
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayelerinde, uluslararası finans kuruluşu ICBC’nin ve Çin Ankara Büyükelçiliği’nin katkıları ile düzenlenen "Kuşak ve Yol Yatırım ve Finansal İş Birliği Zirvesi"nde değerlendirmelerde bulundu.
Düzenlenen zirve esnasında BOTAŞ ile Çin Endüstri ve Ticaret Bankası (ICBC) arasında imzalanacak mutabakat zaptının önemli bir işbirliği olduğunu belirten Dönmez, "BOTAŞ'ın yer altı doğalgaz depolama projelerinde kullanılması öngörülen kredi ile iki ülke arasındaki güçlü işbirliğini daha ileri bir boyuta taşımış olacağız." diye konuştu.
Bakan Dönmez, Türkiye'nin oldukça dinamik bir enerji sektörüne sahip olduğunu vurgulayarak, enerji altyapısında son dönemde önemli bir değişime imza atarak "Milli Enerji ve Maden Politikası" ile yerli kaynakların ön plana çıkarılacağı bir stratejinin temelinin atıldığının altını çizdi.
Doğalgaz arz güvenliğini teminat altına alacak bir sistemin kurulmasının önemli olduğuna değinen Dönmez, "Doğalgaz depolama alanında Silivri ve Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisleri'nin mevcut kapasitelerinin geliştirilmesine devam ediyoruz. Nihai hedefimiz, yıllık doğalgaz tüketimimizin en az yüzde 20'sini depolayacak güçlü bir depolama altyapısını hayata geçirmek." ifadelerini kullandı.
Dönmez, son iki yılda FSRU (Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi) ve LNG alanında çok ciddi atılımlar kaydedildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Günlük 20 milyon metreküp gazlaştırma kapasitesine sahip Türkiye’nin ilk FSRU’sunu geçtiğimiz yıl, ikinci FSRU tesisini ise bu şubatta devreye aldık. Üçüncü FSRU tesisini de en kısa zamanda işletmeye almak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Doğalgaz taşımacılığında önemi gittikçe artan ve gelecek 25-30 yıl içerisinde doğalgaz ticaretinin yarısından fazlasının gerçekleşeceği LNG alanında da yatırımlarımız artarak devam etmektedir. 2016 başında 34 milyon metreküp olan günlük gazlaştırma kapasitemizi yüzde 88 artışla, 2016 sonunda 64 milyon metreküpe çıkardık. 2017 sonunda ise bu rakam 117 milyon metreküpe ulaşmış durumdadır. Bütün bu yatırımlar sonucu 2016 sonu itibarıyla sisteme gaz giriş kapasitesi 190 milyon metreküpten, 2017 sonunda ise 288 milyon metreküpe ulaştı. Hedefimiz sisteme 400 milyon metreküp gaz sağlama kapasitesine ulaşmak."
Yatırımcılar için güvenli bir liman
Güçlü siyasi ve ekonomik istikrarın söz konusu büyük uluslararası projelerin gerçekleştirilmesindeki en önemli faktörlerden biri olduğuna dikkati çeken Dönmez, "Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemileri ile Akdeniz ve Karadeniz’de sismik arama ve sondaj faaliyetlerimize de hız verdik. Mayısta göreve uğurladığımız Fatih sondaj gemimizle de inşallah Akdeniz’de bu yıl ilk kuyumuzu açacağız. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine yürüdüğümüz bu uğurda enerji yatırımları hayati önem taşıyor. Enerjide kaynak çeşitliliğini artıracak, kaynak ülke ve güzergah seçeneklerini çoğaltacak her opsiyonu dikkatle ele alıyoruz." dedi.
Bakan Dönmez, Türkiye olarak her zaman bölgedeki paydaşlara değer katan projelerin yanında yer aldıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
"Bölgemizin ve tüm ilgili tarafların yararı için enerjinin bütünleştirici rolünü öne çıkarmalı ve gelecekteki projelerimizi bu bilinçle ele almalıyız. Türkiye bu anlamda bölgemizin refah ve istikrarına katkı sağlayacak enerji projelerinde anahtar ülke rolünü sürdürmeye devam edecektir. Ülkemiz bölgesinde yatırımcılar için güvenli bir liman ve önemli bir bölgesel aktör olmaya devam edecektir. Bu sebeple, yatırımların sürdürülebilirliği ülkemiz için temel bir amaçtır. Türkiye’ye güvenip yatırım yapmış yerli ve yabancı tüm yatırımcılar bizim yatırımcımızdır. Bu kapsamda, yatırımcıların önündeki sorunları geçmişte olduğu gibi bugün de bertaraf etmek için elbirliği ile çalışmaya devam edeceğiz."
Çin ve Türkiye ilişkileri
Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu anlatan Dönmez, her iki ülkenin dünya medeniyetinin gelişimine muazzam katkı yaptıklarını söyledi.
Dönmez, iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin her geçen gün istikrarlı bir şekilde geliştiğini hatırlatarak, "Ülkelerimiz arasında güvene dayalı tesis ettiğimiz güçlü ilişki, bölgesel ve küresel sorunların çözümünde de önemli ve yapıcı bir rol üstlenmektedir. Türkiye ve Çin arasındaki ticaret hacmi önceki yıllara nazaran artış gösterse de henüz istediğimiz noktada olmadığımız aşikar. 2017 sonunda ticaret hacmimiz toplam 28 milyar dolara ulaştı. Ancak her iki ülkenin yüksek potansiyeli düşünüldüğünde mevcut ticaret hacmimiz aslında beklenenin altındadır." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir Kuşak Bir Yol Projesi"nin bölgesel ve küresel ticareti canlandırma yönünden önemli bir role sahip olduğunu belirten Dönmez, bu projenin yaklaşık 40 milyon metrekarelik bir alanda 60’dan fazla ülkeye ve 4,5 milyarlık dünya nüfusuna hitap eden tarihin en kapsamlı projelerinden biri olduğunu kaydetti.
Dönmez, projenin, Londra ve Pekin arasındaki güzergah üzerinde yer alan yaklaşık 25 trilyon dolar büyüklüğündeki ülke ekonomilerinin daha da büyümesini sağlayacağını belirterek, "Özellikle altyapı, ulaştırma, ticaret, sanayi, turizm, enerji, finansman gibi alanlarda ortaya konulacak işbirliği, küresel ekonomilerin entegrasyonuna da güç katacaktır. Yeni İpek Yolu olarak adlandırılan girişim, bütün taraflara azami fayda sağlayacak önemli bir işbirliği modeli olarak peşinden gelecek diğer projelere de öncülük edecektir." dedi.
Daha sonra, ICBC Türkiye ve ICA arasında üçüncü köprü refinansmanı için yetkilendirme mektubu imzalandı. Ayrıca, yine ICBC ile BOTAŞ arasında yeraltı doğalgaz depolama tesisi projesine finansman sağlanması için mutabakat zaptına imza atıldı.
Kaynak: ETKB

Enerji sektörü, standartlarını yükselterek verimliliği artırmak için son 4 yılda Ar-Ge’ye 136 milyon liralık yatırım yaptı. Yatırımlarda izleme ve kontrol öne çıktı.
Elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketlerinin araştırma geliştirme (Ar- Ge) faaliyetlerine yönelik atağı sürüyor. Son dört yılda enerji sektöründe Türkiye elektrik dağıtım sistemi altyapısının uluslararası kalite standartları düzeyine ulaştırılması için yapılan Ar-Ge projelerinin bütçesi 136 milyon lirayı geçti.
150 Projeye Kabul
2014'ten bu yana elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) 409 Ar-Ge projesi için başvuruda bulunulurken, bunlardan 150'sinin kabul edildiği öğrenildi. Söz konusu projelerin 131'ini elektrik dağıtım, 19'unu ise doğalgaz dağıtım şirketleri hazırladı. Şirketler, EPDK'nın kabul edilen projelerin 48'ini tamamladı. Dört yılda kabul edilen Ar-Ge projelerinin bütçesi 136 milyon 477 bin lirayı buldu. Elektrik dağıtımda kabul edilen projelerin bütçe büyüklüğü 128 milyon 146 bin lira, doğalgaz projelerinin bütçe büyüklüğü ise 8 milyon 330 bin liraya ulaştı. EPDK'ya kayıp kaçak oranlarını düşürme, arızaları önceden tespit etme, müşteri memnuniyeti artırma, çalışanların iş sağlığı ve güvenliğini artırma, acil durumlarda yapılacak eylem planlarının geliştirilmesi gibi birçok farklı alanda projeler sunulduğu belirtiliyor. Hedeflere ulaşılması için mümkün olduğunca yerli kaynak ve paydaşlarla çalışılmasının teşvik edildiği ifade edildi.
İzleme ve Kontrol Ağırlıklı
Kabul edilen Ar-Ge projelerinin konularına göre dağılımına bakıldığında yoğun olarak 'izleme ve kontrol' projelerinin olduğu görüldü. 29 proje izleme ve kontrol ile ilgili olurken, 22 proje malzeme teknolojisi, 21 proje şebeke iletişimi, 17 proje iletişim teknolojisi, 9 proje kayıpların azaltılması, 4 proje aydınlatma, 6 proje ise iş sağlığı ve güvenliği konusunda geliştiriliyor.
Kaynak: Sabah

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca (EPDK), ön ödemeli ile faturalı sayaç kullanan tüketiciler arasındaki eşitsizlik ve farklı uygulamaları ortadan kaldırmayı amaçlayan düzenleme yapıldı.
EPDK'den yapılan yazılı açıklamada, geçmişte hem tüketici hem de dağıtım şirketi lehine özellikleri bulunduğu değerlendirilen ön ödemeli doğalgaz sayaçlarının, gelinen aşamada her iki taraf için de aleyhte sonuçlar ortaya çıkarabildiği ifade edildi.
Ön ödemeli ile faturalı sayaç kullanan tüketicilerin, birim metreküp başına farklı fiyatlarla karşı karşıya kalmalarının, tüketiciler arasında eşitsiz ve adaletsiz bir uygulama ortaya çıkardığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Söz konusu ön ödemeli sayaçların sık sık arızalara neden olduğu, piyasanın işleyişini olumsuz yönde etkileyen mali risklerinin bulunduğu ve en önemlisi de Kanun kapsamında hedeflenen piyasa yapısında aksaklıklara neden olduğu görülmektedir. Faturalı (mekanik) sayaç kullanmakta olan tüketiciler tükettikleri doğalgazın reel ve güncel değerini öderken yani maliyeti yansıtan fiyatları öderken, ön ödemeli sayaç kullanan tüketiciler, tükettikleri doğalgazın maliyetini yansıtan fiyatları ödememektedir. Bu ayrımın ortadan kaldırılması, adil faturalandırmanın sağlanabilmesi ve tüketiciler arasında eşitliğin sağlanabilmesi adına alternatif bir düzenleme yapılması öngörülmüştür. Bu amaçla ön ödemeli sayaç kullanan tüketiciler için TL satış/TL düzeltme/TL yükleme gibi parasal değer üzerinden doğalgaz tedariki yapılmasına imkan tanınmıştır. Yapılan düzenlemede, mevcut durumda sayaçlardaki önceden satın alması tamamlanmış olan doğalgaz alımları için tüketicilerin kazanılmış haklarından dolayı herhangi bir işlem yapılmaması hükmü eklenmiştir. Yani tüketicilerin mevcut sayaçlarındaki kazanılmış hakları korunmuştur."
Ön Ödemeli Sayaçlarda Yeni Uygulama
Açıklamada, yeni uygulamanın detaylarına da yer verdi.
Buna göre, uygulama esnasında, tüketicilerin sayaçlarında bulunan krediler ile ilgili herhangi bir uygulama yapılmaksızın öngörülen sistemde dağıtım şirketlerince aylık olarak sayaçlarda okuma yapılacak, bu okumalar üzerinden dönemsel olarak ortalama günlük tüketim miktarlarının hesaplanması ve yapılan doğalgaz alımları sonrasında bu tüketim miktarları üzerinden işlem yapılması sağlanacak.
Ayrıca, dönem içerisinde düzeltme katsayısı değişikliklerinde, ısıl değer değişikliklerinde ve meydana gelebilecek olası fiyat değişimlerinde, son doğalgaz alımından değişime kadar olan süredeki tüketimlerin düşülmesi ve kalan miktar için güncelleme yapılması da öngörülüyor.
Düzenleme kapsamında dağıtım şirketleri, tamamıyla sınırsız bir serbestliğe sahip olamayacak.
Dağıtım şirketi tarafından uygulanması düşünülen yöntem Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu onayına sunulacak. Yöntem, Kurul uygun bulursa uygulanacak. Kurul’un önerilen yöntem üzerinde değişiklik yapma hakkı olacak. Uygulama yakından takip edilerek gerekli durumlarda müdahale edilecek.
Düzenleme ile tüketiciler arasındaki eşitsizlik ve farklı uygulamalar ortadan kaldırılacak, adil ve hakkaniyetli faturalandırma yapılması sağlanacak.
Ayrıca, yeni uygulamayla, sayaçlardaki mevcut satın alınmış doğalgaz miktarları bu düzenlemeden etkilenmeyecek, tüketicilerin mevcut kazanılmış hakları korunacak.
Kaynak: EPDK

Türkiye'nin kıyı ötesi ve dalga enerjisi alanındaki elektrik üretim potansiyelini belirlemek amacı ile bir çalışma başlatıldı.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından başlatılan proje ile Türkiye'nin kıyı ötesi ve dalga enerjisi alanındaki potansiyelini açığa çıkarma adına Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın çalışmalarının desteklenmesi hedefleniyor.
EBRD tarafından proje ile ilgili yayınlanan ilana göre çalışma ile Türkiye'nin mevcut rüzgar enerjisi atlasının, kıyı ötesi alanındaki potansiyelini de içerecek şekilde güncellenmesi ve geliştirilmesi, ayrıca dalga enerjisi alanındaki potansiyelinin de ortaya konması hedefleniyor.
Tahmini maliyetin 350 bin dolar olduğu projeye başvurmak isteyen danışmanlık firmaları için son tarih 27 Ağustos 2018. Bu yılın Ekim ayında başlaması öngörülen projenin 9 ay içinde tamamlanması hedefleniyor.
Mevcut öngörü 48 GW
2007 yılında gerçekleştirilen Rüzgar Enerjisi Potansiyeli Atlası çalışmasında Türkiye'nin tekno ekonomik rüzgar enerjisi potansiyeli 10 bin MW'ı kıyı ötesi alanında olmak üzere 48 bin MW olarak belirlenmişti.
Bununla birlikte gelişen haritalama teknikleri ve rüzgar türbini teknolojilerindeki ilerlemen bu rakamı çok daha yukarıya taşımış durumda.
Kaynak: EBRD

Yenilenebilir enerji sistemlerinin yaygınlaşması, bu sistemlere yönelik büyük çapta bir siber saldırı ihtimalini de gitgide daha sık gündeme getiriyor. Bu sistemlerin nasıl ele geçirebileceği üzerine yoğunlaşan siber saldırganların ve bu konudaki vakaların sayısı azımsanamayacak kadar yüksek. Lider güvenlik duvarı ve UTM sağlayıcısı WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, santrallere, enerji hatlarına veya rüzgar türbinlerine yönelik saldırıların uzun süreli elektrik kesintileriyle ve milyonlarca dolar değerinde maddi zararla sonuçlanabileceğinin altını çizerek enerji sektöründeki şirketlerin alabileceği 13 önlemi paylaşıyor.
Çoğu güvenlik uzmanı ve güvenlik araştırmacısına göre yenilenebilir enerji sistemlerinin pazar payının artması, bu sistemlere yönelik siber saldırıların da gitgide artacağını gösteriyor. Enerji şirketlerinin güvenlik eksikliklerinden faydalanan saldırganlar, sadece küçük bir rüzgar santraline saldırı düzenleseler dahi birbiriyle bağlantılı şebekeler tek bir erişim noktası üzerinden etkisiz hale getirilebiliyor. Bu durum da elektriğin haftalarca ya da aylarca kesilmesine, temiz suyun veya ulaşımın sağlanamamasına ve milyonlarca dolar maddi zarara yol açabiliyor. Lider güvenlik duvarı ve UTM sağlayıcısı WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, enerji sektöründeki şirketlerin dikkate alması gereken 13 güvenlik önlemini paylaşıyor.
Enerji ve Elektrik Sistemlerinde Siber Güvenlik Vakaları
Hackerlar, enerji sistemlerine sızmak için rüzgar türbinlerinin, yüksek voltaj içeren güç hatlarının veya santrallerin özellikle uzaktan yönetim sistemlerinde bir güvenlik açığı bulmaya çalışıyor ve sızdıktan sonra çalışma şekillerini değiştirebiliyor. Örneğin, rüzgar gülünün yönünü değiştiriyor veya sistemin ağ ayarlarını bozarak diğer kişilerin giriş yapmasını engelliyor. Ele geçirilen türbinlerin aşırı yüklenmesinden dolayı ülke genelindeki birçok santral etkilenebiliyor, haftalar süren elektrik kesintileri gerçekleşebiliyor ve milyonlarca dolar maddi zarar ortaya çıkabiliyor.
23 Aralık 2015’te Rusya’daki bir hacker grubunun saldırısı nedeniyle Ukrayna’daki Ivano-Frankivsk bölgesinde 1 milyondan fazla insan saatlerce elektriksiz kaldı. 26 Ocak 2016’da da İsrail Elektrik Yönetimi, oltalama yöntemiyle yapılan çok ağır bir siber saldırı dolayısıyla bilgisayarlarının bozulduğunu ve fidye yazılımı bulaşan bilgisayarlardaki şifrenin çözülmesi için para istendiğini duyurmuştu. Sistemler çalışmayınca elektrik uzun süre kesintiye uğramıştı. PWC’nin Ekim 2015’te yaptığı bir araştırmaya göre bu gibi siber saldırıların sayısı bir yılda iki katına çıkmıştı.
Enerji Şirketlerinin ve Santrallerin Uygulaması Gereken 13 Siber Güvenlik Önlemi
Önlem alınmadığı takdirde enerji şirketlerinin uğradığı siber saldırılar uzun zaman boyunca elektriğin verilememesi, temiz suyun ya da toplu taşımanın gerçekleştirilememesi, şebeke malzemelerinin onarım veya değişim sürecinin uzaması ve milyonlarca dolar değerde zarar oluşması gibi bir dizi felakete neden olabilir. Ayrıca, rakip enerji firmaları, şirketin açığa çıkan verilerinden faydalanarak iş stratejilerini öğrenebilir. Bu nedenlerden dolayı, enerji şirketlerinin harekete geçip bir an önce önlem almasının oldukça önemli olduğunu belirten WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü Yusuf Evmez, enerji sektöründeki şirketlerin alabileceği 13 önlemi sıralıyor.
- Hiçbir endüstriyel kontrol sistemini direkt olarak internete bağlamayın.
- Risk analizi yaparak önceliklerinizi belirleyin ve sistem varlığınızı sağlayan en değerli bileşenleri iş ağından ayrı olarak güvenlik duvarlarının arkasına yerleştirin.
- Sisteme giriş yapmak için kimlik doğrulamayı ve çok faktörlü korumayı zorunlu yapın.
- Hesaplara zorla giriş riskini azaltan hesap kilitleme özelliğini aktif hale getirin.
- Güvenlik takibini ve anında olay müdahalesini içeren bir sistem kullanın ve bir saldırı anında sorunun yayılmasını önleyin.
- Güvenlik eksikliklerini veya hatalarını düzenli zaman aralıklarında onaran bir yama yönetimi uygulayın.
- Uzaktan kontrol edilen rüzgar türbinlerine erişim sağlarken sanal özel ağlar (VPN) gibi güvenlik yöntemleri kullanın.
- Varsayılan sistem hesaplarını kaldırın, devre dışı bırakın veya yeniden adlandırın.
- Tüm hesaplar için çok güçlü şifreler seçin.
- Üçüncü parti sağlayıcılar tarafından oluşturulmuş, özellikle yönetici düzeyindeki hesapları gözlemleyin.
- Hesaplara zorla giren veya dolaylı olarak girilmesine yol açan kişiler şirketin kendi çalışanları olabileceğinden personel kalitesine ve şirket içi eğitimlere önem verin.
- Türbinlerin çalışması için kullanılan yazılımlara dair bilgilerin veya sistem güncellemelerinin halka açık olmadığına emin olun.
- Eğer saldırıyı önleyici tedbirleri siz uygulayamıyorsanız, bu tür önlemleri profesyonel olarak sunabilecek güvenlik hizmetlerinden yardım alın. WatchGuard Unified Threat Management ve Next-Generation Firewall ürünleriyle geniş kapsamda ağ güvenliği sunarken merkezi yönetim ve ağ dağılımında rahat izlenebilir sistemiyle her şirket için en doğru olan güvenlik çözümünü oluşturur.
Kaynak: Cybermag

Dünyanın mega kentleri arasında yer alan İstanbul’un Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtım hizmeti veren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), 2013 yılında yaşanan özelleştirme sürecinin ardından rekorlarla dolu bir beş yılı geride bıraktı. 2012 sonunda 4 milyon 326 bin elektrik abonesinin olduğu bölgede bu rakam 2017 sonunda 5 milyon 41 bine ulaştı. Beş yılda abone sayısı yüzde 16,5 artan BEDAŞ, 715 bin yeni aboneye daha hizmet vermeye başladı. Yani yaklaşık altı aboneden biri BEDAŞ ailesine son beş yıl içinde dahil oldu.
5 milyon abonesi ile yıllık elektrik tüketiminde 16 Avrupa ülkesini geride bırakan İstanbul’un Avrupa Yakası’nda son beş yılda tüketim 126 milyar kilovatsaati (kWh) buldu. 2017 yılında Türkiye toplam tüketiminin yaklaşık 293 milyar kilovatsaat olduğu göz önünde bulundurulduğunda Avrupa Yakası, tüm Türkiye’nin yıllık tüketiminin yüzde 43’ü kadar elektrik harcadı.
Verimlilik Arttı, Abone Başına Tüketim Düştü
Son beş yıldaki elektrik tüketiminin 59,5 milyar kWh’lik bölümü olan yüzde 47,2’si ticarethanelerden gelirken mesken aboneleri de bu dönemde 36,2 milyar kWh’lik tüketim gerçekleştirdi. Toplam içinde meskenlerin payı yüzde 29’u buldu. Sanayi abonelerinin tüketimi de bu dönemde 28,7 milyar kWh’ye ulaşırken toplam içindeki payı yüzde 22,7 seviyesine ulaştı. BEDAŞ’ın yıllar itibarıyla abone ve elektrik tüketim rakamlarına göre abone başına tüketimde düşüş gözlendi. 2012 sonunda her mesken abonesi başına düşen tüketim 2,02 MWh iken 2017 sonunda bu rakam 1,93 MWh’ye geriledi. Benzer durum tüm abone gruplarında gözlendi. Bu durumda verimli elektrik kullanımının yanı sıra ailelerin küçülmesi ve yalnız yaşayanların sayısındaki artışın de etkili olduğu tahmin ediliyor. Son beş yılda elektrik tüketimi yüzde 11,3 artarken abone sayısındaki artışın yüzde 16,5 yükselmesi de abone başına tüketimi düşürdü.
Arıza Sayısı Yüzde 17 Geriledi
İstanbul’un Avrupa Yakası’nda 2013 yılında yapılan elektrik dağıtım özelleştirmesi sonrasında beş yıllık dönemde bölgeye 1,4 milyar TL’lik yatırım yapıldı. Kesintisiz enerji hedefi ile ilerleyen BEDAŞ’ın yaptığı yatırımlar arıza sayılarında yüzde 17’lik düşüş getirdi. 2013 sonu itibarıyla orta ve alçak gerilimde 99 bin 282 olan arıza sayısı, 2017 sonu itibarıyla 82 bin 738’e indi.
8.000 Trafo Merkezine Kapsamlı Bakım Çalışması
2018 yılında yapacakları yatırımlar hakkında da bilgi veren BEDAŞ Genel Müdürü Murat Yiğit, BEDAŞ’ın arıza ve kesintileri düşürme hedefi ile yapacağı çalışmaları önemli başlıklarını şöyle özetledi:
- 8 bin trafo merkezinin kapsamlı bakım çalışmasına başlandı, yıl sonunda tamamlanması planlanıyor.
- Önleyici bakım ve tespit çalışmaları kapsamında özellikle yüksek gerilim kablolarının gerilim altında testlerinin yapılmasına yönelik çalışmalar başladı ve yıl boyu devam edecek.
- Toplam arıza sayısının yüzde 30’unu teşkil eden diğer altyapı kuruluşlarının yer altı kablolara verdiği hasarları engellemek için altı kişilik motorize bir ekip kurularak tüm ruhsatlı kazı noktaları gün içinde gezilmeye başladı. Çalışmaların etkinliği artırılarak yıl boyu sürdürülecek.
- SCADA kapsamında uzaktan kumanda ve kontrol edilen 375 trafo merkezi sayısı 775’e çıkarılacak.
- Sadece arıza odaklı 53 milyon TL’lik yatırım yapılacak.
- Teknoloji yatırımları kapsamında tüm süreçleri hızlandıracak olan Kesinti Yönetim Sistemi (OMS), İş Gücü Yönetim Sistemi (VSS) uygulamaları ile tablet kullanımı tamamlanmış olacak.
Murat Yiğit, Türkiye’nin gözbebeği bir kentte elektrik dağıtım hizmeti vermenin büyük bir sorumluluk ve onur olduğunu dile getirerek “İşimizi en iyi şekilde yapmak için tüm personelimiz ile 7/24 çalışıyoruz. İstanbul’un Avrupa Yakası, 5 milyonu aşkın abone ve Türkiye elektrik kullanımındaki payı ile ülkemizin en yüksek elektrik tüketimi gerçekleştiren bölgesi. Yılda yaklaşık 27 milyar kWh elektrik tüketiminin yapıldığı bölgemizde, her geçen gün artan elektrik ihtiyacını kaliteli, verimli ve kesintisiz bir şekilde karşılayabilmek için şebeke iyileştirme ve tesis kurma alanlarında yatırımlarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Son beş yılda yenileme, iyileştirme, kapasite artışı ve havai hatların yer altına alınması başlıklarını içeren 1,4 milyar liralık yatırım yaptığımız bölgemize bu yıl ayırdığımız yatırım bütçesi 412 milyon TL. Elektriğin temel yaşam gereksinimi olduğu inancı ile kaliteli ve kesintisiz enerjiyi ulaştırmak için durmaksızın çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Özelleştirme itibarıyla dağıtım altyapısında yapılan yatırım ve iyileştirmelerin öncüsü olma hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalar her geçen gün artarak devam edecek” dedi.

Fransa, İspanya ve Portekiz 27 Temmuz'da Lizbon’da bir araya gelerek İbrani yarımadasının enerji izolasyonundan kurtulmasına yardımcı olmayı amaçlayan elektrik bağlantılarını kurarak Biscay Körfezi'nde denizaltı enerji hattı kurma konusunda anlaştılar.
Lizbon 'da yapılan toplantı sonrasında açıklama yapan üç ülke lideri, Fransa' yı İspanya 'ya bağlayan 370 kilometre uzunluğundaki elektrik hattının finansmanı konulu toplantı sırasında imzalanan anlaşmayı memnuniyetle karşıladıklarını belirttiler.
Portekiz Başbakanı Antonio Costa, “Bu çok önemli bir adım” dedi.
Avrupa Komisyonu, masaya bir enerji projesi için Avrupa Birliği bünyesinde daha önce görülmemiş bir meblağ olan 578 milyon Euro koyarak projenin %30’unu finanse edecek.
Fransa ve İspanya arasındaki enerji alışveriş hacmini neredeyse iki katına çıkmarsı beklenen elektrik hattı 2025 yılında faaliyete geçecek.
Diğer yandan İspanya ve Portekiz Avrupa elektrik ve gaz dağıtım şebekelerinden izole edilmelerine son verilmesi çağrısında bulundular.
Portekiz’in, Avrupa'nın geri kalanıyla arasında daha fazla bağlantı hattı olması durumunda, İspanya'dan daha fazla ihracat yapabileceği bir elektrik üretim fazlası bulunuyor.
Madrid ve Lizbon da İspanya’nın kuzeydoğusundaki Katalonya Bölgesine boru hattı inşaa ederek Avrupa gaz piyasasına daha yakın olmak istiyor.
Her iki ülke de doğalgazı 2011 yılında faaliyete geçen boru hattı vasıtasıyla Cezayir’den ithal ediyor.
Ülkeler, daha iyi bağlantıların Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltıyor.
Ancak Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bir çalışma, Katalonya’da kurulacak olan ve 440 milyona mal olacak olan boru hattının, Avrupalı ülkelerin zaten tam kapasitede çalışmayan birçok LNG limanı olduğu göz önünde bulundurulduğunda yaşayabilir olmayacağını ortaya koyuyor.
Fransa Başkanı Emmanuel Macron, doğalgazda yol alma fikrine açık olduğunu ifade etti. Aynı zamanda “biz ancak Avrupa’daki gaz tüketimi ciddi seviyelerde kalırsa ek boru hatları inşa ederiz” diye de ekledi.
Katalonyadaki boru hattının, kömür santrallerinin kademeli olarak kapatılmasıyla doğalgaza olan talebin artması senaryosunda uygun maliyetli olduğu görülürse inşa edilebileceğini söyledi.
Kaynak: Euractiv

Bu yıl 70’inci yaşını kutlayan Porsche, son dönemde elektrikli otomobil alanında ciddi yatırımlar yapıyor.
Bu yatırımlardan aslan payını alan modellerden birisi olan Mission E'nin adı netlik kazanmış, Volkswagen Group'un bünyesinde bulunan firma bu araç için tercihini Türkçe bir isim olan “Taycan”dan yana kullanmıştı. Firmanın CEO'su Oliver Blume daha önce yaptığı açıklamada ismin anlamını "canlı, genç at" olarak duyurmuştu.
Firma Porsche Mission E’yi ilk kez 2015 yılında Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı’nda görücüye çıkarmıştı.
Aracın tork değeri hakkında henüz resmi bir açıklama bulunmuyor ancak Porsche Taycan, toplam sistem performansı ile 440 kW yani 600 beygir güç üretebiliyor.
Porsche, kullanıcıları en güçlü motor ile 0’dan 100 km/s hıza sadece 3 saniyede çıkartacak. Modelin saatte 200 kilometre hıza ulaşması için gerek duyduğu süre ise 12 saniye. Maksimum hızının 250 km/s olacağı belirtilen Mission E, 800 voltluk özel şarj sistemiyle 20 dakikada yüzde 80 oranında doldurulabilecek.
TAYCAN'ın tek şarjla sürücüsüne sunduğu maksimum mezil ise 500 kilometre. Spor otomobil özellikleri ile donatılan model 4 kapılı olmasıyla da dikkat çekiyor.
Porsche'un ilk elektirkli modeli 2019'a satışa çıkacak.
Kaynak: Electrek

Fiyat denetimleri, tüketici ödemelerinden beklenen gelirleri tanımlayarak şebeke sahiplerinin gelir çerçevesini belirliyor. Ofgem, 2021 yılından itibaren denetimlerin süresinin beş yıl olmasına karar verdi.
Hissedar getiri aralığı olan %3-%5 oranlarında bir değişiklik yapılmadı. Bu, bugüne kadar İngiltere’deki enerji şebekesi fiyat denetimleri için teklif edilen en düşük oran. Ofgem, bunun hanehalkı tüketicileri için 5 milyon pound’un üzerinde tasarruf getireceğini tahmin ediyor.
Ofgem, bir sonraki fiyat kontrol değerlendirmesinde yüksek değerli şebeke geliştirmelerinin gaz ve elektrik sektörleri arasındaki rekabetin faydalarına açılmasına yönelik kapsamı genişletecek.
Niyetini belli etmek için Ofgem, National Grid’in yeni Hinkley Point C nükleer enerji istasyonunun şebeke arabağlantıcısı inşaa edebileceğini tasdik etti. Bununla birlikte Ofgem, National Grid’in kıyı rüzgar santralini şebekeye bağlama maliyetini azaltma konusundaki tecrübesine dayalı olarak şebeke geliştirmesinden kazanabileceği geliri belirliyor.
Ofgem’in sistemlerden ve şebekelerden sorumlu icra direktörü Jonathan Brearley konuyla ilgili olarak: “Bugün, şebeke işletmecileri için daha düşük gelir beklentisi olan daha sıkı fiyat seviyeleri getirecek olan olanlarımzı uygulamaya başlamış bulunuyoruz.”
“Tüketicilerimiz için değer üretmek adına imza attığımız çalışmalardan biri olarak, Hinkley Point C nükleer istasyonunun bağlantı maliyetlerini azaltmaya yönelik yeni bir benchmarking yaklaşımı kullanıyoruz. Bu da bizim, elektrik şebekesine yönelik iyileştirmeleri tüketicilerimizin faturalarına mükün olan en düşük seviyede yansıtacak şekilde regülasyon geliştirtirdiğimizin bir diğer örneği” dedi.
Ofgem’in bir sonraki fiyat belirleme çerçevesine yönelik kararı aynı zamanda yeni bağımsız kullanıcı grupları ve müşteri etkileşim gruplarının şirketlerin her biri tarafından düzenlenmesini de tasdik eder nitelikte. Şirketlerin planlarının detaylı bir şekilde irdeleneceği müşteri görüşlerini alma turlarının ilki 2020 yılının ilkbaharında yapılacak.
Ofgem aynı zamanda elinde inovasyon için de bir fon paketi bulunduruyor. Bu fonu başta enerji şebekelerinin daha akıllı ve daha esnek sistemlere adapte edilmesi olmak üzere en önemli Ar-Ge konuları için çözüm üretilmesi amacıyla teknoloji uzmanları, bilim adamları, mucitler ve yenilikçiler kullanıyor olacak.
Ar-Ge konuları arasında elektrikli araçların artan kullanımı, enerjinin daha yerel ölçekte üretilmesi ve dijital teknolojilerin şebekeye entegre edilmesi de bulunuyor.
Kaynak: Smart Energy

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) Dünya Enerji Yatırımları raporuna göre dünya genelinde yenilenebilir enerjiye olan yatırım 2017 yılında %7 azalarak son 15 yıldaki en büyük düşüşünü kaydetti.
Düşüşün bir kısmı güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynakların maliyetlerindeki azalmadan kaynaklanıyor olmasına rağmen, yatırımdaki düşüş yine de alarm veren niteliktedir.
Yenilenebilir kaynaklar sürdürülebilir enerji geleceğinin vazgeçilmez bir parçası, ve dünyadaki iklim değişikliği, temiz hava ve enerji erişimi hedeflerine ulaşmak için hızla gelişmek zorunda. UEA Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu’nda öngörüldüğü üzere, 2030’a kadar yıllık yaklaşık 550 milyar doları bulan bu hedeflere ulaşılması için yeni yenilenebilir üretiminin hızlı bir şekilde yükselmesi ve yenilenebilir elektriğe olan küresel yatırımın neredeyse iki katına çıkması gerekiyor.
İlk bakışta, 2017, tüm elektrik üretim yatırımlarını 3’te 2’sini oluşturan yenilenebilir kaynaklar için çok güzel bir yıldı. Güneş santrali kurulumlarındaki %25’lik gelişme ve açık deniz rüzgarındaki rekor büyüme ile desteklenen küresel yenilenebilir güç kapasite eklemeleri en yüksek değerine ulaştı. Yenilenebilir gücün toplam kurulu bazından elde edilen çıktı %6 yükseldi.
Semaye maliyetleri güneş için %15, kıyı rüzgarı için %5 olmak üzere düşmeye devam etti. Fotovoltaik modüller gibi kilit teknolojilerin daha iyi fiyatlandırması ekonomileri desteklerken, kurulumlarda da daha düşük maliyetli bölgelere doğru kaymalar görülüyor.
Tüm bu faktörler üretimde maliyet azaltımını destekliyor ve gelişmekte olan ekonomilerde yenilebilir ihalelerinde projeler için yüksek ölçek ödüllendiriliyor. Daha ucuz borç ve daha büyük türbinler Avrupa’da açık deniz rüzgarından elektrik üretim maliyetlerini düşürüyor.
Yenilenebilirlerin algısal olgunluğu ve daha iyi risk yönetimi daha fazla sayıda bilanço dışı finansman yapısını kolaylaştıyor, finansal kaynak çeşitliliği sağlıyor. Bu trendler küresel anlamda daha fazla fırsat yaratıyor.
Ancak 2017 verileri kapasite, yeni üretim ve gelecek yatırım trendleriyle ilgili alarm veren işaretler de ortaya koyuyor, bunun bir kısmı yenilenebilir enerji yayılımının Çin gibi politika belirsizliği olan ülkelerde yoğunlaşmasından kaynaklanıyor.
2017’de, toplam yenilenebilir kapasite eklemeleri temelde sadece %2 büyüme gösterdi. Bunun aksine, kapasite eklemeleri 2014 – 2016 arasında %13 ortalama yıllık büyüme kaydetmişti. Büyümedeki düşüşün sebebi ise güneşe göre kapasite başına daha fazla enerji üretmesine rağmen daha az sürede kıyı rüzgarı ve hidroelektrik santralin hizmete açılması.
Sonuç olarak, 2017 yılında yenilenebilir yatırımlardan gelen ek elektrik üretimi, kapasite eklemelerindeki büyümenin aksine bir önceki yıla göre yıllık %7’lik bir düşüşü işaret ediyor.
Kaynak: IEA
Avrupa’da Elektrikli Araçlar
Avrupa Çevre Ajansı tarafından hazırlanan bu rapor, hibrid teknolojiler de dahil olmak üzere, Avrupa'daki elektrikli kara taşıtları hakkındaki en yeni bilgilerin teknik olmayan bir özetini sunmaktadır. Elektrikli yolcu araçlarına odaklanarak, piyasada şu anda mevcut olan farklı türleri, her bir tipin nasıl çalıştığını ve bunların avantaj ve dezavantajlarını açıklamaktadır. Raporda ayrıca, Avrupa'daki kaç ülkenin halihazırda elektrikli yolcu taşıtlarının alımını teşvik etmek için teşvikler kullandığı ve bunların daha geniş kullanımlarını kısıtlayan ana engelleri belirlediği incelemektedir. Avrupa'da elektrikli otomobil ve minibüs satışları hakkındaki en son bilgiler verilmektedir.
Rapor, bisikletler, kamyonetler, ağır vasıtalar ve otobüsler gibi diğer elektrikli kara taşıtlarının kısa bir açıklamasını içerirken, elektrikli demiryolu lokomotifleri ve gemiler gibi diğer elektrikli ulaşım türleri rapora dahil edilememektedir.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.