SEKTÖRDEN HABERLER
Bakan Dönmez: Enerji ve Doğal Gaz Desteği 200 Milyar TL’yi Aşacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Yeni Şafak’a konuk oldu. Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, yazarları, yazı işleri müdürleri, birim şefleri ve muhabirlerinin katıldığı sohbet toplantısında soruları cevaplandıran Dönmez, tüketiciyi yakından ilgilendiren önemli bilgiler paylaştı.

Elektrik ve doğal gazda sağlanan destekler, enerji birim fiyatları, Karadeniz doğal gazının şebekeye ulaştırılması için yapılan çalışmalarda gelinen son durum ile doğal gaz ve petrol aramalarında yeni rezerv keşiflerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Fatih Dönmez, milyonlarca abonenin merak ettiği desteklerin süreceğini ifade etti. Küresel riskler nedeniyle enerji piyasasında yaşanan gelişmeleri anlatarak konuşmasına başlayan Dönmez, bazı ülkelere uygulanan ambargolar ve o ürünlere erişime engel konulması nedeniyle arz ve talep dengesinin bozulduğunu dikkat çekti. Dönmez, “Teknik olarak herhangi bir kısıtlama olmasa bugün arz ve talep dengede olacak ve fiyatlar bu seviyede olmayacaktı” dedi.

Türkiye için arz güvenliği konusunun en kritik konulardan biri olduğunu vurgulayan Fatih Dönmez, şöyle devam etti: “Petrol, doğal gaz ve kömür ya da ikincil ürün olarak elektriğin, bulunabilirliği son derece önemli. Teknik altyapımızda bir sıkıntımız yok. Kaynak bazından da anlaşmaların hepsi yapılmış durumda. Kaynak ülkesinden sevk edilen miktarda bir kısıtlama olmadığı sürece herhangi bir sıkıntı yaşamayacağız. Ama sorunun çözümü enerjide bağımsız olmak bu bağımlılığı bitirmek. Bunun için son yıllarda yaptığımız petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının meyvelerini almaya başladık.”

Bakan Dönmez’in Yeni Şafak’ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:

- Karadeniz’deki doğal gaz üretimi ne zaman 40 milyon metreküpe ulaşır?

Petrolde ithalatımız toplam ihtiyacımızın neredeyse yüzde 92 seviyesinde. Yüzde 8'lik bir üretimimiz var. Doğal gazda daha kötü. Yüzde 1 üretimimiz var. Yüzde 99'nu ise ithal ediyoruz. Ama bu Karadeniz'deki keşifle birlikte bu oranları tersine çevirmeye başlayacağız. İlk fazda 10 kuyu tamamlayacağız. 10 kuyudan günlük 10 milyon metreküplük bir üretim hedefliyoruz. Önümüzdeki 4 yıl içerisinde 10 kuyuyu 40 kuyuya tamamlayacağız. Böylece 40 milyon metreküpe ulaşmış olacağız. Maksimum üretime ulaştığında Türkiye'deki hanelerin doğal gaz ihtiyacının hemen hemen tamamını kendi gazımızla karşılar hale geleceğiz. Hem deniz hem de karada çok ciddi çalışma var. Şu anda 5 bin 200 kişi çalışıyor. Karadeniz’de şuan 3’ü sondaj olmak üzere 34 gemimiz var. Bu rakam Temmuz-Ağustos gibi 45’e ulaşacak. Biz Filyos'u kıyı lojistik merkezi olarak değerlendiriyoruz.

- 2023 gibi bir eşik var önümüzde. Enerji politikanızın dışında, belki vergi kısmında siyaseten başka tedbirler alma mecburiyetiniz yok mu?

Şu anda enerji fiyatlarında dışarıya da bağımlı olduğumuz için çok kontrol edilebilen bir alan değil. Özellikle hane halkına bu aşırı artışları yansıtmamak için hükümetimiz olarak hem geçen yıl hem de bu yıl ciddi destek sağlıyoruz. Geçtiğimiz bu yıl bu rakam elektrikte 20 milyar civarındaydı. Bir de biliyorsunuz akaryakıtta da ÖTV almamıştı. Akaryakıtı bir kenara koyduğumuzda 100 milyarlık bir destek vardı. Bu sene elektrikte ve gazda 200 milyar liranın üstünde olacak. Destek oranları aşağı yukarı aynı devam ediyor. Hazinenin de taşıyabilecek bir yükü var. Önümüzdeki yıl kendi gazımızı aldığımızda yurt dışı fiyatlarına göre daha çok ekonomik olduğunu görüyoruz. O zaman belki pozitif yaklaşım içerisinde olabiliriz.

- 100 bin liralık arabayı kullanan da sizin verdiğiniz sübvansiyonlu benzini kullanıyor, 500 bin liralık arabaya binen de bu sübvansiyondan yararlanıyor. Yalıda oturan da gecekonduda oturan da aynı sübvansiyona tabii doğal gazı ödüyor. Bu sübvansiyonları gelir durumuna göre ayarlamak mümkün mü?

Son derece önemli bu. Elektrikte kademe uygulamasına geçtiğimizde bu yıl başında tam sizin bu dediğinizi düşünmüştük. Geliri fazla olan bir miktar daha fazla tüketiyor. Dolayısıyla işte ikinci kademede biraz gerçek maliyetlerle yüzleşmiş olur ama bizim birinci kademe dediğimiz kısım ilk başta 150 kilovatsaat ile başlayıp şimdi 240 kilovatsaat ile devam eden kısımda orta ve dar gelirli ailelerin istatistikleri elimizde. Bunu görebiliyoruz. Buradan hareket edilmesinin doğru olacağını düşünüyoruz. Şu anda birinci kademeye girenlerin oranı yüzde 75. Yani yüzde 25’lik kısım aşağı yukarı 300 lirayı geçerse ikinci kademe oluyor.

- Bu tasarruf anlamına gelmiş olabilir mi?

Evet çok güzel. Biz vatandaşımızda bir farkındalık oluşturduğumuzu gördük. Herkes dün ihmal ettiği tasarruf yolundaki davranışlarını yeniden sergilemiş oluyor. Daha dikkatli kullanarak hem kendi bütçelerine hem devlet bütçesine katkı vermiş oluruz. Çünkü biz bu enerjiyi yurt dışından dövizle ithal ediyoruz. Biz vatandaşımıza TL ile satıyoruz ama yurt dışından petrolü, doğal gazı ve kömürü dövizle alıyoruz.

- AB yaptırımları sürerken Türkiye Rus gazını alıp satabilir mi?

Yok. Şimdi arkadaşlar bir ürünü aldığınızda eğer satıcı taraf size export hakkı vermezse onu tekrar satamazsınız. Bizim anlaşmalarımızda da re-export ile ilgili hususlar ancak izne tabi. Bugüne kadar da biz aldığımız gazı iç piyasada tükettik. Onun için de böyle bir şey hiç gündeme gelmedi. Bugünden sonra bu olur mu olmaz mı, o konuda bugünden bir değerlendirme yapmak doğru değil.

- Yeşil Mutabakatı rafa kaldıran Avrupa ülkelerinin kömür ve nükleer enerji santraline kadar yeni projeleri gündeme getirdiğini görüyoruz. Türkiye kısa orta uzun vadede enerji kompozisyonunu nasıl planlıyor?

Şimdi biz tabi kaynak çeşitliliği ile birlikte dengeli bir portföyden yanayız. Birincisi azami ölçüde yenilenebilir kaynakları kullanmamız gerekiyor. Şu anda yenilenebilirin elektrik kurulu gücü içerisindeki payı yüzde 54. Sonra yerli kaynaklar, ki yenilenebilir kaynaklar da bir yerli kaynaktır onu da söyleyeyim. Rüzgârı ve güneşi yerli kaynak olarak görüyoruz aynı zamanda. Orada da bir yüzde 10’luk bir pay var. Demek ki yüzde 64-65 civarı yerli ve yenilenebilir kaynaktan bahsediyoruz. Yani politikalarımızın öncelikleri böyle.

- Son zamanlarda hem eski kuyularda sondajlar yapılıyor hem de yeni sondajlar var. Yeni bir müjde var mı yakında?

Petrolle ilgili, TPAO son 4-5 yılda günlük 41.000 olan üretimimizi 61.000 varile çıkarttı. Yani yüzde 50’lik bir artış var ama yeter mi yetmez. Özel sektör üretimi de yaklaşık 15.000 varil. Tüketimimizin yüzde 8’ini üretiyoruz. Geçmişte güvenlik problemi nedeniyle giremediğimiz, araştırma yapamadığımız birçok sahaya şimdi güvenlik birimlerimiz temizleyip bize veriyor. Gabar’da ‘Şehit Esma Çevik Sahası’ olarak isimlendirdiğimiz sahada iki tane üretim kuyusu açtık.Günlük üretimleri 2000 ila 3000 varil arasında. Geçmişte kapatılmış kuyular var. O kuyulardan tekrar değerlendiriyoruz. Üretime aldıklarımız var. Şimdi İç Anadolu ve Batı Anadolu’ya doğru kaydırıyoruz. Adana’daki petrol keşfini yakında ilan edeceğiz.

Kaynak: YENİ ŞAFAK

Enerji Sektöründe “Ar-Ge Eğitim ve Yaygınlaştırma Çalıştayı" Yapıldı

“AR-GE’ye yapılan yatırım Türkiye’nin geleceğine yapılan yatırımdır” şiarıyla faaliyetlerini sürdüren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu alanda önemli bir etkinliğe daha imza attı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, Enerji Uzmanlar Derneği ve ELDER işbirliği ile 15-18 Haziran tarihleri arasında elektrik dağıtım şirketlerinin Ar-Ge yetkilileri ve sahada görevli personelin katıldığı “AR-GE Eğitim ve Yaygınlaştırma Çalıştayı” düzenlendi.

3 gün süren çalıştayda;

- Üretilen AR-GE ürünlerinin saha da kullanımı ile ilgili sunumlar yapıldı…

- Sahada kullanılacak bazı prototiplerin fiziki tanıtımı yapıldı…

- Ürünlerin ticarileşmesi aşamasına yönelik olarak patent uzmanları bilgi verdi.

Çalıştay hakkında bilgi veren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu AR-GE Komisyonu Başkanı Serkan Doğan: “EPDK Başkanımızın da hep vurguladığı gibi AR-GE’ye yatırım Türkiye’nin geleceğine yatırımdır. Biz de çalışmalarımızı hep bu doğrultuda yürütüyoruz. Bu verimli çalıştay kapsamında -bir mühendis için en büyük haz olan- üretim aşamasında kendisinin de yer aldığı bir ürünün sahada kullanılırken görülmesi heyecanını yaşadık. Son derece enerjik bir çalıştay oldu. Bütün katılımcılara teşekkür ederiz” dedi.

Çalıştay kapsamında ayrıca Ar-Ge proje ödüllerine layık görülen şirketlere ödülleri verildi.

750 Bin Dönüm Devlet Arazisi Güneş ve Rüzgar Yatırımlarına Açıldı

18 ilde devlete ait 750 milyon metrekare arazi güneş ve rüzgâr enerji santrallerinin kurulması için yatırımcıların kullanımına açıldı. Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Isparta’da yaptığı konuşmada yenilenebilir enerjiye ilişkin bir açıklama yaptı. “Kendi enerjimizi, kendi elektriğimizi üreteceğiz” diyen Kurum, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte 18 ilde devlete ait 750 milyon metrekare, yani 750 bin dönüm araziyi güneş ve rüzgâr gibi yenilenebilir enerji santrallerinin kurulması için yatırımcıların kullanımına açtıklarını kaydetti. Kurum açıklamasında, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde ve enerji ihtiyacının karşılanmasında yükseliş dönemine geçildiğini de kaydetti. 

Kaynak: ENERJİ GÜNLÜĞÜ

İlk Yerli Rüzgar Türbini Aselsan-EÜAŞ'tan

Aselsan ve Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ), yerli imkanlarla üretilecek ilk rüzgar türbinini, Türkiye’nin ilk rüzgar santrallerinden Çeşme’deki Alaçatı Rüzgar Enerji Santrali’nin (ARES) sahasına 2024 yılında dikmeyi hedefliyor. Aselsan ve Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ), Türkiye’nin enerji ekipmanları alanındaki yerlileşme çalışmalarına birlikte geliştirecekleri yerli rüzgar türbinleri ile katkı sunmaya hazırlanıyor.

Aselsan ve EÜAŞ, tasarımı, yazılımı ve üretimi yerli imkanlarla gerçekleştirilecek bir rüzgar türbini geliştirmek amacıyla işbirliğine gidiyor. İki kurumun koordineli çalışmalarıyla üretilecek ilk rüzgar türbini, Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrallerinden, Çeşme’deki ARES) sahasına dikilecek. Aselsan tarafından daha önce rüzgar ölçüm direği dikilen sahada veri toplanmaya devam ediliyor. Bu arada geliştirilecek yerli rüzgar türbininin jeneratör ve güç dönüştürücü kısımlarının tasarımı tamamlandı. Rüzgar türbinlerinin kurulacağı sahada zemin etütleri de gerçekleştirildi.

Planlama dahilinde Aselsan ve EÜAŞ işbirliğiyle geliştirilip üretilecek ilk rüzgar türbini 2024 yılında Alaçatı RES’e dikilecek. İlk olarak her biri 4 megavat gücünde iki adet rüzgar türbini EÜAŞ’ın işlettiği Alaçatı RES sahasında dönmeye başlayacak. Daha sonra türbinlerde seri üretime geçilmesi planlanıyor.

Rüzgar enerjisi ile Türkiye'nin tanışması yaklaşık 25 yıl önce İzmir’de gerçekleşti. İlk rüzgar santralleri 1998’de İzmir’in Çeşme ilçesinde kuruldu. Santraldeki ekipmanların yüzde 100’ü yurt dışından getirildi. İlerleyen yıllarda RES projeleri çoğalırken ekipman yatırımları da ortaya çıktı. Türbin kulesi üretimi ile başlayan yerlileşme kanat üretimiyle devam etti. Dünyanın önde gelen kule ve kanat üreticisi firmaları da Türkiye’ye yatırım yaptı. Türkiye’de üretilen kule ve kanatlar dünyada 100’den fazla ülkede kullanılmaya başlandı. Yerli rüzgar türbinini üretmek konusunda Aselsan ve EÜAŞ işbirliğine gitme kararı aldı.

Yaklaşık 25 yıl önce özel sektör eliyle kurulumuna başlanan ARES, lisans süresinin dolmasına kısa bir süre kala, borçlarını ödeyemediği gerekçesiyle kamu adına EÜAŞ tarafından devralınmıştı. EÜAŞ, ARES lisans sahasını, Türkiye’nin yerli rüzgar türbini ekipmanları Ar-Ge çalışmalarında değerlendirmeyi kararlaştırmıştı.

Kaynak: DÜNYA

Fırat EDAŞ, Bingöl’e Yatırımlarını Sürdürüyor

Fırat Elektrik Dağıtım AŞ (Fırat EDAŞ), kaliteli ve kesintisiz enerji arzı sunmak hedefiyle, Bingöl ili ve ilçelerinde elektrik şebekelerini yenileme ve yer altına alma çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

Fırat EDAŞ Bingöl İl Müdürlüğü, Genç ilçesinin büyük bölümünde şebeke yenileme ve iyileştirme çalışmalarını tamamladı. Birçok güzergahta elektrik tesisleri yer altına alınarak bölge modern bir görünüme kavuşturuldu. Mevcut trafo binalarının iç ve dış tadilatlarının gerçekleştirildiği ilçede modern aydınlatmalar devreye alındı. Proje kapsamında ayrıca, üç yeni trafo eklenerek bölgenin enerji kalitesi artırıldı.

İlçe genelinde olumsuz görüntü oluşturan tesisler, yer altına alınarak bölgenin çehresi modern bir görünüme kavuşturuldu. Kentteki mevcut trafo binalarının iç ve dış tadilatları gerçekleştirilirken; çalışmaların tamamlanması ile birlikte belirtilen güzergahta modern aydınlatmalar devreye alındı. Ayrıca yeni üç adet trafo ilavesi ile de bölgenin enerji kalitesi artmış oldu. Arıza kaynaklarını en aza indirgemek için ve bölgedeki yeni yapılaşmalara paralel enerji tedariki anlamında güç artırımları ve ilave trafo çalışmaları yapılmaya da devam edecek. Şirketten yapılan açıklamada, Genç’in kalkınmasına katkı sağlamak ve abonelerin yaşam kalitesini yükseltmek hedefiyle, arıza kaynaklarını en aza indirmek için bölgede enerjide güç artırımlarının ve ilave trafo çalışmalarına hız kesmeden devam edileceği bilgisi verildi.

Toroslar EDAŞ Hatay’a 8 Yılda 1,5 Milyar TL’lik Yatırım Yaptı

Hizmet verdiği tüm illerde kaliteli ve kesintisiz enerji hedefiyle faaliyetlerini sürdüren Toroslar EDAŞ, Hatay’daki çalışmalarına elektrik dağıtım faaliyetlerinin özel sektöre devredildiği 2013 yılından bu yana aralıksız devam ediyor.

Toroslar EDAŞ elektrik dağıtım faaliyetlerinin özel sektöre devredildiği 2013’ten 2021 yılı sonuna kadar, Hatay özelinde 1 milyar 500 milyon lira (2021Haziran fiyatlarıyla) tutarında yatırım gerçekleştirdi. Elektriğin modern hayatın her aşamasında taşıdığı önemin bilinciyle çalışmalarını sürdüren şirket, mevzuata tam uyumla yerine getirdiği faaliyetleri çerçevesinde yeni yatırımları devreye aldı, ayrıca şebeke ve ekipmanların bakımlarını da tamamladı. Şirketin çalışmaları hakkında şu bilgiler verildi:

1,5 milyar lira tutarındaki yatırımlara ek olarak şirket, 2017-2021 yıllarını kapsayan dönemde 82 milyon lirayı aşkın bütçeli bakım çalışması gerçekleştirdi. Bakım çalışmaları kapsamında 27 bin 432 kilometre havai/yeraltı şebeke hattı bakımı ile 33 bin 316 adet ekipman ve şebeke unsuru iyileştirildi. Ana sorumlulukları arasında elektrik dağıtım şebekesinin; işletilmesi, olası yıpranmalara karşı bakımı, sel, yoğun kar, fırtına gibi doğa olayları veya 3’üncü şahıs kaynaklı arızaların onarımı ve artan enerji talebine yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi gibi faaliyetler bulunan şirket, devir tarihinden bu yana Hatay’ın gücüne güç kattı.

Toroslar EDAŞ bu süreçte yeraltı şebeke uzunluğunu yüzde 345, trafo kurulu gücü ise yüzde 55 oranında artırarak ihtiyaca yönelik çözümler sundu. Bu kapsamda Hatay’a 819 megavat kurulu gücünde olan bin 278 adet trafo, bin 861 kilometre yeraltı alçak gerilim hattı, 980 kilometre yeraltı orta gerilim hattı, bin 666 kilometre havai alçak gerilim hattı ve 616 kilometre havai orta gerilim hattı şebeke unsurları elektrik dağıtım şebekesine ilave edildi. Şebeke bakım ve arıza işlemlerini de aynı kalite ve özveriyle karşılayan şirket, 8 yıldır hizmet verdiği Hatay’da 331 bin 507 adet arızaya hızla müdahale ederek enerji arzı ve sürekliliğini sağladı.

Şirket hem artan enerji talebini karşılamak hem de doğası gereği süresi ve zamanlaması belirsiz olan arıza kaynaklı plansız kesintileri engellemek için yatırımlarını sürdürdü.

Yatırımların devreye alınmasında saha çalışanlarının İş Sağlığı ve Güvenliği için zorunlu olan planlı kesintileri dikkatle gerçekleştiren şirket, bu kesintilerin müşterileri olumsuz etkilememesi için kesintiye ilişkin zaman ve konum bilgilerini 48 saat öncesinden internet sitesinde paylaştı. İletişim ve adres bilgilerini güncel tutan müşterilerine de bu bilgileri kısa mesaj yoluyla iletti.

DÜNYADAN HABERLER
G7 Liderleri, Rusya’yı Petrol Gelirlerinden Mahrum Bırakmayı Planlıyor

Ukrayna ihtilafı, Almanya'nın Bavyera bölgesindeki asırlık bir dağ kalesinde düzenlenen G7 zirvesinin merkezinde yer aldı. Liderler, Rus altını ithalatının yasaklanması da dahil olmak üzere Rusya ekonomisini izole etmek için yeni adımlara karar vererek yeni yaptırımlar açıkladı.

G7 liderleri Rusya'yı petrol gelirlerinden mahrum bırakmaya ve çatışmanın ekonomik etkilerini azaltmak için çalışıyorlar. Bu amaçla liderler, yükselen petrol fiyatlarına bağlı Rusya'nın gelirlerinin artmasını sınırlamaya çalışmak anlaşmaya yaklaştılar. Rus petrolünün en büyük alıcılarının yaptırımları kabul edip etmeyecekleri de dahil olmak üzere ayrıntılarda sona gelindi. ABD'li yetkililer planın işleyeceğinden emin görünüyorlar.

Bu arada konuya yakın bir kaynağın açıklamasına göre, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky, internet üzerinden katıldığı G7 liderler zirvesinde, liderlere Ukrayna'daki savaşın 2022'nin sonuna kadar sona ermesini istediğini söyledi. Zelenskiy ile görüşmelerinin ardından ortak bir açıklama yapan liderler, Ukrayna'yı "gerektiği sürece" desteklemeye devam etme sözü verdiler.

Kaynak: CNN

Birol: Enerjide Ticaret Yolları Değişecek, Yeni Ortaklıklar Gündeme Gelecek

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, Ukrayna’nın işgali ardından derinleşen enerji krizi ile ticaret yollarının değişeceğini, yeni ortaklıkların gündeme geleceğini ve teknoloji yatırımlarının artacağını kaydetti.

Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi - IICEC tarafından düzenlenen "Enerji Güvenliği, Temiz Enerji & Finansmanın Rolü" temalı konferansta konuşan Fatih Birol, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 24 Şubat’ın enerjide bir milat olacağını düşündüğünü söyledi. Yaşanan enerji krizi ve bu krizin tetiklediği gıda ve iklim krizlerine dikkat çeken Birol, önümüzdeki sürecin birçok değişikliğe sahne olacağını kaydetti. Birol yaptığı değerlendirmede, Dünya ilk global enerji krizini yaşıyor. Şu anda ilk global enerji krizinin ortasındayız. Ve benim düşüncem bu enerji krizinden kısa bir süre içinde dünyanın çıkması mümkün gözükmüyor. Ve bu enerji krizi beraberinde başka krizler de getiriyor. Bunlardan bir tanesi gıda sektöründe yaşadığımız kriz. Çünkü doğal gaz, gübre üretiminde en önemli girdilerden bir tanesi. Doğal gaz fiyatlarının yukarı doğru çıkması gübre fiyatlarının artmasına neden oluyor. Bu da enerji krizinin yanında bir de gıda krizi getiriyor. Birçok ülkeyi özellikle Afrika, Asya ve Latin Amerika’yı ciddi olarak etkileyen bir konu” dedi.

Daha önce de krizlerin yaşandığını ancak bu krizin farklı olduğunu belirten Birol, 70’lerde yaşananın bir petrol krizi olduğunu, şimdi ise hem petrol hem doğalgaz hem kömür hem elektrik bunların hepsinde ciddi olarak sorunlarla karşı karşıya kalındığını kaydetti. Birol, “Çok zor günler geçirdik ve bence çok daha zor günler geçireceğiz. Ama beraberinde aynı 70’lerdeki krizlere olan tepki gibi bir tepki gelecek onu da görüyorum. Ülkeler böyle sadece ellerini kollarını bağlayıp durumu seyretmeyecekler ve buna da esasında biz önderlik ediyoruz. Nasıl politikalar geliştirilebilir, hangi teknolojiler geliştirilebilir? Ciddi yatırım alanları ciddi fırsatlar da doğabilir. Onun için ben bu kriz resesyon, yüksek fiyatlar, enflasyon getirdi ama bununla birlikte enerji dünyası içinde bir dönüm noktası olabileceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Enerji krizi ve gıda krizinin yanında yaşanan iklim krizine de dikkat çeken Birol, iklim krizine neden olan sektörlerin başında enerjinin geldiğini hatırlattı. Birol, “Dünyada iklim krizine neden olan emisyonun yüzde 80’i enerji sektöründen geliyor. Bunu niçin söylüyorum bazı ülkelerde bazı sektörlerde mevcut duruma refleks olarak ciddi bir dalga halinde fosil enerji yatırımları da gelebileceğini görüyoruz. Özellikle burada kömürün altını çizmek istiyorum. Bizim dün bu şeye reaksiyon verirken enerji krizine alacağımız kararlar iklim kriziyle mücadelemizi daha da zor duruma sokmaması lazım. Yani reaksiyon göstereceğiz dünya reaksiyon gösterecek mutlaka gösterecek ve gösteriyor da. Fakat bu gösterilen reaksiyon iyi düşünülmüş olmalı. Enerji güvenliğini kontrol altına alalım derken iklim krizini daha da kötü hale getirmemek gerekiyor” diye konuştu.

Temiz enerjide yaşanan gelişmelere de değinen Birol, 2022 yılında ilk defa temiz enerji yatırımında yüzde 12’ye varan ciddi bir büyüme görüldüğünü kaydetti. Bu büyümenin nedenleri arasında elektrikli araç sektöründe yaşanan gelişmeler olduğunu ifade eden Birol, “2019 yılında, üç sene önce dünyada satılan her yüz arabadan iki tanesi elektrikli arabaydı. Bu sene bizim beklentimiz hür yüz arabadan 15’inin elektrikli araba olacağı şeklinde. Yani yüzde 2’den yüzde 15’e çıkan bir pay. Çok hızlı gidiyor. İki nedeni var birincisi maliyetlerin düşmesi ikincisi teşvikler” dedi.

Birol yaşanan enerji krizi ile ticaret yollarının değişeceğine dikkat çekti. Birol, “Mesela şu anda Rusya Avrupa’ya satamadığı ya da satmayacağı petrolü Çin ve Hindistan’a yolluyor. Şunu da söyleyeyim; Rusya’dan Avrupa’ya petrolün gelmesi dört gün sürüyor tankerlerle. Çin’e ve Hindistan’a gitmesi 58-59 gün sürüyor. Yani çok önemli değişiklikler olacak bu ticaret yollarında” değerlendirmesinde bulundu.

Son gelişmelerle birlikte enerjide yeni ortaklıkların gündeme geleceğini ifade eden Birol, “Bazı ortaklıklar bitecek, bazı yeni teknolojiler beklenmedik bir şekilde güçlenecek bazı teknolojiler de herhalde ya da bazı yakıtlar ciddi bir darbe alacak. Önemli bir milat olacağını düşünüyorum 24 Şubat’ın” ifadelerini kullandı.

Kaynak: ENERJİ GÜNLÜĞÜ

Danimarka, Dünyanın En Yüksek Karbon Vergisini Getiriyor

Danimarka Parlamentosu, sera gazı emisyonlarına ilişkin dünyanın en yüksek vergisini getirmeye hazırlanıyor. Vergi paketi, sanayi ve enerjiden kaynaklanan emisyonları vergilendiriyor ve şirketleri daha enerji verimli olmaya ve fosil yakıtlardan vazgeçmeye zorlamayı amaçlıyor. Vergi paketi, ETS (AB Emisyon Ticaret Sistemi) fiyatının belirlenmiş bir fiyatın altına düşmesi durumunda bir taban fiyat sağlıyor. Halihazırda ETS’ye dahil olan sanayi kolları, AB vergisine ek olarak yerel Danimarka vergisini de ödeyecek.

2025’ten itibaren Danimarka endüstrisi sebep oldukları sera gazları için daha fazla ödemek zorunda kalacak. Sektörün toplam emisyonlarını bugünden 2030’a kadar yüzde 66 oranında azaltılması hedefleniyor.

Danimarka’nın, 1990 seviyelerine kıyasla 2030’da emisyonları yüzde 70 oranında azaltmak için sabit bir hedefi var. Dolayısıyla 2030’da yeşil olmayan bir Danimarka endüstrisi bir seçenek değil.

Vergi paketi geniş bir tabandan ve parlamentonun yaklaşık yüzde 70’inden destek alıyor. Yetki değişikliği durumunda bile vergilendirme uygulamasının istikrarını sağlamak amaçlanıyor. Vergi planının, tarım sektörünü de dahil etmesi sonbaharda müzakere edilecek. Ulaşım sektörü ise halihazırda daha yüksek bir sera gazı emisyonu vergilendirme planına dahil edilmiş durumda. Böylece, tarımın dahil edilmesiyle vergi paketi, Danimarka sınırları içindeki ekonominin tüm sektörlerini kapsayacak.

Ekonomistler, karbon vergisinin, şirketleri ve insanları davranışlarını değiştirmeye teşvik ederek daha düşük karbon ekonomisine geçişi hızlandırmak için gerekli bir politika olduğu konusunda büyük bir çoğunlukla hemfikir. Vergi yeterince yüksek olduğu sürece (uzmanlar 2°C hedefine ulaşmak için 40-80 USD/tCO2e fiyatının gerekli olduğunu söylüyor), hem şirketlere hem de bireylere, yüksek emisyonlu ürünleri aşamalı olarak terk etme ve yeni sürdürülebilir endüstrileri teşvik etme kararları vermelerinde yardımcı olabiliyor.

Karbon vergilerinin etkili olduğu bilimsel çalışmalarla destekleniyor. Bir analiz, Norveç’in karbon vergisinin karbon kirliliğini ilk on yılında yüzde 2 oranında azalttığını, bir başka çalışma ise AB emisyon üst sınırı ve ticaret sisteminin 2008 ile 2016 yılları arasında emisyonları yüzde 4 azalttığını buldu. Bu, bugün gördüğümüzden daha düşük bir karbon fiyatıyla başarıldı.

Kanada, Almanya ve İrlanda da dahil olmak üzere dünyadaki diğer ülkeler de karbon fiyatlarını yükseltiyor. Şu anda yürürlükte bir karbon vergisine sahip 46 ülke var; bu küresel emisyonların yüzde 22’sini kapsıyor. İskandinav ülkeleri arasında en yüksek karbon vergisine şu anda 114 EUR/tCO2e ile İsveç sahip, ancak bu vergi paketi ile birlikte Danimarka’nın karbon vergisi yaklaşık 150 EUR/tCO2e olacak.

Kaynak: TEMİZ ENERJİ

Fransa'da Halka Enerji Tüketimini Azaltma Çağrısı

Total Energies, EDF ve Engie şirketlerinin yöneticilerinin, Journal Du Dimanche gazetesinde yayımlanan ortak bildiride, Fransa dahil Avrupa enerji sisteminde aylardır ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekilerek enerji tüketiminin azaltılması istendi.

Bildiride, bazı Avrupa ülkelerinde halihazırda sert tedbirler alınmasının yanı sıra iklim koşullarının ve kuraklığın hidrolik enerji üretimine etkisine değinildi. "Bu sorunların doğurduğu fiyat artışı sosyal ve politik uyumumuzu tehdit ediyor ve ailelerin alım gücünü çok fazla etkiliyor." ifadesine yer verilen bildiride, "en iyi enerjinin, tüketilmeyen enerji" olduğu vurgulandı.

Üç enerji şirketinin yöneticileri bildiride, "Her birimizin, her tüketicinin, her şirketin davranışını değiştirmesi ve enerji, elektrik, gaz ve petrol ürünleri tüketimini derhal sınırlaması için farkındalığın yanı sıra toplu ve bireysel eylem çağrısında bulunuyoruz" ifadesi kullanıldı.

Bildiride, "Bu yaz harekete geçmek, gelecek kışa karşı daha hazırlıklı olmamızı ve özellikle gaz rezervlerimizi korumamızı sağlayacaktır." değerlendirmesine yer verilirken enerji verimliliğine ilişkin büyük program başlatılmasının ve ulusal düzeyde israfla mücadelenin gerekliliğine dikkat çekildi.

Kaynak: BLOOMBERG HT

HAFTANIN RAPORU

Avrupa’nın 2050 Yılına Kadar 600 GW Enerji Depolamaya İhtiyacı Var

Avrupa Enerji Depolama Birliği (EASE), 2030 ve 2050 enerji depolama hedeflerini tahmin etmek için ihtiyaç duyulan depolama dağıtımında gerekli desteği sağlayacak kapsamlı bir inceleme çalışması yayınladı.

Rapora göre, Avrupa’nın yenilenebilir enerji hedeflerini karşılamak için 2030 yılına kadar toplam 187 GW ve 2050 yılına kadar 600 GW enerji depolamaya ihtiyacı olacak. 187 GW’tan 65 GW’ı pompalanan hidro enerji depolaması (çoğunlukla bugün mevcut), 67 GW’ı pil depolaması ve diğer kısa süreli çözümler ve 55 GW’ı daha uzun süreli pillerden ve diğer enerji depolama çözümlerinden oluşacak.

EASE’ye göre, hedefi tutturmak için analiz depolama dağıtımının en az 14 GW/yıl’a çıkması gerekiyor.  2050’ye kadar enerji sisteminde en az 600 GW depolamaya ihtiyaç duyulacağını belirten rapor, bunun üçte ikisinden fazlasının enerji değiştirme teknolojileri (power-to-X-to-power) tarafından sağlanacağını öngörüyor.

EASE, paralel bir depolama stratejisi ve piyasaya hazır enerji depolama teknolojilerinin ölçeklendirilmesi olmadan, yenilenebilir enerjilerin yanı sıra enerji depolamanın siyasi bir öncelik haline gelmesi gerektiğinin de altını çiziyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK