alıyor.Türkiye’de güneş enerjisinin yaygınlaşması için, kentler ve kırsal alanların stratejik anlamı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Çetin Göksu, kentlerde bulunan yüzde 70’in üzerindeki emisyon oranlarının güneş uygulamaları ile giderilebileceğini ifade etti.

“Bütün dünya güneşe yöneldi” diyerek, küresel anlamda güneş enerjisi sistemlerinin önemine de dikkat çeken Doç. Dr. Göksu, bu konuda Türkiye’nin öncü olması gerektiğinin altını çizdi ve şunları söyledi:

“Türkiye’de sanayicilerin, iş adamlarının kesinlikle Ar-Ge çalışmalarında üniversitelerle iş birliği yapmaları lazım. Üniversitelerin sanayinin devletin işbirliği yaparak, güneşe öncelik vererek, bütün dünyada öncü ülke haline gelmemiz gerekiyor ve bunun yapabilmemiz için teknolojik imkanlar dahil bütün imkanlara sahibiz. Biz bu konuda yıllardan beri çalışıyoruz kitaplar yayınlıyoruz. Önemli bir nokta şu; mevcut binaları nasıl güneş enerjili hale getirebilirsiniz. Bir binayı sadece fotovoltaik sistemler ile güneş enerjili hale getirmek mümkün değil çünkü alanlar sınırlı. Sadece çatılar var ve çatılarda toplam binanın toplam enerji ihtiyacının sadece bir bölümünü karşılayabilir. O halde kentleri nasıl güneş enerjili hale getireceğiz konusu... Sadece santraller kurarak bu işi yapma şansımız yok. Bütünüyle kenti ele almak ve burada enerji ihtiyacını nasıl karşılayacağımızın çözümlerini bulmak zorundayız.”

“AR-GE DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VAR”

Bütün binaların güneş enerjili hale getirilmesi gerekliliğine vurgu yapan Doç. Dr. Çetin Göksu, bunun için Güneş Kent Strateji Planı oluşturduklarını da sözlerine ekledi. Mevcut bir kenti ele alıp güneşe uygun bir planlama ile yaklaşık yüzde 30 enerji kazancı sağlanabileceğini belirten Doç. Dr. Göksu, “Binaların güneş mimarisi ile yapılarak, yüzde 35 kadarına güneşten yararlanmasını sağlamak mümkün. Yani biz bunu hedef olarak mimari ve şehircilikteki kazançları yüzde 80’lere ulaşabileceğini tahmin ediyoruz. Geri kalan yüzde 20’sini ise teknoloji ile tamamlamak gerekir. En akılcı yöntem budur” diye konuştu. Strateji Planı’nın ayrıntılarına ilişkin ise Doç. Dr. Göksu, şunları kaydetti:

“Mevcut binalarda güneş enerjisinin maksimize edilmesi için bir takım mimarı modellerin geliştirilmesi gerekiyor. Bunun için güneş pili de olabilir, termal sistemler de olabilir. Mevcut binaların güneye bakan çatı ve cepherinde yüksek performanslı güneş enerjisi üreten sistemlerle donatılması gerekiyor. Biz bunun adına Güneş Cephesi Modeli dedik. Eski binalar ya da çirkin binalar cephe giydirme sistemleri ile yenilenebiliyor. Cephe modellerini sadece güzelleştirmek için değil aynı zamanda enerji üreten sistemler olarak da düşünebiliriz. Bu yöntemin uygulanabilmesi için bir Ar-Ge çalışmasına gerek duyuluyor. Ar-Ge desteğine ihtiyacımız var. Mevcut binaların yapılaşmış alanları, güneş santralli sistemleri nasıl olmalı, yani düz ovada santral kurabilirsiniz ama yapılaşmış bir alanda elektrik üretebilmek için yapılarla entegre güneş santrali modelinin geliştirilmesi gerekiyor. Bir başka konu; bütün bu alanlarda yapılacak, inovasyon çalışmalarının mutlaka bir merkezde yapılması lazım. Üniversitelerin katılacağı bir merkeze ihtiyaç var, uygulamalı bir Ar-Ge merkezi. Yani örneklerin yapılması, bu örneklerin ekonomik olması, yüksek performanslı olması ve sanayi tarafından üretilebilir olması önemli. Yaygınlaştırılabilir olması, kentlerde kullanılabilmesi gerekir. Bir de esnek olması önemli, her binanın mimarisi farklıdır, o esnekliği içinde barındıran bir model gerekiyor.”

YÜRÜTÜLEN GÜNEŞ PROJELERİ

GÜNEŞ PARK PROJESİ: Güneş parkları bir nevi tematik parklardır. Güneş enerjisinin her alanda kullanıldığı, aynı zamanda eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yapıldığı bu parklarda, aynı anda hem bu konudaki teknolojilerin sergilenmesi hem de eğlenceli aletlerin sunulması lazım.

GÜNEŞ SERA: İspanya’da da hayata geçirilen bu projenin Türkiye’deki örneği çok daha başarılı oldu. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve ODTÜ Makine Elektrik ve Şehircilik bölümlerinin ortak çalışması olan bu proje ile aynı anda araştırma, güneş sistemlerinin performans ölçümleri gerçekleştirilebildiği gibi, hiçbir desteğe ihtiyaç duyulmadan kısa süreli hasat yapılabilen tarım ürünlerinde 4 aylık bir üretim süresi 9 aya çıkarılabiliyor. Kış aylarında da fide üretip erken pazar imkânı sağlanan proje ile her köyde sera yapılması o köyün tarımsal olarak yeniden canlanması amaçlanıyor.

SOLAR KAMPÜS: Üniversitelerin yenilenebilir enerji konusundaki Ar-Ge ihtiyaçlarını karşılamak üzere düşünülmüş daha çok bilimsel araştırmalar, yeni modeller geliştirme, yeni teknolojiler geliştirme amacına yönelik bir projedir. Bu projeyi hayata geçirebilmek için amaçladığımız yol mevcut kampüsleri güneş enerjili hale getirmektir. Bir kent yaratmak, yani ulaşımdan tutun, bütün ihtiyaçları güneşten karşılamak.

 

Yatırımcıların ve Firmaların Dikkatine”

Güneş enerjisinin yaygınlaşabilmesi için Türkiye’nin iklimine uygun “Güneş Enerjili” uygulama modellerinin ve teknolojilerinin geliştirilmesine katkıda bulunmak isteyen ilgililer, ODTÜ Güneş Araştırmaları Merkezi’ne davet ediliyor.

ODTÜ Güneş Araştırmaları Merkezi’nde “Güneş Projeleri Koordinasyon Birimi” oluşturularak Ar-Ge ağırlıklı proje konuları ve konseptleri hazırlandı. “Solar Kampüs” adı altında başlatılan çalışmalar ise devam ediyor.

Uygulamalı Ar-Ge projeleri kapsamında ele alınan konulardan bazıları şöyle:

1. Güneş Enerjisi Kent Strateji Planı
2. Entegre Güneş Santrali Kentsel Modeli
3. Uygulamalı Güneş Sistemleri Merkezi
4. Solar Cephe Modeli
5. Güneş Serası
6. Güneşköy Modeli
7. Güneş Bisiklet Modeli

 

8. Güneş Otobüs Modeli
9. Binalarda Güneş Performansı Yazılımı
10. Güneş Aletleri ve Oyuncak Modelleri
11. Yeni PV Modelleri Geliştirme, Uygulama ve
Üretim Ar-Ge Projeleri
12. Model Güneş Çiftliği
13. Güneş Mimarisi Türkiye Modeli

Bu çalışmalarla güneş teknolojisi ile uygulama modellerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması hedefleniyor. Ayrıca yüksek performans, yerli üretim, ekonomik çözümler ve üretilebilirlik özellikleri dikkate alınıyor. Güneşle kalkınmaya yönelik projelere öncelik verilerek, üniversite, sanayi ve kamu işbirliği öngörülüyor. Projeler ilgili uzmanlar tarafından yürütülüyor.

Çalışmalar, “Solar Kampüs Güneş Projeleri”ne katılmak, destek olmak ya da projelerde bizzat yer almak isteyen kişi, firma ve kuruluşlara açıktır. İlgililerin aşağıdaki telefon numaralarından bilgi almaları rica olunur.

ODTÜ GÜNAM
Ortadoğu Teknik Üniversitesi - Güneş Araştırmaları Merkezi
Telefon: 0312 210 7156

Solar Kampüs Proje Koordinatörlüğü
Doç. Dr. Çetin Göksu
Telefon: 0505 406 6992

 

 

 

Bütün dünyanın enerji sistemlerinde güneşe yöneldiğinin altını çizen Doç. Dr. Çetin Göksu, Türkiye’nin de bu konuda teknolojik imkânlara sahip olduğunu ancak üniversite, sanayi ve devlet işbirliği ile bu sistemleri geliştirebileceğini vurguladı.

Yenilenebilir Enerji teknolojileri son yıllarda ülkelerin ve ekonomilerin başlıca gündem maddeleri arasında geliyor. Bu konuda Türkiye’de de kamu yasal düzenlemeler aracılığıyla daha ekolojik teknolojilerin önünü açarken, çok sayıda bilim adamı da bu tür projelere öncülük edecek araştırmalara imza atıyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Solar Kampüs Projeleri Koordinatörü Doç. Dr. Çetin Göksu, güneş mimarisi üzerine uzun yıllardır önemli projelere imza atmış isimler arasında yer
 
 
E-Bülten
 
Sayı:6 / Mart 2015
 
 
 

Girişimci şirket Eos Energy, hava ve çinko ile ürettikleri şebeke pilleri için yaklaşık 30 milyon dolar yatırım çekmeyi planlıyor. Şirket bu rakamın 2,5 milyon dolarını çekmeyi başardı.

Eos Energy 2008 yılında ABD’de kuruldu. Şirket, sahibi ve kurucusu Steven Amendola’nın buluşu ile üretilen pilot pil sistemini kısa zaman önce bazı tedarikçi şirketlerin kullanımına sundu. Şirket, ilk şebeke pil sistemini test etmeleri için New York tedarikçisi Con Edison’a gönderdi. Con Edison şebeke pil sistemini devlet yardımı ile New York şebekesine kuracak. Eos Energy ayrıca pil sistemini test etmeleri için Norveç merkezli sınıflandırma ve teknik sigorta şirketi DNV GL ve uluslararası enerji şirketi GDF SUEZ ile anlaştıklarını bildirdi.

Genelde piller temel olarak anot, katot ve bunlarla temas halinde olan elektrolitten oluşur. Havanın katot yüzeyinden geçmesi arzu edilen bir durum çünkü hava, verimli, hafif, pilin içerisinde tutmak için ağır bir kaplama ihtiyacı duymuyor ve teorik olarak yüksek bir enerji yoğunluğuna sahip olabiliyor. Bu bağlamda Eos Energy, 10 bin döngü sağlayan çift yönlü hava katodu geliştirdi. Başlangıç fiyatı 160 dolar/ kilovatsaat olarak belirtilen sistemin geliştirilmesi için kolay erişilebilen materyaller kullanılıyor. Şirketin açıklamalarına göre, pil fiyatının yaklaşık 100 dolar/kilovatsaat olarak satışa sunulabileceğini açıkladı. Şirket yeni yatırımlarla birlikte üretimi artırarak pil sistemlerini daha fazla potansiyel kullanıcılara sunmayı hedefliyor. Şimdilik şirket pilot pillerini kW gücünde kullanıma sundu. 2015 yılında pilot pillerini MW gücünde kullanıma sunacak ve muhtemelen 2016 yılında satışlarına başlayacak.

Eos Energy, gelecek nesil şebeke pillerini üretecek sayılı firmalardan biri olarak değerlendiriliyor. Bu alanda belirtilen ve katma değer sağlayacak diğer şirketler ise Aquion Energy ve Ambri, akış pilleri üreten Primus Power ve Imergy, büyük pil üreticileri AES Energy Storage, Panasonic ve elektrikli araba üreticisi Tesla.

Kaynak: gigaom.com

 

 

 

Dünya genelinde elektrik sektöründe bulunan şirketler zorlu ve kritik bir değişim sürecine girdiler. Bu değişim, elektrik tüketiminin artması, enerji kaynaklarının değişmesi ve internet teknolojisinin ilerlemesiyle bağlantılı olarak hem zorlukları hem de fırsatları beraberinde getiriyor. Bu süreçte en önemli nokta ise değişimi sağlayacak olan gerekli yatırımların çekilmesi için çözümler üretilmesi olacak.

World Economic Forum ve Bain & Company, bu konuya ışık tutacak bir rapor yayımladı. “Elektriğin Geleceği – Yarının Elektrik Sektörü İnşası için Yatırım Çekilmesi” raporu ‘entegrasyon, genişletme ve modernizasyon’ sayesinde elektrik sektörüne yatırımların nasıl çekileceği konusunda tavsiyelerde bulunuldu. Karar vericiler, düzenleyiciler ve özel sektör hedeflenerek hazırlanan rapor OECD pazarlarını kapsıyor.

İdeal olarak üç ana amaç üzerinde durulan raporda, şirketlerin mali açıdan sürdürülebilirliklerini koruyabilmeleri için enerji arz güvenliği, çevresel sürdürülebilirlik ve ekonomik rekabet konularında eşleme sağlamaları gerektiği belirtiliyor. Fakat geleceğe yönelik belirsizlikler, yatırımları engelleyerek hem dekarbonizasyon hedeflerinin yakalanmasını hem arz güvenliğini tehdit ediyor. Bu durum düzenleyici kurumları teşviklerin uyumlaştırılması, uygun fiziksel ara bağlantıların desteklenmesi ile mevcut ve yeni sektör katılımcılar arasındaki rekabete zarar veren gereksiz düzenleyici engellerin kaldırılması konularında uyarıyor.

Raporda, sektörde gerekli değişimleri sağlayacak yatırım oranlarının son 5 yılda olduğu gibi yüksek devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. 2000-2012 yılları arasında 3 trilyon dolarlık yatırım yapılırken, 2040 yılına kadar yapılması gereken yatırımların 7.6 trilyon dolar olduğu belirtiliyor. İletim ve dağıtım hatlarının yenilenmesine ise yıllık yaklaşık 100 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor.

Kaynak: breakingenergy.com

 
 

Avrupa’da elektrikli otomobil sektörünün en gelişmiş piyasaları Norveç, Fransa, Hollanda ve Almanya olarak biliniyor. Birleşik Krallık ise 2014 yılında elektrikli otomobil satışlarını yüzde 300 yükselterek bu anlamda büyük bir yol kat etmiş oldu. Yalnız piyasanın gelişmiş olması için sadece satışların devamlı olması yeterli değil, bu satışların aynı zamanda giderek yükselmesi de gerekir.

Avrupa Otomobil Üreticileri Derneği’nin derlediği bilgilere göre Birleşik Krallık’ta 2013 yılında sadece 3 bin 833 elektrikli araba satılırken 2014 yılında bu rakam 15 bin 361 olarak gerçekleşti. Bu büyük artışın devam etmesi ise şansa bırakılıyor. 2014 yılında ciddi oranda vergi ve nakit ödemelerinde kolaylık sağlandı. Ayni teşvikler 2015 yılında da devam edecek fakat artış ya da iyileşme olmayacak.

Avrupa’da Birleşik Krallık’ı takip eden ülke ise yüzde 70’lık artış sağlayan Almanya oldu. Almanya’da 2013 yılında 7 bin 706 satış görülürken, 2014 yılında ise bu rakam 13 bin 118’e yükseldi. Fransa yüzde 29’luk bir artışla bu listede 3. sırada yer aldı.
2014 yılında Avrupa ülkelerinde toplam 75 bin 331 adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşerek, piyasada yüzde 36,6 artış sağlandı. Norveç Avrupa Birliği’ne dahil olmasa da Avrupa ülkesi olarak 19 bin 767 adet satış gerçekleştirdi ve 2014 satışlarını yüzde 140 yükseltti.

Avrupa, İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre’de 2013 yılında 65 bin 91 adet elektrikli otomobil satılmıştı. 2014 yılında ise toplam satışlar yüzde 50 artarak, 97 bin 791 adete ulaştı.

Kaynak: evobsession.com