SEKTÖRDEN HABERLER
Bakan Dönmez: Rafine Bor Üretimi Esnasında Ortaya Çıkan Sıvı Atıklardan Lityum Üreteceğiz

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Yüzde 100 yerli Ar-Ge ile rafine bor üretimi esnasında ortaya çıkan sıvı atıklardan lityum üreteceğiz. Bu yöntemle lityum üretimi Eti Maden'e özgü ve dünyada bir ilk." dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın canlı bağlantı yöntemiyle katıldığı ETİ Maden Lityum Üretim Tesisi Açılış Töreni'nde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'yi ve dünyayı etkisi altına alan yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınının gölgesinde bir yılın geride kaldığını hatırlattı.

Zorlu bir süreçten geçildiğini ifade eden Dönmez, şöyle konuştu: "Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye sizin liderliğinizle bu süreçte başarılı bir sınav vererek diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştı. Pek çok zorluğa rağmen, 2020 yılı enerji sektörümüz için milletimize müjdeler verdiğimiz, rekorlarımızı tazelediğimiz, Mavi Vatan'daki egemenlik haklarımızı pekiştirdiğimiz ve enerji teknolojilerinin yerlileştirilmesi adına büyük adımlar attığımız bir yıl oldu. Bugün yerlileştirme adımlarımıza bir yenisini daha eklemenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yüzde yüz yerli Ar-Ge ile rafine bor üretimi esnasında ortaya çıkan sıvı atıklardan lityum üreteceğiz. Bu yöntemle lityum üretimi Eti Maden'e özgü ve dünyada bir ilk. Üretim yönteminin patentini almak için başvuruda bulunduk. İnşallah onaylanmasıyla birlikte Türkiye, bu alanda örnek alınan bir ülke olacak."

Bakan Dönmez, Balıkesir Bigadiç, Kütahya Emet ve Eskişehir Kırka'daki bor yataklarının belli oranlarda lityum içerdiğini ancak geleneksel üretim metodu ekonomik olmadığı için bugüne kadar bor atıklarındaki lityumun değerlendirilemediğini bildirdi. Eti Maden'deki çalışanların bu durumu tersine çevirmek için tam 3 yıldır yoğun bir Ar-Ge faaliyeti yürüttüğünü anlatan Dönmez, şunları kaydetti: "Türkiye, bugün artık kendine has bir yöntemle atıklardaki bor ve lityumu ayrıştırarak, lityum karbonat ve satılabilir bor ürünlerini kendi teknolojisi ve kendi insan kaynağıyla üreten bir ülke oldu. Eskişehir Kırka'da hayata geçen pilot tesisimiz ilk etapta yıllık 10 tonluk üretim yapacak. Tesisimiz tam kapasite devreye girdiğinde, yıllık 600 tonluk bir üretimle inşallah Türkiye’nin lityum ihtiyacının yarısını buradan karşılayacağız. Böylece yıllık 20 milyon dolara denk gelen lityum ithalatının da önüne geçmiş olacağız. Başta yerli otomobilimiz TOGG olmak üzere, mobil cihazlar, tabletler, bilgisayarlar gibi akıllı teknolojilerde yerli lityumun kullanılmasıyla, ileri teknolojilerde yerlilik oranının artmasına önemli bir katkı sağlayacağız."

Bakan Dönmez, tesiste lityum karbonat üretiminin yanı sıra yan ürün olarak boraks dekahidrat üretiminin yapılacağına değinerek, böylece Eti Maden'in dünyada lider olduğu bor ürünleri üretiminde de kapasite artışına gitmiş olacağını vurguladı.

Eskişehir Kırka'nın ayrıca bordan temizlik ürünü BORON'un tesislerine de ev sahipliği yaptığını hatırlatan Dönmez, "Geçtiğimiz hafta BORON temizlik ürünleri ailesine bulaşıklar için kullanılan 3 yeni ürünümüzü daha ekledik. Gelen taleplere göre arkadaşlarımız yeni ürünlerin Ar-Ge'si için de burada çalışmalarını sürdürüyorlar." diye konuştu.

"Lityum üretim tesisimizi doğaya saygılı, geri dönüşüm odaklı ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla hayata geçirdik." diyen Bakan Dönmez, şöyle devam etti: "Mevcut stok sahasında bulunan atıklar lityum üretmek için değerlendirilecek ve böylece yeni atık depolama alanlarına duyulan ihtiyaç da azalacak. Tesisimizde yılda yaklaşık 440 bin metreküp sıvı atık işleyeceğiz ve bu atığın yüzde 90’ını geri kazanacağız. Atık depolama maliyetinin azalmasıyla yılda 1 milyon 300 bin dolarlık depolama maliyetinden de tasarruf etmiş olacağız. Türkiye'nin vizyon projelerinin, dünya markası olacak işlerinin arkasında bu tesisimiz olacak inşallah. Büyük ve güçlü Türkiye idealimizi gerçeğe dönüştürecek önemli bir adım olacak. Türkiye'nin bor cevheri, Türkiye'nin lityumuna, Türkiye'nin lityumu Türkiye'nin enerjisine hayat verecek. İnşallah devamında gelecek yeni Ar-Ge ve inovasyon projelerini de teşvik edecek."

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, bugün gelinen noktada 2021'e dair umutların tazelendiğini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu umut, inanç, azim ve kararlılık 2023, 2053 ve 2071 hedeflerimize ulaşmak için bizlere güç ve moral veriyor. Her türlü zorluğa, badireye, yıldırmaya, engele rağmen milletimizle birlikte çıktığımız bu yolda, sizin liderliğinizle hiç durmadan, yorulmadan hep birlikte hedefe varacağız inşallah. Sözlerime burada son verirken bu büyük projelerin hayata geçmesine öncülük eden Sayın Cumhurbaşkanımıza, Eti Maden Genel Müdürümüze, yöneticilerimize, projeyi geliştiren Ar-Ge ekibimize, mühendis ve işçi kardeşlerimize milletimiz adına şükranlarımı sunuyorum. Tesisimiz ülkemize ve milletimize hayırlı, uğurlu olsun."

Kaynak: Anadolu Ajansı

Türkiye'den Irak'a Elektrik İhracatı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kararıyla, Türkiye'den Irak'a 28 Aralık’ta başlayan elektrik ihracatı 1 Kasım 2021'e kadar sürecek.

Türkiye-Irak arasındaki 154 kilovolt Silopi (Karkey) Zakho iletim hattı üzerinden izole bölge besleme yöntemiyle Irak'a elektrik ihracatı yapılacak.

İhracat kapasitesi 150 MegaWatt olarak belirlenirken, EPDK, Irak'a ihracat yapmak üzere başvuruda bulunan ve mevzuat hükümleri çerçevesinde gerekli bilgi ve belgeleri sunan tedarik lisansı sahibi Aksa Aksen Enerji Ticareti A.Ş.'ye izin verilmesi yönünde karar verdi. Bu kapsamda, 28 Aralık 2020 itibarıyla başlayan elektrik ihracatı 1 Kasım 2021'e kadar söz konusu lisans üzerinden devam edecek.

Öte yandan, Türkiye halihazırda Gürcistan, Yunanistan ve Bulgaristan'a elektrik ihracatı gerçekleştiriyor. Energo-Pro Güney Elektrik Toptan Satış İthalat İhracat ve Ticaret A.Ş., Gürcistan'a Borçka- Akhaltsıkhe enerji iletim hattı üzerinden elektrik ihraç ediyor. Yunanistan ve Bulgaristan'a ise enterkonnekte sistem üzerinden elektrik ihracatı yapılıyor.

EPDK verilerine göre, söz konusu ülkelere geçen yıl sonu itibarıyla yaklaşık 2,8 milyar KiloWatt saat elektrik ihracatı gerçekleştirildi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, yaptığı değerlendirmede, elektrik ihracatına yönelik Türkiye enerji sektörünün son yıllarda gösterdiği atılımın gurur verici olduğunu kaydederek başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez olmak üzere bu süreçte emeği olan herkese teşekkür etti.

Türkiye'nin elektrik sisteminin komşularının elektrik ihtiyacını da karşılayacak kapasiteye sahip olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Türkiye artık bölgesine enerji veren bir ülke ve sınır ötesi elektrik ticaretimiz artmaya devam ediyor. Bir zamanlar ihtiyacını karşılayabilmek için elektrik ithal eden ülke konumundayken bugün hem yerli kaynaklardan üretimini artıran hem de ürettiğini ihraç eden bir Türkiye var. 2021’de ticaret hacmimizin daha da artacağına inanıyorum."

Kaynak: TRT Haber

Yenilenebilir Kaynaklar Bu Yıl 5 Milyar Dolarlık Enerji İthalatını Önledi

HESİAD Yönetim Kurulu Üyesi Taner Ercömert, bu yıl Türkiye'de yenilenebilir enerji santrallerinden sağlanan 120 milyar KiloWatt saat elektrik üretimiyle tutarı 5 milyar doları aşan enerji ithalatının önlendiğini bildirdi.

Ercömert, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücünün bugün itibarıyla 49 bin MegaWatt’ı geçtiğini söyledi. 

Bu yıl dünyada birçok sektörü durma noktasına getiren yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınına rağmen Türkiye'nin yenilenebilir enerji kapasitesinde görülen artışın sevindirici olduğunu belirten Ercömert, şöyle devam etti: "Günümüz itibarıyla yenilenebilir kaynaklı elektrik üretimi 120 milyar KiloWatt saati aştı. Bu üretimin 77 milyar KiloWatt saatini hidroelektrik santralleri, 24 milyar KiloWatt saati rüzgar, 11,5 milyar KiloWatt saati güneş ve 9 milyar KiloWatt saati jeotermal enerji santrallerinden sağlandı. Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen üretimle 5 milyar doları aşan tutarda enerji ithalatı önlendi. Bu, milli ekonomimize müthiş bir katkıdır."

Ercömert, böylece bu yıl Türkiye'deki elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 43'ünün yenilenebilir kaynaklardan sağlandığını dile getirdi. Ercömert, Türkiye'nin, yenilenebilir enerji kapasitesindeki artışla birlikte bu alanda Avrupa'da üst sıralarda yer aldığını ifade etti. Hidroelektrikte 31 bin 78 MegaWatt kurulu güçle Türkiye'nin Norveç'ten sonra Avrupa'da ikinci sırada yer aldığına dikkati çeken Ercömert, "Türkiye'nin hız kaybetmeden birkaç yıl içinde hidroelektrikte Avrupa'da birinci sırada yer alabileceğini düşünüyorum. Mevcut yenilenebilir enerji kapasitesiyle Türkiye dünya liginde ilk sıralara doğru yaklaşıyor. Toplam yenilenebilir enerji kurulu gücünün 2021'de 50 bin MegaWatt’ı aşacağını öngörüyorum. Ülkemizin güneş ve rüzgar enerjisinde de Avrupa'da kurulu güç sıralamasında ilk 5'e girmesinin yakın olduğunu söyleyebilirim." diye konuştu.

Türkiye'nin 95 bin MegaWatt’a ulaşan toplam elektrik kapasitesinin 31 bin 78 MegaWatt’ını hidroelektrik, 25 bin 674 MegaWatt’lık kısmını doğal gaz, nafta ve sıvılaştırılmış doğal gaz santralleri, 20 bin 300 MegaWatt’ını ise kömür santralleri oluşturuyor. Kurulu güçte rüzgar enerjisinin 8 bin 713 MegaWatt, güneş enerjisinin 6 bin 526 MegaWatt ve jeotermal enerjinin 1686 MegaWatt kapasitesi bulunuyor. Kapasitenin kalan kısmını biyokütle ve diğer kaynaklar oluşturuyor.

Kaynak: Anadolu Ajansı

Türkiye'de Enerji Dönüşümü için Yılda 12 Milyar Dolar Yatırıma İhtiyaç Var

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanan çalışmaya göre, Türkiye'nin enerji dönüşümünü gerçekleştirebilmesi için gelecek 10 yıllık dönemde yıllık 12 milyar dolar yatırıma ihtiyaç var.

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanan "2020 Yılı Türkiye Enerji Sektöründeki Dönüşümün Kısa Değerlendirmesi" başlıklı çalışmaya göre, korona virüs nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'deki enerji talebinde de büyük düşüş yaşandı.

Salgının etkisini göstermeye başladığı ilk bahar aylarında elektrik talebinde yüzde 18'e ulaşan düşüş görülürken, bu durumdan en fazla etkilenen, ithal kaynaklara bağımlı doğal gaz ve kömür santralleri oldu. Bu dönemde, spot piyasada MegaWatt saat başına elektrik fiyatı yüzde 55 azalarak 20 dolar seviyesine kadar geriledi.

Elektrik talebi düşerken, yenilenebilir enerji kaynaklarının talebi karşılamadaki oranında artış görüldü fakat yaz aylarında normalleşmenin etkisiyle Türkiye'nin elektrik talebi yeniden büyümeye başladı. Bu yıl Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarının kapasitesi salgına rağmen büyümeye devam etti ve devreye alınan kurulu gücün yüzde 98'ini bu kaynaklar oluşturdu. Rüzgar ve güneş enerjisinin toplam elektrik üretimi içindeki payı geçen yılki yüzde 10 seviyesinden bu yıl yüzde 15'e yaklaştı. Güneş ve rüzgar enerjisi kurulu güç artışı, son 5 yılda en hızlı artan elektrik üretim kapasitesi olarak öne çıktı.

SHURA'nın çalışmasında, geçen yıl Türkiye'nin toplam elektrik arzının yüzde 44'ünü oluşturan yenilenebilir enerji kaynaklarının payının 2030'da yüzde 50'nin üzerine çıkabileceği ve bu artışın ağırlıklı olarak rüzgar ve güneş enerjisinden karşılanacağı öngörüldü. Çalışmada, Türkiye'de sadece binaların çatılarında kurulabilecek güneş enerjisi potansiyelinin 15 GigaWatt seviyesinde bulunduğuna, büyüyen konut stoku ve güçlü sanayisiyle Türkiye'nin bu potansiyeli değerlendirebileceğine işaret edildi.

Salgın sonrası dönemde dünya otomobil piyasasında fosil yakıtlı araçlara talebin azaldığı vurgulanan çalışmada, Türkiye'de de 2030'da toplam araç stokunun en az yüzde 10'unun elektrikli araçlara dönüşebileceği değerlendirildi. Çalışmaya göre, Türkiye'nin yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğiyle sağlanabilecek dönüşümü yönetebilmesi için gerekli yeşil alt yapı ve esnekliği sağlayabilecek bir sisteme sahip olması gerekiyor. Bu kapsamda, enerji dönüşümü için gelecek 10 yıllık dönemde yılda ortalama 12 milyar dolarlık yatırım gerektiği hesaplanıyor. Bu yatırımın yüzde 40'ının enerji verimliliği ve elektrifikasyon, yüzde 22'sinin altyapı ve kolaylaştırıcı teknolojiler ve yüzde 17'sinin yenilenebilir enerji alanlarında gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Türkiye'de salgın ve sonrasındaki dönemde ekonomik toparlanma paketlerinin içinde enerji dönüşümünden sağlanabilecek öncelikli faydalar ekonomik kalkınma, cari açığın azaltılması, istihdam yaratılması ve çevre kalitesinin artırılması şeklinde sıralanıyor. Bu çerçevede, Türkiye'nin hedeflerini açıkça belirlediği bir "enerji dönüşümü programı" hazırlaması büyük önem taşıyor.

Çalışmayı değerlendiren SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, çerçevesi net çizilmiş böyle bir programın Avrupa Birliğinin uygulamaya koyduğu Avrupa Yeşil Düzeni'nin muhtemel olumsuz etkilerinden kaynaklanacak maliyetleri azaltacağını ifade etti.

Enerji dönüşümünü hızlandırmak için 2023 hedeflerinin devamında kapsayıcı ve uzun vadeli bir planlama gerektiğine dikkati çeken Hakman, şunları kaydetti: "Önümüzdeki 10 yılda elektrik talebindeki artışın büyük çoğunluğunun düşük maliyetli ve finansmanı daha kolay olan yenilenebilir enerji teknolojileriyle karşılanacağını öngörüyoruz. Bunun, dağıtım enerji sistemleriyle desteklenmesi istihdam açısından fırsatlar yaratacaktır. Yerel bir kaynak olan ve ekonomiye doğrudan net fayda sağlayan enerji verimliliğinin artırılması da bu dönüşümün ikinci yarısı."

Kaynak: Dünya

Enerjinin Beş Yıldızı ÇEDAŞ’ta İş Başı Yaptı

Elektrik dağıtım sektörünün yetişmiş çalışan ihtiyacına çözüm üretmek için başlatılan Enerjinin Yıldızları Projesi’nin ilk mezunları iş hayatına adım attı. Sivas Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Yüksek Gerilim Sistemleri Dalı’ndan mezun olan, başarılı beş öğrenci ÇEDAŞ’ta iş başı yaptı.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile 2018 yılında imzalanan ‘Mesleki Eğitim Protokolü’nün ardından İstanbul, Sivas ve Antalya’da belirlenen üç meslek lisesinde başlatılan Enerjinin Yıldızları Projesi’nin mezunları iş hayatına adım atmaya başladı. Projenin Sivas, Tokat ve Yozgat ayağını üstlenen Sivas Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik Teknolojileri alanında Yüksek Gerilim Laboratuvarı kuran ve Yüksek Gerilim Sistemleri Dalı’nın oluşmasına katkıda bulanan Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. (ÇEDAŞ), bölümden mezun olan başarılı beş gence iş imkanı sağlayarak sektöre kazandırdı.

Enerjinin Yıldızları Projesi’nin ilk mezunlarının daha okul biter bitmez sektörde yer aldığına işaret eden ÇEDAŞ Genel Müdürü Niyazi Kıvılcım, “Genç meslektaşlarımızın aramıza katılmasından büyük bir mutluluk duyuyorum. Enerjinin Yıldızları Projesi çerçevesinde yetişen öğrencilerimiz tüm sektöre umut veriyor. Bugün beş arkadaşımız bizimle birlikte çalışmaya başladı. Bu sayı her geçen yıl daha da artacak. Proje kapsamında şu an itibarıyla Yüksek Gerilim Sistemleri Dalını tercih eden 12. sınıftaki 18 öğrenci haftada üç gün ÇEDAŞ’ta staj yapıyor. Yine 11. sınıfta olan 16 öğrencimiz Yüksek Gerilim Sistemleri Dalı’nda eğitimlerine devam ediyor” diye konuştu.

İş hayatına ilk adımı ÇEDAŞ’ta atan Yüksek Gerilim Dalı’ndan mezun öğrenciler, şirket tarafından önce oryantasyon programına alındı. Meslek yaşamları boyunca ihtiyaç duyacakları teknik ve mesleki yetkinlikleri geliştirmek üzere modüler yapıda tasarlanan Teknik Okul Eğitim Programı’na tabi tutulan öğrencilerin sınıf içi, online, uygulamalı parkur ve işbaşı eğitimleriyle sektörde çalışabilecek donanıma sahip olmaları amaçlanıyor. Bu eğitim sürecinin sonucunda öğrenciler, Sivas’ta Divriği, Kangal, Hafik, Yıldızeli ve Zara ilçelerinde ocak ayından itibaren elektrik teknisyeni olarak görev yapmaya başlayacak.

Gençleri sektöre kazandıran proje yaklaşık üç yıl önce başladı. 27 Haziran 2018’de Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile Mesleki Eğitim Protokolü imzalanmasının ardından ÇEDAŞ’ın desteği ile Sivas Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde ‘Yüksek Gerilim Sistemleri Dalı’ açıldı. Ardından şirket, okulda öğrencilerin uygulamalı eğitimi için Avrupa standartlarında ‘Yüksek Gerilim Sistemleri Laboratuvarı’nı kurdu.

2018-2019 eğitim-öğretim yılında 11’inci sınıf öğrencisi toplam 16 öğrenci Yüksek Gerilim Sistemleri Dalı’nı tercih etti ve bu öğrenciler 2019-2020 eğitim-öğretim yılında haftada üç gün ÇEDAŞ’ta stajlarını yaptı. Bölümü tercih eden 12. sınıf öğrencilerine uygulamalı sınıf eğitimlerinin yanı sıra elektrik piyasası, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verildi. Ayrıca öğrencilerin mesleki gelişimlerine katkı sağlaması adına Akköy II Hidroelektrik Santrali’ni yerine inceleme gibi fırsatları içeren teknik geziler de düzenlendi.

Enerjisa Cihaza Bağlı 1632 Hastaya Nefes Oldu

Türkiye elektrik dağıtım sektöründe en geniş şebekenin yönetiminden sorumlu Enerjisa Dağıtım Şirketleri tarafından, cihaza bağlı hastaların enerjisiz kalmaması için Türkiye’de ilk kez devreye alınan Hasta Var sisteminden yararlanan kullanıcı sayısı 1632’ye ulaştı.

Çeşitli nedenlerle yaşamsal faaliyetlerini elektrikli cihazlarla sürdüren hastaların bulunduğu bölgedeki kesintilerde, anında merkezi uyaran Hasta Var sistemiyle, ilgili bölgenin enerjisiz kalması engelleniyor.

Hasta ve şirketin, Merkezi Uzaktan Kontrol ve Veri İzleme (SCADA) sistemi üzerinden entegre edildiği dünyadaki ilk sistem olan Hasta Var Sisteminde, kayıtlı vatandaşların bulunduğu bölgede arıza kaynaklı bir kesinti olması durumunda ise, bölgeye acilen mobil jeneratörler sevk edilerek hastaların hayata tutunması için gayret gösteriliyor.

Enerjisa Dağıtım Şirketlerinden Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. (Başkent EDAŞ) bölgesinde 1078, Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.’de (Toroslar EDAŞ) 312, İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.’de (AYEDAŞ) ise 242 kayıtlı vatandaş bu sistem kapsamında enerji alıyor. Böylece toplamda sistemden yararlanan cihaza bağlı yaşayan sayısı 1632’ye ulaşmış durumda.

Sistemden yararlanmak için önce Sağlık Bakanlığı’na elektriğe bağlı hasta olduğunu belirten belge almak için başvuru yapılıyor. Bakanlıktan alınan onaylı formlar, nüfus bilgileri, ikametgâh adresi ve ikametgâha ait tesisat numarası bölgedeki Enerjisa Dağıtım Şirketi Müşteri Hizmetleri Müdürlüğü’ne veriliyor. Sisteme kayıtlı hastaların bağlı bulunduğu bölgede elektriklerin kesilmesi durumunda, SCADA kontrol merkezinde canlı olarak kesinti bilgisi durumu alarm şeklinde gösteriliyor.  Alarm gelen bölgedeki elektrik kesintilerine öncelik verilerek, hastalar için acil enerji sağlanıyor.

Söz konusu sistem, Ankara, Bartın, Çankırı, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale ve Zonguldak’ta faaliyet gösteren Başkent EDAŞ’ta 2014 yılında, AYEDAŞ ile Adana, Osmaniye, Gaziantep, Mersin, Kilis ve Hatay’da faaliyet gösteren Toroslar EDAŞ’ta ise 2017 yılında devreye alındı.

DÜNYADAN HABERLER
Yenilenebilir Enerji 2030’da ABD’de 1 Trilyon Dolar Sermaye Yatırımı Oluşturacak

Yenilenebilir enerji ağırlıklı bir elektrik şebekesine ulaşılmasıyla, ABD’de gelecek 10 yılda 1 trilyon dolarlık sermaye yatırımı gerçekleştirilecek.

Danışmanlık firması Wood Mackenzie’nin çalışmasına göre, bu yatırımlar sonucunda 980 bin yeni istihdam oluşturulurken, perakende elektrik fiyatlarının stabilize edilmesini ve ülkenin karbon emisyonlarının yüzde 60 düşürülmesini sağlayacak. 

Hedeflenen aksiyon ve düzenleyici planlar ABD’nin gelecek 10 yılda hedeflerine ulaşması için kritik önem taşıyor. Temiz, enerji iletim altyapısının genişletilmesi ve bu alandaki geliştirme çalışmaları da ABD’nin daha temiz bir elektrik şebekesi oluşturması için gerekli görülüyor. Bu yatırımların lokal projeler olarak gerçekleştirilmesiyle ülkenin birçok eyaletinde istihdama katkı sunulması bekleniyor.

Kaynak: Smart Energy International

Almanya’nın Yeni “Yenilenebilir Enerji Yasası” 1 Ocak’ta Yürürlüğe Girecek

Alman Hükümeti, yeni yenilenebilir enerji yasasının 1 Ocak 2021’de yürürlüğe gireceğini açıkladı. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasası’nı ve diğer enerji düzenlemelerini değiştiren yasa, Almanya yenilenebilir enerjisinin büyümesi için yeni koşulları içeriyor.

Bu adımın, iklimin korunması ve daha fazla yenilenebilir enerji kaynağının kullanılması için önemli olduğunu vurgulayan Almanya Ekonomi Bakanı Peter Altmaier, “Yeni Yenilenebilir Enerji Yasası, 2030 yılına kadar yüzde 65 yenilenebilir enerji ve 2050 yılından önce karbon nötr hedefine ulaşabileceğimiz çerçeveyi oluşturuyor. Tek başına değişikliğin kapsamı, bunun enerji dönüşümü için büyük ve merkezi bir adım olduğunu gösteriyor.” dedi.

Kanun kapsamında, rüzgar ve güneş enerjilerindeki teknolojilerin önümüzdeki birkaç yıl içinde daha hızlı yaygınlaşması ve böylece 2030 yılına kadar yüzde 65’lik yenilenebilir enerji hedefine ulaşılması öngörülüyor.
Bunun yanı sıra Hükümet her yıl, yenilenebilir enerjilerin gerçekten istenen hızda genişletilip genişletilmediğini kontrol etmek için sıkı bir izleme sürecini de takip edecek.

Enerji finansmanı ile ilgili koşulların yeniden düzenleneceği değişiklik kapsamında, belediyelerin rüzgâr türbini oluşturmasına destek sağlanacak.

Tüm güneş enerjisi sistemlerinin güçlendirilmesi ve basitleştirilmesi bunun yanı sıra dijitalleşmenin de artırılması amaçlanan bu yasanın ana hedefi ise Almanya’nın yüzyılın ortalarında karbon nötr hale gelmesi.

Yeni yasa ile fotovoltaik güneş kapasitesinin 100 GW’a, karasal rüzgâr enerjisinin 71 GW’a, açık deniz rüzgâr enerjisinin 20 GW’a ve biyokütle kapasitesinin ise 8,4 GW’a çıkarılması planlanıyor.

Kaynak: Renews

İskoçya, Yeşil Hidrojen Geliştirmek için 100 Milyon Sterlin Ayıracak

İskoçya, dünyanın önde gelen yeşil hidrojen üreticilerinden biri olma hedefi kapsamında bu alan için 100 milyon sterlin bütçe ayıracağını açıkladı.

Finansman kapsamında, İskoçya’nın 2030 yılına kadar 5 GW’lık yenilenebilir hidrojen üretmesi hedefleniyor. Bu da 1,8 milyon evin enerji ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor. Hükümet, önümüzdeki yıl yayımlanacak Hidrojen Eylem Planı ile bu hedefi nasıl gerçekleştireceği ile ilgili ayrıntılı bilgi sunacak.

İskoç Hükümeti, yayımlanacak eylem planı öncesinde hidrojen kapasitesinin geliştirilmesinin hem emisyon azaltma hedeflerine ulaşmaya hem de İskoçya’da yeni ekonomik fırsatlar yaratmaya nasıl yardımcı olabileceğini açıklayan bir politika bildirisi yayımladı.

Enerji Bakanı Paul Wheelhouse, İskoçya’nın Birleşik Krallık’ta hidrojen politikası bildirisi yayımlayan ilk ülke olduğunu ve bildirinin İskoçya’nın bu yeni sektördeki potansiyelden en iyi şekilde nasıl yararlanabileceğini ortaya koyduğunu söyledi. Wheelhouse, İskoçya’nın kendi İhtiyaçları için rekabetçi bir şekilde fiyatlandırılmış hidrojen geliştirmek ve diğer Avrupa ülkelerine ihracat yapmak için dünyanın en iyi konumdaki ülkelerinden biri olduğunu ifade etti.

Daha önce Birleşik Krallık da 2021’de kendi hidrojen stratejisini oluşturacağını ve 2030’a kadar 5 GW’lık yeşil hidrojen üretimi gerçekleştireceğini açıklamıştı.

Kaynak: The National

İklim Değişikliğinin Maliyeti 2020’de Milyarları Buldu

Christian Aid tarafından hazırlanan rapor, iklim değişikliğinin etkisiyle, her biri en az 1,5 milyar dolar hasara neden olan on aşırı hava olayı tespit etti. 2020 için Maliyet Hesabı: İklim Yıkımıyla Yolu Bir Yıl raporuna göre, bu olayların onu 1,5 milyar dolardan fazla maliyete neden olurken, dokuzunun sebep olduğu hasarın bedeli 5 milyar doların üzerinde. Söz konusu tahminlerin çoğu sigortalanmış zararlara dayandığı için asıl maliyetin çok daha yüksek olduğu düşünülüyor.

Raporda gayrimenkulün daha değerli olduğu zengin ülkelerde karşılaşılan yüksek maliyetler ön plana çıksa da 2020’de yaşanan bazı aşırı hava olayları, gayrimenkulün aynı seviyede fiyatlandırılmadığı yoksul ülkelerde bile yıkıcı sonuçlar doğurdu. Güney Sudan, 138 kişinin ölümüne, bu yılın mahsulünün de yok olmasına neden olan tarihindeki en kötü su taşkınlarından birini yaşadı.

Mayıs ayında Bengal Körfezi’ni vuran ve birkaç gün içinde 13 milyar dolarlık hasar doğuran Amphan Siklonu gibi bazı felaketler kısa süre içinde olup biterken, Çin ve Hindistan’da sırasıyla 32 ve 10 milyar dolarlık hasara neden olan su taşkınları gibi aylar boyunca art arda görülen felaketler de oldu.

En yüksek maliyetle sonuçlanan on hava olayının altısı Asya’da görülürken, bunların beşi, normalden daha yağışlı geçen muson sezonuyla ilişkilendirildi. Afrika’da birçok ülkede yaşanan çekirge istilaları tarımsal mahsulü ve bitki örtüsünü talan ederken 8,5 milyar dolara ulaştığı tahmin edilen hasara yol açtı. İstilaların iklim değişikliğinin tetiklediği olağan dışı yağışlarla ortaya çıkan nemli koşullarla ilişkili olduğu düşünülüyor. 

Bununla birlikte, aşırı hava olaylarının etkisi dünyanın her yerinde hissedildi. Avrupa’da yaşanan iki ekstra tropikal siklon, yaklaşık 6 milyar dolarlık hasara yol açtı. Hem benzeri görülmemiş bir kasırga sezonunu hem de yine benzeri görülmemiş bir yangın sezonunu geride bırakan ABD’de hasarın boyutu 60 milyar doları geçti.

Nüfus yoğunluğunun daha az olduğu bazı bölgeler de ısınan dünyanın sonuçlarından mustarip. Yılın ilk yarısı Sibirya’yı vuran sıcak dalgası, Verkhoyansk şehrinde hava sıcaklığının 38 dereceye çıkarak rekor kırmasına neden oldu. Birkaç ay sonra, dünyanın diğer ucunda, Bolivya, Arjantin, Paraguay ve Brezilya, sıcak hava ve kuraklığın yol açtığı yangınlarla mücadele etmek zorunda kaldı. Bu olaylar can kaybına yol açmasa da tahrip olan alanlar nedeniyle biyolojik çeşitlilik ve gezegenin küresel ısınmaya cevap verme kapasitesi son derece olumsuz etkilendi.

Bütün bu hava olaylarının tetikleyicisi iklim değişikliği olmakla birlikte, etkilenen ülkeler arasında küresel ısınmada neredeyse hiç payı olmayanlar da yer alıyor. Atlas Okyanusu’nda görülen kasırga sezonunun en şiddetli fırtınası olan Loka Kasırgası’nın vurduğu Nikaragua ve Goni ve Vamco tayfunlarının art arda toprak kaymalarına yol açtığı Filipinler, bu ülkelere örnek verilebilir.

Yaşanan bu aşırı hava olayları, iklim için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini gösteriyor. Ortalama sıcaklık artışının Sanayi Devrimi öncesi döneme kıyasla 2 derecenin çok daha altında tutulmasını, mümkünse 1,5 derecede sınırlandırılmasını hedefleyen Paris Anlaşması beş yaşında. Kasım 2021’de Glasgow’da düzenlenecek bir sonraki iklim konferansından önce ülkelerin daha etkili sonuçlar doğuracak hedefler belirlemesi büyük önem taşıyor.

Kaynak: AlJazeera

HAFTANIN RAPORU

Yeşil Hidrojende Maliyet Düşüşü

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) raporuna göre, küresel ekonomi giderek daha karbon nötr olmayı amaçlarken, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen hidrojen enerji portföyünde temel bir bileşen olarak öne çıktı. Düşen yenilenebilir enerji maliyetleri ve gelişen elektrolizör teknolojileri yeşil hidrojeni 2030’da daha rekabetçi hale getirebilir.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK