SEKTÖRDEN HABERLER
Çiftçinin Faturasından TRT Payı Kalkıyor

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2022 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde soruları yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, TRT payının tarımsal sulama abone grubundan kaldırılmasıyla ilgili hazırlık yapıldığını ve Meclis'e gönderildiğini belirtti.

Küresel enerji fiyatlarında, beklentinin üzerinde artış olduğuna dikkati çeken Dönmez, Avrupa'da doğal gazda özellikle spot piyasalarda 1.200-1.300 doların üzerinde yüksek fiyatlar oluştuğunu söyledi. Yeni tip koronavirüs salgınından çıkışın fiyat artışlarında etkili olduğuna işaret eden Dönmez, Türkiye özelinde ise kuraklık nedeniyle tarımsal sulamanın arttığını, hidrolik santrallerin tam kapasite çalıştırılamadığını, üretilen elektrik miktarının azaldığını anlattı.

Bakan Dönmez, "Yeteri kadar su kapasitesi kullanamamamız 6 milyar metreküp ilave doğal gaz olarak karşımıza çıktı. Geçen yıl 48,5 milyar metreküp doğal gaz tüketmişken, bu yıl muhtemelen bunun 10-12 milyar metreküp üzerinde doğal gaz talebiyle karşı karşıya kalacağız" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin birincil enerji kaynakları açısından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunu belirten Dönmez, fiyatların düşmesi için dışa bağımlılığın azaltılmasının büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Dönmez, TRT payı ve KDV'lerle ilgili bir soruyu ise "TRT payının tarımsal sulama abone grubundan kaldırılmasıyla ilgili hazırlık yaptık, Meclis'e gönderdik" diye yanıtladı.

Kaynak: Yeni Şafak

Elektrikte Ek Talep Maliyetleri Artırdı

Türkiye enerjide dışa bağımlı, ülkede enerji kıt. Peki kıt olan bir şeyin fiyatının ucuz olması beklenebilir mi? Piyasa mantığıyla elbette beklenemez. Ama tüketiciler fiyatların yüksekliğinden yakınıyor. Peki dünyada ve Türkiye’de elektrik fiyatları nasıl oluşuyor, sistem nasıl işliyor? Spot elektrik fiyatlarındaki artışın arkasında ne var? Ve fiyatlar nereye gider, neden? Tüm bu sorulara Türkiye elektrik sektörünün merkezinde yer alan kurumlardan birinin, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği ELDER’in Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç Zaimler ile cevap aradık:

  • Öncelikle elektrik sektörünün konumuna ve özelliklerine kısaca değinmek isterim. Değer zincirine baktığımızda elektrik fiziksel olarak üretiliyor, iletim hatlarından iletiliyor, dağıtım şebekesi üzerinden de nihai tüketiciye ulaştırılıyor. Fiziksel akışın dışında elektriğin toptan ve perakende satış piyasaları da var. Rekabetçi bir ekonomi anlayışı perspektifinden hareketle, bu sektörün hedefi elektriğin yeterli, kaliteli ve kesintisiz şekilde olabilecek en düşük maliyetle tedariki...
  • Türkiye 2000 yılından itibaren enerji sektörünü, serbest piyasa anlayışına geçme düşüncesi içinde yeniden yapılandırdı. Bugünkü düzenleyici kurumun, EPDK oluşturulup Elektrik Piyasası Kanunu’nun çıkarılması da bu yapılaştırmanın önemli adımlarındandı. Ve bugün geldiğimiz noktada elektrik üretiminde özel sektör ciddi pay edindi. Özel sektörün daha etkin, kamunun ayak izinin azaldığı bir alana dönüştü.
  • Yaklaşık 45 milyon elektrik abonesi var. Bu tüketicileri eskiden sadece mesken, ticarethane ve sanayi aboneleri diye sınıflandırıyorduk. Bugün ise serbest ve serbest olmayan tüketiciler sınıflandırmamız var. Yani, elektriğini istediği tedarikçiden pazarlık usulüyle alabilenler ve kamunun ilan ettiği tarifelerden satın almak zorunda olanlar. Bir de arada ister pazarlık usulüyle isterse tarife üzerinden alım yapabilecek grup var.
  • Bunlardan biri en düşük tüketime sahip mesken aboneleri. En yüksek tüketime sahip grup, yani son kaynak tedarik tarifesine (SKTT) tabi dediğimiz, yıllık 7 milyon kWh’in (2022’den itibaren bu miktar 3 milyon kWh’e düştü) üzerinde elektrik kullanan aboneler ise bir diğer grup. Bu müşterileri ikili anlaşmalarla elektrik almaya teşvik eden bir sistem var.
  • Zaten tarifenin adı da oradan geliyor. Kendi tedarikçimi kendim seçip ikili anlaşma yapmak istemezsem bugünkü spot piyasa fiyatı ile ilişkilendirilmiş bir fiyattan, yani SKTT dediğimiz tarifeden elektrik tüketebiliyorum. Dolasıyla buradaki amaç piyasasının serbestleşmesi, arz talep durumuna göre tüketicinin kendi duruşunu alabilmesi, ikili anlaşmaların sağlanabilmesi. Böyle bakılınca her segmentteki elektrik faturasının alt kalemleri de birbirinden farklı oluyor. Bugün bu fatura içindeki en yüksek kalem enerji üretim maliyetidir.
  • Diyelim ki bugün 100 birim enerjiye ihtiyacınız var. Elimizdeki yenilenebilir enerji kaynaklarını, yani en ucuz, en temiz kaynakların kullanımını azami seviye çıkarırız. Bunlar rüzgar, güneş ve hidroelektrik kaynaklarımızdır. Bunların kapasitesi ile 50 birim ürettik. Kalan talebi karşılamak için de öncelikle yerli kömürlerimizi, ardından ithal kömürü kullanırız. Buna da yaklaşık 30 diyelim. Geriye kalan 20’lik kısım için de doğal gaz harcarız.
  • Pandemi öncesi talep 100 idi, sonrasında bu 115’e çıktı. Bu ek talebi karşılamak için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyuldu. Bu da doğal gaz, yani en pahalı kaynak. Bu arada hidroelektrik santrallerimiz kuraklık nedeniyle düşük üretim yapabildiğinden yerli ve yenilenebilir kaynakların payı da 50’den 40’a düştü. Bu durumda doğal gazın payını 40’a çıkarmamız gerekti. En yüksek maliyetli enerji kaynağı olan doğal gazın payı arttı. Dolayısıyla elektrik üretim maliyetimiz arttı.
  • Türkiye dahil dünyada birçok ülkede elektrik fiyatları doğal gaza bağlıdır. Maliyet uluslararası piyasada belirlenir. İthalata bağlı bir ülke olarak biz de bu maliyete katlarınız Tüketicilerin elektrik faturası içinde ithal edilen doğal gaz önemli bir yer teşkil ediyor diyebiliriz. Biz ülke olarak doğal gazın elektrik üretimindeki payını azaltacak faaliyetleri desteklemek zorundayız.
  • Serbest piyasa ekonomisinin olduğu bir yerde tüketici hangi bölgede yaşarsa yaşasın, istediği tedarikçiden enerji alabilir. Tamamen serbest piyasa uygularsan ne ulusal ne bölgesel tarifeye ihtiyaç olmaz. En ucuz elektriği kim verirse ondan alabileceğim bir sistem olmalı. Bence bölgesel tarifeye geçiş yönünde bir planlama yok.
  • Enerjide geleceği iklim/çevre, arz güvenliği ve fiyat/maliyet faktörlerinden oluşan üçlü ile tanımlamaya çalışmalıyız. Bu üç unsur arasında denge bulmak zorundasınız. Sadece iklim ayağında yenilenebilir yatırım yaparsanız bunun arz ve maliyet boyunu kaçırabilirsiniz. Yapılması gerekenleri üç başlık altında toplayabiliriz. Birincisi elektriği üretirken maliyeti azaltmalıyız. İkincisi yerli kaynakları azami derecede kullanmalı, hatta üretim teknolojilerini de ülkemizde geliştirmeliyiz. Ve üçüncüsü de enerjimizi verimli tüketmeliyiz. Özellikle sanayide verimli ekipman kullanımı şart. Ve bunları yapmak için elimizde büyük bir kozumuz var, genç ve akıllı insan kaynağımız.

Kaynak: Dünya

Türkiye’ye 3 Milyar Dolar Yeşil İklim Fonu

Paris İklim Anlaşması’nı onaylayan Türkiye’ye, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında kurulan Yeşil İklim Fonu’ndan  3 milyar 157 milyon dolar kaynak sağlanacak.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında kurulan Yeşil İklim Fonu'nun (Green Climate Fund) Türkiye'ye 3 milyar 157 milyon dolar kaynak sağlamasıyla ilgili mutabakat zaptının imzalandığını duyurdu.

İklim değişikliğinin yol açtığı sorunları ‘Yeşil Kalkınma Devrimi’yle aşacaklarını dile getiren Erdoğan, mutabakatın imzalanmasıyla kamu ve özel sektörün iklim değişikliği ile ilgili projelerine uzun vadeli ve cazip finans desteği sağlanabileceğini, bu kaynağın 12,5 milyon dolar ile 66,5 milyon dolar arasındaki bölümünün de hibe olarak kullanılacağını kaydetti. Fondan yararlanabilmek için Paris İklim Anlaşması’nı onaylamak ve ‘gelişmekte olan ülkeler’ kategorisinde olmak gerekiyor.

Kaynak: Enerji Günlüğü

Yenilenebilir Enerji Üretiminde Rekor Kıran Türkiye, Almanya, Fransa ve İtalya'yı Geride Bıraktı

Türkiye'nin rüzgar enerjisinden sağladığı elektrik 174 bin 542 MWh ile yılın en yüksek seviyesine ulaşırken rüzgarın toplam elektrik üretimindeki payı yüzde 20,2 oldu.

Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) verilerinden derlenen bilgilere göre, 25 Ekim Pazartesi günü Türkiye'de toplamda 864 bin 141 MWh elektrik üretildi. Bu üretimin yüzde 32,6'sını doğal gaz santralleri oluştururken ikinci sırada yüzde 20,2 ile rüzgar enerjisi santralleri yer aldı. Böylece Türkiye'de rüzgar enerjisinden üretilen elektrik 174 bin 542 MWh ile yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu rekor ile Türkiye, enerji ihtiyacının yüzde 19,73'ünü yenilenebilir enerjilerden karşılayan Avrupa Birliği'ni geride bıraktı.

AB'nin istatistik kurumu Eurostat tarafından paylaşılan bilgilere göre en fazla yenilenebilir enerji kullanan ülke yüzde 78,19 ile İzlanda oldu. Bu ada ülkesini İskandinav ülkeleri takip etti. Norveç yenilenebilir enerji ile ihtiyacının yüzde 74,62'sini, İsveç yüzde 56,39'unu, Finlandiya ise yüzde 43,08'ini karşıladı.

Diğer yandan en az yenilenebilir enerji kullanan ülkeler sırasıyla Lüksemburg (yüzde 7,047), Malta (yüzde 8,48), Hollanda (yüzde 8,76) ve Belçika (yüzde 9,92) oldu. Türkiye elektrik üretimindeki son performansıyla Almanya, Yunanistan, İspanya, Fransa, İtalya ve İngiltere gibi ülkeleri geride bıraktı.

Kaynak: Euronews

YEDAŞ'ın Martı Projesi’ne Ödül

Yeşilırmak Elektrik Dağıtım AŞ (YEDAŞ), yenilikçi teknolojileriyle aldığı ödüllere bir yenisini daha ekledi. YEDAŞ, sektöründe dijital dönüşüme öncülük eden bir şirket olarak, kendi kaynaklarıyla uygulamaya geçirdiği projesiyle IDC Dijital Dönüşüm Ödülleri'nde büyük bir başarıya imza attı.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan YEDAŞ Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, "Dünyanın en büyük pazar araştırma şirketlerinden biri olan IDC’nin (International Data Corporation), 2021 yılında yaklaşık 150 projenin katılımı ile gerçekleştirdiği, IDC’nin Dijital Dönüşüm Ödülleri’nde ilk 3'e girmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Yarışmaya, YEDAŞ 5.0 Dijital Dönüşüm Programı’nın en önemli kilometre taşlarından biri olan “Martı Projesi” ile katıldık. Projemiz “En İyi Dijital Altyapıların Geleceği Projesi” kategorisinde üçüncülük ödülüne layık görüldü. Sektörün bu prestijli ödülünü almış olmanın onur ve gururunu yaşıyoruz. Dijital Dönüşüm Programı’mızdaki her bir projenin hizmet kalitemizin ve müşteri memnuniyetinin artmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz" dedi.

Elektrik dağıtımı gibi kritik bir sektörde faaliyet gösterdiklerini ifade eden Genel Müdür Bora, "Şirket olarak önceliklerimizi iş sürekliliği, kaliteli hizmet ve müşteri odaklılık oluşturuyor. Bu kapsamda Martı Projesi olarak adlandırdığımız tüm bilgi teknolojileri altyapısının yenilenmesi ile YEDAŞ 5.0 Dijital Dönüşüm Programı’nın temeli atıldı. Yaptığımız yatırımlar ile tüm sunucu, depolama, yedekleme üniteleri, güvenlik duvarı altyapısını uçtan uca değişti. 3 hafta gibi kısa bir sürede, yüzlerce terabyte veri minimum kesintiyle taşınarak, başarılı bir göç projesi tamamlandı. Projenin hayata geçmesinde katkı sağlayan başta proje ekibi ve çalışanlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımıza teşekkür ederiz" diye konuştu.

SEDAŞ ’tan Düzce’ye 55 Milyon TL’lik Yatırım

Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ), hizmet verdiği bölgelerde çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Düzce’nin merkez ve ilçelerindeki bakım ve ek tesis faaliyetleri için geçen yıla kıyasla 2 katın üzerinde yatırım bütçesi ayrıldı. 213 binden fazla müşteriyi ilgilendiren proje kapsamında, şebeke yenileme ve trafo ilavesi gibi çalışmalar için toplamda 55 milyon TL yatırım yapılacak.

SEDAŞ Yönetim Kurulu ve İcra Başkanı Dr. Necmi Odyakmaz, Düzce’deki yatırım çalışmalarına hız verdiklerini dile getirerek; “Kentteki ihtiyaçlara göre planlanan projeleri yılsonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz. Tespit ettiğimiz ihtiyaçlardan yola çıkarak faaliyetine başladığımız şebeke yenileme ve trafo ilavesi gibi çalışmalarımızın çoğunu tamamladık. Düzce’de verdiğimiz hizmeti ve yatırımı sürdüreceğiz” dedi.

Bu arada elektrik hizmetinde sürekliliği sağlamayı ve kentte artan enerji talebini karşılamayı hedefleyen çalışmaların enerjili hatta yapılabilmesinin mümkün olmaması nedeniyle planlı kesintilere başvuruluyor. Müşterilerin elektrik ihtiyacını karşılamak adına zorunluluk taşıyan planlı kesintilerde, can ve mal güvenliğini koruyabilmek için hatlardaki enerji devre dışı bırakılarak önceden belirtilen süre çerçevesinde planlı elektrik kesintisi gerçekleştiriliyor. Bu sayede, yatırım ve bakım işlemlerinin emniyetli biçimde yapılabilirken, şebekelerde de teknik sürdürülebilirlik sağlanıyor.

Teknik ve dış etmenlerden kaynaklı kesintilerin önüne geçebilmek için yapılan çalışmalarda planlı kesinti yapılacak bölgelerin isimleri, 48 saat önceden SEDAŞ’ın internet sitesinden duyuruluyor. Ayrıca, müşteriler sistemde kayıtlı bulunan telefon numaralarına SMS gönderilerek bilgilendiriliyor.

DÜNYADAN HABERLER
G20 Liderleri, Küresel Sıcaklık Artışının 1,5 Dereceyle Sınırlandırılması için 'Çalışma' Sözü Verdi

G20 Liderler Zirvesi sonuç bildirisinde, küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesine oranla 1,5 derece ile sınırlamaya yönelik çabaları sürdürme ihtiyacı vurgulandı. Sonuç bildirisinde, "İklim değişikliğinin varoluşsal meydan okumasıyla mücadele etmeyi taahhüt ediyoruz. İklim değişikliğinin etkilerinin 1,5°C'de 2°C'den çok daha az olacağını ve 1,5°C'yi tutturabilmek için acil önlem alınması gerektiğini kabul ediyoruz." ifadeleri yer aldı.

Dünyanın en büyük 20 ekonomisini bir araya getiren G20’nin İtalya’nın ev sahipliğinde Roma’da gerçekleştirilen Liderler Zirvesi’nin sonuç bildirgesinde, küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesine oranla 1,5 derece ile sınırlama hedefine yönelik "etkili ve anlamlı" eylemlerin sürdürülmesi ihtiyacı vurgulandı. İki gün süren zirvenin ardından tüm G20 üyeleri tarafından imzalanan 61 maddelik bir sonuç bildirisi yayımlandı.

Gelecek yıla kadar yeni kömürlü elektrik üretim tesislerine uluslararası kamu finansmanı sağlanmasına son verilmesi taahhüdüne yer verilen bildiride, yurt içinde elektrik üretiminde kömürden aşamalı olarak çıkış için herhangi bir hedeften bahsedilmemesi dikkati çekti.

Kaynak: NYT

AB Ülkeleri Enerji Fiyatlarına Karşı Ortak Tutum Belirleyemiyor

AB üyesi 27 ülkenin ilgili bakanları, doğal gaz ve elektrik fiyatlarında yaşanan yükselişi ve bu duruma karşı alınabilecek önlemleri görüşmek üzere Lüksemburg'da bir araya geldi. Toplantı bitiminde açıklamalarda bulunan AB Komisyonu'nun Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson, bakanların enerji fiyatları konusunda atılabilecek adımları belirlemeye çalıştığını söyledi.

Simson, pek çok bakanın nükleerin yeşil yatırım sınıflandırmasında yer almasını istediğini ifade ederek, "Her üye ülke, hangi enerji kaynaklarını kullanacağına kendisi karar verir. Ülkelerin karbon nötr olmak konusunda kendilerine özgü yolları vardır. Nükleer enerji, düşük karbonlu bir enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir. Ama burada nükleer atıkların olası çevresel etkileri konusunda görüşler ayrışıyor" diye konuştu.

Bazı üye ülkelerin elektik fiyatları oluşumunda yenilenebilir ile doğal gaz kaynaklarının "ayrıştırılmasını" içeren bir teklif sunduğunu bildiren Simson, bu ülkelerin, iki kaynaktan üretim fiyatlarının ortalaması alınarak elektrik fiyatları belirlenmesini istediklerini söyledi. Simson, "Çeşitli kaynaklardan farklı biçimde fiyatların oluştuğu bir sistemin pratikte nasıl uygulanabileceği ve bunun mevcut elektrik piyasası tasarımına daha iyi bir alternatifi olup olmadığı tam olarak net değil" dedi.

Söz konusu teklife karşı mevcut piyasa tasarımını destekleyen çok sayıda ülke olduğunu aktaran Simson, "Mevcut modelin değiştirilmesi piyasa öngörülebilirliğini, rekabetçiliği ve yeşil dönüşümü riske sokabilir. Elektrik üretimindeki mevcut model, her zaman arz ve talebi bir araya getiriyor" ifadelerini kullandı.

Simson, AB üyesi bazı ülkelerin ortak doğal gaz tedarik sözleşmeleri yapılmasını istediğini, bu sistemin de olası fayda ve zararlarının değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

AB Dönem Başkanı Slovenya'nın Altyapı Bakanı Jernej Vrtovec de Avrupa'nın iklim dostu ve enerjide bağımsız olması hedefini yakalaması için yenilenebilir enerjiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini söyledi. Vrtovec, yapılacak yatırımlara rağmen enerji ihtiyacının sadece yenilenebilir kaynaklardan sağlanamayacağını, Avrupa'da elektrik üretiminde nükleer teknolojilerin de kullanılması gerektiğini kaydetti.

Toplantıda nükleer enerjinin yoğun biçimde tartışıldığını ifade eden Vrtovec, bazı ülkelerin, AB Komisyonu'nu nükleerin sınıflandırma çalışmalarını hızlandırmaya çağırdığını aktardı. Vrtovec, "AB üyesi pek çok ülke uzun vadede nükleer enerjinin çözümün bir parçası olduğunu düşünüyor. Biz yenilenebilir ve nükleerin enerji bağımsızlığına ve ilkim hedeflerine katkı sağlayacağına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

AB ülkeleri arasında enerji tartışmalarında çeşitli gruplaşmalar dikkati çekiyor. Mevcut sistemde AB'deki toptan elektrik fiyatı, toplam elektrik talebini karşılamak için ihtiyaç duyulan son üretici tarafından ve genellikle doğal gaz santrallerince belirleniyor.

Almanya, Hollanda, Avusturya, Lüksemburg, Danimarka, Finlandiya, Estonya, İrlanda ve Letonya artan enerji fiyatlarına karşı AB elektrik piyasasının revize edilmesine karşı çıkıyor. Enerji fiyatlarının ilkbaharda ortalama seviyelere dönmesinin bekleyen bu ülkeler, AB gaz ve elektrik piyasalarının uzun yıllarda ve kademeli biçimde inşa edildiği, enerji piyasalarının tasarımına müdahalenin çok dikkatli düşünülmesi gerektiğini düşünüyor.

Fransa, İspanya, Yunanistan, Çekya ve Romanya gibi ülkeler AB doğal gaz ve elektrik piyasalarının reform edilmesi ve elektrik üretimindeki kaynak fiyatlarının ayrıştırılması gerektiğini savunuyor. Başını Fransa'nın çektiği 10'a yakın ülke, nükleer santrallerin önemine işaret ediyor. Bu ülkeler, nükleer enerji santrallerinin AB sürdürülebilir ve yeşil finansal yatırım sınıflandırmasında yer almasını talep ediyor.

Aralarında Polonya ve Macaristan'ın bulunduğu bazı ülkeler, enerji fiyatlarındaki yükselişten AB'nin iklim dostu dönüşümünü sağlamayı hedefleyen Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili düzenlemeleri sorumlu tutuyor.

Aralarında İspanya, Yunanistan ve Bulgaristan'ın da yer aldığı bazı ülkeler de enerji fiyatlarının acilen düşürülmesi için katı tedbirler uygulanmasını, bir şekilde piyasalara ve fiyatlara müdahale edilmesini istiyor.

Kaynak: AA

Putin Avrupa'ya Vanaları Açıyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gazprom'a Rusya'nın kendi gaz stoklarını doldurduktan sonra Avrupa'nın doğal gaz depolarına gaz sevkiyatına başlaması talimatını verdi. Rusya'nın doğal gaz ihracat tekeli Gazprom'un yöneticisi Alexei Miller, Rusya'nın stoklarının 8 Kasım'a kadar dolacağını ifade etti.

Asya ve Avrupa'daki doğal gaz fiyatları bu yıl aniden rekor seviyelere tırmanırken gösterge Hollanda spot gaz fiyatları yıl başından bu yana yüzde 365 artış kaydetti. Spot fiyatların sıçramasında ekonomilerin salgın hastalıktan toparlanması, artan talep ve stoklardaki düşüş etkili oldu.

Miller televizyonda yayımlanan kabine toplantısında Putin'e, "Rusya'daki yer altı depolama tesislerine (gaz) sevkiyatını tamamlar tamamlamaz Gazprom gazımızı Avrupa'daki depolama tesislerine sevk etmeye başlayacak" dedi.

Putin, bunun Avrupa enerji piyasalarındaki sıkıntılı durumu iyileştireceğini söyledi. Gazprom'un 1 Kasım'a kadar yurt içi depolamada hedeflenen 72.6 milyar metreküp (bcm) seviyesine ulaşacağını ve 8 Kasım'a kadar stokları tamamen doldurmuş olacağını söyledi.

Kaynak: Bloomberg

Çin, Rusya’dan Alacağı Elektriğin Miktarının İki Katına Çıkarılmasını İstedi

Çin’in, Rusya’nın en büyük elektrik üretim ve dağıtım şirketi, Inter RAO’ya başvurarak, buradan temin edeceği elektriğin miktarının yaklaşık iki katına çıkarılmasını istedi.  Rusya’da elektrik ihracatı yetkisine sahip tek şirket olan Inter RAO’nun Yönetim Kurulu Üyesi Aleksandr Panin, gazetecilere yaptığı açıklamada, Çin’in şirkete elektrik arzını artırması için başvurduğunu söyledi.

Çin’e ayda yaklaşık 285 milyon kWh elektrik tedarik ettiklerini belirten Panin, “Ayda 555 milyon kWh talep ettiler. Kasım ve aralık için neredeyse iki kat daha fazla talep edildi ve bunun neredeyse tümünü karşılayacağız. Bu yıl Çin’e rekor düzeyde elektrik sağlamayı umuyoruz” dedi.

Çin’in çok sayıda bölgesinde özellikle kömür arzındaki sıkıntılar nedeniyle yaşanan elektrik kesintisi hayatı olumsuz etkiliyor. Rusya’nın geçen yıl Çin’e elektrik ihracatı 2019’a kıyasla yüzde 1,3 azalarak 3 milyar kilovatsaat seviyesine gerilemişti.

Kaynak: Sputniknews

HAFTANIN RAPORU

Türkiye’de Elektrik Üretimi Kaynaklı Emisyonlar 10 Yılda Yarıya İndirilebilir

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Türkiye ekonomisinin iklim değişikliğiyle mücadelede  ‘net sıfır‘  hedefine ulaşmak için nasıl bir yol izlemesi gerektiğini ortaya koyan ‘Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası: 2050’de Net Sıfır’ Raporu’nu paylaştı.

İPM’nin yeni raporuna göre, Türkiye'nin net sıfır hedefine ulaşabilmesi için 2035'te elektrik sektörünü büyük ölçüde kömürden çıkararak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekiyor. Raporda ekonomide yapılacak düzenlemelerle Türkiye’nin, karbonsuzlaşma hedefine 30 yıl içinde ulaşabileceği ifade ediliyor.

Net Sıfır Senaryosu’na göre, net sıfır hedefi doğrultusunda, tüm sektörlerde enerji tüketimi kaynaklı CO2 emisyonlarının 2018 seviyesine göre 2030’da yüzde 37, 2050’de ise yüzde 80 azalarak 74 milyon ton CO2’ye inmesi mümkün. Sanayiden kaynaklanan proses emisyonları da hesaba katıldığında, ekonomi genelindeki CO2 emisyonları 2018’e göre 2030’da yüzde 32, 2050’de ise yüzde 70’e yakın azalarak 132 Milyon ton CO2’ye gerileyebilir. Sonuçlar, Türkiye’nin bir dönüm noktasında olduğunu gösteriyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

Rapor sunumunu BURADAN izleyebilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK