SEKTÖRDEN HABERLER
Türkiye ve Azerbaycan'dan Enerjide İş Birliği Protokolü

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Azerbaycan Enerji Düzenleme Ajansı (AERAarasında elektrik ve doğal gaz piyasalarında uyumlu bir düzenleyici çerçevenin oluşturulması için iş birliği protokolü imzalandı.

Alınan bilgiye göre, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgını nedeniyle video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, protokol EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz ve AERA Başkanı Dr. Samir Akhundov tarafından 27 Ekim'de imzalandı.

İmzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe giren protokol kapsamında, her iki ülkenin elektrik ve doğal gaz piyasalarında tutarlı bir düzenleyici çerçeve oluşturulması sağlanacak. Bu amaçla, kurumların bilgi ve deneyimleri çeşitli seminerler, toplantılar, personel değişimi ve elektronik bilgi akışı yoluyla paylaşılacak.

Bölgesel elektrik ve doğal gaz piyasalarının oluşturulmasında diğer ulusal, bölgesel ve uluslararası kurumlarla iş birliği yapılması ve ikili iş birliğinin çok taraflı iş birliğine dönüştürülmesi için fırsatlar değerlendirilecek.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, imza törenindeki konuşmasında Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik bağına dikkati çekerek, son günlerde Ermenistan ile yaşanan Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan'a desteğini vurguladı.

EPDK ve AERA arasındaki protokolle yalnızca ikili ilişkilerin geliştirilmekle kalmayacağını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:

"Bu protokol aynı zamanda bölgesel ve uluslararası yapılanmaların yanı sıra üçüncü taraflarla olan ilişkileri de ortaklaşa şekilde geliştirmeyi amaçlıyor. Türkiye’deki elektrik ve doğal gaz piyasalarının mimarı olan kurumumuzun bilgi ve deneyimlerini kardeşleriyle memnuniyetle paylaşmaya hazır olduğunu vurgulamak istiyorum. İmzaladığımız bu protokol, 20 yıla yakın sürede kaydettiği aşama sonucunda sahip olduğu modern enerji piyasasıyla bulunduğumuz coğrafyada örnek konuma gelen ülkemizin deneyimlerinin, enerji piyasalarını serbestleştirme sürecinde olan ve önemli bir tedarikçimiz konumundaki Azerbaycan’a aktarılması açısından da büyük fırsatlar sunuyor."

Kaynak: Anadolu Ajansı

Elektrik Dağıtım Sektöründen 68 Milyar Liralık Yatırım Teklifi

Bu yıl yeni tip korona virüs nedeniyle dijital ortamda düzenlenen 13. EIF Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarında ELDER Oturumu gerçekleştirildi. Başkanlığını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan’ın yaptığı “Elektrik Dağıtım Sektöründe Yeni Nesil Teknolojik Yatırımlar” başlıklı ELDER özel oturumuna, Enerjisa Enerji A.Ş. CEO’su Murat Pınar, Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanvekili İsmail Ergüneş, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay katıldı.

“Özel Sektör ve Kamunun Ortaklığı Önemli"

Enerjisa Enerji A.Ş. Üst Yöneticisi Murat Pınar da dijitalizasyon ve verinin elektrik dağıtımında büyük bir rolü olduğunu dile getirerek, "Türkiye, enerji maliyetlerini çıkardığımızda geri kalan kısım için cari fazla verebilecek durumda. Yabancılar ve finansman kaynakları açısından pozitif değer üretiyor. Bu yüzden, sektörümüzde milli ve yerli çözümlerin artırılması gerekiyor. Bu çalışmaların özel sektör ve kamunun ortaklığıyla yeni iş alanları oluşturacak şekilde yapılabileceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Sektörde birçok alanda yeni projeler geliştirildiğini kaydeden Pınar şu değerlendirmede bulundu: "Son 3 yılda Avrupa'da en fazla proje etiketi ülke olduk. Bunun içerisinde köy elektrifikasyonu, talep yönetimi ve mikro şebeke çözümleri var. Özellikle enerji verimliliği çok bakir bir alan. İskandinav ülkeleri hariç, enerji verimliliğinde istenilen mertebeye ulaşılamadı.

Türkiye'de bu anlamda çok fazla potansiyel var. Bugün hem ELDER olarak hem de kendi içerimizde EPDK ve bakanlığın teşvikleriyle Ar-Ge projelerimizi gerçekleştiriyoruz. Kurumlar içerisindeki fikir ve projeleri bir çatı altında toplayıp nasıl karşılayabiliriz bunu tartışmamız gerekiyor. Sadece dağıtım şirketleri olarak değil iletişim şirketleri olarak da ne yapılabilir? Bunu masaya yatırmalıyız. Yeni teknolojiler, startuplar ve projelerle kırılımları gerçekleştirerek güçlenmeliyiz.”

Elektrik Sektöründe Teknolojik Yatırımlar

Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili İsmail Ergüneş, elektrik dağıtımında dördüncü uygulama dönemi olan 2021-2025 döneminde kalite odaklı hizmetin öne çıkacağını belirterek, "Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) koyduğu hedefler doğrultusunda ödül ve ceza mekanizması devreye girecek. Sektör olarak biz bu dönem için bugünkü fiyatlarla 68 milyar lira yatırım yapmak için EPDK'dan onay istedik." dedi.

Ergüneş, elektrik dağıtımı altyapısındaki teknolojik gelişmelerle müşteri memnuniyeti odaklı hizmet verilebildiğini söyledi.

Sektör olarak özellikle son 3-4 yıldır müşteriyi hizmetin odak noktasına alma süreci yaşadıklarını aktaran Ergüneş, "Bu, bizleri de dönüştürüyor. Bugün itibarıyla temel teknolojik altyapılarımızı tamamlamış durumdayız. Daha önce tek yönlü ve elektriğin aktığı bir şebekeden, çift yönlü bir akışın olduğu şebeke altyapısına kavuştuk. Ölçme ve haberleşme altyapısı geliştikçe, her gün sistemimizde biriken veri inanılmaz bir boyuta erişti. Tüm süreçlerimiz artık veri tabanlı. Bu durum bize değişim zorunluluğu ile birlikte fırsatlar da getiriyor." diye konuştu.

“Dijitalizasyon İşletme Verimliliğini Artırıyor”

Dicle Elektrik Yönetim Kurulu Başkanı Memet Atalay ise tüketicinin konforu arttıkça tüketiminin de artacağını söyledi. Tüketimi artan abonelerin kaliteli ve hesaplı enerji hizmeti almak isteyeceğini dile getiren Atalay, bu kapsamda, maliyet ve kullanım açısından verimliliğin ön plana çıkacağını anlattı.

Atalay, teknoloji geliştikçe sektördeki maliyetlerin düştüğünü ve verimliliğin arttığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Yılda yaklaşık 41 milyar dolar enerji ithalatı olan bir ülke olarak, yerli üretimimizin gelişmesi çok önemli. Bunun için önümüzdeki dönemde Ar-Ge faaliyetlerinin daha da artacağını düşünüyorum. Ayrıca, dijitalizasyon daha verimli bir işletme yapılmasını sağlıyor.

Dağıtık enerji, yenilenebilir enerji ve otonom sistemlere doğru çok ciddi bir eğilim olacak. Önümüzdeki dönemde şirketler açısından da ciddi bir konsolidasyon sürecinin söz konusu olacağını düşünüyorum. Dijitalleşmeyle birlikte, işin tüketici tarafından üretim noktasına kadar ölçülebilir, yönetilebilir, kontrol edilebilir bir süreç yönetimi gerekiyor. Bu da ancak gelişmiş bir dijitalleşme mimarisi ile uygundur. Akıllı şebekelerin arkasında geniş bir saha yönetimi yer alıyor. Bütün bunları birleştirecek dijital yönetim sistemleriyle, gelişmiş yeni teknolojileri de kullanarak tüketiciye hızlı çözüm sunulmasını amaçlıyoruz. Tüketicinin elindeki cihazların yönetilebilir olması, ölçülmesi, kontrol edilmesi, trafoların ve fiberlerin ölçülüp yönetilmesi ayrıca önem taşıyor.

“Sürdürülebilir Bir Gelecek Hedefliyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, enerji verimliliğinin dışa bağımlılığın azaltılmasında en önem verilen konulardan biri olduğunu belirterek, “Birincil enerji tüketimimizde son 10 yılda ortalama yüzde 3,6 oranında artış olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye’nin enerji talebi her yıl artıyor.” dedi.

Enerji Verimliliği Derneği (ENVER) tarafından Sanayi, Hizmet, Ulaştırma, Tarım İşletmelerinde Enerji Verimliliği Bilinç Endeksi 2020 Lansman Toplantısı dijital ortamda gerçekleşti. 

Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2018’de birincil enerji tüketiminin yaklaşık 143 milyon ton eşdeğer petrol seviyesinde olduğunu söyledi. 

Bu tüketiminin yaklaşık yüzde 33’ünün sanayide, yüzde 26’sının ulaştırmada, yüzde 20’sinin binalarda, yüzde 11’inin ticaret ve hizmet sektöründe, yüzde 4’ünün tarımda, yüzde 6’sının ise enerji dışı sektörlerde tüketildiğini kaydeden Bayraktar, konuşmasına şöyle devam etti:

“Birincil enerji tüketimimizde son 10 yılda ortalama yüzde 3,6 oranında artış olduğunu görüyoruz. Yani Türkiye’nin enerji talebi her yıl artmaktadır. 2018 yılı net enerji ithalatı 33 milyar dolar olarak gerçekleşmiş durumda. Hem birincil enerji tüketimimizin yaklaşık yüzde 72’sini ithal ediyoruz hem de enerji ihtiyacımız artıyor. Dolayısıyla enerji verimliliği çalışmaları daha da önem arz ediyor. Enerji Bakanlığının vizyonu; enerji ve doğal kaynaklar da güvenli bir gelecektir. Yani sürdürülebilir bir gelecek hedefliyoruz. Bu vizyon doğrultusunda enerji üretiminden nihai tüketime kadar olan bütün süreçlerde enerji verimliliğinin artırılmasını hedefliyoruz.”

Bayraktar, enerji verimliliğinde kamu binaları için 2023 yılına kadar yüzde 15 tasarruf hedefi oluşturulduğunu anımsattı.

Dünya Bankası ile 200 milyon dolar civarında bir kaynağın Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla birlikte organize edildiğini aktaran Bayraktar, şu bilgileri paylaştı:

“Bu kapsamda 2500 kamu binasının referans tüketimleri ve bildirimleri oluşturuldu. Enerji verimliliğine dair yapılacak işlemler için gerekli rehberler yayınlandı. Enerji verimliliği arz güvenliğinin yanı sıra rekabetçilik, istihdam, kaynak yönetimi, üretkenlik, iklim değişikliği ile olan mücadele gibi birçok faydası olan ve ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Enerji verimliliği tüketici tarafında vatandaşın, düzenleyici ve örnek olma tarafında da kamunun, tasarım, teknoloji, ürün, finansman ve uygulama tarafında da özel sektörün, ölçme ve değerlendirme tarafında da birçok kesimin beraber çalışmasını gerektiren bir başlık. Dolayısıyla ülkemizde daha da ileri gitmemiz lazım. Küresel çapta da istenilen seviyeye gelebilmiş değiliz. Onun için enerji verimliliğinin geliştirilmesinde yapılabilirlik, ortaya konma ve gerçekleştirme daha farklı bir husustur ve orada da ilerlememiz lazım. Bu konudaki farkındalığı, eğitim ve bilinçlendirmeyi mutlaka artırmamız gerekiyor.”

Kaynak: Petrotürk

Güneş, Gelecek 5 Yılda Türkiye'nin En Ucuz Enerji Kaynağı Olacak

Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü (IEEFA) Enerji Finansmanı Çalışmaları Direktörü Tim Buckley, Türkiye'nin güneş ışınım potansiyelinin çok yüksek olduğunu belirterek, "Güneş, Türkiye'de hiç şüphe yok ki gelecek 5 yılda en ucuz enerji kaynağı olacak. Güneş enerjisinin Türkiye'nin gelecek 10 yıldaki artan enerji talebini karşılamada en önemli kaynak olarak öne çıkacağını düşünüyorum." dedi.

Buckley, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte enerji piyasalarında finansmanın yönünün tamamen değişmeye başladığını ve iklim kriziyle mücadele edebilmek için yenilenebilir enerjiye yönelik "yatırım iştahının" artmaya devam ettiğini söyledi.

Kömür teknolojilerine yönelik finansmanın son birkaç yıldır hızla azaldığını kaydeden Buckley, finansman kuruluşlarının petrol ve gaz sektörlerine yönelik de aynı eğilimi göstermeye başladığını anlattı.

Buckley, temiz enerjiye eğilimin artmasında ve fosil kaynaklara ilişkin risk algısının değişmesinde salgının bir "katalizör" olduğunu dile getirdi.

Bu dönemde yenilenebilir enerji şirketlerinin değerinin "sektörün devleri" olan fosil yakıt şirketlerini geride bıraktığını kaydeden Buckley, şunları söyledi:

"20 yıl öncesinin en büyük enerji şirketi Exxon Mobil'in piyasa değeri şu an 140 milyar dolar değerinde ki bu rakam daha önce 500 milyar dolara kadar yükselmişti. Öte yandan, piyasa değeri 400 milyar doları bulan Tesla şu anda Exxon Mobil'den üç kat daha büyük. Bu değişim diğer pek çok şirket için de geçerli ve finansal piyasaların iklim krizini bir risk olarak fiyatladığının çok önemli bir göstergesi. Yenilenebilir enerji şirketlerinin piyasa değeri her hafta rekor seviyeye çıkarken, petrol ve gaz şirketlerinin değeri son 10 yıldaki en düşük seviyelerde."

Hindistan, Avustralya, Brezilya, Afrika, Çin, Meksika gibi ülkelerde güneş potansiyelinin yüksek olduğunu kaydeden Buckley, bu ülkelerdeki kapasite artışlarının küresel piyasanın şekillenmesinde etkili olacağını anlattı.

Buckley, geçen yıl dünyada yaklaşık 100 GigaWatt güneş enerjisi kapasitesinin devreye alındığını anımsatarak, Çin ve Japonya'nın açıkladığı yeni iklim hedefleriyle birlikte dünyada güneş enerjisi kapasitesinin hızla artacağını belirtti.

Son dönemde yenilenebilir enerji teknolojilerindeki maliyet düşüşünün hızla devam ettiğini ifade eden Buckley, özellikle güneşteki maliyetlerin gelecek 10 yılda yıllık bazda yüzde 10 azalacağını vurguladı.

Buckley, güneş enerjisinin bazı ülkelerde en ucuz kaynak haline geldiğini belirterek, "Türkiye'nin elektrik talebi büyüyor ve güneş enerjisindeki maliyetler giderek azalıyor. Güneş Türkiye'de hiç şüphe yok ki gelecek 5 yılda en ucuz enerji kaynağı olacak. Güneş enerjisinin Türkiye'nin gelecek 10 yıldaki artan enerji talebini karşılamada en önemli kaynak olarak öne çıkacağını düşünüyorum. Türkiye, güneş kapasitesini artırmak için fırsatları değerlendirmeli. Uluslararası yatırımcılar da daha kapsamlı bir politikayla yatırım yapmaya teşvik edilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Başkent EDAŞ Mikro Şebeke Bataryasını Mart 2021’de Kuracak

Enerjisa Dağıtım Şirketleri’nden Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. (Başkent EDAŞ), Türkiye elektrik dağıtım sektöründe depolama alanında yapılan ilk ve en kapsamlı proje olan Kimyasal Enerji Depolama Projesi’ne (KEDEP), katılan ilk elektrik dağıtım şirketlerinden biri oldu.

Ağustos 2018’de başlatılan ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (ELDER) koordinatörlüğünde yürütülen projeye, Başkent EDAŞ Altınay Teknoloji Grubu şirketlerinden Altınay Elektromobilite A.Ş. ile girdi. İki şirketin ortak yürüteceği çalışmalarla, çeşitli senaryoları test etmek için lityum-iyon bazlı enerji depolama ünitelerinin kurulumlarını gerçekleştirilecek.

Geçtiğimiz ay içinde Altınay Batarya Çözümleri ile ölçeklenebilir enerji depolama sistemi geliştirilmesi ve üretilmesi anlaşmasına imza atan Başkent EDAŞ, KEDEP projesi kapsamında geliştireceği ölçeklenebilir depolama sistemi ile mikro şebekelerde enerji depolama uygulamasını inceleyecek.

Yaklaşık 4,3 milyon TL bütçeye sahip olan proje dahilinde, 100 haneye kadar besleme gücündeki 105 kWh ve 315 kWh gücünde iki ayrı batarya çözümü üretilecek ve Mart 2021 tarihi itibariyle Gazi Teknopark bünyesinde yer alan mikro şebeke kurulumu tamamlanacak.

Enerjisa Enerji A.Ş. CEO’su Murat Pınar konu ile ilgili olarak: Enerjisa Enerji olarak, takip ettiğimiz global trendler ve benimsediğimiz sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda gerek ulusal gerek yerel faaliyetlerimizi geliştirerek devam ettiriyoruz. Bu doğrultuda Türkiye elektrik dağıtım sektöründe depolama alanının ilk ve en kapsamlı projesi olan KEDEP ‘e Başkent EDAŞ ile destek vermekten büyük mutluluk duyuyoruz. 2021 yılında Gazi Teknopark ’ta kurulumu tamamlanarak çalışmaya başlayacak olan enerji depolama ünitelerinin hayata geçmesiyle birlikte ülkemizin ve Enerjisa Enerji olarak bizim de benimsediğimiz sürdürebilir kalkınma hedefleri alt başlıkları arasında yer alan kesintisiz enerji kaynaklarına erişim noktasında büyük bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. KEDEP projesinin ileride geliştirilecek nice projelere ilham olmasını umuyoruz. dedi.

Altınay Teknoloji Grubu Kurucu Ortağı Can Bayar konu ile ilgili olarak: “Altınay Elektromobilite olarak 10 yılı aşkın bir süredir, Tamamen yerli mühendislik kaynağı ile geliştirdiğimiz lityum iyon teknolojisine sahip enerji depolama çözümlerini yerli ve yabancı pazarda birçok araç üreticisinin kullanımına sunuyoruz. Bu kez, Enerjisa Başkent EDAŞ ile enerji depolama çözümlerinde ortak bir Ar-Ge projesini hayata geçireceğiz ve bundan dolayı çok mutluyuz. Projede öncelikli amaç, trafo yatırımının elverişli olmadığı bölgelere enerji taşımak. Bununla birlikte az haneli köyler, dönemsel sulama yapılan tarım alanları, şantiyeler ve elektrikli şarj istasyonları için kısa ve orta vadeli çözüm olacak enerji havuzları da projenin odak noktası olarak gösterilebilir. ‘’ dedi.

Meram EDAŞ’tan Dijital Başvuru İmkanı

Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. (MEDAŞ) kurduğu dijital platform aracılığıyla müşterilerine internet ortamında başvuru yapmak imkanı sağlıyor.

Konuyla ilgili MEDAŞ tarafından yapılan açıklamada, bağlantı süreçlerinde yapılan sistemsel geliştirmeler ile Türkiye'de bir ilki gerçekleştirildiği vurgulandı. Bu doğrultuda, bağlantı görüşlerinin e- imza ile oluşturulduğu ve geçmiş yıllarda 20 günde sonuçlanan bağlantı görüşü sürecinin ortalama 3 günde tamamlanarak hizmet kalitesinin artırıldığı kaydedildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "MEDAŞ, mobil teknolojileri etkin kullanarak kurduğu dijital platform ile paydaşlarına internet üzerinden başvuru yapma imkanı sağlıyor. Tüketici Hizmetleri Müdürlüğünde yürütülen bağlantı görüşü, dağıtım sistemine bağlantı anlaşması ve tesisat kontrol işlemlerinin tamamını coğrafi bilgi sistemi ile ilişkilendiren MEDAŞ, bağlantı taleplerine ilişkin tüm süreçlerin döngüsünü takip ederek kullanıcılara sunulan hizmetin kalitesini farklı bir boyuta taşımaktadır. Bunun yanı sıra doğanın gelecek nesillere bırakılacak en önemli miras olduğu bilinciyle hem bağlantı görüşü hem de projede e-imza uygulamasıyla kağıt israfının önüne geçilerek çevreci bilinç adına bir farkındalık oluşturmuştur.

DÜNYADAN HABERLER
Merkez Bankalarından, İklim Değişikliğiyle Mücadele için Yeşil Tahvil Atılımı

Merkez bankaları, sürdürülebilir projelere ayrılan gelirlerle temiz enerji ve çevre projelerini finanse etmek için kullanılan yeşil tahvil alımlarını artırıyor.

Bu yıl dünyanın büyük bir kısmında yaşanan orman yangınları, sel ve kuraklıklar, Kovid-19’un dünya ekonomisine zarar veren tek kriz olmadığını hatırlattı. Bu tür iklim kaynaklı olaylar, enflasyonu, ekonomik büyümeyi ve finansal istikrarı giderek daha fazla etkiliyor.

Avrupa Merkez Bankası (European Central Bank-ECB) Başkanı Christine Lagarde, politika yapıcıların göreve hazır olduğunu, ECB’nin teşvik programları ve diğer politikalar aracılığıyla iklim risklerini ele alması gerekebileceğini söyledi.

Finansal Sistemi Yeşillendirme Ağı (NGFS), bir finansal risk kaynağı olarak iklim değişikliğinin merkez bankasının yetki alanına girdiğini savunuyor. İtalya’nın lagün şehri Venedik’teki binalar veya petrol rafinerileri gibi yerleri sigortalayan bankalar ve finans şirketlerinin gelecekte büyük zararlarla karşılaşabileceği belirtiliyor.
2017 yılında, Alman Hükümeti tarafından finanse edilen bir araştırmaya göre, 20 trilyon dolara yakın varlığın 2050’ye kadar “mahsur kalma” riskinin olduğu, bu durumun nedeninin ise fosil yakıt kullanımının azalması olacağı öngörülüyor.

Merkezi Birleşik Krallık’ta bulunan ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Carbon Disclosure Project’e göre de dünyanın en büyük 500 şirketi yaklaşık 1 trilyon dolarlık iklim riskine maruz kalabilir. Merkez bankaları, sürdürülebilir projelere ayrılan gelirlerle temiz enerji ve çevre projelerini finanse etmek için kullanılan yeşil tahvil alımlarını artırıyor.

Avrupa Merkez Bankası, 2016 yılından bu yana şirket tahvillerini almaya başladı. Ancak burada ironik bir durum da söz konusu. Çünkü çok sayıda petrol, enerji ve madencilik firması da düşük borçlanma maliyetleri ve varlık satın alma programları ile merkez bankalarından destek aldı.

ECB’deki birçok kişi, kurumsal tahvil satın alma planlarında “yeşil” borçlanmayı destekliyor. Yine, İngiltere ve Hollanda Merkez Bankaları iklimi değişikliğini kriterleri arasına dâhil ederken, Çin Merkez Bankası da bazı yeşil tahvilleri teminat olarak kabul ediyor.

Bu konularda genelde suskun kalan Japonya Merkez Bankası da konuyla ilgili adım atmaya başladı ve kısa süre önce iklim değişikliğini dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu en büyük zorluklar arasında listeledi.

İsveçli Riksbank da geçen yılın Kasım ayında yaptığı açıklamada, yüksek sera gazı emisyonlarına sahip bazı Avustralya ve Kanada eyaletlerinin tahvillerini sattığını ve merkez bankalarının 10 trilyon dolarlık rezervlerinin iklim savaşında güçlü bir araç olabileceğini gösterdiğini söyledi.

İster teşvik isterse döviz rezervi için yeşil tahvil satın almak, pazar küçük olsa da atılabilecek en kolay seçenek olarak gösteriliyor.

Hedeflenen Uzun Vadeli Yeniden Finansman İşlemleri (Targeted Long-Term Refinancing Operations – TLTRO), ECB’nin bankalar için sağladığı bir finansman mekanizması olarak işliyor.

Pazar büyürken, makul bir alternatif olarak “yeşil TLTRO”’lar sunuluyor ve bu durum, paranın iklim dostu şirketlere ve projelere ödünç verilmesi koşuluyla bankalara daha ucuz merkez bankası kredileri sunulması anlamına geliyor.

Finans sektörünün de popüler hale gelen bir diğer uygulama ise, iklim riski için stres testi yapmak. Düşünce kuruluşu OMFIF ve Mazars tarafından yapılan bir ankete göre, ankete katılan 33 merkez bankasının yüzde 15’i bu tür uygulamalar üzerinde çalıştığını, yaklaşık yüzde 80’i de bu adımı atmayı planladıklarını söylüyor.

Kaynak: Reuters

Elektrikli Araçlar, Nikel Talebini Artıracak

Elektrikli araç pazarındaki büyümenin, diğer tüm metaller arasında en fazla nikele olan talebi artıracağı öngörülüyor.

Morgan Stanley’e göre, gelecek 5-10 yıllık içinde elektrikli araçlar için nikel talebi yüzde 3'e göre katlanarak büyüyecek.

Morgan Stanley, nikel madenciliğine yatırımların ihtiyacın gerisinde kalmasına bağlı olarak nikel arz açığının büyümesini ve bunun fiyatlara destek vermesini beklediklerini de vurguladı.

Elektrikli araç bataryalarında kobalt kullanımının gelecek 10 yılda nikelin tercih edilmesine bağlı olarak azalacağını öngören Morgan Stanley, 2025 yılında 71 bin ton olması beklenen kobalt talebinin 2030'da 60 bin tona ineceği tahmininde bulundu.

Elektrikli araçlar için bakır talebinde artış bekleyen Morgan Stanley, hali hazırda bakır talebinin yüzde 2,4'ünü oluşturan elektrikli araçların bu talebi 2030'a kadar yüzde 9,4'e çıkaracaklarını da öngördü. Morgan Stanley, Tesla'nın manganez açısından zengin yeni bataryalarının manganez talebini yukarı çekeceğini de belirtti.

Kaynak: Forexlive

Norveçli Hidroelektrik Devi, Solar Century’i Satın Alıyor

Norveçli hidroelektrik şirketi Statkraft Londra merkezli güneş enerjisi şirketi Solarcentury’i 118 milyon dolara satın almayı planlıyor. Söz konusu satın almanın bu yıl içinde tamamlanması hedefleniyor. Söz konusu satın almayla birlikte yüzer güneş santrali yatırımlarının yapılması planlanıyor. 

Statkraft CEO’su Christian Rynning-Tonnesen, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, satın almanın güneş ve rüzgar enerjisi sektöründe büyüme planları kapsamında gerçekleştiğini belirtti. Yenilenebilir enerjide dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer almayı hedeflediklerini kaydeden Rynning-Tonnesen, şu ifadeleri kullandı:

“Hidroelektrik ve güneş enerjisinin birbirini tamamladığı gibi Statkraft ve Solarcentury de birbirini tamamlayan iki önemli şirket olacak. Güçlerimizi birleştirmemizle birlikte enerji dönüşümünü daha ileri bir noktaya taşıyacağız.”

Solarcentury, 2013’ten bu yana 7 ülkede toplamda 1.2 GW güneş enerjisi kapasitesini hayata geçirdi. İspanya, Hollanda, Fransa, Yunanistan, Şili ve Birleşik Krallık, şirket için büyüyen ana pazarlar arasında yer alıyor. Statkraft, 2025 itibarıyla 8 GW güneş ve rüzgar kapasitesi oluşturmayı planlıyor.

Kaynak: Pv Magazine

PowerChina ve Windfarm, Ukrayna’da 1 Milyar Dolarlık Rüzgar Santrali Kuracak

Çinli PowerChina ve Ukraynalı WindFarm firmaları, Ukrayna’nın doğusundaki Manhush ve Nikolske kasabalarının yakınında 800 MW kapasiteli rüzgâr enerjisi santrali inşa etmek için sözleşme imzaladı.

Avrupa’nın en büyük rüzgâr çiftliği olacağı belirtilen proje en az 1 milyar dolara mal olacak.

Santral inşa edildiğinde elektrik piyasa fiyatına satacak, yani diğer tüm yenilenebilir enerji üreticilerinin aksine PowerChina ve WindFarm elektriğini devlete piyasa üstü fiyatlardan satmayacak.

WindFarm Müdür Yardımcısı Aleksandr Charun, Kyiv Post’a yaptığı açıklamada, şu anda Ukrayna’nın, Avrupa’daki en yüksek yenilenebilir enerji tarifesine sahip olduğunu söyledi.

WindFarm’ın proje için ilgili belgeleri sunduğunu, PowerChina’nın ise rüzgâr santralinin inşasından sorumlu olduğu bilgisini veren Charun, “Evrak işleri tamamlandıktan sonra, devlet tarafından işletilen enerji şirketi Ukrenergo ile anlaşma imzalanacak ve ağlarına bağlanılacak.” dedi.

Ukrayna Enerji Bakanlığı’na göre, hidroelektrik hariç olmak üzere yenilenebilir enerji kaynakları, Ukrayna’da üretilen toplam elektriğin yalnızca yüzde 8,1’ini sağlıyor.

Kaynak: IEEFA

HAFTANIN RAPORU

Şehirlerde Yenilenebilir Enerjinin Yükselişi

Dünya iklim değişikliğiyle mücadele ederken, şehirlerdeki enerji sistemleri iklim değişikliğine karşı geliştirilen stratejilerin merkezinde bulunuyor. Şehirler, karbon emisyonlarının büyük bir kısmından sorumlu olmasına rağmen temiz enerji fırsatları da sunuyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK