SEKTÖRDEN HABERLER
“TANAP'ın Kapasitesini İki Katına Kadar Artırma Kararı Çıktı”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov, Türkiye- Azerbaycan II. Enerji Forumu'nda bir araya geldi. Bakan Dönmez forumun ardından yaptığı basın açıklamasında, “Şu anda TANAP(Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı) yılda 16 milyar metreküp doğalgaz taşıyor. Bunun 10 milyar metreküplük kısmı Avrupa'ya, 6 milyar metreküplük kısmı Türkiye'ye geliyor. İnşallah kısa süre içeresinde kapasite 16 milyar metreküpten 32 milyar metreküpe çıkacak. Şüphesiz artan kapasiteden Türkiye'de faydalanacak” dedi. Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov da, “2023 yılına kadar Türkiye'ye gaz ihracatımız 9.3 milyar metreküpe ulaşacak” diye konuştu.
Dönmez, Türkiye-Azerbaycan II. Enerji Forumu sonrasında yaptığı basın açıklamasında, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki projelerin enerji güvenliğine katkı yaptığını dile getirdi. İki ülkenin cumhurbaşkanlarının görüşmelerinde özellikle enerji güvenliğinin önemli gündem maddelerinden biri olduğunu dile getiren Dönmez, şöyle konuştu:
“Sayın Bakan (Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov) ile de görüştük. TANAP boru hattı kapasitesini iki katına kadar artırma kararı çıktı. Şu anda TANAP yılda 16 milyar metreküp gaz taşıyor. Bunun 10 milyar metreküplük kısmı Avrupa'ya, 6 milyar metreküpü Türkiye'ye geliyor. İnşallah bu kapasiteyi kısa süre içinde iki katına, yani 32 milyar metreküpe çıkarmış olacağız. Şüphesiz bu kapasite artışından Türkiye de istifade edecek, aynı zamanda Avrupa'nın enerji arz güvenliğine katkı sağlayacak.”
Dönmez, forum kapsamında yaptığı konuşmada ise geçen yıl Bakü’de düzenlenen ilk toplantısının iki ülke arasındaki yeni iş birliği alanlarını gösterdiğini ve diyaloğun artarak ilerlemesine vesile olduğunu söyledi. Bugünkü toplantı kapsamında belirlenen yeni hedefler doğrultusunda çalışmaya devam edileceğini ifade eden Dönmez, “Tüm bu süreçte, ülkelerimizin güçlü siyasi iradesinin yanı sıra, şirketlerimizin gayret ve kabiliyetlerinin de etkisi büyük. Bu noktada, SOCAR'ın Türkiye'deki en büyük yabancı yatırımcı olmasından duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek isterim. SOCAR'ın ülkemizde gerçekleştirdiği faaliyetlere verdiği güçlü destek ve teşvikin bir benzerinin Azerbaycan'da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'ye (BOTAŞ) de verilmesi temennisini bu vesileyle bir kez daha dile getirmek isterim” diye konuştu.
Dönmez, iki ülkenin hidrokarbon alanında iş birliğinin yenilenebilir enerji alanına da taşınmasıyla mevcut ilişkilerin yeni bir ivme kazanacağını aktardı. Türkiye’de enerji dönüşümünün sağlam temellere dayanan, öngörülebilir ve uygulanabilir bir yol haritasıyla gerçekleşmesini hedeflediklerini dile getiren Dönmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Önemli hidrokarbon kaynaklarına sahip bir ülke olan Azerbaycan’ın da enerji dönüşümü için benzer hedefleri olduğunu biliyoruz. Her aşamasında desteğimizi güçlü şekilde gösterdiğimiz Vatan Muharebesi ile işgalden kurtarılan bölgelerde hayata geçirilmesi planlanan ‘Yeşil Enerji’ konseptinin uygulanmasında gerek kamu gerek özel sektörümüz olarak her zaman Azerbaycan’ın yanında olmayı sürdüreceğiz. Ülkelerimiz arasında hayata geçirilen ve hayata geçirilmesi beklenen projeler, her seferinde bizleri daha ileri taşıyacak yeni fırsatlar yaratıyor. Yakın zamanda, enerji sektörümüzdeki iş birliğini daha da ileriye taşıyacak hükümetler arası anlaşmaya imza atmayı planlıyoruz. Yine çok yakın bir zamanda BOTAŞ ve SOCAR’ın kurduğu ortak şirketin faaliyetlerine başlamasıyla ilişkilerimizi daha da ileriye taşımak için önemli bir adım atmış olacağız.”
Dönmez, özel sektör temsilcilerine de her iki ülkenin yararına projeler ortaya koymaları ve iki ülke arasındaki kardeşliği güçlendirmeleri çağrısında bulundu.
Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov ise konuşmasında, enerjide güçlü Azerbaycan-Türkiye iş birliğinin tarihi bir gereklilik olduğunu belirterek, “Bu iş birliği, bölgesel ve Avrupa ölçeğinde güvenli, sürdürülebilir enerji arzının garantörüdür” dedi.
Şahbazov, Azerbaycan'ın Türkiye'deki sermayesinin 21 milyar dolara ulaştığını bildirdi.
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) projelerinin arz güvenliğinin simgesi haline geldiğine işaret eden Şahbazov, şu bilgileri paylaştı:
“Azerbaycan ve Türkiye, Avrupa ülkelerinin ortaklık kurmaya çalıştığı enerji güvenliğinin sürekli sağlanmasında stratejik çıkarları olan ülkeler haline geldi. TANAP, Türkiye’yi doğal gaz arzının önemli bir halkası haline getirdi ve gaz ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılıyor. Türkiye'ye Temmuz 2018'den Ekim 2022'ye kadar TANAP ile 18 milyar metreküp doğal gaz tedarik edildi. Bu yılın 9 ayında Türkiye’ye ulaşan 6,1 milyar metreküp doğal gazın 4,2 milyar metreküpü TANAP tarafından karşılandı. 2023'e kadar Türkiye’ye gaz ihracatımız 9,3 milyar metreküpe ulaşacak. TANAP ve TAP'ı büyütme planlarımız var. 2027'ye kadar Avrupa'ya doğal gaz arzını ikiye katlayarak enerji güvenliğini güçlendirme ve arzı çeşitlendirme misyonumuzu yenilemeyi amaçlıyoruz.”
Ayrıca, Nahçıvan'dan Türkiye'ye elektrik enerjisi ihracatı, 100 MW rüzgar ve 150 MW çatı güneş enerjisi projelerinde iş birliği potansiyellerinin değerlendirildiğini dile getiren Şahbazov, şunları kaydetti: “Bu bağlamda Azerbaycan, ortakları için güvenilir bir ‘yeşil enerji’ kaynağı olmaya hazırlanıyor. Bu amaçla, Hazar Denizi'nin 157 gigavatlık rüzgar potansiyelinin kullanımı da dahil olmak üzere, büyük ölçekli üretim tesislerinin, ‘yeşil enerji’ koridorunun ve diğer ihracat yollarının oluşturulması konusunda büyük ölçekli çalışmalar yapılıyor.”

Kaynak: HABERTÜRK

“Avrupa için Enerji Tedarikinde Anahtar Ülke Türkiye”

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Türkiye’nin, Avrupa için enerji tedarikinde anahtar ülke konumunda olduğunu belirtti. Altunyaldız, AA muhabirine, Rusya-Ukrayna savaşının ardından Avrupa ülkelerinde yaşanan enerji krizine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Gıda, su ve enerjinin, dünyanın geleceğini belirleyecek unsurlar arasında yer aldığını söyleyen Altunyaldız, gıda krizinin önlenmesi, su kaynaklarının doğru kullanılması ve havanın yaşanılabilir tutulmasının önemini ifade etti.
Rusya-Ukrayna savaşının ardından değişim sürecinin daha hızlı ve öngörülenin ötesinde etkilerle yaşanmaya başladığını belirten Altunyaldız, “Kış geliyor, ısınma meselesi var. Nasıl ısınacaksınız? Avrupa'da insanlar odun almaya başladı. Konjonktürün zorlamasıyla yeniden fosil yakıtların devreye alınması, kömüre dönülmesi gibi bir meydan okuma yaşanıyor. Ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde Rusya-Ukrayna savaşı ve birçok hadisede olduğu gibi küresel barış için elinden gelen gayreti ortaya koyuyor” diye konuştu.
Enerjinin, üretimin oksijeni olduğunu söyleyen Altunyaldız, “İnsan oksijensiz yaşayamıyorsa sanayi de enerjisiz üretemez, var olamaz. AB ülkelerinde özellikle metal, cam endüstrisinde faaliyet gösteren sanayi firmalarının, enerji maliyetlerindeki yükselmeler nedeniyle üretime ara verdiklerini hatta üretimi durdurduklarını görüyoruz. Bu noktada hazır, öngörülü olmak gerekiyor” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin enerji tedarikini çeşitlendirme ve yenilenebilir enerjideki potansiyeli maksimum düzeyde kullanma yönündeki politikaların, meyvesini verdiğini belirten Altunyaldız, “Tedarikimizi sağlıyoruz, enerji güvenliğimizi temin ediyoruz. Avrupa için enerji tedarikinde anahtar ülke Türkiye” vurgusunu yaptı.
Türkiye’nin, tüm enerji kalemlerinde yer aldığına değinen Altunyaldız, “Gaz tedarikimizi çok farklı kaynaklardan yapıyoruz. Farklı boru hatlarıyla hem ülkemizi hem de komşu ülkeleri besleyecek, ihtiyaçlarını giderecek konuma geldik. Yerli kaynaklarımızı en üst düzeyde kullanıyoruz, temiz üretim adına iklim değişikliğinin gerektirdiği parametreleri de uygulayarak yolumuza devam ediyoruz. Nükleer enerjiyi hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.
Enerji tedarikinin, Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında birinci sıraya oturduğunu ifade eden Altunyaldız, “Elektrik, doğal gaz ve petrolde maliyetler ciddi anlamda arttı. Bu, üretim maliyetlerini yukarı doğru fırlattı. Her şey 3-5 kat arttı. Dünya anormal bir süreç yaşıyor. Bu süreci doğru yönetmek lazım. Yenilenebilir kaynaklarda çok önemli bir noktaya geldik. Rüzgar enerjisinde hem aksam hem de santraller itibarıyla çok iyi gidiyoruz. Aksam üretiminde Avrupa'nın beşinci, güneş enerjisinde 7000 megavat üretim kapasitesiyle dünyada dördüncü sıraya yerleştik” değerlendirmelerinde bulundu.
Enerji sıkıntısı bulunmayan Türkiye”nin, enerji ihtiyacı olan ülkelere enerji verebilecek bir konuma doğru emin adımlarla ilerlediğini dile getiren Altunyaldız, şöyle devam etti:
“Türkiye, Avrupa'nın enerji tedarikinde merkeze yerleşti, tüm talepleri karşılayabilecek durumda. Bu, geleceğe dönük avantajlı durumu da çok net şekilde ifade ediyor. Sanayi üretimimiz kesintisiz artmaya devam ediyor. Üretim, yatırım iştahı son derece yüksek. Bu şekilde üretmeye, ihraç etmeye, istihdamı artırmaya devam edeceğiz. Enerjide değişimi; fosilden yenilenebilir enerjiye dönüşümü, tedarik zincirindeki çeşitlenmeyi doğru yönetiyoruz. Kaynaklarımızı maksimum kullanıyoruz. Bir anlamda 360 derece alanı kapsıyoruz. Bu kapsamda kış geliyor ama Allah'a şükür Türkiye bu kışı üşümeden geçirebilecek hazırlıklarını yaptı. Türkiye bu kışı üretimi durdurmadan enerji tedarikini kesintisiz yaparak, üretime aralıksız devam ederek geçirebilecek durumda. Türkiye komşuları için de bir enerji, tedarik merkezi konumunda.”

Kaynak: AA

“En Büyük Endişemiz Enerji Krizi”

Yatırım, enerji krizi ve enflasyon hakkındaki görüşlerini paylayan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Başkanı Odile Renaud-Basso, en büyük endişelerinin enerji krizi olduğunu ve enerji güvenliği sağlayabilmek için çok fazla destek sağladıklarını belirtti. Bloomberg HT’ye konuşan Renaud-Basso “Türkiye en fazla yatırım yaptığımız ülke. Burada aktivitelerimizi 2009 yılında başlattık ve o dönemden beri 17-18 milyar euroluk bir yatırım yaptık. Bu çok büyük bir yatırım oranı. Yalnızca geçen yıl 2 milyar euroluk yatırım yaptık. Bu, bizim Türkiye’de bugüne kadar yaptığımız en yüksek yatırım seviyesi olarak gerçekleşti ve çok sayıda yeni yatırımımız var. Bu yılın başından beri 1 milyar euroluk yatırımımız oldu. Bundan sonra da farklı projelere yatırım yapma planlarımız var. Bunun içinde İstanbul’daki metro hattı da var” dedi.
Renaud-Basso, “Avrupa’daki resesyon bizim aktivitelerimizi ve ülkelerdeki operasyonlarımızı etkiler. Biz zaten Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerle de çalışıyoruz. Bunun dışında, operasyonlarımızı ilerlettiğimiz bazı ülkelerin AB ülkeleri ile çok yakın ticaret ilişkileri var. Almanya'da olan bir şeyin Türkiye’yi de etkileyebileceğini biliyoruz. En büyük endişemiz enerji krizi. Gaz ve petrol tarafında fiyatlar çok yükseldi. Enerjiye erişim konusunda büyük endişe ve belirsizlikler var. Ülkelerin bu zorluklarla baş etmesine yardımcı olmak gerekiyor. Enerji güvenliğini sağlayabilmek için çok fazla destek sağlıyoruz” ifadesini kullandı.
Renaud-Basso, “Mevcut durum yenilenebilir enerjiye geçebilmek için çok büyük teşvik oluşturuyor. Yatırımlarımızın yüzde 50’sini yeşil enerjiye yapmak gibi bir hedefimiz var. Büyümeyi uzun vadede güvence altına alabilmek için enerji güvenliğine sahip olmanız gerekiyor. Türkiye’de geçtiğimiz yıl Paris anlaşması ile çok önemli bir adım atıldı“ diye konuştu.  Enflasyonun ve TL’deki değer kaybının belirsizlik yarattığını ifade eden Renaud-Basso “Enflasyon seviyesi çok yüksek. Türk lirasındaki değer kaybı da önemli bir faktör. Bu, daha oynak bir ortam yaratıyor ki bu da yatırımcıların yönetebilmesi için kolay bir ortam değil. Yabancı yatırımcıların daha ihtiyatlı davrandığını görüyoruz. Bu da dikkat etmemiz gereken önemli bir parametre olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

Kaynak: BLOOMBERGHT

Türkiye Yıllık Yeşil Tahvil Potansiyeli: 1,8 Milyar Dolar

Türkiye'nin yeşil tahvil potansiyelinin büyüklüğü yıllık 1,8 milyar dolar olarak hesaplanırken, yeşil tahvillerin 2022-2030 döneminde temiz enerji dönüşümü için gerekli finansman ihtiyacının yüzde 15'ini karşılayabileceği öngörülüyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’nin “Enerji Dönüşümü Perspektifinden Türkiye’nin Yeşil Tahvil Potansiyeli” başlıklı politika notundan derlenen bilgilere göre, Türkiye’de mevcut yeşil tahvil ihraçlarının sayısı 10’un altında olmasına rağmen son yıllarda bu alanda başarılı örnekler görüldü. Yeşil tahvil uygulamalarının temiz enerji dönüşümüyle birlikte hızla artabileceği tahmin ediliyor.
Kamu kuruluşları, sanayi ve hizmetler sektörü, enerji sektörü ve finans sektörünün 2022-2030 döneminde 16 milyar dolarlık, yıllık ise ortalama 1,8 milyar dolarlık yeşil tahvil potansiyeli bulunduğu hesaplanıyor. Türkiye’nin aynı dönem için temiz enerji dönüşümünde yatırım ihtiyacı 135 milyar dolar, finansman ihtiyacı ise 107 milyar dolar olarak öngörülüyor. Söz konusu finansman ihtiyacının yüzde 15’lik kısmının yurt dışı yeşil tahvil ihraçlarıyla karşılanabileceği tahmin ediliyor. Türkiye’de kurum bazında yeşil tahvil ihracında en yüksek potansiyeli bulunan paydaşlar ise emeklilik fonları, ülke varlık fonları ve sigorta şirketleri gibi yüksek hacimli fonları yöneten kurumsal yatırımcılar olarak görülüyor.
Küresel iklim tahvili piyasasında büyüme 2015’ten beri önemli oranda hızlandı. 2015’te 200 milyar doların altında olan iklim tahvillerinin büyüklüğü, 2021 sonu itibarıyla 2,8 trilyon dolara ulaştı. İklim tahvillerinin yüzde 57’sini 1,6 trilyon dolarla yeşil tahviller oluşturdu. Yeşil tahvil piyasası geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 75 büyüdü. Sosyal tahvillerin büyüklüğü 538 milyar dolar, sürdürülebilirlik tahvilleri 250 milyar dolar, sürdürülebilirlik bağlantılı tahviller 135 milyar dolar ve dönüşüm tahvilleri 9,6 milyar dolar olarak hesaplandı.
Bu yılın ilk çeyreğinde toplam iklim tahvil piyasası 200 milyar dolar büyüyerek 3 trilyon dolara ulaştı. Dünya Bankası, Avrupa Birliği, Federal Ulusal İpotek Birliği, Fransa merkezli Sosyal Borç Amortisman Fonu (CADES) ve Fransa, en büyük iklim ihraççıları olarak öne çıkıyor. Söz konusu 5 ihraççının toplam iklim tahvil ihraçlarının yüzde 18’ini gerçekleştirdi.

Kaynak: TEMİZENERJİ

OEDAŞ’tan Hizmet Bölgesi’ne 1,8 Milyar TL’lik Yatırım

Elektrik dağıtım şirketi Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), Zorlu Osmangazi Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ bünyesinde faaliyet göstermeye başladığı 2017 yılından itibaren gerçekleştirdiği çalışmalar kapsamında bu yılki yatırımlarına başladı. 2017-2021 yılları arasında Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ı kapsayan hizmet bölgesine 5,6 milyar TL’lik yatırım gerçekleştiren şirketin 2022 yılı yatırımları için ayırdığı bütçe ise 1 milyar 846 milyon TL oldu. Bu miktarın 1 milyar 662 milyon TL’si şebeke tesis yatırımlarını, 184 milyon TL’si ise dijitalleşme alanlarını ve diğer yatırımları kapsıyor.
Hizmet verdikleri bölgede yaklaşık 1,9 milyon abone üzerinden yaklaşık 3 milyon kişinin hayatına dokunduklarını söyleyen OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, “Bir yandan bölgemize güvenli ve sürdürülebilir elektrik arzı sağlamak diğer taraftan da iklim değişikliğiyle mücadelemizi sürdürmek için geleceğin teknolojilerine odaklanıyor ve yatırımlarımızı da bu yaklaşımla hayata geçiriyoruz. Biz OEDAŞ olarak geleceğin elektrik şebekelerinin; yenilenebilir enerji kaynaklarının dahil olduğu, elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemlerinin ağırlığının arttığı, kaynakları daha verimli kullanan ve çevresel etkilerini en aza indirecek sistemlere sahip olacaklarını öngörüyoruz. Bu doğrultuda Ar-Ge departmanımız aracılığıyla şebekemizi geleceğin teknolojisi ile uyumlu hale getirmek için gerekli adımları atıyoruz. Tüm bunları hayata geçirebilmek adına bu yıl 1,8 milyar gibi büyük bir bütçeyle yatırımlarımıza başladık. Bölgemizdeki şehirlerin, sürdürülebilir katma değer üretebilen şehirler olmasına katkı sağlamak için yatırımlarımıza bundan sonra da aralıksız devam edeceğiz” dedi.
Yeni yatırımların yanı sıra alçak ve orta gerilim elektrik dağıtım hatları, dağıtım trafosu ve aydınlatma armatürlerinin bakımlarını yaptıklarını da ifade eden Celepci, “Bu yılın sonuna kadar plansız elektrik kesintilerini yüzde 20 oranında azaltmayı hedefliyoruz. Böylece 2017’den itibaren yapılan yatırımlar neticesinde sürekli ve sürdürülebilir enerji arzı performansındaki artış oranı yüzde 50 olacak” diye konuştu.
Celepci’nin aktardığı bilgilere göre yıl sonuna kadar tamamlanması hedeflenen yatırımlar kapsamında beş ile toplam 460 kilometre enerji nakil hattı, 291 adet yeni trafo ve 6.296 adet yeni aydınlatma direği tesis edilecek. Bu çalışmalar için 897 km kazı çalışması yapılacak. Yatırımlar kapsamında 1.650 kişiye de dolaylı istihdam sağlanacak.

VEDAŞ, Kırsal Bölgelerdeki Enerji Hatlarını Yeniliyor

Van, Bitlis, Muş ve Hakkari illerinde elektrik dağıtım hizmeti veren VEDAŞ, elektrik şebekesini daha da güçlendirmek için gerçekleştirdiği bakım ve onarım çalışmalarını sürdürüyor. Kırsal bölgelerde çalışmalarını sürdüren ekipler, önleyici bakım çalışmaları çerçevesinde elektrik şebekesini tek tek kontrol ediyor, arıza oluşturabilecek unsurların bakım ve onarımını gerçekleştiriyor. Van'ın kırsal bölgelerinde eş zamanlı gerçekleşen bakım ve onarım çalışmaları hakkında açıklama yapan VEDAŞ Van İl Müdürü Abdulmelik Özsoy, “Tüketicilerimizden ve muhtarlarımızdan gelen talepler, Alo 186 Çağrı Merkezi ve SCADA raporlarımız ile ekiplerimizin saha tespitleri doğrultusunda planlamasını yaptığımız bakım ve onarım çalışmalarımızı merkezde olduğu gibi kırsal bölgelerimizde de sürdürüyoruz” dedi.
Önleyici bakım çalışmaları çerçevesinde şu an arıza oluşturmayan ancak sonraki zamanlarda arıza oluşturma potansiyeli olan şebeke unsurlarının da onarımını yaptıklarını belirten Özsoy, “Birinci önceliğimiz elbette arıza oluşumunu önlemek. Bu nedenle ihtiyaç duyulan bölgelerde yatırım programımız çerçevede elektrik şebekesini yeniliyoruz. Bakım çalışmalarımızla da mevcut şebekedeki unsurların tamamını tek tek kontrol ediyor ve arıza oluşturma potansiyeli olan unsurların onarımını gerçekleştiriyoruz. Arabaların bakımı gibi düşünebiliriz, araba şu an gidiyor ama zamanında bakımı yapılmazsa ilerleyen süreçte daha büyük arızalara yol açabilir. Elbette bu çalışmalarımız çerçevesinde can ve mal güvenliğini korumak amacıyla zorunlu olarak planlı elektrik kesintisi yapıyoruz. Enerjili hatlarda bakım ve onarım çalışması yapmak mümkün olmadığı için bu çalışmalar sırasında gerçekleştirdiğimiz planlı kesintilerde bizlere anlayış gösteren değerli halkımıza teşekkür ederim” değerlendirmesinde bulundu.

DÜNYADAN HABERLER
AB Liderleri Doğal Gazda Tavan Fiyat Uygulamasında Anlaşamadı

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, doğal gaza tavan fiyat uygulamasında anlaşamadı. AB yönetimi doğal gazda toplu alım yapılmasını isterken enerji krizi, liderlerin iki hafta sonraki zirvesinde yeniden görüşülecek.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB dönem başkanı Çekya'nın Başbakanı Petr Fiala, Prag’da düzenlenen gayri resmi AB Liderler Zirvesi bitiminde ortak basın toplantısı düzenledi. Michel, enerji krizi başlığında talebin ve tüketimin düşürülmesi, stokları mümkün olduğunca dolu tutarak arz güvenliğinin sağlanması ve tavan fiyat gibi uygulamalarla enerji faturalarının düşürülmesi gibi meseleleri görüştüklerini bildirdi.
AB ülkelerinin enerji fiyatlarının düşürülmesi için ortak kararlılık içinde olduğunu vurgulayan Michel, 20-21 Ekim’de Brüksel'de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’ne kadar yapılacak görüşmelerle tedbirler konusunda ilerleme sağlamak istediklerini belirtti.
AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen de uygun fiyatlı gaz tedariki için güvenilir tedarikçilerle müzakereler yapılması, gaz piyasasında fiyatların nasıl sınırlandırılacağı ve elektrik fiyatlarının belirlenmesinde gazın etkisinin azaltılması gibi meseleleri ele aldıklarını belirtti. “Komisyon, bu konular hakkında önümüzdeki haftalar içinde daha ayrıntılı tekliflerle gelecek” diyen Von der Leyen, AB ülkelerinin bu kışa hazırlıklı olduklarını anlattı.
Savaşın başında AB'nin Rusya'dan aldığı gaz miktarının yüzde 41 olduğunu, bunun yüzde 7,5’e indiğini vurgulayan Von der Leyen, “Şu anda depoların yüzde 90’ı dolu. Yani gayet iyi durumdayız” dedi. Von der Leyen, kış bitiminde AB gaz depolarının tükeneceğini, ilkbaharda AB ülkelerin ortak gaz alımına başlamasının çok önemli olduğunu ifade etti.
Doğal gaz fiyatlarını düşürme konusundaki bir soru üzerine Von der Leyen, “Bu, birkaç yolla yapılabilir. Güvenilir tedarikçilerle anlaşmalı bir fiyat koridoru belirleyebilirsiniz. Norveçli şirketlerle bu çalışma çoktan başladı” diye konuştu.
Von der Leyen, enerji piyasaları konusunda geniş kapsamlı bir reformun karmaşık bir süreç olduğunu ve ancak gelecek yıl başında yapılabileceğini anlattı.
AB ve üye ülkelerin Ukrayna'nın en önemli destekçileri olduğunu anımsatan Von der Leyen, “Savaşın başlangıcından bu yana askeri yardımlar haricinde Ukrayna'ya 19 milyar euro sağladık. Önümüzdeki günlerde 2 milyar euro daha makro finansal destek serbest bırakılacak” diye konuştu.
AB Komisyonu, geçen ay, enerji alanında çeşitli yeni tedbirleri içeren bir paket hazırlamıştı. Üye ülkelerin enerji krizine karşı elektrik talebinin zorunlu düşürülmesi, ucuz maliyetli elektrik üreticilerinin kazançlarının sınırlandırılması ve fosil yakıt üreticilerinden katkı alınmasını içeren tedbirlerde anlaşma sağlamıştı.
Aralarında Fransa, İtalya, İspanya ve Belçika'nın da bulunduğu AB üyesi 15 ülke, AB Komisyonundan, ithal doğal gaza tavan fiyat uygulamaya yönelik bir plan hazırlamasını istemişti. Komisyon, bu talebe rağmen önceki pakete ithal doğal gaza tavan fiyat getirilmesini dahil etmemiş, doğal gaza geniş biçimde tavan fiyat getirilmesinin enerji güvenliği için risk oluşturabileceği uyarısında bulunmuştu. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bu hafta yaklaşımını değiştirdi.
Yeni bir fiyat endeksi geliştirilinceye kadar doğal gaza geçici tavan fiyat uygulanması üzerinde çalıştıklarını açıklayan Von der Leyen, elektrik üretmek için kullanılan gaza tava fiyat konusunda da adım atılabileceğine işaret etmişti. Almanya, Hollanda ve Danimarka ve bazı ülkeler bu aşamada doğal gaz fiyatlarına tavan getirilmesi fikrine sıcak yaklaşmıyor. Gaza tavan fiyat getirilmesinin enerji arz güvenliğini riske sokacağı görüşünde olan bu ülkeler, uygulamanın özellikle kış aylarında doğal gaz tedarikine zarar verebileceğini değerlendiriyor.

Kaynak: DÜNYA

Almanya'da Enerji Krizi Şirketleri İflasa Sürüklüyor

Almanya’daki Halle Ekonomik Araştırma Enstitüsü (IWH), ülkede şirket iflas trenlerine ilişkin eylül raporunu açıkladı. Buna göre, Almanya'da eylülde şirketlerin ve ortaklıkların iflas başvuruları Eylül 2021’ye göre yüzde 34 artarak 762’ye yükseldi. Açıklamada, Enstitüsü'nün bir ay önce eylülde iflaslarda yıllık bazda 25'lik bir artış öngördüğü hatırlatılarak, "Bu ay için, IWH'nin öncü göstergeleri yıllık yaklaşık üçte bir oranında daha fazla iflas rakamlarına işaret ediyor. Kasım ayında, artış yüzde 40'u bile aşılabilir” denildi.
IWH Yapısal Değişim ve Verimlilik Bölümü Başkanı Steffen Müller, konuya yönelik değerlendirmesinde, Almanya’da önümüzdeki aylarda iflas eden şirket sayısının üretim maliyetlerindeki artışın etkisiyle belirgin şekilde artmaya devam edeceğine işaret etti.
Artan iflasların ciddi şekilde kötüleşen ekonomik duruma ek olarak önemli üretim faktörlerinin fiyatlarındaki keskin artıştan kaynaklandığını vurgulayan Müller, ülkede enerji maliyetlerine ek olarak, çalışan ücretleri ve kredi faizleri de arttığını ifade etti. Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa'nın en büyük ekonomisine sahip Almanya'da daha yüksek enerji maliyetlerine yol açarken, uluslararası tedarik zincirlerindeki aksaklıklar ülkede üretim için ithal edilen birçok ara malını daha pahalı hale getiriyor. Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) para politikasında geri dönüş de Alman şirketlerin finansman maliyetlerini de artırıyor.
Bunlara ek olarak, yasal asgari saatlik ücret, ekimden itibaren 10,45 Euro’dan 12 Euro’ya yükseltildi. Bununla, Alman şirketler başka bir maliyet faktörüyle karşı karşıya kaldı. ECB Yönetim Konseyi, 8 Eylül'deki toplantısında bankanın üç temel politika faizini 75 baz puan artırmıştı. Böylece, banka 1999’da Avrupa Ortak Para Birimi'nin kullanılmasından bu yana en yüksek faiz artışına gitmiş oldu. ECB'nin ekonomide resesyon beklentisine rağmen, faiz oranlarını 2011’den beri en yüksek seviyeye çıkarması dikkati çekmişti.
Enerji maliyetlerinin çok yükselmesi nedeniyle son zamanlarda Alman siyaset ve iş dünyasından sanayi şirketlerinde bir iflas dalgası uyarısı gelmişti. Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği’ne (BVMW) göre, ülkede şirketlerin yüzde 52’si yüksek enerji fiyatları nedeniyle ekonomik varlıklarını tehdit altında hissediyor.

Kaynak: NTV

Doğal Gaz Krizinden En Az Etkilenecek Ülkeler Hangileri?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Avrupa elektrik ve doğal gaz kriziyle karşı karşıya. Rusya’nın Avrupa’ya sevkiyat yaptığı ana boru hatlarından Kuzey Akım 1 üzerinden doğal gaz akşını kesmesi Avrupalıları endişelendiriyor. Avrupa Birliği (AB) ülkeleri tasarruf tedbirlerine başlarken Fransa, Eyfel Kulesi’nin Louvre Müzesi ve Versay Şatosu’nda da elektrikleri erken kapatma kararı aldı.
Peki, Rusya’nın doğal gaz sevkiyatını durdurması en çok hangi AB ülkelerini etkileyecek? Elektrik üretiminde en çok doğal gaz kullanan ülkeler hangisi? Bu sorulara yanıt bulabilmek için farklı enerji verileri bulunuyor. Bunların ilki nihai enerji tüketimi. Bu veri; ülkelerde hangi enerji kaynağının ne kadar kullanıldığını gösteriyor. AB İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) 2020 yılı verilerine göre nihai enerji tüketiminde doğal gazın payının en yüksek olduğu ülke yüzde 37,6 ile Hollanda. Ardından Macaristan (yüzde 32,3), İtalya (yüzde 30,9), Belçika (yüzde 29,3) ve Almanya (yüzde 26,8) geliyor. Türkiye ise yüzde 25,7 ile 6. sırada yer alıyor.
Bazı ülkelerde ise doğal gazın payı sıfır. Oldukça soğuk iklime sahip İskandinav ülkelerinden İsveç’te doğal gazın payı sadece yüzde 1,5. Bu oran Norveç’te yüzde 2,1; Finlandiya’da yüzde 3 ve Danimarka’da yüzde 11,5. AB ortalaması ise yüzde 21,9.
Peki, ülkelerin enerjilerinin ne kadarını yenilenebilir kaynaklardan karşılıyor? Bu oran Eurostat 2020 yılı verilerine göre AB’de yüzde 21,1. Cumhurbaşkanlığı 22022 Yıllık Programına göre ise Türkiye’de bu oran 2019 yılında yüzde 16,9 idi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarında İzlanda yüzde 83,7 ile zirvede. En düşük ise yüzde 10,7 ile Malta. Yenilenebilir enerji oranında yine İskandinav ülkelerinin iyi durumda olduğu görülüyor. Norveç yüzde 77,4 ile ikinci; İsveç ise yüzde 60,1 ile üçüncü sırada. Bu oran Finlandiya’da yüzde 43,8 ve Danimarka’da yüzde 31,7.
Yenilenebilir enerji kaynakları oranı ise diğer bazı ülkelerde şöyle: Arnavutluk yüzde 45, Sırbistan yüzde 26, Romanya yüzde 24,5; Bulgaristan yüzde 23,3; Yunanistan yüzde 21,7; Almanya yüzde 19,3; Fransa yüzde 19,1 ve Hollanda yüzde 14.

Kaynak: EURONEWS

Temiz Enerjide Küresel İstihdam 13 Milyona Yaklaştı

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından hazırlanan “Yenilenebilir Enerji ve İstihdam 2022 Raporu”na göre, küresel ölçekte temiz enerji alanında istihdam edilenlerin sayısı, geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre yüzde 6 aratarak 12,7 milyon kişiye ulaştı.
Temiz enerji alanındaki istihdam artışında, ülkelerin sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşma planları, bölgesel değişimler, sanayide yeniden yapılanma, artan talep ve rekabet, teknolojik gelişmeler ve üretim süreçlerindeki değişimler etkili oldu. Rüzgar, güneş, biyokütle gibi temiz enerji teknolojileri temel alınarak hazırlanan rapora göre, istihdamda ilk sırada gelen güneş enerjisi sektöründe çalışanların sayısı geçen yıl itibarıyla 4 milyon 291 bin olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde, sıvı biyoyakıt sektöründeki çalışan sayısı 2 milyon 421 bine, hidroelektrikteki 2 milyon 370 bine ve rüzgar enerjisi sektöründe ise 1 milyon 371 bin kişiye ulaştı. Isıtma ve soğutma sektöründe geçen yıl itibarıyla 769 bin, katı atıkların biyokütlesinden enerji üretiminde 716 bin, biyogazda 307 bin, jeotermal enerji alanında 196 bin ve diğer alanlarda 235 bin kişi olarak hesaplandı.
Rapora göre, dünya genelinde temiz enerji alanında istihdam artışının devam edeceği ve 2030 yılında bu alanda çalışan sayısının 38,2 milyonu bulacağı öngörülüyor. Söz konusu alanda en fazla istihdam sağlayan ülkeler ise Çin, Brezilya, ABD, Hindistan ve Almanya olarak dikkati çekiyor. Çin’de 5,3 milyon kişinin yenilenebilir enerji sektörünün değişik alanlarında çalıştığına işaret edilen rapora göre, Çin’i, 1,2 milyon istihdamla Brezilya, 923 bin istihdamla ABD, 863 bin istihdamla Hindistan ve 352 bin istihdamla Almanya izliyor.

Kaynak: IRENA

HAFTANIN RAPORU

“Enerji Dönüşümü Hızı Konusunda İyimserlik Azalıyor”

Dünya Enerji Konseyi’nin, “Dünya Enerji Nabzı” araştırması liderlerin enerji dönüşümünün hızı konusundaki iyimserliğinin büyük ölçüde azaldığını gösterdi. Buna göre Nisan ayında bir benzeri yapılan son anketle karşılaştırıldığında enerji dönüşüm hızının yavaşlayacağına inananların sayısı yüzde 27 oranında arttı. Bu değişimin nedeni enerji güvenliği kaygısının iklim değişikliğinden kaynaklanan çevresel kaygıların üzerine çıkması. İlk anketin yapıldığı Nisan ayı ile karşılaştırıldığında katılımcıların yüzde 18 daha fazlası artık küresel enerji politikalarında bölünmeler, farklılaşmalar olduğunu belirtiyor. Buna neden olarak yeni ve katlanarak artan krizlerin enerji sistemlerini hatta direk tüketiciyi etkilemesi olarak gösterilirken ‘Dünya Enerji Nabzı’ Ağustos sayısı bu süreçte enerji politikalarının belirlenmesinde öncelikleri dengelemenin zorluklarını da ortaya koyuyor.
Çalışmaya göre enerji politikası üretilmesi sürecinde öncelikler birbirleriyle rekabet ediyor ve bunları dengelemek zor. Rapora göre Avrupa’da enerji güvenliği artık yüzde 42 ile politikaların belirlenmesi konusunda odak noktası konumunda. Çevresel sürdürülebilirlik yüzde 36 ile ikinci sırada, satın alma gücünün sürdürülmesi ise yüzde 22 ile son sırada yer aldı.

Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK