E-Bülten
 
Sayı:41 - Kasım 2015
 
 
 

Philips, İspanya’nın başkenti Madrid’de toplam 225 bin sokak aydınlatmasını, internet bağlantılı LED’de dahil olmak üzere son teknoloji aydınlatma ürünleriyle iyileştirecek. Proje ile şehrin yüzde 44’ten fazla enerji tasarrufu sağlayacağı belirtilirken şirket, bu projenin bu alanda bugüne kadar yapılmış en büyük proje olduğunu açıkladı. 

“Şehrin gördüğü en büyük teknolojik yenilenme”

Madrid Belediye Başkanı Ana Botella, “Bu, Madrid şehrinde görülen en büyük teknolojik yenilenme” dedi.  Botella, şöyle devam etti: “Bu değişim, bizim önemli hedeflere ulaşmamıza imkan sağlayacak. Kısaca bahsetmek gerekirse, şehrin enerji tüketimini azaltabileceğiz, şehir aydınlatmalarının ömrünü uzatabileceğiz ve ışık kirliliğini kontrol altına alabileceğiz.”  Philips Iberia CEO’su Juan Sanabria ise, “Madrid’deki şehir aydınlatması yenileme projesi geleceğe hazırlanan bir şehrin yaratılmasında önemli bir adımdır” dedi.

Projenin detayları şöyle:

• 225.000 sokak lambası, Philips teknolojisi ile yenilenecek (caddeler, sokaklar, tarihi eserler ve parklardaki aydınlatma armatürleri dahil olmak üzere).

• 225.000 sokak lambasından 33.000’i LED plaka ve 51.000’i küre şeklinde elektrik direği dahil olmak üzere, toplamda 84.000 adedi yerel olarak üretilmiş Philips LED lamba ve armatürleri olacak.

• Geri kalan sokak lambalarında, Philips tarafından sunulan, daha yüksek enerji verimliliğine sahip LED olmayan aydınlatma çözümleri kullanılacak.

• Şehir, yenileme sürecinin sonunda, yüzde 44’ten fazla enerji tasarrufu sağlayacak.

Kaynak :newscenter.philips.com

 

Türkiye Enerji Vakfı (TENVA) araştırmacısı Serhan Ünal, 2015-Türkiye İlerleme Raporu’nda Enerji Faslı hakkında bilgi verdi ve değerlendirdi. Ünal, “2015 Türkiye İlerleme Raporu, Türkiye’yi mevcut performansının önceki dönemlerin gerisinde kaldığı için eleştirmekte. Eleştirilerin yoğunlaştığı alanlar doğalgaz piyasasının kurulamamış olması, gaz ve elektrikte hala şeffaf ve siyasetten arındırılmış bir tarife yapısının işlemiyor olması, enerji verimliliğinde hiçbir olumlu gelişmenin kaydedilmemesi, nükleer güvenlik ve planlamada atılması gereken acil adımların atılmaması olarak belirginleşmekte” dedi. Ünal, buna karşılık, EPİAŞ gibi enerji piyasası kurumlarının hayata geçirilmiş olmasının da olumlu görülen hususlardan bir tanesi olduğunu belirtti.

Türkiye Enerji Vakfı (TENVA) araştırmacısı Serhan Ünal, geçtiğimiz günlerde açıklanan 2015-Türkiye İlerleme Raporu’nda enerji sektörünün görünümünü ele alan bir araştırma kaleme aldı. Ünal, “Avrupa Birliği (AB) tarafından hazırlanan 2015 Türkiye İlerleme Raporu, enerji faslı açısından bir ‘gerileme’ değilse bile en azından ‘duraklama raporu’ olarak yazılmış görünüyor. Raporun, Türkiye enerji sektörüne ilişkin genel gözlemi, sektörde yakın geçmişte gerçekleştirilen atılımların durma noktasına geldiği şeklinde. Bunun en belirgin göstergesi, 2012 yılında “moderately advanced” (orta üstü gelişkin) olarak tanımlanan Türkiye’nin AB’ye enerji uyumunun, son raporda “moderately prepared” (vasat) olarak tanımlanmış olması. Tarafsız bir gözle bakıldığında ise, yapılan ağır eleştirilerin bir kısmının, Türkiye’nin yoğun bir seçim ve istikrarsızlık döneminden geçmesiyle ilgili olduğu görülebilir” dedi.

Ünal, raporun, genel olumsuz havasına karşın, Türkiye-AB arasındaki enerji diplomasisinin geldiği noktayı takdirle karşıladığını kaydederek, “Mart 2015’te başlatılmış bulunan ve tedarik güvenliği, doğalgaz sektörü, enerji verimliliği ve nükleer enerji alanlarına öncelik veren “Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu” da bunun bir göstergesi olarak gösterilmekte. Buna karşın Türkiye’nin, Yunanistan’ın Meis adası yakınlarında başlatmış olduğu petrol ve gaz arama faaliyetlerinden duyulan rahatsızlık not edilmekte. Diğer taraftan, Meis gibi küçük bir konudan dahi bahseden rapor, ilginç bir şekilde, Kıbrıs ve doğu Akdeniz enerji kaynakları mücadelesinde Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a karşı olan sert tutumunu vurgulamamakta. Bu durum ise akıllara, enerji faslının açılmasını veto etmekte olan Güney Kıbrıs’a karşı, enerji faslının açılması ihtimalinin dillendirildiği Brüksel’in bir mesaj mı verdiği sorusunu getirmekte” dedi.

- Gaz ve elektrikte maliyet temelli otomatik bir fiyat mekanizması hala işlemiyor

Raporun, enerji ithalatının Türkiye’nin cari açığı üzerindeki etkisini tekrar ettiğini, petrol fiyatlarındaki düşüşün Türkiye için bir fırsat penceresi açtığını ifade ettiğini ifade eden Ünal, “Diğer taraftan, özelleştirmelerin yavaşlamasının, Türkiye’ye sermaye akımını yavaşlattığı belirtilerek, bu durumun Türkiye’nin genel ekonomik performansı üzerinde de etkileri olabileceği söylenmekte. Sektörün geneline ilişkin bir diğer eleştiri ise, hükümetin büyük ekonomik gruplar ile olan ilişkilerinin, piyasa bozucu etki yaratması riski. Gaz ve elektrikte maliyet temelli otomatik bir fiyat mekanizmasının hala işlemiyor olması da, siyasetin piyasa bozucu etkilerinden biri olarak değerlendirilmekte” dedi.

Ünal, raporda, enerji piyasalarına ilişkin olarak, Elektrik Piyasası Kanunu’nun nispi olumlu etkilerinin, gün içi piyasasının hayata geçirilmiş olmasının, Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.’nin (EPİAŞ) kurulmasının ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2015-2019 Stratejik Planı’ndaki hedeflerinin olumlu kabul edildiğini aktardı. Ünal, “Raporun, Türkiye enerji piyasalarına ilişkin saptadığı asıl sorun, liberalizasyon sürecinin yavaş ilerliyor olması. Liberalizasyon konusunda, özellikle doğal gaz piyasasının istenen olgunlukta olmamasının, Türkiye’nin AB’nin enerji tedarik rotalarından birisi olması hedefine de zarar verdiği belirtilmekte. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye doğalgaz piyasasının gerekli olgunluğa behemehal ulaştırılmasının, Türkiye’nin dış ekonomik ve siyasi ilişkileri ile enerji merkezi olma hedefine doğrudan olumlu katkı yapacağı iddia edilebilir.

Bu kapsamda raporda değinilen bir diğer husus da, Türkiye’nin komşularıyla olan enterkonnekte bağlantılarını geliştirmedeki hız ve kararlılığı. Bu kısım raporda çok olumlu olarak ifade edilmekte ve bunun, enerjinin yanında, AB’nin ulaşım ve haberleşme alanlarındaki iç pazarının bütünleşmesi hedefine de katkı yapacağı belirtilmekte. Türkiye’nin çevresiyle olan enerji bağlantılarının bir parçasının da uluslararası gaz boru hatları olduğuna değinen rapor, trans-Anadolu boru hattı projesinin (TANAP) çok hızlı ilerliyor olmasından övgüyle söz etmekte fakat, Türk Akımı’nın geleceğinin belirsizliğini de not etmekte. Türk Akımı gibi büyük ve AB için de hayati önemde olan bir konudan asgari ölçülerde bahsediliyor olması, AB’nin Türk Akımı’ndan duyduğu rahatsızlığın bir yansıması gibi.

Tedarik güvenliği açısından nispeten kuvvetli bir noktada kabul edilen Türkiye’nin şu üç hususa öncelik vermesi önerilmekte: İşleyen ve rekabetçi bir doğalgaz piyasası, elektrik ve gazda şeffaf ve maliyet temelli bir tarife yapısının oluşturulması ve nükleer güvenlik ve planlama alanlarında acil ilerleme sağlanması. Şubat 2015’te yeni Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı’nın yayınlanarak 2023’te 61 GW yenilenebilir enerji kurulu gücünün hedeflenmesi, lisanssız güneş ve rüzgar santrallerinin hızla çoğalması ve doğalgaz kullanımının yaygınlaşması gibi gelişmeler AB hedefleriyle uyumlu olarak görülürken, çapraz sübvansiyonların varlığı ve enerji verimliliğine ilişkin anlamlı hiçbir gelişme gerçekleştirilmemiş olması kuvvetle eleştirilmekte. 2002 yılında 1000€/259,1 kg petrol eşdeğeri olan Türkiye enerji yoğunluğunun, 2011 yılında 1000€/252,5 seviyesine gerilediği belirtilen rapor, bu seviyeyi yetersiz bulmakta” dedi.

- Rapor, Türkiye’yi mevcut performansının önceki dönemlerin gerisinde kaldığı için eleştiriyor

Ünal, şöyle devam etti: “Genel hatlarıyla özetlemek gerekirse 2015 Türkiye İlerleme Raporu, Türkiye’yi mevcut performansının önceki dönemlerin gerisinde kaldığı için eleştirmekte. Eleştirilerin yoğunlaştığı alanlar doğalgaz piyasasının kurulamamış olması, gaz ve elektrikte hala şeffaf ve siyasetten arındırılmış bir tarife yapısının işlemiyor olması, enerji verimliliğinde hiçbir olumlu gelişmenin kaydedilmemesi, nükleer güvenlik ve planlamada atılması gereken acil adımların atılmaması olarak belirginleşmekte. Diğer taraftan, Türkiye’nin olumlu görüldüğü alanlar ise yenilenebilir enerjiye atfedilen önem, çevre ülkelerle bağlantı altyapısının hızla geliştirilmesi, TANAP gibi, enerji arz güvenliğine katkı sunacak uluslararası projelerin hızla ilerliyor olması ve EPİAŞ gibi enerji piyasası kurumlarının hayata geçirilmiş olması. Raporda eksiklik olarak görülebilecek husus ise, 31 Mart 2015 tarihli elektrik kesintisinden hiç bahsedilmiyor olması. Bütün Türkiye’yi etkileyen bu olayı, AB raportörlerinin enerji güvenliği ve elektrik sistem güvenilirliği anlamında dikkate değer görmemiş olmaları cevapsız durumda.”

Kaynak : tenva.org

 

Zirve Konferanslar Başkanı ve EPDK Kurul Eski Üyesi Fatih Dönmez, 1 Kasım seçimleri sonuçlarını ve enerji sektörünün yeni dönemden beklentilerini Gas&Power dergisine değerlendirdi. Enerji sektörünün gündeminde olan öncelikli konuların arasında Elektrik Piyasası Kanunu’nda planlanan değişiklikler ile elektrik ve doğalgaz piyasalarında serbest fiyat oluşumu önündeki engellerin kaldırılması da bulunuyor.

Zirve Konferanslar Başkanı ve Eski EPDK Kurul Üyesi Fatih Dönmez, “Fabrika Ayarlarına Dönüş” başlıklı analiz yazısıyla, seçim sonuçlarını Gas&Power dergisine değerlendirdi. 1 Kasım’da tekrarlanan genel seçim sonuçlarına göre AK Parti’nin 4 yıl boyunca ülkeyi yönetme yetisini bir kez daha kazandığını aktaran Dönmez, son 2 yıl içerisinde dört seçim geçiren Türkiye’nin sonunda 4 yıllık seçimsiz bir döneme girdiğini bildirdi. Yeni dönemden beklentilerini sıralayan Dönmez, öncelikli olarak, arka arkaya gelen seçimler dolayısıyla yükselen tansiyonun bir an önce düşürülmesi gerektiğini, hükümet programının da bir an önce açıklanması gerektiğini kaydetti.

“Büyüme oranlarını arttıracak programlara ağırlık verilmeli”

Son birkaç yıldır süregelen düşük büyüme oranlarının Türkiye’nin 2023 vizyonuna ulaşması için yeterli olmadığını belirten Dönmez, büyümeyi arttıracak programlara ağırlık vermek gerektiğini söyledi. Yapısal değişiklikler için reformlara devam edilmesi gerektiğinin de altını çizen Dönmez, piyasaların beklediği düzenleme ve reformların hemen uygulamaya konulması gerektiğini ifade etti. Nitelikli teknolojiye ve inovasyona dayalı ürün ve hizmetleri arttırmak için yapısal değişikliklerin de hayata geçmesi gerektiğini aktaran Dönmez, kamunun, elindeki varlıkların özelleştirmesine devam etmesi ve düzenleme, etkin denetim işlerine odaklanması gerektiğini vurguladı.

- Enerji piyasalarının gündeminde hangi konular var?

Politik belirsizliklerin en çok etkilediği sektörlerden birisinin enerji sektörü olduğunu kaydeden Dönmez, enerji sektörünün gündeminde olan konuları ve sektörün beklentilerini sıraladı.

Sektörün 13 maddelik beklentileri şöyle :

  • Arz güvenliği ve çeşitliliği
  • Enerjide dışa bağımlılığı azaltacak tedbirler
  • Doğal Gaz Piyasası Kanunu’nda yapılması beklenen değişiklikler
  • Elektrik Piyasası Kanunu’nda planlanan değişiklikler (Kayıp kaçak bedellerinin yasal güvenceye kavuşturulması vb.)
  • Elektrik ve doğalgaz piyasalarında serbest fiyat oluşumu önündeki engeller
  • Türkiye’nin enerji hub’ı olması için atılması gereken adımlar
  • Uluslararası boru hatları projeleri
  • Nükleer güç santral projeleri
  • Devam eden özel sektör yatırımları önündeki engeller (mevzuat, yargı süreçleri, izin vb.)
  • Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının kolaylaştırılması için gereken teşvik ve desteklerin yeniden gözden geçirilerek geliştirilmesi
  • İşletmedeki tesislerin (özelleştirmeden devralınan tesisler dahil) kredilerin geri ödenmesinde karşılaşılan sorunlar
  • Özelleştirme programına devam edilmesi
  • Mevzuattan kaynaklanan maliyet artışlarının azaltılması

- Fabrika ayarlarına dönmek gerek

Dönmez, şöyle devam etti: “Sayın Başbakan’ın seçim sonrası ‘herkesin hükümeti olacağız ve kimseyi ötekileştirmeyeceğiz’ diyerek herkesi kucaklayan tavrı bu hükümete destek veren vermeyen herkesi tekrar umutlandırmıştır. Başbakan’ın 7 Haziran seçimlerinden sonra fabrika ayarlarına dönmeliyiz yoksa eksi başarılarımıza ulaşamayız, sözü toplumdan karşılık bulmuştur. Ancak sadece siyasilerin fabrika ayarlarına dönmesi yetmez, yürütmede önemli sorumluluklar üstlenen kamu görevlilerinin de fabrika ayarlarına hemen dönmesi gerekiyor.”

Kaynak: Gas&Power Dergisi Sayı :203

 
 

İngiltere, siber güvenliğe ayırdığı bütçeyi 5 yıl içinde yaklaşık 2 katına çıkaracağını açıkladı. Konuyla ilgili kamuoyuna bilgi veren İngiltere Maliye Bakanı George Osborne, "Eğer öngörülen harcamalara hükümetin kendi network'ünü korumak amaçlı temel harcamalarını da eklerseniz, hükümetimizin toplamda siber güvenlik için ayırdığı bütçe 3,2 milyar Sterlinin (4,8 Milyar ABD Doları) üzerinde olacak” dedi.

Teknolojinin gelişmesiyle siber güvenliğe verilen önem arttı. Bireyler kadar ülkeler de siber güvenliği sağlamak adına attıkları adımları güçlendiriyor. Bununla ilgili en son haber İngiltere’den geldi. İngiltere Maliye Bakanı George Osborne, olası terör saldırılarına karşı siber güvenlik için ayrılan bütçenin 5 yıl içerisinde yaklaşık 2 katına çıkarılmasının planlandığını açıkladı.

İngiliz hükümetine bağlı Dijital İletişim ve İstihbarat Kurumu'nda (GCHQ) konuşan Bakan Osborne, önümüzdeki hafta değerlendirilecek bütçe düzenlemelerinde güvenlik kalemine öncelik verileceğini ifade etti. Osborne, siber güvenliğe ayrılan bütçenin 2020 yılında 1,9 milyar sterline yükseltileceğini, başlıca üç istihbarat kurumunda ve Ulusal Siber Merkezi'nde 1900 çalışanın daha istihdam edileceğini bildirdi.

- Siber Güvenliğe ayrılan bütçenin büyüklüğü 3,2 milyar sterline ulaşacak

Siber Güvenlik Komitesi'ne de başkanlık eden Osborne, "Ulusal Siber Güvenlik Planı"nda bütçenin önümüzdeki 5 yıl içerisinde yaklaşık 2 katına çıkarılmasının planlandığını aktararak, "Eğer öngörülen harcamalara hükümetin kendi network'ünü korumak amaçlı temel harcamalarını da eklerseniz, hükümetimizin toplamda siber güvenlik için ayırdığı bütçe 3,2 milyar sterlinin (4,8 Milyar ABD Doları) üzerinde olacak” ifadesinde bulundu.

- Ulusal Siber Güvenlik Merkezi kurulacak

İngiltere'nin "Ulusal Siber Güvenlik Planı"na göre yeni kurulacak Ulusal Siber Güvenlik Merkezi'nin Dijital İletişim ve İstihbarat Kurumu içerisinde yer alması planlanıyor. Bu merkez ile İngiltere'de ilk kez siber güvenlik çalışanları sadece olası saldırılara uygun karşılıkların verilmesi, önlemlerin artırılması için çalışacak.

Kaynak: bloomberght.com