SEKTÖRDEN HABERLER
“Ucuz ve Kaliteli Enerji Tedariki Sağlamayı Amaçlıyoruz”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen G20 Enerji Bakanları Toplantısı'nın ilk oturumu olan Küresel Ekonomi ve Enerji Görünümü’nde konuşma yaptı. Yaklaşık 3 yıldır enerji piyasaları açısından son derece kritik zamanların yaşandığını belirten Dönmez, salgın sonrası toparlanma süreci ve jeopolitik gerginliklerin enerji sektörü üzerinde baskı oluşturduğuna değindi.

Temiz enerji dönüşümlerinin tüm dünyada devam ettiğini dile getiren Bakan Dönmez, birçok ülkenin enerji dönüşüm politikaları kapsamında net sıfır hedeflerini duyurduğunu hatırlattı. Enerji güvenliğine yönelik endişelerin, özellikle artan fiyatlar ve olağan dışı hava koşulları gibi nedenlerle devam ettiğine işaret eden Dönmez, "Jeopolitik gerilimler de bu endişeleri tetiklemekte ve piyasalarda istikrarsızlığa ve fiyat artışlarına neden olmaktadır. Bu nedenle dengeli, uzun vadeli ve akılcı bir planlama gerektiren enerji arz güvenliğimiz göz önüne alındığında kaynakların ve yolların çeşitlendirilmesi büyük önem arz etmektedir" diye konuştu.

Petrol ve gaz fiyatlarının çok düşük olduğu 2020'deki G20 Enerji Bakanları Toplantısı’nda yaptığı konuşmayı anımsatan Dönmez, şunları kaydetti:

"Hem üretici hem de tüketici ülkeleri korumak amacıyla petrol ve gaz fiyatlarına yönelik mekanizma oluşturulmasının önemini vurgulamıştım. Bugüne gelindiğinde ise yüksek petrol ve çok hızlı artış gösteren gaz fiyatlarına tanık olmaktayız. İthalata bağımlı ülkelerin çoğu, bu fiyatlar karşısında tüketicilerini korumak adına zarara uğramaktadır. Tabii ki bizler sadece liberal serbest piyasa uygulamalarını desteklemekteyiz. Ancak uluslararası kuruluşlar bu zor zamanlarda son kullanıcıları korumak adına piyasaların ve alternatiflerin öngörülebilirliğini artıran bir model oluşturabilir."

Küresel eğilimlerin, enerji sektöründe iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında sera gazı emisyonlarını azaltma ihtiyacını ortaya çıkardığını anlatan Dönmez, iklim değişikliği ile mücadelede önemli araçlardan birinin de enerji verimliliği olduğunu vurguladı.

Dönmez, yapılan uluslararası araştırmalara göre tüketicilerin enerji verimliliği hakkında birçok çok şeyin farkında olmalarına rağmen gerekli önlemleri uygulamada başarısız olduklarını ortaya çıkardığına değinerek, "Yeni yaklaşımlar ve davranışsal politikalar etrafında inşa edilmiş farklı birtakım enerji verimliliği politikalarına ihtiyaç duymaktayız. Tüketici davranışlarını değiştirmek zordur. Son 6 aydır birçok kampanyaya tanık olduk ancak bunların etkileri hala net değildir. Bu konuların uluslararası kuruluşların desteğiyle daha fazla üzerinde durulacağına inanmaktayız" ifadelerini kullandı.

Toplantının ikinci oturumu olan "Enerji Dönüşümlerinin Hızlandırılması: Erişim, Teknoloji, Finans"ta da bir konuşma gerçekleştiren Dönmez, enerji dönüşümlerinin kaçınılmaz olduğunu, temiz enerji geçişlerini hedeflemekle birlikte arz güvenliğini de önemsediklerini söyledi.

Dönmez, G20 Endonezya Başkanlığı'nın enerji önceliklerini desteklediklerine işaret ederek, "Hepimiz tüketicilere sürekliliği olan, ucuz ve kaliteli enerji tedariki sağlamayı amaçlamaktayız. Türkiye olarak sürekli artan enerji talebi ve yüksek ithalat bağımlılığı ile gelişmekte olan bir ülke olduğumuzdan, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi ön planda tutmaktayız. Ayrıca yerli petrol ve gaz arayıp bunların üretimini artırmak, petrol ve gaz tedarik kaynaklarını ve ilgili altyapıyı çeşitlendirmek, yenilenebilir enerji kullanımını yaygınlaştırmak, nükleer santraller kurmak ve enerji verimliliğini artırmak için de gerekli çabaları göstermekteyiz" diye konuştu.

Türkiye'nin yenilenebilir enerjide kayda değer bir gelişme gösterdiğine dikkati çeken Dönmez, “Yenilenebilir enerji kapasitesinin toplam kurulu güç içindeki payı yüzde 54,2'e ulaşmıştır. Uygulamaya koyduğumuz modeller ile güçlü bir güneş enerjisi ekosistemi kurulumu AR-GE, üretim ve dağıtımı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Söz konusu bu sistem Orta Doğu ve Avrupa'daki ilk ve tek entegre fotovoltaik modül üretim tesisini de içinde barındırmaktadır. Bu bağlamda, PV panel üretim kapasitesinde dünyada 4'üncü sırada yer almaktayız” dedi.

Enerji dönüşümleri konusunda, finansmanın harekete geçirilmesi, uluslararası finans kuruluşlarından destek alınması ve yeni teknolojilerin maliyetlerinin düşürülmesinin son derece önemli olduğunu dile getiren Dönmez, "Enerji güvenliği ve dönüşümlerine yönelik daha güçlü politikaların geliştirilebilmesi için aramızdaki iş birliğinin en iyi çözüm olduğunun ve G20 üyelerinin bu güce sahip olduğunun altını çizmek isterim" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: HABERTÜRK

Depolama Yatırımları için İkincil Düzenlemeler Hazırlandı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) elektrik depolama yatırımlarına yönelik kanun değişikliğinin ardından, beş ayrı ikincil düzenlemede değişiklik getiren taslak çalışmaları kamuoyu görüşüne açtı.

Kurum tarafından yapılan duyuruda elektrik piyasasına yönelik Lisans, Dengeleme ve Uzlaştırma, Depolama Faaliyetleri ile YEK Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin yönetmeliklerde ayrıca Otomatik Sayaç Okuma Sistemleri usul ve esaslarında değişiklik içeren taslaklar paylaşıldı. Duyuruya göre taslaklar 19 Eylül 2022 günü mesai bitimine kadar görüş ve değerlendirmelere açık olacak.

Elektrik depolama yatırımlarını teşvik etme amacı ile Elektrik Piyasası Kanununun 7 nci Maddesinde Yapılan Değişiklik 5 Temmuz 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştı.  Kanunun “Üretim Faaliyeti” başlıklı maddesinde yapılan değişiklik ile enerji yatırımcılarına elektrik depolama yatırımı yapma taahhüt etmeleri karşılığında, bu yatırımın gücüne denk şekilde kurulacak rüzgâr ve/veya güneş enerjisi santrali için yarışmasız şekilde lisans elde etme hakkı sağlanmıştı.  Değişiklik aynı hakkın mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin kapasite artışları için sağlanmasını da içeriyordu.

Kaynak: YEŞİL EKONOMİ

Yeşil Dönüşüm için “Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi” Geliştirilecek

Türkiye'de ekonominin her alanında ve tüm sektörlerde yeşil dönüşüme yönelik adımlar atılırken sıfır emisyon hedefine ulaşmak amacıyla "Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi" geliştirilmesi planlanıyor. AA muhabirinin, 2023-2025 yıllarına ilişkin Orta Vadeli Program'dan (OVP) yaptığı derlemeye göre, iklim değişikliği nedeniyle düşük karbon ekonomisine geçiş küresel ölçekte önem kazanıyor.

Türkiye'nin ihracatında büyük paya sahip olan Avrupa Birliği, sıfır emisyonlu, kaynak verimli ve rekabetçi bir ekonomiye ulaşmak amacıyla yeşil dönüşüm politikalarında ilerleme kaydediyor. OVP döneminde iklim değişikliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik alandaki çok yönlü etkileri dikkate alınarak, kalkınma öncelikleri çerçevesinde ekonominin her alanında ve tüm sektörlerde yeşil dönüşüme yönelik adımlar atılmasına devam edilecek. Bu kapsamda, net sıfır emisyon hedefine giden yolda orta vadeli düşük karbonlu büyüme stratejisi ortaya konulacak. Sektörlerin yeşil dönüşüm için ihtiyaç duyacağı ilave yatırım miktarı tespit edilecek ve rekabet güçlerinin korunması amacıyla destek mekanizmaları planlanacak.

Sektörlerin mevcut en iyi teknikler ve en iyi çevresel uygulamalar çerçevesinde düşük karbonlu üretime geçişi için yol haritaları hazırlanacak ve uygulamalar teşvik edilecek. 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sürdürülen Ulusal Katkı Beyanı, Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlık çalışmaları, kalkınma planı başta olmak üzere üst politika belgeleriyle uyumlu olacak şekilde tamamlanacak.

Yeşil dönüşüm altyapısının oluşturulması için başta tarım, sanayi, ulaştırma ve enerji sektörlerinde olmak üzere yeşil teknoloji AR-GE projeleri desteklenmeye devam edilecek. Yeşil hidrojen ve enerji depolama gibi emisyon azaltılmasına katkı sağlayan teknolojilerin yatırım ekosistemi geliştirilecek.

Yeşil dönüşüme iş gücü piyasasının adil geçişinin sağlanması için gerekli önlemler alınacak. İklim finansmanına erişim imkanları özel sektörün ihtiyaçları dikkate alınarak genişletilecek, verimlilik artıran, dönüştürücü nitelikli, katma değeri yüksek, sera gazı emisyon artışını sınırlayan ve yeşil becerileri artıran yatırımlara öncelik verilecek.

Başta ihracat yapan KOBİ'ler olmak üzere, firmaların yeşil dönüşüme uyumlarını kolaylaştırmak üzere destek mekanizmaları oluşturulacak. Üretilen ürün ve hizmetlerin değer zincirindeki çevresel ve sosyal risklerin ölçülmesi, analizi ve yönetimi konusundaki kapasite geliştirilecek.

AB'nin Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması'na (SKDM) geçiş dönemi iyi değerlendirilerek SKDM'den hızlı etkilenecek sektörler için en düşük maliyetle emisyon azaltımına yönelik politikalar hayata geçirilecek. SKDM'ye uyum kapsamında etkin işleyen Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi geliştirilecek, mevcut vergilerin karbon vergisine dönüştürülmesi konusunda Türk vergi sistemi gözden geçirilecek ve karbon fiyatlandırma araçlarının kalkınma ve yatırım ortamı üzerinde yol açacağı ekonomik ve sosyal etkiler analiz edilecek.

İklim değişikliğinin oluşturacağı olumsuz etkilerinden tarımı ve çiftçileri korumak için tarım sigortasının koruma altına aldığı ürünler ve riskler bazında kapsamı genişletilecek. Çevresel olarak sürdürülebilir bir iktisadi faaliyetin taşıması gereken nitelikleri belirleyen ve yeşil boyamaya karşı koruma sağlayacak, uluslararası ortak bir sınıflama sistemiyle uyumlu ve ülkenin özgün ihtiyaçlarını gözeten bilimsel temelli "ulusal yeşil taksonomi mevzuatı" hazırlanacak.

Verimliliği artıran ve atık yönetimine katkıda bulunan döngüsel ekonomiye geçiş için bütüncül bir Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı oluşturulacak. Yeşil Organize Sanayi Bölgesi ile Yeşil Endüstri Bölgesi Sertifikasyon Sistemi tamamlanarak, çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturulmasına hız verilecek.

Doğadaki kaynak kullanımının azaltılması ve geri dönüştürülmüş ham maddelerin ekonomiye kazandırılması amacıyla üretim ve tüketim faaliyetlerinden sonra ortaya çıkan atıklar döngüsel ekonomi ilkelerine uygun süreçler yoluyla tekrar üretim sürecine dahil edilecek, geri kazanılmış ikincil ürüne ait standartlar belirlenecek, teşvik ve yönlendirme sistemi geliştirilecek.

Sıfır atık uygulamaları hane halkını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak. Net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda korunan alan büyüklüğü artırılarak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve biyolojik çeşitliliğin korunması sağlanacak. Karbon emisyonunun azaltılmasına yönelik orman varlığının artırılmasına, yeni yutak alanların oluşturulmasına devam edilecek. Fidan ve tohum üretim ve ihracat kapasitesinin artırılmasına yönelik yatırımlar sürdürülecek.

Ormanların korunması ve yangınlarla mücadele amacıyla kara ve hava taşıt filosunun artırılmasına devam edilecek. Demir yolu ulaştırması ve kent içi ulaşım başta olmak üzere, düşük karbonlu ve sürdürülebilir ulaşım sistemine geçişi kolaylaştıracak teknolojik dönüşümlere yönelik projeler geliştirilecek.

Taşımacılıkta geleneksel yakıt kullanımının azaltılmasını teminen çok modlu taşımacılık terminalleri oluşturularak çevreye duyarlı yol projeleri uygulaması hayata geçirilecek. Türkiye deniz ticaret filosunun gençleştirilmesi ve geliştirilmesi ile yeşil liman uygulamasına yönelik teşvikler sağlanacak. Denizlerde düşük emisyon bölgesi çalışmalarına yönelik önlemler alınacak.

Kaynak: AA

“İlk Togg Araçları 2023 Mart Ayında Trafiğe Çıkacak”

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (Togg) Üst Yöneticisi Mehmet Gürcan Karakaş ilk Togg araçlarının 2023 yılı Mart ayında trafiğe çıkacağını söyledi.

Karakaş açıklamayı Sakarya Üniversitesi 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı Üniversite Dereceleri Töreni’nde yaptı.

Açıklamasında halihazırda Togg Gemlik Kampüsünde deneme üretimlerinin devam ettiği bilgisini veren Karakaş, fabrikanın 29 Ekim 2022 tarihinde seri üretime hazır hale getirileceğini kaydetti.

Bu tarihten sonra seri üretim hatlarında üretilen araçların sertifikasyon testlerinin başlayacağını söyleyen Gürcan Karakaş, testlerin tamamlanması sonrasında başlayacak seri üretimden çıkacak ilk araçların 2023 yılı Mart ayında trafiğe çıkabileceğini kaydetti.

Kaynak: YEŞİL EKONOMİ

Turkcell ile UEDAŞ’ın İş Birliği, Enerji Sektörüne Avantajlar Kazandırıyor

Sağlıktan enerjiye, ulaşımdan sanayi üretimine kadar birçok sektöre yönelik kurumsal müşterilerine dijital hizmetler sunan Turkcell, akıllı şehir çözümleri alanında Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ (UEDAŞ) ile hücresel IoT teknolojisini hayata geçirdi. Uygulamaya başlanan teknoloji sayesinde UEDAŞ, hizmet verdiği bölgelerde otomatik sayaç okuma sistemlerini (OSOS) yaygınlaştırarak saha çalışmalarına hız ve verimlilik kazandırıyor.

Güney Marmara’da 5 milyonun üzerinde nüfusa elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ ile Turkcell arasındaki iş birliği sayesinde, elektrik sayaçlarının uzaktan yönetilmesi ve okunması sağlanıyor. Mobil haberleşmede yeni bir iletişim yöntemi olan NB-IoT (dar bant nesnelerin interneti) çözümü ile akıllı sayaçları kullanarak otomatik sayaç okuma sistemlerinin (OSOS) daha güvenli ve verimli şekilde çalıştırılmasını hedefliyor.

Turkcell şebekesinde yaygın bir şekilde kullanılan NB-IoT teknolojisi sayesinde enerji sektöründe düşük güç tüketimi, bina içi ve yer altında bulunan elektrik ölçüm sistemlerindeki sayaçların okunması için genişletilmiş menzilli ölçüm imkânı, alternatif haberleşme yöntemlerine göre tasarruflu, veri transferinde daha düşük gecikmeler ve maksimum veri akışı sağlanabiliyor. Yerli teknolojiyle geliştirilen OSOS modemi, alternatif haberleşme yöntemlerine göre kazandırdığı maliyet avantajının yanı sıra daha düşük gecikmeyle hızlı veri transferi de sağlıyor.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Turkcell Bölgesel Operasyonlar Direktörü Gülay Yardım, “Özellikle salgın döneminde tüm iş süreçlerinin yeni teknolojilerle uzaktan yürütülmesinin önemi bir kez daha ön plana çıktı. Özellikle doğalgaz, su, elektrik gibi kritik altyapıların uzaktan herhangi bir ziyaret gerektirmeden yönetilebilmesi çok önemli bir hale geldi. UEDAŞ ile geçtiğimiz Mart ayında başlattığımız proje kapsamında, geniş çaplı bir deneme ile mevcut şebeke altyapımız üzerinde NB-IoT teknolojisiyle yeni bir çalışma başlattık. Avrupa Birliği Ufuk 2020 programı çerçevesinde karbon salınımını azaltmak ve yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak amacıyla UEDAŞ tarafından Çanakkale Gökçeada’da gerçekleştirilen ‘Gökçeada Enerjin Yeter’ projesi kapsamında akıllı sayaçlar kullanarak, ilave bir operasyonel yük oluşturmadan bu alandaki ihtiyaçların başarılı bir şekilde adreslenebildiğini ortaya koyduk. Güçlü altyapımız ve yenilikçi dijital çözümlerimizle ülke ekonomisi için katma değer oluşturmaya devam ediyoruz” dedi.

Güney Marmara’da elektrik dağıtım hizmeti veren Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ (UEDAŞ) Saha Operasyonları ve Ölçü Sistemleri Direktörü Değer Opan ise “Müşterilerimize en kaliteli hizmeti sunarken, bir yandan da şirketimiz açısından operasyonel ve finansal verimliliği artıracak yenilikçi uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyoruz. Bu amaçla Turkcell ile bu yıl yaptığımız iş birliği sayesinde geleceğin teknolojilerinden birini kullanıma sunarak sektöre öncülük ediyoruz. NB-IoT teknolojisinin sorumluluk bölgemizde yaygınlaşmasıyla birlikte yıllar içinde bu haberleşme yöntemi kullanılarak sokak aydınlatma ölçü ve armatürlerinin yönetimi, trafolarda alarm, olay ve uyarı sistemleri gibi geliştirilen sistemlerle müşteri memnuniyetinin daha da artırılması hedefleniyor” dedi.

Turkcell ve UEDAŞ iş birliğinde geliştirilen uygulamayla NB-IoT teknolojisinin sağladığı düşük enerji tüketimi sayesinde akıllı sayaçların yıllarca herhangi bir pil değişimine ihtiyaç duymadan veri iletişimi sağlayarak büyük bir operasyonel kolaylık sunuluyor. Bursa genelinde ve Çanakkale’nin Gökçeada ilçesinde toplam 500 akıllı sayaç, Turkcell’in yeni nesil NB-IoT şebekesi üzerinden haberleşerek elektrik tüketim verilerini günde 4 defa UEDAŞ’a iletiyor. Turkcell’in geniş NB-IoT kapsaması sayesinde bina içlerinde erişilmesi güç noktalarda bile bulunan akıllı sayaçlardan verilerin çok yüksek bir başarıyla sisteme ulaşmasıyla operasyonel verimlilik artışı sağlanıyor.

YEDAŞ'a İnovasyon Ödülü

Yeşilırmak EDAŞ (YEDAŞ), bu yıl 19. kez düzenlenen, iş dünyasının Oscar ödülleri olarak bilinen Stevie Award International Business programında, Enerji Sektöründe İnovasyon kategorisinde Bronz Stevie ödülünü kazanarak büyük bir başarıya imza attı.

Elde edilen büyük başarı ile ilgili açıklamada bulunan YEDAŞ Genel Müdürü Hasan Yasir Bora, "YEDAŞ 5.0 Dijital Dönüşüm Programımızdaki her bir projenin hizmet kalitemizin ve müşteri memnuniyetinin artmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Kurum olarak bölgemizde sahip olduğumuz bilinçli, sürdürülebilir, çevik dijital dönüşüm yaklaşımının, global rekabet ortamında ödüllendirilmesi bizler için büyük bir gurur kaynağı oldu" dedi.

YEDAŞ' ın 2 milyondan fazla müşteriye elektrik dağıtım hizmeti verdiğine dikkat çeken Hasan Yasir Bora, "Özellikle kurumsallaşma, bilgi teknolojileri, entegre yönetim sistemleri ve kalite yönetim sistemleri açısından şirketlerin uluslararası ölçekte bilinirliliği ve kalıcılığı anlamında oldukça büyük önem arz eden İnovasyon kategorisinde ödül kazanmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu prestijli ödül ile uluslararası platformlarda yapılan değerlendirmeler ile ne kadar değerli çalışmaları hayata geçirdiğimizi bir kez daha gördük. Başarı ile uygulamaya devam ettiğimiz YEDAŞ 5.0 Dijital Dönüşüm Programında layık görüldüğümüz bu ödül bizleri oldukça heyecanlandırdı” diye konuştu.

Yeni uygulama döneminde şirketin teknolojik yatırımlarının hızlı bir şekilde devam edeceğini belirten Genel Müdür Bora, “İnovatif stratejilere yatırım yaparak ilerliyoruz. YEDAŞ’taki inovasyon stratejileri, kurumsal stratejileri ile bütünleşmiş durumdadır. Avrupa’da kullanılan ve yeni gelişim gösteren teknolojik süreçleri yakından takip ediyoruz. YEDAŞ olarak tüm süreçlerin odağına 'müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmeti’  koyduklarını ifade eden Genel Müdür Bora, " Bu prestijli ödül ile uluslararası platformlarda yapılan değerlendirmeler ile ne kadar değerli çalışmaları hayata geçirdiğimizi bir kez daha gördük“ dedi.

DÜNYADAN HABERLER
Rusya Sevkiyatı Kesti, Avrupa'da Gaz Fiyatları Yüzde 30 Arttı

Rusya'nın Avrupa'ya gaz tedarik ettiği ana boru hatlarından Kuzey Akım 1 üzerinden gaz akışını kesmesiyle birlikte gaz fiyatları yükselişe geçti. Gaz fiyatlarının yüzde 30'dan fazla artması Avrupa Birliği'ni (AB) harekete geçirdi. AB enerji bakanları 9 Eylül Cuma günü krizi görüşmek üzere bir araya gelecek.

BBC tarafından görülen taslak metne göre enerji fiyatlarıyla mücadele için getirilen öneriler arasında gaz dışındaki enerji kaynakları için geçici tavan fiyatı uygulaması, elektrik talebinin azaltılması ve enerji piyasasına destek paketleri yer alıyor.

Rusya, Kuzey Akım 1 boru hattının 3 gün sürmesi planlanan bakım çalışması sonrasında yeniden açılacağını açıklamıştı, ancak borularda bir sızıntı olduğu ve kesintinin devam edeceği belirtildi. Boru hattının ne zaman açılacağı konusunda ise tarih verilmedi.

Avrupa çapında bazı hükümetler de artan enerji maliyetleriyle mücadele planlarını duyurdular. Almanya'nın açıkladığı 65 milyar Euro'luk destek planı, ekonomik açıdan en kırılgan kişilere tek seferlik ödemeler yapılmasını ve yoğun enerji tüketen firmalara vergi indirimleri yapılmasını öngörüyor.

İsveç ve Finlandiya da enerji şirketlerine yönelik milyarlarca dolarlık destek paketleri açıkladı. İsveç hükümeti enerji şirketlerine 23 milyar Euro’yu bulan likidite garantileri vereceğini duyurdu. Maliye Bakanı Mikael Damberg Stockholm'de düzenlediği basın toplantısında, tedbire elektrik ticareti yapan şirketlerin artan teminat şartlarını karşılaması için ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Finlandiya hükümeti ise şirketlere sağlanan garantiler için 10 milyar Euro ayrıldığını bildirdi.  Finlandiya Ekonomi Bakanı Mika Lintilä, Pazar günü yaptığı açıklamada, önlemin enerji endüstrisinin Lehman Brothers benzeri bir çöküş yaşamasını engellemeye yönelik olduğunu söyledi. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da ise enerji fiyatlarının yükselişini protesto eden yaklaşık 70 bin kişi koalisyon hükümetini eyleme geçmeye ve AB ile NATO'ya karşı çıkmaya çağırdı.

AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti'nin 9 Eylül Cuma günü yapılacak bakanlar toplantısında enerji türev piyasalarının geçici olarak kapatılması ve enerji piyasası katılımcıları için Avrupa'da kredi desteğinin sağlanması gibi önerileri sunması bekleniyor.

Kuzey Akım 1 boru hattı, St. Petersburg yakınlarındaki Rusya kıyılarından kuzeydoğu Almanya'ya kadar uzanıyor ve günde 170 milyon metreküpe kadar gaz taşıyabiliyor.

Kaynak: BBC

Enerji Krizi Protestoları, Binlerce Kişi Sokaklarda

Avrupa'da kış yaklaşırken, enerji krizi endişeleri de artıyor. Prag'da şehir merkezindeki Wenceslas Meydanı'nda bulunan on binlerce kişi hükümeti enflasyon ve yükselen enerji fiyatlarını kontrol etmek için daha fazlasını yapmaya çağırdı. Almanya'da da Cologne kentinde yaklaşık 2 bin kişi protesto gösterilerine katıldı ve enerji konusunda orta yol bulunması çağrısında bulundu.

Çekya’nın başkenti Prag’da 70 binin üzerinde gösterici, artan enerji fiyatları ve Rusya-Ukrayna savaşında hükümetin taraflı tutumuna tepki gösterdi. Başkentin önemli meydanlarından Wenzel Meydanı'nda toplanan protestocular, "önce Çekya" sloganı altında düzenlene gösteride Çekya bayraklarının yanı sıra artan enerji fiyatlarını protesto anlamına gelen "şeffaf pankartlar" taşıdı.

Göstericiler, yüksel enerji fiyatları nedeniyle hükümeti istifaya çağırırken Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’ya yönelik yaptırımlarının Çek halkına ve ekonomisine zarar verdiği için sonlandırılması talebinde bulundu. Protestocuların Çekya'nın tarafsız olması gerektiğini savundu.

Geniş katılımlı gösteriyi "Rusya yanlısı" olarak değerlendiren Başbakan Petr Fiala, bu durumun ülkenin çıkarlarına zarar verdiğini kaydederek, Rus propagandası ve dezenformasyon kampanyasına ülkesinde inananların olduğunu söyledi.

AB Dönem Başkanlığını sürdüren Çekya’da 400 binin üzerinde Ukraynalı göçmen bulunurken, Prag yönetimi savaşın başından itibaren askeri mühimmat ve lojistik açısından Kiev yönetimini destekleyen ülkelerin başında yer alıyor.

Almanya'nın Cologne kentinde ise çoğu Rus kökenli 2 bine yakın kişi protesto düzenledi. Gösteriye katılanlar, Almanya'yı Ukrayna ile savaş konusunda tarafsız kalmaya ve enerji krizi konusunda adım atmaya çağırdı.

Protestocular arasında yer alan Elena Kolbasnikova Reuters'a "Almanya bir kaos halinde. Bu kışı nasıl atlatacağız?" dedi ve beklenen krize yönelik Alman hükümetini adım atmaya çağırdı.

Kaynak: HABERTÜRK

Hollanda’da Artan Elektrik Fiyatları Nedeniyle Bazı Fabrikalar Üretimi Durdurdu

Hollanda'da bazı alüminyum, çinko ve demir fabrikaları artan enerji maliyetleriyle başa çıkamadıkları için üretimi azaltma ya da durdurma yoluna gitti. Delfzijl şehrindeki Damco Alüminyum fabrikasının 1 Eylül Perşembe gününden bu yana "Enerji fiyatlarındaki aşırı yükselme ve devlet desteğinin olmaması" sebebiyle üretimi durdurduğu ifade edildi. Damco Alüminyum'un "şartların uygun olması halinde" üretime devam edilebileceği bilgisine yer verildi.

Çinko üreticisi Nrystar'ın 1 Eylül itibarıyla üretimi durdurduğu kaydedilirken firmaya yakın bir kaynağın "enerji maliyetinin 10 kat arttığına" ilişkin ifadelerine yer verildi. Bu arada Kimya, kağıt, metal ve gıda endüstrisindeki firmaların gelecek aylarda enerji maliyetlerindeki yükseliş sebebiyle üretimi azaltma veya durdurma yoluna gidebilecekleri şeklindeki Rabobank ekonomisti Lize Nauta'nın öngörülerine yer verildi.

Tüketicilerin daha fazla ikinci el ürünlere yönelme eğilimi gösterdiğini belirten Naura, "Enerji fiyatlarındaki yükselmenin uzun süre devam etmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: BLOOMBERG HT

Mercedes, Kendi Güneş Enerjisi Çiftliğini Kuruyor

Mercedes, İngiltere genelinde artan enerji maliyetlerine karşı harekete geçti ve 2 sene içinde kendi güneş enerjisi çiftliğini kurmak için kolları sıvadı. Çiftlik toplam 6 milyon sterline mal olacak.

Birçok faktörün bir araya gelmesi sonucu dünya genelinde olduğu gibi İngiltere'de de enerji fiyatları ciddi anlamda artmış vaziyette, ancak faturalara üst sınır getirecek bir sistem olmadığı için işletmeler durumdan çok daha kötü etkilenmekte. Ocak ayından bu yana boyunca enerji maliyetlerinin üç katına çıktığını tespit eden Mercedes, fiyatların yeniden yükselmesini ve kış boyunca durumun daha da kötüleşmesini bekliyor.

Mercedes takım patronu Toto Wolff, durumu nasıl iyileştirecekleri konusunda farklı çözümlere yöneldiklerini ifade ediyor. Bu çözüm, bir güneş enerjisi geliştiricisi ve fon sağlayıcısı ile ortaklaşa bir güneş enerjisi çiftliğine yatırım yaparak uzun vadede enerji maliyetlerini azaltmak. Çiftlik fabrika yakınında henüz belirlenmemiş bir yerde kurulacak ve fabrikaya doğrudan güç sağlanacak.

Motorsport.com tarafından Mercedes'in İngiltere'de giderek büyüyen enerji fiyatları krizine nasıl tepki verdiği sorulan Wolff, "Brackley'deki enerji maliyetlerimiz üç katına yükseldi. Burada milyonlardan bahsediyoruz, sadece enerji maliyetlerinde 2 milyon ila 6 milyon sterlin zarardayız. Hava taşımacılığı ücretleri da muazzam ölçüde arttı. F1'i yüksek teknolojinin hakim olduğu bir endüstri olarak görmeye çalışıyorum, bu nedenle pozitif davranacak ve enerji sağlamak için devasa bir güneş enerjisi çiftliği oluşturacağız” yanıtı verdi.

Güneş enerjisi çiftliği planları henüz başlangıç aşamasında ve çiftliğin 2024 yılına kadar faaliyete geçmesi beklenmiyor. Yine de Wolff, bunun hem mali açıdan hem de sürdürülebilirlik planlarına yardımcı olması açısından büyük bir yatırım olacağını düşünüyor. Wolff, "Kendi güneş enerjisi çiftliğimizi kurmak için kendimize oldukça aşırı, oldukça iddialı hedefler koyduk. Bu yıl sürdürülebilir uçak yakıtını kullanımı için 1 milyon sterlinden fazla harcadık ve bunu yapmaya devam edeceğiz” diyor.

Kaynak: MOTORSPORT

HAFTANIN RAPORU

IEEFA: “Karbon Yakalama, Fosil Yakıtlar için Bir Karbonsuzlaşma Rüyası”

Enerji Ekonomisi ve Mali Analiz Enstitüsü (IEEFA), hükümetlerin net sıfır hedeflerine ulaşmak için karbon yakalama teknolojilerine güvenmemeleri gerektiği konusunda uyarıda bulunan yeni bir rapor yayınladı.  Rapora göre,  hem teknolojinin hem de düzenleyici çerçevenin yetersiz olmasına rağmen, düşük performans gösteren karbon yakalama projelerinin sayısı, küresel ölçekte başarılı diğer projelerden büyük bir marjla daha fazla.

Rapor, doğal gaz, sanayi ve enerji sektörlerindeki önde gelen 13 büyük ölçekli karbon yakalama ve depolama (CCS)/karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) projesini tarihçeleri, ekonomileri ve performansları açısından analiz ediyor. Bu projeler, dünya çapındaki toplam mevcut operasyonel kapasitenin yaklaşık yüzde 55’ini oluşturuyor.

Raporda öne çıkan bulgular şu şekilde:

  • Başarısız olan ve düşük performans gösteren projelerin sayısı başarılı olanlardan çok daha fazla.
  • Başarılı CCUS projeleri, esas olarak fosil yakıt endüstrisine hizmet eden ve daha fazla emisyona yol açan doğal gaz işleme sektöründe yer alıyor.
  • Yakalanan karbon, çoğunlukla gelişmiş petrol geri kazanımı için kullanılıyor; petrol basıncını artırmak ve daha fazla yer altından petrol çıkarmaya izin vermek için karbon dioksit yeraltına pompalanıyor. Bu süreç petrol üretiminin arttırılmasına neden oluyor ve daha fazla emisyon üretiyor.
  • Fosil yakıtlı enerji santrallerinin ömrünü uzatmak için karbon yakalamayı kullanmak önemli bir finansal ve teknik risk barındırıyor: Gorgon ve Great Plains gibi mevcut projelerin düşük performans göstermesi bunu doğruluyor.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK