı görülüyor.

Kaynak: IEEFA

HAFTANIN RAPORU

Utility Karbonsuzlaşma Stratejileri

Elektrik, utility ve yenilenebilir enerji sektörünün odak noktasını enerji dönüşümü oluşturuyor. Ancak karbonsuzlaşmayla bu dönüşüm sağlanabilir.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK