E-Bülten
 
Sayı:49 - Ocak 2016
 
 
 

AB ülkelerinin enerji alanında sağladığı devlet desteklerinin arttığı görülürken, ülkelerin elektrik fiyatlarında da artış olduğu dikkat çekiyor. Avrupa Komisyonu, Enerji Birliği ile AB’deki enerji tedarikinin daha güvenilir olmasının yanı sıra sağlanan enerjinin daha uygun fiyatlı ve iklim dostu olmasını hedefliyor.

Sağlıklı bir ‘Enerji Birliği’nin oluşması için AB Komisyonu’nun önünde ‘ortak hedef doğrultusunda, farklı ülkelerin politikalarının uyumunu sağlamak, uluslararası altyapı kurmak ve üye devletlerin birlikte çalışmasını sağlamak’ gibi zor bir görev bulunuyor. Bugün, Avrupa’da ortalama bir meskenin, kWh başına ödediği ücret 18 cente yükseldi. 2005 yılında bu rakam 12 cent idi. Elektik fiyatları her ülke için değişim gösteriyor. Gelinen noktada, Bulgaristan ve Macaristan’da kWh başına 10 cent ödenirken Almanya ve Danimarka’da bu rakam 3 katı daha pahalı durumda. Maliyeti etkileyen unsurların başında ülkenin coğrafi konumu, enerji kaynakları ve dünya enerji fiyatları geliyor. Bütün bunların yanında, ülkenin enerji politikaları önemli bir faktör olarak kendini gösteriyor. 

Danimarka, Yunanistan ve Almanya devlet desteklerinde öncü konumunda

Enerji politikalarında hükümetlerin sağladığı destekler önemli bir rol oynuyor. AB’deki ülkelerin çoğunda enerji alanında devlet yardımları artıyor. Sadece Avusturya ve İsveç’in 2008’den 2012’ye kadar devlet desteklerini azalttığı ancak, AB’nin geri kalanında bu desteklerin yüzde 57 oranında artış gösterdiği görülüyor. Danimarka ve Yunanistan’ın devlet desteklerini yüzde bin oranında arttırdığı, AB içerisindeki tüm enerji desteklerinin yüzde 25’inin Almanya tarafından sağlandığı belirtiliyor. Bu anlamda, bu ülkelerin AB’de enerji destekleri konusunda öncü konumda olduğu söylenebilir.

AB’de elektrik fiyatları yükseliyor

Bütün bu desteklere rağmen AB’de elektrik fiyatları yükseliyor. Mesken elektrik fiyatları 2005’ten 2014’e kadar yüzde 50 oranında artış gösterdi. Endüstriyel amaçlı tüketim için ortalama fiyat ise yüzde 66 oranında arttı. Almanya ve Hollanda’da orta-ölçekli sanayi işletmeleri için fiyatlar yüzde 25 oranında, İngiltere ve Polonya’da ise fiyatlar yüzde 100 oranında arttı.

Sağlıklı bir ‘Enerji Birliği’nin oluşması için AB Komisyonu’nun önünde ‘ortak hedef doğrultusunda, farklı ülkelerin politikalarını uyumlaştırmak, uluslararası altyapı kurmak ve üye devletlerin birlikte çalışmasını sağlamak’ gibi zor bir görevin bulunduğu belirtiliyor.

Kaynak : euractiv.com

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK’ın işbirliği içinde yürüttüğü Türkiye’nin ilk “Milli Rüzgar Santralı” (MİLRES) Projesi kapsamında geliştirilen 500 kw gücündeki prototip türbin, İstanbul’da Terkos Gölü civarına kuruldu. Sırada 2.5 MW’lık türbinin geliştirilmesi var.

“Milli Rüzgar Santralı” MİLRES Projesi’nde ilk kurulum gerçekleştirildi. Proje kapsamında tamamen milli imkanlarla geliştirilen 500 kw gücündeki prototip türbin tamamlanarak İstanbul Arnavutköy’de Terkos Gölü civarına kuruldu. 500 kw gücündeki türbinin şebeke bağlantısının da kısa sürede yapılması bekleniyor. Bu amaçla, EPDK Elektrik Dairesi Başkanlığı’na izin başvurusu yapıldı. Şebeke bağlantısının sağlanmasının ardından yerli rüzgar türbininin ticarileşmesine dönük çalışmalar yapılacak.

MİLRES hakkında…

Milli Rüzgar Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi (MİLRES) Projesi, TÜBİTAK Kamu Araştırmaları Destek Grubu (KAMAG) tarafından desteklenmekte olan bir Kamu ARGE projesidir. Projede 2.5 MW lık endüstriyel ölçekte elektrik üretimi yapan rüzgar türbinlerinin tamamen özgün ve yerli teknoloji ile geliştirilmesi ve prototipinin üretilmesi hedefleniyor. İlk etapta 500 kW’lık rüzgar türbinleri geliştirilecek, bu prototipler deneme amaçlı kullanılarak tasarım olgunlaştırıldıktan sonra 2.5 MW’lık türbin prototipi geliştirilecek. 500 kW prototip denemelerinde belirlenen tasarımlar 2.5 MW’lık türbin sistemlerine de uygulanacak.

MİLRES, tasarımı ve teknolojisi Türkiye’ye ait, özgün ve dünya standartlarında rekabetçi bir rüzgar sanayinin kurulması için gereken altyapıyı oluşturmayı amaçlıyor. MİLRES ile ortaya konulan diğer hedefler ise şöyle sıralanabilir:

  • 10 yıllık dönemde Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından planlanan 20 GW ve 20 yıllık dönemde de toplam 40 GW rüzgar enerjisi kapasitesi kurulumu için yurt dışına çıkacak toplam 40 milyar dolar kaynağın yüzde 25’ini yerli türbin teknolojisi ile üretip 20 yıllık dönemde 15 milyar dolar ulusal kaynağın yurt dışına çıkmasını önlemek.

  • Türkiye’de rüzgar türbini alt sistemlerinin üretim ve test altyapısını geliştirmek, 120 bin kişiye doğrudan ve 250 bin kişiye dolaylı istihdam oluşturmak.
  • Ulusal içerikli enerji Ar-Ge konularına yerli sanayinin daha fazla ilgisini çekmek ve rüzgar türbini teknolojisinin yerlileştirilmesini sağlamak.

  • Uluslararası enerji pazarında yarışabilecek enerji teknolojileri geliştirmek, uluslararası enerji yatırımlarında öncü rol almak.

  • Rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik teknolojileri geliştirmek.

  • Bu alanda işgücünün de yetiştirilmesiyle, yerli üretimin canlandırılması ve benzer pazarlara ihracat potansiyelini değerlendirmek.

  • Rüzgar santralleri için kule, kanat, jeneratör ve ilgili güç elektroniği sistemlerini geliştirmek.

  • Uzun dönemde dünyada rüzgar türbini tasarımı, üretimi ve satışta ilk 5’e girmek, Türkiye’de kurulu kapasitenin en az yüzde 15’inin rüzgardan edilmesini sağlamak.

Kaynak : milres.org.tr / haberturk.com

 

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Fatih Birol, Paris İklim Zirvesi’nde 20 ülkenin enerjiyle ilgili Ar-Ge yatırımlarını beş yılda ikiye katlama taahhüdü verdiğini hatırlatarak, yapılacak yatırımların temiz enerji teknolojilerinin maliyetini düşüreceğini ifade etti. Birol, “Dünyada maliyetler düştükçe, yenilenebilir yatırımlar artacak ve üçte ikisi gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olacak. Gelecek 5 yılda dünya elektrik sektörü yatırımlarında her 10 doların 6,5 doları yenilenebilir enerjiye gidecek” dedi.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Fatih Birol, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Sabancı Üniversitesi Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) işbirliğiyle Sabancı Center'da düzenlenen “Paris İklim Zirvesi Ardından Dünya Enerji ve İklim Görünümü” toplantısında konuştu.

“Dünya Enerji Görünümü - World Energy Outlook” Raporu’nu sunan Fatih Birol, enerji sektöründe öngörülebilirliğin daha önce hiç bu kadar düşük olmadığını dile getirdi. Bu durumun dört nedeninin olduğunu belirten Birol, “İlki, jeopolitik durum. Dünyanın en önemli petrol üreticilerinin olduğu Ortadoğu bölgesinde ciddi sorunlar var. Yarın düzeleceğine ilişkin olumlu işaret görmüyorum. Rusya gibi diğer üretici ülkelerde de jeopolitik sorunlar ciddi. İkinci etken ekonomik büyüme. Yıllardır dünya ekonomisinin büyümesini sağlayan BRICS ülkelerinde durum pek iç açıcı değil. Paris anlaşması üçüncü etken, tarihte ilk defa tüm dünya ülkeleri bir metin üzerinde anlaştı ama bilinmeyen şu, gerçekten anlaşma önemli değişiklik yaratacak mı? Son olarak düşük enerji fiyatlarının nasıl gelişeceği konusundaki belirsizlikler öngörülebilirliği düşürüyor” diye konuştu.

Yatırımlar maliyetleri düşürecek

Paris'te gerçekleştirilen İklim Zirvesi’nin (COP21) güzel bir ilk adım olduğunu ve enerji sektörüne önemli sinyal gönderdiğini ifade eden Birol, COP21’in dünyada inovasyona yapılan yatırımları artıracağına yönelik görüşlerini paylaştı. Paris'te 20 ülkenin enerjiyle ilgili Ar-Ge yatırımlarını beş yılda ikiye katlama taahhüdü verdiğini aktaran Birol, yapılacak yatırımların temiz enerji teknolojilerinin maliyetini düşüreceğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Dünyada maliyetler düştükçe, yenilenebilir yatırımları artacak ve üçte ikisi gelişmekte olan ülkeler kaynaklı olacak. Gelecek 5 yılda dünya elektrik sektörü yatırımlarında her 10 doların 6,5 doları yenilenebilir enerjiye gidecek. Paris, enerji sektörüne önemli sinyal gönderiyor. Atılan adımlar takip edilip izlenecek. Dünyada geçen yıl devreye giren santrallerin yüzde 50'si yenilenebilirdi. Diğer yüzde 50'lik kısım ise kömür, doğalgaz, nükleer ve petrol santrallerdi. Bu, yenilenebilirin romantik bir hikaye değil, gerçek bir iş sektörü olduğunun rakamlarla ispatıdır.” Birol, ileriki dönemde yenilenebilir enerjinin kömürü geçip bir numaralı elektrik üretim kaynağı olacağını düşündüklerini belirtti.

Hindistan, Çin’in Yerini Alacak

Hindistan'ın yakın zamanda enerji talebi konusunda Çin'den nöbeti devralacağını ifade eden Birol, Çin'in enerji talebindeki büyümesinin yavaşladığını, Hindistan’ın ise ekonomi ve enerjide ciddi adımlar attığını kaydederek ülkenin dünya enerji merkezine geldiğini aktardı.

Kaynak : worldenergyoutlook.org / trthaber.com

 
 

İngiltere, 2015 yılında rüzgar enerjisinden elektik üretiminde çift haneye çıkarak rekor kırdı. Ürettiği elektriğin yüzde 11’ini rüzgar enerjisinden sağlayan İngiltere’de, böylece 2015 yılında neredeyse her 3 evden birinin elektriği rüzgar enerjisinden sağlanmış oldu.

Yenilenebilir enerji yatırımları noktasında farkındalığın ve yatırımların artması noktasında 2015 yılı önemli bir yıldı. 2015 yılındaki bu gelişmeler önümüzdeki dönem için de bizlere ipuçları veriyor. Özellikle Paris’te gerçekleştirilen İklim Zirvesi (COP21)’nin sonuçları, ileriki yıllarda küresel çapta gerçekleştirilecek faaliyetler ile ilgili adımları aktarıyor.

Bu alanda son haber İngiltere’den geldi. İngiltere, rüzgar enerjisinden elektrik üretiminde kendi rekorunu kırdı. Açıklanan rakamlara göre, İngiltere, geçtiğimiz yıl ürettiği elektriğin yüzde 11’lik bölümünü rüzgar enerjisinden elde etti. Bu oran bir önceki yıl yüzde 9,5 olarak gerçekleşmişti. Böylece 8.25 milyon evin, yani neredeyse her 3 evden birinin elektrik ihtiyacını rüzgar enerjisinden karşıladı. 2014 yılında ise 4.7 milyon evin elektriği rüzgar enerjisinden sağlanmıştı.

Hükümet, rüzgarı desteklemeye devam etmeli

RenewableUK Direktörü Dr. Gordon Edge, 2015 yılında bir rekor kırıldığını söyleyerek “Bu rakamlar hükümetin rüzgar enerjisini neden desteklemeye devam etmesi gerektiğini gösteriyor” dedi.

İngiltere’de, rüzgarın yanı sıra diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının da 2015 yılı performansı başarılı. Toplamda bakıldığında, İngiltere’de elektriğin yüzde 18’den fazlası rüzgar, güneş ve hidro enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi. Bu rakam bir önceki sene yüzde 14’e yakındı.

Rüzgar enerjisinin geleceği parlak

RenewableUK’un verdiği bilgiye göre, rüzgar enerjisi yatırımları İngiltere’nin ekonomisine 1.25 milyar sterlin değerinde yatırım çekti. Sektör bugün 30 bin 500 kişilik istihdam sağlıyor. Avrupa Rüzgar Enerji Birliği, hükümetlerin iklim ve enerji politikalarını sürdürmeleri halinde, 2030 yılına kadar rüzgar enerjisinin AB’deki en büyük enerji kaynağı olabileceğini açıklamıştı.

İngiltere’de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Üretimindeki Payı

Kaynak 2014(%) 2015(%)
Kömür    30.9    24.3
Rüzgar     9.1    10.6
Güneş     1.1     2.5
Hidro     1.3     1.3

Kaynak : euractiv.com