E-Bülten
 
Sayı:45 - Aralık 2015
 
 
 

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, rüzgar enerjisine büyük önem verdiklerini belirterek, “Rüzgar enerjisine büyük önem veriyoruz. Sektörün bu konudaki ilgisi de bizi çok memnun ediyor. İnşallah el birliği ile rüzgar enerjisinde 2023 hedefimiz olan 20 bin MW kurulu güce ulaşacağız" dedi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, gelecek 2 yıl içerisinde rüzgar enerjisinden elektrik üretiminde bin megavatlık ilave kapasite öngördüklerini dile getirdi. Türkiye'nin hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için güvenilir bir liman olduğunu vurgulayan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, yatırımın, güvenilir yatırım ortamı ve sağlam piyasa kurallarının olduğu yerlerde yapıldığına işaret etti. Yaşanan siyasi belirsizlik durumunun ortadan kalkmasının, en başta enerji sektörü için temel bir motivasyon unsuru olacağını aktaran Yılmaz, “Sektör oyuncuları için yeniden kolları sıvama vakti, Türkiye'nin küresel bir enerji aktörü olması yolunda el birliği ile çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Türkiye'nin diğer tüm alanlarda olduğu gibi yenilenebilir enerji sektöründe de son 13 yılda büyük bir gelişme gösterdiğinin altını çizen Yılmaz, özellikle rüzgar enerjisindeki gelişmenin bir başarı öyküsü olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, 1998 yılında sadece 8,7 megavat olarak başlayan rüzgar enerji yatırımlarının bugün 4 bin 200 megavatlık kurulu güce ulaştığını kaydetti. Yılmaz, “EPDK olarak, 2023 hedefleri kapsamında rüzgar enerjisinde 20 bin megavat kurulu güç hedefine ulaşmak için, periyodik biçimde lisanslama çalışmaları yapmak üzere dönemsel planlamalarımızı yapmaktayız. Rüzgar enerjisine büyük önem veriyoruz. Sektörün bu konudaki ilgisi de bizi çok memnun ediyor. İnşallah el birliği ile rüzgar enerjisinde 2023 hedefimiz olan 20 bin MW kurulu güce ulaşacağız " dedi.

"Çevre duyarlılığı bizlerin batıdan öğrendiği bir değer değildir"

Rüzgar enerjisi santrallerine yönelik tepki ve protestolara yönelik olarak Yılmaz, "Enerji sektörü çevreye rağmen değil çevre ile uyumlu olduğu ölçüde gelişebilir. Özellikle vurgulamak isterim ki doğa sevgisi ve çevre duyarlılığı bizlerin batıdan öğrendiği bir değer değildir. Asırlar öncesine dayanan bir medeniyet mirasıdır. Bu bilinçle hareket eden Kurumumuz yatırımlara ilişkin ilgili kurumların vereceği çevre etki değerlendirme raporlarını esas alarak karar vermektedir" diye konuştu.

“Türkiye’nin türbin üretiminde de gözde bir merkez olacağına inanıyorum”

Yılmaz, kule ve kanat gibi türbin ekipmanlarının Türkiye'de üretilmesi halinde Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında ilgili yatırımcılara ilave teşvikler verildiğini belirterek, gelecek dönemde Türkiye'nin türbin üretimi konusunda da gözde bir merkez olacağına inandığını ve bu konuda yatırımcılarla işbirliğine hazır olduklarını sözlerine ekledi.

YEKDEM listesi yayınlandı

Geçtiğimiz günlerde ise, EPDK, 2016 yılında Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması`ndan (YEKDEM) yararlanacak elektrik santrallerinin kesinleşmiş listesini yayınladı. EPDK`nın belirlediği 2016 YEKDEM listesindeki 556 santralin toplam kurulu gücü 14 bin 684 MW oldu. Türkiye`deki rüzgar santrallerinden 106`sı da 2016 YEKDEM listesinde yer aldı. Bu santrallerin toplam kurulu gücü 4 bin 319 MW, lisanslarına derç edilmiş yıllık üretim miktarı ise 17 milyar kWh olarak hesaplandı.

Kaynak :dunya.com / Yekdem Listesi

 

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Genel Sekreteri Uğur Yüksel, elektrik dağıtım sektöründe üçüncü uygulama döneminde 20-25 milyar TL arasında yatırıma ihtiyaç olduğunu kaydetti. Önümüzdeki 5 yıllık uygulama döneminde teknoloji yatırım bütçesinin artırılması gerektiğini vurguladı.  

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) ile merkezi Belçika’da bulunan Prime Alliance akıllı şebeke ve sayaç uygulamaları konusunda “Akıllı Sayaç Çözümleri Çalıştayı”nı düzenledi.

“Üçüncü uygulama döneminde 20-25 milyar TL’lik yatırım bütçesi belirlendi”

ELDER Genel Sekreteri Uğur Yüksel, elektrik dağıtım şirketlerinin üçüncü uygulama döneminde 20-25 milyar TL’lik yatırıma ihtiyaç olduğunu, önümüzdeki 5 yıllık uygulama döneminde teknoloji yatırım bütçesinin arttırılması gerektiğini belirtti. Yüksel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye Akıllı Şebeke Yol Haritası’nı hazırlıyoruz. Bu kapsamlı proje tamamlanmak üzere ve önümüzdeki dönemlerde hayata geçmesini hedefliyoruz. Akıllı şebekeyle birlikte hem teknoloji yol haritasının hazırlanması hem de yurt içi kapasitenin tespit edilerek yurtiçi teknoloji katılımının en yüksek seviyede sağlanması hedefleniyor. Bundan sonraki süreçte akıllı şebeke teknolojilerine öncelik vereceğiz.”

“Türkiye’nin bölgesel teknolojik merkez olacağına inanıyorum”

PRIME Alliance Uluslararası Çalışma Grubu Direktörü Angel Hernandez, PRIME Alliance’ın kar amacı gütmeyen bir örgüt olduğunu bildirdi. PRIME Alliance’ın, ‘Dar Bant Enerji Hattı Standardını’ geliştirdiğini aktaran Hernandez, akıllı şebekeler konusuna büyük önem verdiklerini vurguladı. Standardizasyonun sanayi için de büyük fayda sağladığını aktaran Hernandez, akıllı standardizasyon ile yeni bir çalışma alanının da geliştirildiğini bildirdi. Hernandez, bugün dünyada 10 milyon 200 binin üzerinde PRIME sayacının kullanıldığını bildirdi.

Hernandez, Türkiye’nin gelecekte bölgesel bir teknolojik merkez olacağına dikkat çekerek, “Bu çalıştaydan sonra başka bir konferans gerçekleştirmeyi teklif ediyorum. Teknoloji üreticileri de katılsın. Fikir alışverişinde bulunalım” dedi. Hernandez, Türkiye’deki sanayiciler ile de iletişim içinde olmayı dilediklerini sözlerine ekledi.

Çalıştayda hem dünyada bu konuda hangi uygulamaların yer aldığı görüşülürken aynı zamanda Türkiye’nin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçlara yönelik çözüm önerileri noktasında fikir alışverişinde bulunuldu.

 

Paris’te gerçekleştirilen ve geçtiğimiz gün sona eren Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde (COP21) küresel ısınma ile mücadele için uluslararası bir anlaşma imzalandı. 195 ülkenin imzasının bulunduğu Paris Anlaşması’nda yenilenebilir enerji kaynaklarına ve yeni teknolojilere teşvik dikkat çekiyor. Bunun sonucunda, elektrik üretiminde kömürün payının 5 yıl içinde düşmesi bekleniyor.

Paris’te 30 Kasım’da başlayan ve 13 gün süren müzakerelerde, İklim anlaşması üzerinde yoğun çalışmalar yapıldı. Bu görüşmeler sonucunda süren zirve sonunda yeni iklim anlaşması üzerinde uzlaşıldı, 195 ülke Paris Anlaşması’na imza attı.

- Paris Anlaşması neler getiriyor?

Anlaşmayla küresel ısınma hızının 2100 yılına kadar 2 santigrat derecenin altına çekilmesi, “olanaklı ise 1,5 dereceye indirgenmesi” kararı alındı. İklim adaletinin sağlanması için zengin kuzey ülkelerinin yoksul ya da gelişmekte olan güney ülkelerine destek sağlaması için, 2020 yılından itibaren her yıl 100 milyar dolarlık finansman sağlanması da kararlaştırıldı. Bu miktarın 2025 yılından sonra yeniden gözden geçirilmesi, gerekirse artırılması kararlaştırıldı.

- Kararlara uymayan ülkelere ceza geliyor

Anlaşmayla ilk kez, kararlara uymayan ülkelere yasal yaptırım ve ceza da öngörüldü. Her ülke, 2023 yılında yapılacak ilk değerlendirmelerin ardından, beşer senelik dönemler sonunda taahhütlerini yeniden gözden geçirebilecek. Ancak çevre örgütlerinin ısrarla istediği, “İklimsel değişikliklerden zarar gören yoksul ülkelerin dünyayı en çok kirleten zengin ülkelerden tazminat talep edebilmesi” ilkesinin anlaşmada yer almadığı görüldü. Çevre örgütleri şimdiden bu maddenin önümüzdeki konferansta kabul edilmesi için mücadele edeceklerini duyurdu.

- Hollande: “Yaşasın gezegen, yaşasın insanlık, yaşasın hayat!”

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Paris Anlaşması’na ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Anlaşma iddialı ve gerçekçi oldu. Tarih artık bugündür, gecikme ya da erteleme söz konusu olamaz. Gezegenimiz için şimdi karar verilmeli. Bütün dünya ulusları bu anlaşmayı imzalarsa, 12 Aralık 2015, sadece tarihi bir gün değil, insanlık için de büyük bir gün olur. Bu tarih, hayat mesajı veriyor. Bu anlaşma tüm katılımcılar tarafından imzalanırsa, iklim için, evrenimiz için, bütün dünyanın imza attığı ilk anlaşma olacak. Hepinizi bu büyük adıma davet ediyorum. Yaşasın gezegen, yaşasın insanlık, yaşasın hayat.”

- Kömürden elektrik üretiminin düşmesi bekleniyor

Müzakereleri yakından takip eden Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, “Paris Anlaşması tarihi. Dünya enerji sektörü için tarihi bir dönüm noktası olacak. Bu anlaşmadan sonra dünyadaki yenilenebilir enerji ve diğer temiz enerji teknolojilerindeki artış çok büyük hız kazanacak. Yatırımların ciddi olarak özellikle güneş, rüzgar ve hidrolik santrallere döneceği kesinleşti” yorumunda bulundu.  Birol, düşük verimli kömür santrallerinin tüm dünyada çok büyük darbe yiyebileceğin belirterek, “Kömür şu anda dünya elektrik üretiminde en fazla paya sahip kaynak. Bunun 4-5 yıl içinde düşeceğini düşünüyorum. Özellikle Çin’den başlamak üzere… Dünya kömürünün yarısını tüketen Çin, ABD ile birlikte iklim değişikliği müzakere sağlanmasında en yapıcı rollerden birisini oynadı” dedi.  Birol, yenilenebilir enerji daha fazla kullanılacağı için maliyetlerde de ciddi bir düşüş olacağını ifade etti.

- Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmeli

Uluslararası anlaşma Türkiye’yi de çok etkileyecek. Yenilenebilir enerjide maliyetlerin düşmesi ile Türkiye’de petrol, doğalgaz, kömür ve yenilenebilir denklemi yeni bir boyut kazanması bekleniyor. WWF-Türkiye Doğa Koruma Yönetmeni Mustafa Özgür Berke, şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye bir yol ayrımında. Paris Anlaşması ışığında, Türkiye’nin kalkınma ve enerji politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Paris sonrası yeni dönemde özellikle kömür projelerine finansman bulmak giderek zorlaşacak. Türkiye’nin hem iklim değişikliğiyle mücadelede kendi payına düşen sorumluluğu yerine getirmesi, hem de enerjide dışa bağımlığı azaltmak için yenilenebilir enerjiye dair hedeflerini yükseltmesi gerekiyor. Ulaşım, sanayi gibi karbon ayak izi yüksek sektörlerde düşük karbonlu tercihlere doğru dönüşümü başlatmamız gerekiyor.”

Kaynak : hurriyet.com.tr / abhaber.com

 
 

Kanada’nın en büyük şehirlerinden Mississauga, sokak aydınlatmasında LED’e dönüşüm için ayırdığı bütçeyi arttırdı. Şehrin bu dönüşüm için ayırdığı toplam bütçe 34.3 milyon ABD Doları’na ulaştı.

Tüm dünyada ülkeler, gelişen teknoloji ve trendlerle, birçok alanda geleneksel yöntemleri geride bırakarak yeni uygulamalara geçiş yapıyor. Sokak aydınlatmaları da bu alanlardan bir tanesini oluşturuyor. Ülkeler, enerji verimliliği ve tasarruf gibi önemli etkenleri göz önüne alarak sokak aydınlatmalarında LED teknolojisini kullanmaya başlıyor. LED’e dönüşüm sürecinde çalışmalarına hız veren ülkelerden bir tanesi de Kanada.

Bazı şehirlerinin LED’e dönüşüm planını açıkladığı Kanada’nın en büyük şehirlerinden Mississauga da LED’e dönüşüm için kolları sıvadı. Güney Ontario’da yer alan şehir, 50 bin sokak aydınlatmasını LED’e dönüştürmeyi planlıyor. Bu proje için 20,98 milyon ABD Doları tutarında bütçe ayrılmıştı. Ancak, şehir konseyi bunun için ayrılan bütçenin yeterli olmayacağına karar vererek bütçeyi arttırdı. Böylece toplam bütçe 34.3 milyon ABD Doları oldu.

- Enerji tüketiminde yüzde 60 tasarruf

Kanada’nın en kalabalık eyaleti olan Ontario’da yer alan Meaford şehri de, 720 şehir aydınlatmasını LED’e dönüştüreceğini açıklamıştı. Belediyenin açıklamasına göre, bu dönüşümle, enerji tüketiminin yüzde 60 oranında azalması ve işletme maliyetlerinin de yüzde 80 oranında aşağıya düşmesi bekleniyor.

Şehrin sokak aydınlatmaları yılda 483,063 kWh’lık enerji tüketiyor ve enerji maliyetlerinin 95 bin dolara ulaştığı, ayrıca 11 bin dolarlık da işletme ücretinin çıktığı aktarılıyor. Bu dönüşümle birlikte Meaford’un sokak aydınlatma da elektrik kullanım maliyetlerinin 39 bin dolara düşmesi öngörülüyor.


Kaynak: ledinside.com