SEKTÖRDEN HABERLER
ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen AA Enerji Masası’nın Konuğu Oldu

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, 19 Temmuz Perşembe günü Anadolu Ajansı (AA) Enerji Masası’nın canlı yayın konuğu oldu.

Sektörün güncel durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çeçen, seçim sonrası dönemle ilgili beklenti ve temennilerini de paylaştı. Çeçen: “24 Haziran seçimlerinin ardından ortadan kalkan politik belirsizlik ve yeniden kurulan istikrar sektörümüze de güven veriyor. Sektör olarak 2019’daki yerel seçimlere kadar mevcut tarife dönemi için belirlenen altyapı yatırımlarımız devam edecek. Yerel seçimden sonra bizi bekleyen uzun bir seçimsiz dönem olacak. Bu dönemde yeni tarife dönemiyle de birlikte sektörümüzde daha faydalı, daha iyi işler başaracağımıza inanıyorum. Sayın Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gelmiş olması da, enerji sektörü için hayırlı olacaktır.”

Elektrik sektörü için son dönemde sık konuşulan döviz borcu konusunu sektör adına değerlendiren Çeçen: “Şuan geldiğimiz nokta itibariyle bu konuya çok odaklanmış durumdayız. Son 15 yılda enerji sektöründe büyük çoğunluğu özel sektör kanalıyla, belli bir miktarı da kamu kanalıyla olmak üzere toplamda 100 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştirildi. Bunun bir kısmı özelleştirme kanalıyla devlet hazinesine bankalardan kredi alınarak ödendi, bir kısmı ise yine banka kredileriyle yatırım olarak sahaya indi ve bugün vatandaşa hizmet olarak yansıyor. Bu 100 milyar doları kendi içinde sınıflandıracak olursak bunun yaklaşık 65 milyar doları üretim tarafında gerçekleşti ve bu yatırımın %100’ü özel sektör tarafından yapıldı. Bunun da %80’i borçla, %20’si öz sermayeden karşılandı. Diğer taraftan dağıtım olarak bizler, son 7 yılda özelleştirme dahil yaklaşık 17 – 18 milyar dolarlık bir yatırım gerçekleştirdik. Bunun 13 milyar doları özelleştirme, geri kalan kısmını ise yatırımlarımız oluşturuyor. Döviz cinsinden kredi olarak temin edilen bu 18 milyar doların bankalarda oluşturduğu kur riski bulunuyor. Bu kur riskine karşın bizim gelirlerimiz TL cinsinden. 2013 yılından günümüze kadar dolar kurunda yaşanan artışa bakıldığında, kredilerimizi geri ödeme noktasında gerekli gelir seviyelerini yakalayamamaya başladık. Dolayısıyla, dağıtım olarak bankalar üzerinde mevcutta 10 milyar dolara yakın olan kredi stokumuzun geri ödenmesi konusunda geçmiş dönemde yaşanılan sıkıntıların önümüzdeki dönemde daha doğru ve ortak bir akılla yaşanmayacağını umuyorum. Hem bankacılık sisteminin zarar görmemesi, hem de vatandaşa giden hizmetin sekteye uğramaması için özel sektör, düzenleyici kurum ve politika yapıcıların ortak akılla hareket etmesi ve kurdan kaynaklanan risklere hep birlikte yapısal çözümler bulunması gerektiğini düşünüyorum. Bu noktada yüksek faiz oranları da göz önünde bulundurulduğunda kredilerin yeniden yapılandırılmasından ziyade borcun azaltılmasına odaklanılması gerektiğini düşünüyorum.

Bizler bu yatırımları yapmadan önce finansal projeksiyonlarını detaylı bir şekilde doğru bir matematikle hazırlayarak bankalara sunduk ve kredileri aldık. Bu projeksiyonları hazırlarken makroekonomik göstergeler de dahil olmak üzere birçok parametreyi göz önünde bulundurduk. Ancak piyasada liberalleşmenin arzu ettiğimiz düzeyde gerçekleşmemesi, bizim gerçekleşen hedeflerimizde sapmalara yol açtı. Gelirlerimizi istediğimiz seviyelerde alamadık, o yüzden gelirlerin düşmesinden kaynaklanan sektör içi sıkıntılarımız oluştu. Özelleştirmeyi kendi içinde bir dönüşüm süreci olarak görmemiz gerekiyor, sadece özelleştirme bedellerinin ödenmesiyle bu iş bitmiyor. Süreçle ilgili eksikliklerimizi düzenleyici kurumumuzun da desteğiyle gideriyoruz.”

Serhat Çeçen, mevcut elektrik fiyatlarının kur riskini karşılamada yeterli olup olmadığı sorusuna ise şu şekilde cevap verdi: “Bugün baktığınız zaman Avrupa’nın en ucuz elektriği Türkiye’de. Diğer taraftan son 10 yılda elektrik fiyatlarının geldiği noktaya bakıldığında TL bazında neredeyse iki kat artış olduğunu görüyoruz. Aynı süreçte TÜFE %228 artış göstermiş. Bir başka ifade ile elektrik fiyatları reel bazda %20 düşmüş. Dolar kuru ile değerlendirildiğinde ise %40’ı bulan bir azalma olduğu görülüyor. Bu matematiğe baktığınız zaman, elektrik fiyatlarının da döviz kuru ve enflasyon artışı göz önünde bulundurularak doğru bir seviyeye getirilmesi lazım. Bunun tabi ki vatandaşın memnuniyeti düşünülerek ve doğru metotlar uygulanarak yapılmasını arzu ederiz.”

Tüm bu sürece baktığınızda elektrik dağıtım sektöründe bir konsolidasyon bekliyor musunuz sorusuna birleşme, satın alma ve bölünmelerin her sektörde olduğu gibi elektrik dağıtım sektöründe de olabileceğini ifade ederek yanıt veren Çeçen: “Enerji sektörünün birleşmelere çok uygun bir finansal altyapısı var. Sonuçta aynı amaca yönelik, aynı işi yaptığımız 21 dağıtım bölgesinde 14 şirketiz. Amaçları, hedefleri, finansları örtüşen noktalarda şirketler birleşebilirler diye düşünüyorum” dedi.

Röportajın devamında Çeçen, dağıtım şirketlerinin akıllı şebeke vizyonları, yenilenebilir enerjiye bakış açıları, müşteri memnuniyeti, sektördeki mesleki yeterlilik çalışmaları ve kayıp-kaçak konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcıları Belli Oldu

Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesince Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcılıklarına Abdullah Tancan, Alparslan Bayraktar ve Mithat Cansız atandı. Karar, Resmi Gazete’nin 23 Temmuz tarihli mükerrer sayısında yayımlandı.

ABDULLAH TANCAN

Abdullah Tancan, 1966 yılında Gaziantep Oğuzel’inde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Gaziantep’te tamamladı. Üniversite tahsilini İzmir’de 9 Eylül Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra tekrar Gaziantep’e gelip, 1988 yılından itibaren Gaziantep PTT Başmüdürlüğünde Mühendis, Şahinbey Telefon Müdür Yardımcısı ve Şehitkamil Telefon Müdürü olarak görev yaptı. 1997 yılından itibaren TEDAŞ Gaziantep Müessese Müdürlüğü’nde Planlama Etüt ve Proje, Müşteriler, Müessese Müdürlüğü ve Yönetim Komitesi Başkanlığı görevlerinde bulundu. Gaziantep’teki çeşitli Sivil Toplum Kuruluşlarında faaliyetlerde bulundu.

2004 yılından itibaren Başkent Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nde Genel Müdür Yardımcısı, TEDAŞ’ta Genel Müdür Yardımcısı, Türkiye Elektrik Dağıtım Şebekeleri Rehabilitasyon Projesi Uygulama Birim Başkanı unvanıyla çalıştıktan sonra 2010 yılında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na Kurul Üyesi olarak atandı ve 2016 Ocak ayına kadar bu görevime devam etti.

Kurul üyeliği sona eren Tancan, 2016 yılı Ocak ayından sonra T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak atandı.

ALPARSLAN BAYRAKTAR

Babası Çaykara’dan iskân olan bir ailenin çocuğu olarak 1975 yılında Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde dünyaya gelen Alparslan Bayraktar, lisans eğitimini 1995’te İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde tamamladı. New York Üniversitesinde Stratejik Pazarlama Yönetimi alanında lisansüstü eğitimi alan Bayraktar, Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ekonomi Hukuku alanında da yüksek lisans diplomasına sahip. Bayraktar, 2013 Ağustos’undan bu yana 24 üyeli Enerji Düzenleyicileri Bölgesel Birliği’nin (ERRA) de başkanlığını yürüttü. 2015’te Uluslararası Enerji Düzenleyicileri Konfederasyonu’nun (ICER) başkanı oldu. Bayraktar, altı yıldır EPDK Kurul Üyeliğini yapıyordu.

Yönetim Kurulu Üyesi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapan Alparslan Bayraktar, bu göreve gelmeden önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü yaptı. Bayraktar, 2010-2016 yılları arasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) kurul üyeliğini yaptı. EPDK’daki görevinden önce ise çeşitli yerli ve yabancı şirketlerde girişimci ve yönetici olarak görevler aldı. EPDK kurul üyeliği süresince, farklı enerji düzenleyicileri arasındaki işbirliğini geliştirerek küresel boyutta sürdürülebilirliğe katkı sağlayan önemli kuruluşlardan birisi olan, Enerji Düzenleyicileri Konfederasyonu (ICER) ve ulusal düzenleme uygulamalarını iyileştirme ve ulus-ötesi düzenleme normları geliştirme amacıyla kurulan, Enerji Düzenleyicileri Bölgesel Birliği (ERRA) başkanlığı görevini de yapan Bayraktar, halen ERRA danışma kurulu başkanlığını sürdürüyor.

MİTHAT CANSIZ

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile İşletme bölümlerinden (Çift Anadal) 1998 yılında mezun olmuştur. Lisans üstü eğitimini, 2003 yılında Münih Üniversitesi Uluslararası İşletme (MBA) bölümünde tamamlamıştır. 2001-2003 yılları arasında Siemens AG Finansal Kontrol Bölümünde Finansal Kontrol Uzmanı olarak çalıştıktan sonra; Türkiye’de yoğun olarak çalışmalar yürüten bir Türk-Alman ortaklığı alt yapı firmasında 2004-2007 yılları arasında iş Geliştirme ve Dış ilişkiler Müdürü olarak görev almıştır.

2007-2010 yılları arasında Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı bünyesinde Baş Proje Direktörlüğü pozisyonunda çalışma hayatına devam etmiştir. Bu görevi esnasında özellikle enerji projeleri ve Kamu – Özel İşbirliği (PPP) projelerinin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi, adı geçen projelerin yerli ve uluslararası yatırımcılara sunulması ve bu bağlamda ilgili kurum ve kuruluşlarla gerekli işbirliği ile etkin koordinasyonun sağlanması noktasında önemli katkılarda bulunmuştur. 25 Şubat 2010 tarihi itibariyle TPIC Yönetim Kurulu Üyeliği’ne, 17 Mart 2010 tarihinde TPIC Genel Müdürlüğü görevine, 28 Eylül 2016 tarihinde de TPIC Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, daha sonra da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MİGEM) Mithat Cansız atandı. İleri düzeyde İngilizce, Almanca, İspanyolca ve Arapça bilmektedir.

Nükleer Düzenleme Kurumunun Görev ve Yetkileri Belirlendi

Nükleer Düzenleme Kurumu; çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyondan korunmasından sorumlu olacak.

Resmi Gazete'de yayımlanan "İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi"nde, 702 sayılı Nükleer Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin amacı doğrultusunda söz konusu kurumun faaliyetlerine yer verildi.

Buna göre, Nükleer Düzenleme Kurumu; çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyondan korunmasından sorumlu olacak.

Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerde güvenlik, emniyet ve nükleer güvence de söz konusu kurumun düzenleyeceği konular arasında bulunuyor.

Nükleer silahların yayılmasını önleme görevi

Ayrıca kurum, nükleer tesis, radyasyon tesisi veya radyoaktif atık tesislerinin yer değerlendirmesi, tasarımı, inşası, işletmeye alınması, işletilmesi, işletmeden çıkarılması ve kapatılmasından sorumlu olacak.

Kurumun faaliyet alanları arasında, radyasyon kaynaklarının üretilmesi, taşınması, depolanması, ihracatı, ithalatı, ticareti, bulundurulması, devri, kullanılması, kurulması, sökülmesi, imalatı, bakımı ve onarımı, radyoaktif atıkların bulundurulması, devri, işlenmesi, taşınması, depolanması, ihracatı, ithalatı, ticareti ve bertarafı, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi amacıyla kontrole tabi her türlü madde, malzeme, ekipman, sistem, bileşen veya ilgili teknolojinin ihracatı, radyasyon acil durum yönetimi, kararname kapsamına giren faaliyetlere ilişkin personelin nitelikleri ve eğitimi gibi konular da yer alacak.

Kurum yetkilendirme yapabilecek

Görev ve yetki alanına giren konularda düzenleyici işlemler yapabilecek kurum, ayrıca yetkilendirme ve yetkilendirme öncesinde ve sonrasında görev ve yetki alanına giren faaliyet ve yerlerde inceleme, denetleme yapma veya yaptırma, her türlü belge ve kayıtları isteme, alıkoyma, görsel işitsel veya yazılı kayıt tutma yetkisine de sahip olacak.

Nükleer Düzenleme Kurumunun gerekli görülen durumlarda yetkilendirilen kişiden faaliyete ilişkin güvenlik değerlendirmesi yapmasını ve değerlendirme sonucuna göre, mali ve hukuki sorumluluk yetkilendirilen kişiye ait olmak üzere ilave tedbirler almasını isteyebileceği belirtilen kararnamede, diğer görev ve yetkiler ise şöyle sıralandı:

"Yetkilendirilen kişilerin nükleer alanda hukuki sorumluluğa dair sigorta veya teminata ve radyoaktif atık ile işletmeden çıkarma özel hesaplarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerini tespit etmek. Ulusal radyasyon kaynakları kayıt sistemini, ulusal merkezi doz kayıt sistemini, ulusal nükleer madde sayım ve kontrol sistemi kurmak ve işletmek. Ulusal radyasyon izleme faaliyetini yürütmek veya yürütülmesi temin etmek. Görev alanına giren konularda diğer ülkelerin kurum ve kuruluşları ile uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmak, ortak çalışmalara katılmak veya bu kuruluşlarla sürdürülen faaliyetleri koordine etmek. İlgili ulusal veya uluslararası kuruluşları olağandışı olaylar hakkında bilgilendirmek. Düzenleyici faaliyetlerini desteklemek amacıyla güvenlik ve emniyet alanında ihtiyaç duyduğu araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yaptırmak. Kamu ve özel kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu ile doğrudan iletişim ve bilgi alışverişinde bulunmak ve iş birliği yapmak. Ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara gönderilecek ve kamuoyunun erişimine sunulacak düzenleyici faaliyet, karar ve görüşleri belirlemek. Görevlerini yerine getirirken, konusuna ilişkin olarak gerekli gördüğü her türlü bilgi ve belgeyi, kamu kurum ve kuruluşları dahil tüm gerçek ve tüzel kişilerden istemek veya yerinde incelemek. Düzenleyici kontrol altında olmayan faaliyetler sonucu meydana gelebilecek acil durumların yönetiminde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak."

Kaynak: AA

Geçen Yıl Ar-Ge’ye 10,7 Milyar TL Harcadık

Türkiye’de Ar-Ge çalışmaları için geçen yıl 10 milyar 710 milyon lira harcama yapılırken, bu yıl 12 milyar 950 milyon lira başlangıç ödeneği ayrıldığı kaydedildi.

Ajans Press, Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarına harcanan bütçe verilerini inceledi Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türkiye’de Ar-Ge çalışmaları için geçen yıl 10 milyar 710 milyon lira harcama yapıldığı belirlendi. Bu rakamında bir önceki yıla göre yüzde 17,5 artış gösterdiği belirlendi. Bu yılki çalışmalar için ise 12 milyar 950 milyon lira başlangıç ödeneği ayrıldığı kaydedildi.

En fazla ödenek genel üniversite fonlarının

ITS Medya ve Ajans Press’in konuyla alakalı gerçekleştirdiği araştırmada basına yansıyan haber adetleri de belli oldu.2018 yılı içerisinde gerçekleştirilen medya araştırmasında Ar-Ge ve inovasyon başlıkları altında 28 bin 197 haber yansıması tespit edildi. 2017 yılı haber adetleri incelendiğinde ise rakamın 38 bin 649 olduğu görüldü. Elde edilen veriler neticesinde, Ar-Ge çalışmaları için ayrılan başlangıç ödenekleri sosyo-ekonomik hedeflere göre sınıflandırdığında, 2018 yılı bazında en çok ödeneğin yüzde 41,2 ile Genel Üniversite Fonlarına tahsis edildiği belirlendi. Genel Üniversite Fonlarını da yüzde 28,5 ile savunma, yüzde 7,7 ile endüstriyel üretim ve teknoloji, yüzde 5 ile eğitim, yüzde 4 ile de ulaşım, telekomünikasyon ve diğer alt yapılar sırasıyla takip etti. Bunlara ek olarak, Ar-Ge faaliyetleri için devletin ayırdığı ödenek sadece kamu kurum ve kuruluşlarıyla kalmayıp, ulusal sektördeki(mali olmayan şirketler, kar amacı olmayan kuruluşlar ve yükseköğretim sektörü) ve yurt dışındaki Ar-Ge çalışmalarını da kapsadığı belirtildi.

Kaynak: Marketing Türkiye

Yenilenebilir Enerjide Birleşme ve Satın Almalar Hızla Artıyor

KPMG, dünyada enerji sektöründen 200’den fazla üst yöneticiyle görüşerek “Yenilenebilir Enerji İşlemleri Araştırması” yaptı. Sonuçları yorumlayan KPMG Enerji Sektör Lideri Ümit Bilirgen, “Gelecekte enerji sektörünün merkezinde yapay zekayla çalışan akıllı şebekeler olacak. Akıllı şebekeler, arz ve talebi yönetirken en kritik nokta tüketim fazlası enerjinin depolanması olacak. Elektriği gaza çeviren teknolojiler gündemde” dedi.

Araştırmadan öne çıkan noktalar ise şu şekilde:

Dünya genelinde yenilenebilir enerji alanındaki birleşme ve satın almalar artmaya devam ediyor. Bu konuda imzalanan anlaşmaların tutarı 2010'dan beri düzenli olarak artarken, 2017'de tüm dünyada toplam 40,1 milyar Euro tutarında 406 anlaşma imzalandı.

Yenilenebilir enerji sektöründeki gelişmelerin ve trendlerin yer aldığı araştırmamıza katılan yöneticilerin yüzde 82'si, gelecek 24 ay içinde offshore kaynaklarda artış beklerken, bunu güneş ve hidroelektrik kaynaklar takip ediyor. Söz konusu artışta, yenilenebilir enerji teknolojilerinin olgunlaşıp ticarileşmeye başlamasıyla birlikte bu kaynakların "temkinli" yatırımcılar için daha cazip hale gelmesinin etkili olacağını düşünüyoruz.

Offshore rüzgar santrallerine yönelen yatırımcıların ilgisini en fazla Türkiye'nin de içinde bulunduğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi çekiyor. Katılımcıların yüzde 53'ü İngiltere'nin, yüzde 28'i Almanya'nın bu alanda en fazla yatırımı çekeceğini düşünürken, ABD yüzde 2 ile son sırada geliyor.

Araştırmaya göre, yenilenebilir enerji santrallerinden sürdürülebilir bir şekilde enerji elde edilmesini sağlayan ve 2018 sonrasında yeni bir yatırım alanı olarak öne çıkan akü depolama teknolojileri de bu santrallerin geleceğinde kilit rol oynuyor. Katılımcı üst düzey yöneticilerin yüzde 98'i yenilenebilir kaynaklara yatırım yaparken dikkate alacakları unsurlar arasında akü depolamanın önemli, yüzde 57'si ise çok önemli olduğunu düşünüyor.

Dünyada teknolojik gelişmelere bağlı olarak açık deniz (offshore) rüzgar santralleri ve bataryaların enerji sektörünün yeni trendleri olarak öne çıktığı, Türkiye'nin bu alandaki planlamalarının da doğru bir zamanlamayla yapıldığını belirtmeliyiz.

Öte yandan Türkiye enerji sektörünün şirket satın alma ve birleşmeleri açısından son derece hareketli olduğu görüyoruz, özellikle elektrik üretimi ve yenilenebilir enerji üretimi varlıklarının şirket satın alma ve birleşmelerinde sayıca önde geliyor. Ancak Türkiye'de geçen yıl yenilenebilir enerji üretimi alanında gerçekleşen 20'ye yakın satın alma işlemi incelendiğinde, bunların sadece 2'sinin yabancı yatırımcılar tarafından yapıldığını belirtmemiz gerekiyor.

Kaynak: KPMG

SEDAŞ İş’te Fırsat Eşitliği Projesi için Harekete Geçti

SEDAŞ, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemindeki ‘eşitsizliklerin azaltılması, cinsiyet eşitliği’ başlıkları ile direkt ilgisi olan “İş’te Fırsat Eşitliği Projesi’ için toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliği kapsamında “İş’te Fırsat Eşitliği Kurulu” oluşturdu.

Konuyla ilgili olarak SEDAŞ tarafından yapılan açıklamada; “Organizasyon yapısının her kademesinde, bakış açılarımızda ve tutumlarımızda  'iyi' olarak belirlenen durumumuzu “en iyi ”’ye yükseltmek için harekete geçtik. Türkiye’nin de geleceğine katkı verecek bir dönüşüm için farkındalık yaratacağız” denildi.  

“Kadın işi veya erkek işi demeyeceğiz”

SEDAŞ İcra Başkanı Bekir Sami Güven, SEDAŞ’ın yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri ile toplumun ihtiyacı olan bilgilenmeye, bilinçlenmeye ve değerlerin sahiplenilmesine yönelik ihtiyaçların karşılanmasına katkı sağladığını belirtti. Güven,  SEDAŞ’ın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından belirlenen 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemindeki 17 hedefi önemsediğini belirttiği açıklamasında, “Bu 17 hedef içinde yoksulluğa son verilmesi, açlığın yok edilmesi, sağlık ve refah, kaliteli eğitim, cinsiyet eşitliği, sağlıklı suya erişim,  temiz enerji, istihdam ve ekonomik büyüme, sanayi, yenilikçilik ve altyapı, eşitsizliklerin azaltılması, sürdürülebilir şehirler ve topluluklar, bilinçli üretim-tüketim, iklim değişikliğiyle mücadele, sudaki yaşam, karadaki yaşam, sulh ve adalet ile ilgili maddeler yer alıyor.  Biz de bu bağlamda SEDAŞ olarak ‘eşitsizliklerin azaltılması, cinsiyet eşitliği başlıkları’ maddeleri ile direkt ilgisi olan İş’te Fırsat Eşitliği projesini başlattık. Bu proje ile ön yargılarımızı, tavırlarımızı ve yerleşik fikirlerimizi gözden geçireceğiz. Şirketimiz kurumsal dilinde erkek ve kadın ayrımcılığına yer vermeyeceğiz. Yaptığımız işlerle ilgili ‘Kadın İşi’ veya ‘Erkek İşi’ gibi mevcut yargıları ortadan kaldırmak üzere el birliği yapacağız. Hep birlikte ayrımcılık karşıtı ve eşit fırsatlar politikamızı hazırlayacağız. Bu sosyal sorumluluk projesinin gelişimi ile ilgili paydaşlarımızı da atılan adımlar ve yapılan çalışmalar hakkında bilgilendireceğiz”  dedi.

“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir”

Güven, açıklamasının devamında; “Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliği, sivil toplum kuruluşları ve devlet (hükümet) ayağının yanında eksik olan parlamento ayağının tamamlanması anlamını taşıyan adım, TBMM’de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun 24 Mart 2009 tarihinde kurulması ile atılmıştır. Ülkemiz Anayasasında, “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” hükmüne, devrim niteliğinde olan bir değişiklik yapılarak, 2010 yılında “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” hükmü eklenmiştir. Türkiye, Anayasasında bu tür bir hükme yer veren az sayıdaki ülkelerden biridir” şeklinde konuştu.

“Kadınlar kariyerleri için hayallerinin peşinde koşmalı” 

Güven: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından bu yıl ilki düzenlenen "Türkiye'ye Enerji Veren Kadınlar" ödül töreninde, enerji sektöründe çalışan kadın sayısının arzu edilen seviyede olmadığı belirtilmiş, kadınlara hayallerinin peşinde koşmaları çağrısında bulunulmuş, bu çağrıda özellikle kariyerinin hemen başında ya da kariyer planlaması aşamasında olanlara, enerji ve maden alanında kadınlara büyük ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiştir. Bu anlayış ve düşüncenin toplumumuzda daha çok yaygınlaşacağına, SEDAŞ olarak başlattığımız bu projemizin de yaşadığımız topluma, ülkemize ve milletimize gereken katkıyı sağlayacağına inanıyoruz. İş’te Fırsat Eşitliği Kurulunda görev yapan tüm arkadaşlarıma farkındalık yaratacakları bu projede çalışmalarına teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum” dedi.

DÜNYADAN HABERLER
2017’de Küresel Enerji Yatırımları Beklenenin Altında Kaldı

Geçtiğimiz hafta Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından Dünya Enerji Yatırımları 2018 raporu yayınlandı. Hükümetlerin, enerji sektörünün ve finansal kurumlarının politika çerçevelerini belirleme, iş stratejilerini uygulama, yeni projeleri finanse etme ve yeni teknolojiler geliştirme konularındaki karar alma süreçleri için zengin bir veri ve analiz sağlayan rapor, bugün alınan yatırım kararlarının enerji arz ve talebinin yarın nasıl olacağını belirleme yollarını vurguluyor.

Raporun bu yılki sayısı 2017’nin yatırımlarda bir başka düşüş yılı olduğuna ve enerji yatırımlarının enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada yetersiz kaldığına işaret ediyor.

Verilere göre dünya genelindeki enerji yatırımları 2017’de bir önceki yıla nazaran %2’lik bir düşüş kaydederek 1,8 trilyon dolar olarak gerçekleşmiş bulunuyor. Bu yatırımın 750 milyar dolardan fazlası elektrik sektörüne yapılırken, 715 milyar doların petrol ve doğalgaza ayrıldığı görülüyor.

Rapora 2017 yılının, dünya enerji yatırımlarında üst üste düşüşlerin yaşandığı üçüncü yıl olduğu belirtiliyor. Yatırımların detayına bakıldığında ise büyüme gösteren tek alanın enerji verimliliği olduğu görülüyor. Elektrik sektörü ise yatırımlardaki %6’lık düşüşe rağmen petrol ve doğalgaz sektörlerini üst üste ikinci yıl geride bırakarak tüm enerji sektörü yatırımlarındaki en yüksek payı alıyor.

Kamuya ait işletmeler petrol, doğal gaz ve termal enerji sektörlerinde özel sektöre göre daha dirençli oldukları için devlet destekli yatırımlar dünya enerji yatırımlarında gittikçe artan bir pay alıyor. Dünya genelinde kamuya ait işletmeler tarafından yapılan yatırımların payı son beş yılda olduğu gibi 2017’de de artış gösteriyor. (%40 oranında)

Hükümet politikaları, özel sektör yatırımlarının yönlendirilmesinde artan bir rol oynuyor. Özellikle enerji verimliliğine yapılan yatırımlar, çoğunlukla enerji performans standartları vesilesiyle hükümet politikalarına direkt bağlı hale geliyor.

Elektrik sektörüne yapılan yatırımlar yenilenebilir, şebeke ve esneklik alanlarına doğru kayıyor. Ancak, güneş enerjisine yapılan rekor seviyelerdeki yatırımlara rağmen yenilenebilir enerji yatırımlarında 2017’de %7 düşüş yaşandığı görülüyor. Dahası, düşük karbonlu enerjiye yatırımdan beklenen çıktı 2017’de %10 azalarak talepteki büyümenin gerisinde kalıyor.

Petro ve doğalgaz yatırımlarının 2014’te tavan yapmasının ardından, bu alana yapılan yatırımlar düşük fiyatların da etkisiyle beklenmedik bir şekilde düşüş gösteriyor. 2017’de ise bu alandaki yatırımlar yeniden artış göstererek %2 büyüdüğü görülüyor. Uluslararası Enerji Ajansı projeksiyonlarına göre 2018’de de aynı seviyede bir büyüme bekleniyor.

Rapordaki verilere göre 2017’de enerji verimliliğine yapılan yatırımlar gözle görülür bir büyüme gösterse de, bu, yenilenebilir enerji yatırımlarındaki düşüşü kompanse etmeye yetmiyor. Buna ek olarak son yıllarda hükümetlerin verimlilik politikalarındaki iştah azaldıkça bu alandaki yatırımlar da gittikçe zayıflıyor.

Raporda yer alan temel bulgular ise şu şekilde sıralanıyor:

  • Küresel enerji yatırımları üç yıldır üst üste düşüş gösterdi. 2017 yılında da bir önceki yıla göre %2 azalarak 1,8 trilyon dolar olarak gerçekleşti.
  • Düşen maliyetler yatırım trendlerini, fiyatları ve enerji kaynakları arasındaki rekabeti etkiledi.
  • Çin, dünyadaki toplam enerji yatırımının beşte birini gerçekleştirerek en büyük enerji yatırımcısı ülke olmaya devam etti.
  • Enerji üretiminde temiz kaynaklara olan geçişte bir duraklama yaşandı.
  • Ulaşım ve ısınmanın elektrifikasyonuna olan yatırım 2017’de de gelişme göstermeye devam etti. Fakat ulaşım ve ısınmada yenilenebilir kaynakların direkt olarak kullanımına yönelik yatırımlar zayıf kaldı.
  • Enerji verimliliği iyileştirmeleri ile alakalı harcamalar, toplam enerji yatırımındaki aşağı yönlü trende nazaran daha stabil kaldı.
  • 2017 yılında ilk kez enerji verimliliği için düzenlenen tahviller, yenilenebilir enerji ve diğer enerji kullanım alanları için düzenlenenleri geride bıraktı.
  • Elektrik talebi ile yatırımlar arasındaki ilişki, elektrik sektörünün daha sermaye yoğun bir sektör olmaya başlamasıyla gelişmeye devam etti.
  • %7 azalmış olmasına rağmen yenilenebilir enerjiye olan yatırım 300 milyar dolar civarında gerçekleşerek, enerji üretim harcamalarının 3’te 2’sini oluşturdu.
  • Yenilenebilir enerjiye güçlü yatırım, yeni nükleer enerjiye yapılan yatırımlardaki keskin düşüş göz önünde bulundurulduğunda düşük karbonlu enerji üretimini artırmak için daha da önemli olmaya başladı.
  • Elektrik şebekesine olan küresel yatırım 2017’de daha da yavaş büyüyerek 300 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • Fosil yakıt tedarikine yapılan yatırımlar, 2017 yılında 790 milyar dolar civarında gerçekleşti, kömür arzındaki düşüş ve sıvılaştırılmış doğalgazda (LNG), yukarı yönlü petrol ve doğal gazda küçük bir artış kaydedildi.
  • Şirketler, enerji yatırımları için birincil finansın büyük bölümünü sağlamaya devam ederken, bazı sektörlerde finansman seçeneklerinin çeşitlendirilmesine yönelik işaretler belirdi.
  • Özel sektör tarafından yapılan enerji yatırımları son 5 yıldır azalmaya devam etti.
  • Bazı sektörlerdeki yatırım kararları hükümet politikalarından gittikçe daha fazla bir şekilde etkilenmeye başladı.
  • Hükümetlerin enerji alanındaki araştırma ve geliştirme harcamaları 2017’de %8 civarında artış göstererek 27 milyar dolara ulaştı.
Tayland 4.0, Akıllı Enerji Hedefleri İçin Kullanılacak

Tayland hükümeti tarafından uygulamaya konan bir girişim olan Tayland 4.0, gelirleri artıracak ve Phuket, Chiang Mai, Khon Kaen ve Bangkok gibi şehirleri akıllı teknoloji merkezlerine dönüştürecek. Bu bağlamda Tayland hükümeti 20 yıl içinde 100 akıllı şehrin dönüştürmek için Ulusal Akıllı Şehir Komitesi'ni kurarak Dijital Ekonomi Tanıtım Ajansı (DEPA) da dahil olmak üzere çeşitli ajans ve uzmanları bu komiteye davet etti.

Geliştirilmesi hedeflenen alanlar arasında Akıllı Ekonomi, Akıllı Mobilite, Akıllı Enerji ve Çevre, Akıllı Yönetişim, Akıllı İnsanlar ve Akıllı Yaşam bulunmakta. Ancak burada ana odak noktası, Ulusal Akıllı Şehir Komitesi’nin iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmek ve karbon emisyonlarını azaltmak için Tayland'ı Akıllı Enerji'ye yatırım yapan bir ülke olarak yeniden yapılandırmasını sağlamaktır.

Akıllı şebeke inisiyatifi, Enerji Bakanlığı'nın 2015 yılında yayımlanan Master Planı belgesinde de görülebileceği üzere ulusal politika düzeyinde uygulanmaktadır. Ulusal Enerji Politikası Konseyi tarafından onaylanan belge, enerji tedarik güvenliği, şebeke esnekliği ve enerji verimliliğinin artırılmasını vurgulayarak akıllı şebeke çerçevesini ortaya koymaktadır.

Enerji altyapı firmaları müşteri katılımını sağlamak, tüm üretim ve depolama seçeneklerini bağdaştırmak ve şebeke operasyonlarını optimize etmek için BT, iletişim ve elektrik sistemi altyapılarını yeniden yapılandırmak durumunda kalacak.

Kamuya ait enerji altyapı firmaları 2036 yılına kadar akıllı şebeke projelerinin uygulanmasına 200 milyar Tayland Bahtı yatırım yapacak.

Hükümet tarafından onaylanan plan çerçevesinde birçok enerji altyapı firması akıllı şebeke teknolojilerini test edecek. Böylelikle Tayland ulusunun sosyal ve ekonomik açıdan gelişmesi sağlanırken, sera gazı salınımlarının azaltılmasına yönelik yenilikçi çözümler ve yeni teknolojiler de test edilmiş olacak.

Bakanlık, sürdürülebilirlik ve inovasyon hedeflerine ulaşmak üzere bölgesel kaynakları etkin bir şekilde maksimize etmek için Tayland 4.0 planını kullanacak. Politikalar şunları teşvik edecek:

  • Biyoekonomi politikasını (Bakanlık, özel sektörden ve akademik kurumlardan bilgi ve politikayı yaymalarını isteyecek. Bilim Bakanlığı, politika uygulandıktan sonraki ilk beş yıl içinde biyoekonomik faaliyetlerin toplam işletme değerinin ülke gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 25'ine ulaşacağını tahmin ediyor)
  • Yenilikçiliği ve kaynakların yeniden kullanımını temel alan ekonomik faaliyetleri teşvik edecek bir ekonomi oluşturma politikasını

Kaynak: Smart Energy

Ofgem, Elektrikli Araçların Faydalarından Yararlanmak için Reformlar Düzenliyor

Ofgem tarafından önümüzdeki yıllarda İngiltere trafiğine çıkacak olan milyonlarca yeni elektrikli araç (EV) tahminini destekleyen yeni öneriler belirlendi.

Regülatör, daha fazla yenilenebilir üretim, batarya depolama ve diğer teknolojileri şebekeye bağlamanın yanı sıra elektrikli araçların tüketicilere olan ekstra maliyetini azaltmayı amaçlayan planlar üzerinde çalışıyor.

Ofgem, elektrikli araç sahiplerinin araçlarını yalnızca yoğun (peak) zamanlarda şarj etmelerine kıyasla esnek şarjı tercih etmelerinin, en az %60 oranında daha fazla elektrikli aracın şarj edilebilmesine imkan sağlayacağına inanıyor.

Ofgem, esnek şarjın elektrikli araçların enerji fiyatlarının en düşük olduğu durumlarda (örneğin güneş panelleri ve rüzgar türbinlerinin çok fazla elektrik ürettiğinde veya sistemde daha az talep olduğunda) şarj edilmesini mümkün kılacağını öne sürüyor.

Teknolojinin elektrikli araçlarda depolanan elektriğin gerektiğinde şebekeye geri gönderilmesini sağlayarak tüketiciler için enerji maliyetlerini azaltabileceğini de ekliyor.

İngiltere trafiğinde 2013'te 4.000'den az olan elektrikli araç sayısı, 2018 Haziran itibariyle yaklaşık 160.000'e çıktı.

National Grid geçtiğimiz günlerde 2030'a kadar 11 milyona ve 2040'a kadar 36 milyona ulaşabileceğini söyledi.

Ofgem, elektrik şebekeleri üzerinde kapasite tahsis etme ve kullanma konusundaki mevcut yaklaşımların, fırsatlardan en iyi şekilde yararlanamayacağına ve ilgili zorlukları yeterince karşılayamayacağına inandığı için bazı reformlar belirledi.

Enerji sistemi kurallarının elden geçirilmesi ve reformların 2022 ile 2023 yılları arasında uygulanması için sektör ile birlikte çalışmak niyetinde.

Sistemler ve Şebekeler İcra Direktörü Jonathan Brearley konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Ofgem, İngiltere'deki tüketicilere büyük faydalar sağlayan elektrikli araç devrimini desteklemek için hükümetle birlikte çalışıyor. Reformlarımız, daha fazla kullanıcının elektrikli araçlarını şarj etmesine ve paradan tasarruf etmelerine yardımcı olacaktır.”

“Bugün duyurduğumuz öneriler, enerji sistemini yönetmeye ve tüm tüketiciler için maliyetleri azaltmaya yardımcı olmak için elektrikli araçların ve diğer yeni teknolojilerin sunduğu faydalardan da yararlanacak.”

Ofgem bu yeni plan içim 18 Eylül 2018'e kadar görüşleri kabul ediyor.

Source: Energy Live News

Green Investment Group İsveç’te 235 MW’lık Rüzgar Santrali Kuracak

İsveç’in orta bölgesinde Green Investment Group (GIG) ve SCA Energy ortaklığıyla 235 MW’lık Overturingen Rüzgar Enerjisi Santrali kurulacak.

Londra merkezli Green Investment Group (GIG)’un Başkanı Ed Northam, İsveçli yenilenebilir enerji şirketi SCA Energy ile birlikte geliştirilecek olan İsveç'teki 235 MW Overturingen Rüzgâr Santrali için toplam 270 milyon euroluk bir finansman sağladığını açıkladı.

Macquarie Group'un uzman yeşil enerji ana yatırım şirketi olan GIG, santralin tamamına sahip olacak. İsveç’in Västernorrland kasabasında kurulacak olan Santralin kurulum çalışmalarına mümkün olduğunca çabuk başlanacak ve santral 2019 yılı Aralık ayında tamamlanacak. Santralde her biri 4.2MW’lık 56 adet Siemens Gamesa rüzgar türbini yer alacak.

Bu, bir yıl içinde GIG tarafından desteklenecek olan ikinci İsveç karaya çıkış projesi. Ülkenin kuzeyindeki Markbygden Ett rüzgar santralinde yapım çalışmaları hali hazırda devam ediyor. GIG, bu proje için Kasım 2017'de GE Energy Financial Services (GEEFS) ile finansal anlaşmaya varmıştı.

Kaynak: Renewable Energy Magazine

HAFTANIN RAPORU

Dünya Enerji Yatırımları 2018

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından yayınlanan rapor hükümetlerin, enerji sektörünün ve finansal kurumlarının politika çerçevelerini belirleme, iş stratejilerini uygulama, yeni projeleri finanse etme ve yeni teknolojiler geliştirme konularındaki karar alma süreçleri için zengin bir veri ve analiz sağlıyor. Rapor aynı zamanda bugün alınan yatırım kararlarının enerji arz ve talebinin yarın nasıl olacağını belirleme yollarını vurguluyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.