SEKTÖRDEN HABERLER
Rüzgar Enerjisi 9,6 Milyon Haneyi Aydınlattı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'de rüzgar enerjisi kurulu gücünün ekim sonu itibarıyla 8 bin 330 MegaWatt’a ulaştığını belirterek, "Toplam kurulu gücümüzün yüzde 9'u ve yenilenebilir enerji kurulu gücümüzün yüzde 17,5'i rüzgar enerjisinden oluştu. Bu santrallarla 9,6 milyon hanenin elektrik tüketimini sağlayabilme imkanına kavuştuk" dedi.

Dönmez, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından dijital ortamda düzenlenen 9. Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi'nde, dünyada 650 bin MegaWatt rüzgar kurulu gücü bulunduğunu söyledi. Bu kapasitenin her yıl yaklaşık 50-60 bin MegaWatt arttığını dile getiren Dönmez, bu yıl rüzgar enerjisine dünyada yaklaşık 150 milyar dolar yatırım yapıldığını aktardı.

Dönmez, gelecek 30 yıl içinde yapılacak yatırımlarla bu alanda 4 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşacağını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Türkiye, yerli üretim gücü, yenilenebilir enerji potansiyeli, bu alandaki teşvik ve destek mekanizmaları, yetişmiş insan kaynağı, gelişmiş ekonomisi ve artan nüfusuyla yeşil ekonomiden azami derecede pay alacaktır. 2019'da devreye aldığımız kurulu gücümüzün yüzde 61,2'sinin yenilenebilir kaynaklardan oluştuğunu görüyoruz. Bu yıl devreye aldığımız kurulu gücümüzün yüzde 98'i yenilenebilir kaynaklardan meydana geldi."

Türkiye'nin rüzgar enerjisi sektöründe 15 bin kişinin istihdam edildiğini belirten Dönmez, sektörün yüzde 55-60 yerlilik oranıyla enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesinde başı çektiğini anlattı. Dönmez, bu alanda 80'in üzerinde üretim yapan firma bulunduğunu ifade ederek, "Rüzgar kurulu gücünde bugün Avrupa'da 7'nci, dünyada 12'nci sıradayız ancak yerli teknoloji ve verimli üretim anlayışıyla daha yukarı sıralara doğru hızlı adımlarla ilerleyeceğinden kuşkum yok. Türkiye'nin rüzgarı, enerji dünyasındaki taşları yerinden oynatacak güçte. Bu yüksek potansiyelin en önemli göstergelerini 4 önemli rekorla gördük" diye konuştu. Bu rekorların 2020'de rüzgarın daha güçlü estiğinin bir göstergesi olduğunu dile getiren Dönmez, "2020 adeta rüzgar enerjisinin yılı oldu. Yenilenebilir kaynaklar içinde rüzgar bizim için her zaman ayrı bir öneme sahip oldu. Rüzgar kurulu gücümüzü son 18 yılda 400 kat artırdık" dedi.

Bakan Dönmez, Türkiye’nin bu yıl sektörde Avrupa’daki en büyük 5’inci üretici konumuna geldiğine ve üretim kapasitesinin yüzde 80’ini ihraç ettiğine dikkati çekti. Dünyanın en büyük türbin imalatçılarının Türkiye’de de faaliyet gösterdiğini söyleyen Dönmez, “Rüzgarı, Türkiye’nin ikinci otomotiv sektörü yapmaya niyetliyiz” diye konuştu.

Kaynak: Hürriyet

MEDREG’de Görev Değişimi

2018 yılında Akdeniz Enerji Düzenleyicileri Birliği (MEDREG) Başkanlığına seçilen EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş, görev süresini tamamladı. Yapılan genel kurul ile Arnavutluk Enerji Düzenleyici Kurumunun (ERE) Başkanı Petrit Ahmeti yeni başkan seçilirken, EPDK’dan Bağdagül Kaya Caner ve Mustafa Yavuzdemir iki çalışma grubunda ülkemizi temsil edecek.

2018 yılında gerçekleştirilen MEDREG Genel Kurulu’nda oybirliği ile başkan seçilen EPDK Strateji Geliştirme Dairesi Başkanı Gülefşan Demirbaş; 2 yıllık görev süresini tamamladı. Türkiye’nin uluslararası enerji alanında en üst düzey kadın bürokratı unvanını alan, 2018 yılında bu görevi sebebi ile “Türkiye’ye Enerji Veren Kadınlar Jüri Özel Ödülü”ne layık görülen Demirbaş, 30. Genel Kurul’da yapılan seçimle görevini Arnavutluk Enerji Düzenleyici Kurumu ERE’nin Başkanı Petrit Ahmeti‘ye devretti.

Demirbaş; genel kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İki yıl önce bu görevi üstlendiğimde, görev sürem boyunca dayanacağım üç ilkenin ve üç önceliğin altını çizmiştim. İlkeler; bağımsızlığı güçlendirmek, yetkinliği artırmak ve hesap verebilirliği güvence altına almaktı; öncelikler ise kapsayıcılığı artırmak, MEDREG'in itibarını yükseltmek ve kurucu belgelerin revizyonunu sağlamaktı. Düzenleyici kurumlar olarak bağımsızlığımızı çok önemsiyorum ve şüphesiz aynı önem birliğimizin bağımsızlığı için de geçerli. Bugün, fark ettiğiniz gibi, üyelerin bütçemize katkısı çok daha yüksek ve muhtemelen daha da artacaktır.”

Bu dönemin önemli başarılarından birinin de Avrupa Komisyonu ile 1 + 2 yıllık hibe sözleşmesi imzalanması olduğuna dikkat çeken Gülefşan Demirbaş: “Akdeniz enerji düzenleyicileri arasındaki iş birliğinin canlılığının ve Avrupa-Akdeniz bölgesinin enerji manzarası üzerindeki olumlu etkilerinin önemli bir göstergesiydi. Hibe Sözleşmesi bağlamında, ana dayanaklarını ve MEDREG için bazı kısa vadeli hedefleri net bir şekilde tanımlayan üç yıllık bir strateji geliştirdik. MEDREG'in yeni başkanlık döneminde de ilerlemesine ve gelişmesine devam etmesini ve Akdeniz enerji manzarasındaki etkisini güçlendirmesini umuyorum” dedi.

Genel kurulda EPDK Doğal Gaz Piyasası Dairesi Grup Başkanı Bağdagül Kaya Caner Kurumsal Çalışma Grubu ve EPDK Elektrik Piyasası Dairesi Enerji Uzmanı Mustafa Yavuzdemir ise Elektrik Çalışma Grubu başkan yardımcılığına seçildi.

Bu arada EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da MEDREG başkanlığı görevini devretmesinin ardından Gülefşan Demirbaş’ı kabul ederek, uluslararası alanda Türkiye’yi ve EPDK’yı başarıyla temsil ettiği için teşekkür etti. 

Toplumun Yarısına Göre İklim Krizi Virüsten Daha Büyük Bir Tehdit

İklim Haber ve KONDA Araştırma, Türkiye kamuoyunun iklim değişikliği algısını ölçmek ve iklim krizi hakkındaki görüşlerini öğrenmek için yeni bir anket çalışması gerçekleştirdi. Türkiye çapında 3 bin 431 kişi ile yüz yüze yapılan “Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı” araştırması, bu yıl pandemi süreciyle artan çevresel farkındalığı da irdelemeyi amaçladı.

Anket çalışmasının sonuçlarına göre, Türkiye’de her iki kişiden biri iklim krizinin virüsten daha büyük bir kriz olduğunu düşünüyor. Kimileri iklim değişikliğinin korona virüsün yarattığından daha da büyük bir krize, tahribata yol açacağını söylüyor. Sizin düşüncenizi şimdi okuyacaklarımdan hangisi daha iyi açıklıyor?” sorusuna, katılımcıların yüzde 51,5’i “Evet, iklim krizi virüsten daha büyük krizdir yanıtını verdi.

“İklim krizi de ciddi ama o kadar acil bir mesele değil yanıtı yüzde 42 oranına ulaşırken, İklim krizi diye bir şey yoktur” diyenlerin oranı ise yüzde 6,5 oldu.

Bu yıl pandeminin özel ve olağanüstü koşulları nedeniyle araştırmaya eklenen bir başka soru ise, Korona virüs sonrası hangi sektörlere yatırım yapılmasını gerekli görüyorsunuz?” oldu. Pandeminin ekonomik etkilerini derinlemesine yaşayanların ekonomik iyileşmede nasıl bir tercih yapacaklarını görmeyi hedefleyen bu soruya, Tarım diyenler yüzde 53, “Yenilenebilir enerji yanıtını verenler yüzde 36,5’i bulurken, Kömür, gaz gibi yakıtlar diyenler yüzde 13, “İnşaat diyenler ise yüzde 8,7 oldu.

Ankete katılanların yüzde 75’i iklim değişikliğine karşı yeşil alanların korunması gerektiğini ve yüzde 85’i ekonomik kalkınma için ormanların kesilmesine karşı olduklarını bildirdi.

“Türkiye iklim değişikliğine karşı ne yapmalı” sorusuna ise katılımcıların yüzde 75,7’si “Yeşil alanları korumalı” şeklinde yanıt verirken, “Ulaşımdan kaynaklı karbondioksiti azaltmalı” diyenler yüzde 38,5 “Binalarda enerji verimliliğini artırmalı” diyenler ise yüzde 30,4 oranına ulaştı.

“Termik santralları kapatmalı” yanıtını verenlerin oranının yüzde 23,1 olurken, “Uluslararası anlaşmalara uymalı” seçeneği yüzde 15,6 oranını buldu.

İklim Haber Yayın Yönetmeni Barış Doğru, “Anket çalışmasında dikkat çeken noktalardan biri, sorulara verilen yanıtlarda farklı siyasi görüş, parti ve kimliklere göre çok belirgin bir fark olmaması. Aynı şekilde eğitim düzeyleri bile sonuçları çok fazla değiştirmiyor.

Bu anlamda, siyasi bir kutuplaşma yaşayan Türkiye’de iklim ve çevre konusunda ortada belirgin ve geniş bir konsensüs olduğu söylenebilir. Bu da iklim ve çevre sorunlarına eğilecek bir politik ve ekonomik yönelimin halkın desteğini alacağını açık bir şekilde gösteriyor.” dedi.

Anketin sonuçlarını yorumlayan Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan ise “Çalışmadan elde edilen sonuç ve değerlendirmeler, Türkiye’de ankete katılan kişilerin büyük bir çoğunluğunun iklim krizinin boyutlarının farkında olduğunu gösteriyor. Ancak belki daha da önemlisi, bu sorunların sorumlularının kim ve nerede olduklarının bilindiğini ve çözüm önerilerinin de bilinçli olarak düşünüldüğünü anlatıyor.”  ifadelerini kullandı.

Yeldan’a göre, Türkiye’de yeni yeşil düzen ve fosil yakıtlara dayalı üretim ve tüketime son verilmesi çağrılarına verilen olumlu yanıtlar umut vadediyor.

İklim değişikliğinden çevre kirliliğine, temiz içme suyundan petrole ve madenlere, doğal kaynakların azalmasından hayvan ve bitki türlerinin azalışına dek bir dizi sorunun insanlığın yerküreye hoyrat davranışından kaynaklandığını belirten KONDA Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır şunları ekledi:

“Başka nedenlerin yanı sıra insanların doğaya müdahalesinin, doğal yaşamın ekolojik dengesini bozmasının, bu tür küresel salgınlara yol açacağı öngörülüyordu. İklim bilimcilerse iklim değişikliğinin de en az salgın kadar, hatta daha da büyük tahribata yol açacağını öngörüyorlar. Makul bir ses tonuyla ama toplumun ihtiyaç ve taleplerini, duygularını da dikkate alan, geleceği gösteren yeni bir söyleme geçmemizin zamanı gelmiştir.”

Kaynak: Temiz Enerji

Yenilenebilir Enerji Teşvikinden Yararlanma Telaşı Yatırımlarda Rekor Getirdi

Yatırımcıların, son kez uygulanacak 10 yıl süreli döviz bazlı yenilenebilir enerji teşvikinden faydalanabilmek için projelerini hızlandırmasıyla kasım sonu itibarıyla devreye alınan yenilenebilir enerji kurulu gücü 4 bin 200 MegaWatt’ı aşarak rekor seviyeye ulaştı.

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında elektriğin kilovatsaatine rüzgar ve hidroelektrik için 7,3 dolar/sent, jeotermal için 10,5 dolar/sent, biyokütle ve güneş için de 13,3 dolar/sent teşvik veriliyor. Teşvikler, yerli ekipman kullanımına göre değişiklik gösterebiliyor. Bu çerçevede verilen alım garantisi, elektrik üretim santralinin devreye girdiği tarihten itibaren 10 yıl, yerli aksam desteği ise 5 yıl boyunca sağlanıyor.

Öte yandan, YEKDEM mekanizması için başvuruların bu yıl sonu itibarıyla sona ereceği ve 2 Kasım'a kadar en az bir elektrik üretim ünitesi devreye alınan santrallerin teşvikten yararlanabileceği açıklanmıştı. Bu süre, yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle 30 Haziran 2021'e kadar uzatıldı. Yatırımcıların devam eden projelerini en kısa sürede bitirmeye yoğunlaşmasıyla yenilenebilir enerjide devreye giren kapasite kasımda 4 bin 200 MegaWatt’ı aşarak rekor seviyeye ulaştı. Söz konusu kapasitenin yaklaşık 2 bin 500 MegaWatt’ını hidroelektrik, 912 MegaWatt’ını rüzgar, 500 MegaWatt’ını güneş, 184 MegaWatt’ını biyokütle ve 128 MegaWatt’ını jeotermal santralleri oluşturdu.

YEKDEM kapsamında 30 Haziran 2021'e kadar devreye giren santrallerin teşvik hakkı 1 Ocak 2022'de başlayacak ve 31 Aralık 2030'da sona erecek.

Hidroelektrik Santralları Sanayi İş adamları Derneği (HESİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Taner Ercömert, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 31 Aralık 2020'ye kadar devreye girecek santrallerin mevcut döviz bazlı fiyatlardan 10 yıl süreyle faydalanacak olmasının yatırımların hızını artırdığını ifade etti. Ercömert, 1 Ocak-30 Haziran arasında ilk defa devreye girecek santrallerin mevcut fiyatlardan üretim yapma süresinin 31 Aralık 2030'da tamamlanmasının yatırımcılara hız verdiğini ve bunun enerji sektörüne canlılık getirdiğini söyledi.

Yönetim Kurulu Üyesi Ercömert, 30 Haziran'dan sonra devreye girecek santraller için teşvik mekanizmasının henüz belli olmamasının da yatırımcıların portföylerini en kısa sürede tamamlama gayretine girmelerine neden olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Ülkemiz bundan kazançlı çıktı. Bu ay itibarıyla devreye alınan yenilenebilir enerji kurulu gücü rekor seviyede gerçekleşti. Bu artış, ülkemizin son yıllardaki en büyük yenilenebilir enerji atağıdır. Ülkemizin yenilenebilir enerji kurulu gücü toplam kapasitesinin yüzde 50'sini geçti. Günümüz itibarıyla yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 48 bin 500 MegaWatt’a ulaştı. Bu kapasitenin 2021'in ilk yarısında 50 bin MegaWatt’ı geçmesini bekliyoruz. Bugün itibarıyla 95 bin MegaWatt’ın üzerine çıkan toplam kurulu gücümüzde ise artık ilk hedef 100 bin MegaWatt’ın aşılması. Yerli aksam teşviki kapsamında birçok santralde türbinler ve ekipmanların yerli olarak imal edilmesiyle milli sanayimiz de kazandı."

Kaynak: Anadolu Ajansı

UEDAŞ Karantinada Kesintisiz Enerji için Nöbette

Karantinaya alınan bölgeleri 7/24 takip eden UEDAŞ ekipleri bu dönemde de kesintisiz enerji sağlıyor.  Enerjinin kahramanları, kış mevsimi ve pandemi koşullarında da kesintisiz enerji sağlıyor. Vaka sayılarının arttığı bu dönemde karantinaya alınan bölgelerde nöbet tutuluyor.

Güney Marmara’da elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, pandemide karantinaya alınan mahallelerde enerji ihtiyacının önemi ve sorumluluğuyla ilerliyor. İş güvenliğinin yanı sıra pandemi tebdirlerine de dikkat eden saha ekibi, çalışmalarını titizlikle sürdürüyor.

Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Ağaköy, Bozlar, Çelikgürü, Danişment, Yeniçiftlik, Kemer ve Kozçeşme köyleri saptanan korona virüs vakaları nedeniyle karantina altına alındı. Karantinaya alınan bölgeleri 7/24 takip eden UEDAŞ ekipleri, Ağaköy mahallesinden gelen arıza ihbarı üzerine özel tulum, maske ve eldivenlerini giyerek bölgeye kısa sürede müdahale etti.

Pandemi Elektrik Tüketicilerinin Öncelik ve Beklentilerini Değiştirdi

4 ayda bir çıkarılan CK Enerji ve kW dergilerinin son sayısında elektrik tüketicisinin pandemi ile değişen davranışları ele alındı. Her iki derginin de kapağına yeni dönem ve beklentiler taşındı.

Elektrik dağıtım sektöründe yer alan BEDAŞ, AEDAŞ ve ÇEDAŞ ile görevli tedarik şirketleri CK Enerji Boğaziçi Elektrik, CK Enerji Akdeniz Elektrik ve CK Enerji Çamlıbel Elektrik’in 2017 yılından bu yana düzenli olarak yayımladığı kurumsal dergilerinin son sayısında Kovid-19 salgını ile elektrik tüketicilerinin değişen davranışları ve beklentileri kapağa taşındı.

kW Dergisi’nde bu süreçte ‘dijital dönüşümün’ elektrik dağıtım şirketleri için ne denli önemli olduğu konusu işlenirken Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. (AEDAŞ) ve Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.’de (ÇEDAŞ) müşteri deneyimi alanında çalışan yöneticiler, önümüzdeki dönemde tüketicilerin hangi davranışlarının kalıcı olacağın anlattı. ÇEDAŞ Genel Müdürü Niyazi Kıvılcım ise dergiye verdiği röportajda, bu zorlu dönemde mesken aboneleri ve köylerde elektrik tüketiminde görülen artışı, bugüne kadar bölgeye yapılan yatırımları paylaştı.

kW Dergisi’ne röportaj veren The London Energy Club Kurucu Başkanı ve Global Resources Partnership Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü de enerjide oyunun kurallarının değiştiğini ifade ederek  “Yaşadığımız temel güç kaymalarının doğrudan sonucu olarak küresel enerji dengeleri de kökünden sarsılıyor, yeni bir dünya enerji ve jeopolitik düzeninin yükselişine tanıklık ediyoruz” dedi. Öğütçü, Karadeniz’deki doğal gaz ‘müjdesi’ ve Doğu Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

CK Enerji Dergisi’nin kapağında yine dijitalleşme ve değişen müşteri davranışları yer aldı. CK Enerji Boğaziçi Elektrik, CK Enerji Akdeniz Elektrik ve CK Enerji Çamlıbel Elektrik’in müşteri deneyimi alanında uzman olan yöneticileri bu dönemde enerjide dijitale yatırım yapanların müşteriyi kazandığına işaret etti. CK Enerji Çamlıbel Elektrik Genel Müdürü İbrahim Yalçın Tekin dergiye verdiği röportajda, pandemiyle birlikte online işlemlerde artış yaşandığını söyledi.

CK Enerji’ye konuk olan Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Uzmanı Psikiyatrist Prof. Dr. Ahmet Topuzoğlu ise Kovid-19 salgını ile ortaya çıkan belirsizliğin ruhsal dayanıklılığı zorlayabileceğini belirterek bu dönemde akut stres, kaygı bozukluğu ve depresyon vakalarında artış görülebileceğine dikkat çekti.

DÜNYADAN HABERLER
Enerji Dönüşümü için Isıtma ve Soğutmada Acil Eylem Gerekiyor

Dünyanın en önemli enerji kuruluşlarının son raporuna göre, yenilenebilir enerjiye dayalı ısıtma ve soğutma, iklim hedeflerine ulaşmanın yanı sıra dayanıklı ve sürdürülebilir ekonomi inşa etmeye çalışan ülkeler için acil bir öncelik.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) ve 21. Yüzyıl için Yenilenebilir Enerji Ağı (REN21) ortak bir rapor yayımladı.

“Dönüşüm Döneminde Yenilenebilir Enerji Politikaları: Isıtma ve Soğutma” başlıklı bu rapora göre, daha temiz ve sürdürülebilir ısıtma ve soğutma çözümlerine geçilmesi yatırımların artmasını sağlayabilir. Dünya çapında yenilenebilir ısıtma ve soğutmanın daha hızlı yayılmasını sağlayacak politikaların yanı sıra, yatırımın önündeki engelleri ortaya koyan rapora göre, ısıtma ve soğutmada atılacak adımlarla hem milyonlarca iş imkânı ortaya çıkabilir hem de korona virüs krizi sonrası kalıcı bir ekonomik iyileşme sağlanabilir.

Enerji dönüşümü için olası beş yolun sunulduğu raporda; yenilenebilir enerjiye dayalı elektrifikasyon, yenilenebilir gazlar, sürdürülebilir biyokütle, güneş ve jeotermal ısının doğrudan kullanımına yönelik yol haritaları yer alıyor. IRENA Başkanı Francesco La Camera, “Yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji verimli ısıtma ve soğutma, Paris Anlaşması kapsamındaki iklim taahhütlerini karşılamaya, dayanıklı ve sürdürülebilir ekonomiler inşa etmeye çalışan ülkeler için acil bir öncelik olarak ortaya çıktı.” dedi.

Daha temiz, verimli, sürdürülebilir ısıtma ve soğutma çözümlerine geçişin yatırımları çekebileceğine, milyonlarca yeni iş imkânı sunacağına ve küresel Kovid-19 krizinin ardından kalıcı bir ekonomik iyileşme sağlamaya yardımcı olabileceğine dikkat çeken Camera’ya göre bu sayede, “Afrika, Asya’nın uzak adaları ve en az gelişmiş ülkeler dâhil olmak üzere herkesin ihtiyaç duyduğu ısıtma ve soğutma hizmetleri sunulmuş olacak.”

Küresel boyutta ısıtma ve soğutma talebi, nihai enerji tüketiminin yaklaşık yarısını oluşturuyor. Isıtma ve soğutma öncelikle endüstriyel süreçler için gerekliyken, bunu konut ve tarım uygulamaları takip ediyor. Rapora göre bu enerjinin çoğu, fosil yakıtlardan ya da biyokütlenin verimsiz ve sürdürülemez kullanımlarından geliyor.

Sonuç olarak ısıtma ve soğutma, hava kirliliğinin önemli bir kaynağı olarak gösteriliyor ve küresel emisyonların yüzde 40’ından fazlasını oluşturuyor. Bunun yanı sıra yaklaşık 2,8 milyar insan şu anda yemek pişirmek için odun, odun kömürü, hayvan gübresi ile diğer verimsiz ve kirletici yakıtları kullanıyor.

Soğutma talebi, 1990’dan beri küresel olarak üç katına çıktı. İklim değişikliği ısı dalgalarının sayısını ve şiddetini artırdıkça milyarlarca insanın soğutma ihtiyacı da artmaya devam ediyor. Rapora göre, şimdiye kadar politika yapıcıların ısıtma ve soğutmadaki dönüşüme ilgisi oldukça azdı.  2019’un sonunda, yalnızca 49 ülke yenilenebilir ısıtma ve soğutma için ulusal hedeflere sahipken, 166 ülke yenilenebilir enerji üretimi hedefleri belirledi.

Isıtma ve soğutma için kullanılan enerjinin karbondan arındırılmasına, fosil yakıtların kullanımını aşamalı olarak durdurulmasına, yenilenebilir enerji ve verimliliğe öncelik veren politika paketlerinin önemine dikkat çekilen rapora göre, korona virüs nedeni ile yaşanan sağlık krizi gelişmekte olan çok sayıda ülkede enerjiye ulaşımı da zorlaştırdı.

Yenilenebilir kaynaklara geçişin, uzak adalarda, Afrika ve Asya’nın en az gelişmiş ülkelerinde bile temiz, uygun fiyatlı ve güvenilir ısıtma ve soğutma hizmetlerine erişimi artırmaya yardımcı olacağı belirtiliyor. Raporda aynı zamanda yenilenebilir ısıtma ve soğutmanın yeni işler yaratabileceği, yerel ekonomileri canlandırabileceği, bunu yaparken de ülkelerin enerji güvenliği ve bağımsızlığını da güçlendirebileceği belirtiliyor.

Kaynak: IRENA

Almanya’nın Karasal Rüzgar Enerjisi Kapasitesi 2 Katına Çıkarılabilir

Almanya’da yapılan yeni bir çalışmaya göre, ülkedeki karasal rüzgâr enerjisi üretimini yüzde 100 artırmak ve 10 yıl içinde 200 TeraWattsaatlik enerji elde edilebilir. Alman Rüzgâr Enerjisi Derneği (BWE) ve Kuzey Ren Vestfalya Yenilenebilir Enerjiler Birliği (LEE NRW), teknolojik ilerlemeler ve daha güçlü türbinler ile Almanya’daki rüzgâr enerjisi üretiminin 2030 yılına kadar ikiye katlanabileceğini söyledi.

Deutsche Wind Guard tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, teknolojik ilerlemeler sayesinde rüzgar türbinlerinden daha fazla verim almak ve kapasite artışı sağlamak mümkün. Çalışmaya göre, şimdiye kadar rüzgâr enerjisi üretimi için belirlenmiş alanlarda inşa edilen türbinlerin üretimi, 2030 yılına kadar yüzde 100 artırılarak önümüzdeki 10 yıl içinde 200 TeraWattsaatlik enerji elde edilebilir. Hatta türbin yapımı için yeni alanlar açılarak bu değer 500 TeraWattsaate ulaşabilir.

Almanya’nın mevcut elektrik talebi yılda 530 TeraWattsaate, ancak gelecekte bu talep oldukça artacak. Modern rüzgâr türbinlerinin 2000 yılında üretilenlerden 10 kat daha fazla elektrik ürettiği bilgisini veren LEE NRW Başkanı Christian Mildenberger, teknolojinin son 20 yılda büyük ilerlemeler kaydettiğini söyledi.

Çalışmaya göre, hâlihazırdaki türbinlerin yenileri ile değiştirilmesi ile 2030 yılına kadar Almanya’nın enerji talebinin yüzde 40’ının karasal rüzgâr enerjisinden elde edilmesi mümkün. Almanya’daki karasal rüzgâr türbinlerinin iki katına çıkması halinde, elektrik üretiminin 500 TWh seviyesine çıkacağını belirten çalışmanın yazarlarına göre, buna denizlerde bulunan rüzgâr türbinlerinin de eklenmesiyle, matematiksel olarak Almanya’nın elektrik tüketiminin tamamı rüzgâr enerjisinden karşılanabilir. BWE Genel Müdürü Wolfram Axthelm’ göre de rüzgar enerjisi emisyon salımının azaltılması ve karbon nötr bir gelecek için oldukça önemli ve tüm eyaletlerde bu santraller için alan tahsis edilmesi gerekiyor.

Kaynak: Clean Energy Wire

Avrupa’da Yenilenebilir Hidrojen Koalisyonu Kuruldu

AB’de çok sayıda yenilenebilir enerji yatırımcısı ve yeşil enerji grubu tarafından kurulan Yeşil Hidrojen Koalisyonu, Avrupa’daki hidrojen kapasitesinin fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesi için çalışmalar yürütecek.

Avrupa’nın yeşil enerji endüstri grupları, Avrupa Birliği’nde (AB) rüzgâr ve güneş santrallerinden elde edilen enerjiyi kullanarak yeni bir hidrojen dalgasının oluşturulması için lobi faaliyetleri yürütüyor. Bu kapsamda kurulan Yenilenebilir Hidrojen Koalisyonu, Iberdrola, Enel ve Orsted dâhil olmak üzere dünyanın en büyük yenilenebilir enerji yatırımcılarının yanı sıra, Wind Europe ve Solar Power Europe gibi kuruluşların ortak bir girişimi olarak hayata geçti.

AB 2050 yılında iklim nötr olma hedefi için çalışırken, hidrojen altyapısı için 470 milyar avro yatırım yapılması planlıyor. Elde edilen yeşil hidrojenin ise ulaşım ve endüstrinin elektrifikasyonu için kullanılması hedefleniyor. Koalisyonun amacı, yeni hidrojen kapasitesinin büyük bir kısmının fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmesi.

Iberdrola CEO’su Ignacio Sanchez-Galan, “Yenilenebilir Hidrojen Koalisyonu”, mevcut politika tartışmalarına katkıda bulunmak ve karbondan arındırma için yalnızca uygun maliyetli ve karbon nötr enerji çözümlerinin ileriye taşınmasını sağlayacak.” dedi. Yenilenebilir Hidrojen Koalisyonu, hidrojenin izlenebilirliği ve elektrolizi ile ilgili çalışmaları artırmak gibi konulara odaklanmayı planlıyor.

Kaynak: H2View

Çin Kendi Geliştirdiği İlk Nükleer Reaktörü Devreye Soktu

Çin, kendi imkanlarıyla geliştirdiği ilk nükleer reaktörü faaliyete soktu. Doğu Fujian eyaletinde inşa edilen ve Çinli yetkililerin “Hualong Bir” adını verdiği teknolojiyle üretilen tesis, aslında üçüncü nesil basınçlı su reaktörü teknolojisini kullanıyor. Fuqing No. 5 adı verilen reaktörün çalışmalarına 2015 yılında başlayan ülke, aradan geçen beş yıllık süre zarfında bunu tamamlayarak elektrik enerjisi üretecek hale getirebilmiş.

Yıllık 10 milyar kWh elektrik enerjisi üretme kapasiteli reaktörle ilgili açıklamada bulunan Çin Ulusal Nükleer Ajansına göre Fuqing No. 5 reaktörü, yabancı menşeili nükleer enerji teknolojilerinin hegemonyasına bir son vererek Çin’i ileri seviye teknolojiye sahip ülkeler arasına sokuyor.

Elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 55’ini kömür santrallerinden sağlayan ülkenin enerji hedeflerine olumlu katkılar sağlayacak Fuqing No. 5 reaktörü ile yıllık kömür kullanımının 3.12 milyon ton kadar azalacağı belirtilirken bunun da CO2 emisyonlarına olumlu katkısının 8.16 milyon ton olacağı ifade edilmiş.

Ülke içi ve dışında Hualong Bir teknolojisinin kullanıldığı altı santral inşasının daha devam ettiğini ifade eden Çinli yetkililer, tek bir nükleer santralin ihracatının 300 bin otomobil ihracatına eş değer olduğunu ve bu sayede yaklaşık 150 bin kişiye de istihdam sağlanabileceğini belirtiyor.

Halihazırda 13 adet nükleer santral inşasının devam ettiği ve bu anlamda dünyada ilk sırada olan Çin’in nükleer enerjiye karşı ilgisi, ülke içinde protestolara rağmen devam edecekmiş gibi duruyor. Çin, faal durumdaki 47 nükleer santral ile dünyada 3. sırada yer alıyor.

Kaynak: CGTN

HAFTANIN RAPORU

Enerji Perspektifleri 2020 Veri Tabanı

Uluslararası Enerji Ajansı'nın veri tabanı, enerji dengesi, elektrik üretimi, kurulu güç, karbon emisyonları ve sektör aktivitelerine ilişkin bir veri seti sunuyor. Veri tabanında, Uluslararası Enerji Ajansı'nın Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu, 2070'de net sıfır emisyona ulaşılabileceğini öngörüyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK