SEKTÖRDEN HABERLER
Elektrik Dağıtımına 2 Yılda 8,75 Milyar TL Yatırım Yapılacak

- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: - "Son 3 yılda toplam 12,3 milyar lira yatırım yaptık. 3 yıllık planlanan gerçekleşme hedefimiz, yüzde 55 idi. Bu oranda son 3 yıllık gerçekleşme hedefimizde yüzde 63'ü yakaladık" - "İnşallah bu yıl ve önümüzdeki yıl toplam 8,75 milyar liralık bir yatırım daha gerçekleştirerek hedeflerimize ulaşacağız" - "Araştırma sonuçlarımıza göre vatandaşlarımızın yüzde 42'si dağıtım bedelini halen elektrik faturasının dağıtılması, yüzde 38'i ise sayaçların okunması bedeli olarak biliyor" - "İhtiyaç sahibi ailelere elektrik desteği' kapsamında mart ve nisan aylarında 130'ar milyon olmak üzere toplamda 260 milyon liralık tahsisat yaptık"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, elektrik dağıtımına ilişkin, "İnşallah bu yıl ve önümüzdeki yıl toplam 8,75 milyar liralık bir yatırım daha gerçekleştirerek hedeflerimize ulaşacağız." dedi.

Bakan Dönmez, Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) 12. Sektör Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, enerji piyasalarının liberalleşmesi ve rekabete dayalı bir enerji piyasasının oluşturulması için son yıllarda önemli adımlar attıklarını söyledi.

Rekabetin, tüketiciye uygun maliyetli enerji arzı, standardı her gün daha da yukarı çekilen hizmet kalitesi ve her anlamda müşteri memnuniyetinin artırılması anlamına geldiğini dile getiren Dönmez, rekabetin aynı zamanda işverenler için daha fazla yatırım ve işlerini büyütme imkanı, çalışanlar için daha fazla istihdam, kamu için ek finansal getiri demek olduğunu kaydetti.

Dönmez, Türkiye'de dünya standartlarında hizmet sunulması için hem iletim hem de dağıtım altyapısının yenilenmesi amacıyla 2016-2020 döneminde 18 milyar lirası özel sektör, 12 milyar lirası kamu olmak üzere 30 milyar liralık yatırım bütçesi belirlendiğini anımsattı.

Dağıtım sektöründe "insan odaklı hizmetin" sorumluluğun ötesinde bir zorunluluk olduğunu aktaran Dönmez, dağıtım sektörünün hizmet kalitesinin her geçen yıl daha da arttığını aktardı.

Dönmez, dağıtım şirketlerine hizmet kalitesinin artırılması için çok net hedefler ve başarı kriterleri belirlediklerini ve bu kapsamda anketler düzenlediklerini anlattı.

Böylece, dağıtım şirketlerine karneleri aslında vatandaşların verdiğine dikkati çeken Dönmez, "Son 3 yılda toplam 12,3 milyar lira yatırım yaptık. 3 yıllık planlanan gerçekleşme hedefimiz yüzde 55 idi. Bu oranda son 3 yıllık gerçekleşme hedefimizde yüzde 63'ü yakaladık. İnşallah bu yıl ve önümüzdeki yıl toplam 8,75 milyar liralık bir yatırım daha gerçekleştirerek hedeflerimize ulaşacağız. İletim tarafında yüzde 119 gerçekleşmeyle, 2018'de yaklaşık 3,4 milyar lira yatırımı hayata geçirdik. İnşallah 2019'da da 2 milyar bir yatırım daha öngörüyoruz." diye konuştu.

"Çok memnunum" diyenlerin oranında artış

Dönmez, tüm bu yatırımların müşteri memnuniyeti için yapıldığını dile getirerek, gerçekleştirdikleri müşteri memnuniyeti anketine ilişkin şu verileri paylaştı:

"Müşteri memnuniyet oranını geçen yıla göre koruduk. Bizler için sevindirici olan bir başka durum da sunulan hizmetten 'çok memnunum' diyenlerin oranının geçen yıla göre artmasıdır. Genel memnuniyet oranı yüzde 64,8. Yine de alacağımız daha uzun bir yol var. Bu oran bizim için yeterli mi? Elbette hayır. Bu alanda hızlı ve pozitif bir ilerleme için yürütülen çalışmaların bir an önce kurumsallaşarak, şirket kültürü haline gelmesi gerekiyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da araştırmanın en parlak sonuçları çağrı merkezlerinin sunduğu hizmetin kalitesinde. Burada neredeyse yüzde 100'lere varan memnuniyet oranlarına ulaştık. 2017'de yüzde 99,21 olan 'ulaşılabilirlik seviyesi' yüzde 99,69'a ulaştı. 2017'de yüzde 89,06 olan 'servis seviyesi' 2018'de yüzde 91,69'a, 2017'de yüzde 96,35 olan 'cevaplama oranı' ise yüzde 97,26'ya yükseldi. Kesintilerin azalması için bir 'Arıza Çalıştayı' gerçekleştirdik. Burada 5 kök neden var. Bunlar, bakım eksikliği, hava muhalefeti ve dışsal etkiler, malzeme, teçhizattan kaynaklı arızalar ile işçilik ve montaj hataları, üçüncü şahıslara ait dağıtım tesislerinden dağıtım şebekesine yansıyan arızalar ve şebekeye verilen hasarlar."

Diğer yandan ankette en önemli başlıklardan birinin denetimler olduğunu belirten Dönmez, her dağıtım şirketinin en az bir kere denetlendiğini aktardı.

Dönmez, denetimler sonucu Ocak 2017'den bu yana dağıtım şirketlerine 46 milyon lira, görevli tedarik şirketlerine 5,5 milyon lira idari para cezası uygulandığını ifade ederek, "Vatandaşlarımız rehabilitasyon kaynaklı kesintilerin günlük hayatında nasıl bir iyileşme sağlayacağının farkında olmalı. Vatandaşlarımıza daha iyi ve daha kaliteli hizmet sunmak için Türkiye'nin mevcut 30-40 yıllık altyapısını yenilediğimizi anlatmak zorundayız. Zorundayız çünkü vatandaşlarımız yapılan yatırımı bildikçe kesintilerin altyapı temelli olmadığının daha fazla farkında olacak." diye konuştu.

Ayrıca, vatandaşa bilgi vermeden hiçbir şirketin elektrik kesintisine gidemeyeceğinin altını çizen Dönmez, bu tür bir hareketin de gerekli cezai işlemle karşılaşacağını söyledi.

- Aydınlatma

Dönmez, vatandaşların en önem verdiği konulardan birinin aydınlatma olduğunu ve arızalı aydınlatma armatürlerinin bildirilmesi için bir "Aydınlatma Mobil Takip Uygulaması" kullanıldığını aktardı.

Bugüne kadar 70 bin şikayet alındığını ve yüzde 99,4'ünün giderildiğini belirten Dönmez, işlemlerin kolaylaşması için elektrik aboneliği, fesih ve borç sorgulama işlemlerini "e-Devlet" üzerinden yapabildiğini dile getirdi.

Bazı tedarik şirketleri her üç hizmeti de elektronik ortam üzerinden sunarken bazı şirketlerin henüz bir ya da iki hizmeti e-Devlet üzerinden sunduğunu ifade eden Dönmez, "Kalanların da sisteme hızla entegre edilmesi için çalışmalar sürüyor. İnşallah en kısa sürede bütün şirketlerimiz her üç hizmeti de e-devlet üzerinden tam zamanlı olarak sunmuş olacak." dedi.

- İhtiyaç sahibi ailelere için iki ayda 260 milyon lira tahsisat

Dönmez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan "ihtiyaç sahibi ailelere elektrik desteği" kapsamında mart ve nisan aylarında 130'ar milyon olmak üzere toplam 260 milyon liralık tahsisat yaptıklarını açıkladı.

Çiftçiler için de tarımsal sulama tarife grubunun kapsamını genişlettiklerini hatırlatan Dönmez, hayvancılıkla uğraşan ve seralarda üretim yapan abonelere toplamda 500 milyon liralık dolaylı destek sağlanmış olacağını bildirdi.

- Dağıtım bedelini bilmeyenlerin oranı yüzde 60'larda

Dönmez, gerçekleştirdikleri anket kapsamında tüketicilere dağıtım bedelini bilip bilmedikleri yönünde soru yönelttiklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Araştırma sonuçlarımıza göre vatandaşlarımızın yüzde 42'si dağıtım bedelini halen elektrik faturasının dağıtılması, yüzde 38'i ise sayaçların okunması bedeli olarak biliyor. Bu konuya daha fazla eğilmemiz ve vatandaşlarımızı bu konuda doğru bilgilendirmemiz çok önemli. Kamuoyunda sanıldığının aksine dağıtım bedeli sayaç okuma bedeli değildir. Ayrıca sayaç okuma bedeli adı altında herhangi bir ücret alınmamaktadır. Dağıtım bedeli elektriğin sorunsuz bir şekilde yurdun her yerine ulaşması için alınan bedelin genel adıdır. Elektriğin bizlere ulaşması büyük bir altyapı yatırımını da gerektirir. İletim ve dağıtım faaliyetleri için her yıl ortalama 17,5 milyar lira şebeke işletmesi ve 9,5 milyar lira da şebeke tesisi ve diğer yatırımlar olmak üzere toplamda 27 milyar liralık harcama yapılıyor. Öte yandan dağıtım bedelinin enerji bedeline oranı Avrupa Birliği'nde yüzde 51 iken bizde bu rakam yüzde 35'tir. 42 milyon aboneye ulaşmak için iletim ve dağıtımda bugün 120 bin personel çalışıyor. 1 milyon 460 kilometrelik gelişmiş bir şebeke ağına sahibiz. Bu dünyanın etrafını 37 kez dolaşabilecek bir ağ anlamına geliyor. Böylesine güçlü bir altyapı tek bir şey için var. O da elektriğin sorunsuz, kaliteli ve sürekli bir şekilde evlerimize, okullarımıza, sanayi tesislerimize, hastanelerimize, kısacası yurdun her yerine ulaşması, hayatın kesintisiz bir şekilde devam etmesi içindir."

Elektrikte kayıp kaçak oranının da ciddi bir oranda azaldığını anlatan Dönmez, enerji verimliliğinin doğru anlatılması gerektiğinin de altını çizdi.

Dönmez, henüz evlerde veya işyerlerinde enerji verimliliği sağlayacak uygulama ya da satın almalarda bulunup bulunulmadığı sorusuna olumsuz yanıt verenlerin oranının yüzde 81 olduğuna işaret ederek, "Enerji verimliliğinin kısa dönemli bir gider kalemi değil aksine getirileriyle hem aile bütçesini hem de ülke bütçesini rahatlatan uzun vadeli ve karlılığı yüksek bir ticari yatırım aracı olarak anlatmalıyız." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Elitaş: “Dünyada Elektrik Talebi Büyüyor”

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ELDER 12. Sektör Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, dünyada elektrik talebinin giderek büyüdüğünü söyledi.

Ülkemizin enerji ihtiyacının ekonomik büyüme ve artan nüfus artışı gibi sebeplerle Avrupa ülkelerine göre daha hızlı arttığını dile getiren Elitaş, “Enerjide dışa bağımlılığı artırmak ve enerji talep artışını sorunsuz karşılamak önceliğimiz.” dedi.

Türkiye'nin elektrik dağıtım sektöründe kayıp kaçak oranının 2000 yılı öncesinde yüzde 24 seviyesinden yüzde 12 seviyesine kadar düştüğünü açıklayan Elitaş sözlerini şöyle sürdürdü:

“100 liralık bir enerjiye yüzde 30'luk enerji bedeli nedir. 30’luk dağıtım bedelinin içerisinde sadece nakliye bedeli yok, diğer unsurlar da var. Sektör geçen yıl 3,5 milyar liralık yatırım yapmış. Bu 30'luk kısımda bu yatırım bedeli ile diğer unsurların da olduğunu açıkça ifade edebilmemiz gerekiyor.

EPDK Başkanı Yılmaz: Dağıtım Şirketleri 3.5 Milyar TL’lik Yatırım Yaptı

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz "2018 yılında dağıtım şirketleri 3,5 milyar liralık yatırım yaptı. Öngörülen 3 yıllık yatırım tavanının yaklaşık yüzde 14 üzerinde bir gerçekleşme söz konusu oldu" dedi.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, "2018 yılında dağıtım şirketleri 3,5 milyar liralık yatırım yaptı. Öngörülen 3 yıllık yatırım tavanının yaklaşık yüzde 14 üzerinde bir gerçekleşme söz konusu oldu." dedi.

Yılmaz, Afyonkarahisar'da bir otelde düzenlenen "Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği 12. Sektör Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, kamu, özel sektör iş birliğine ilişkin ele alınması gereken birçok konunun bulunduğunu söyledi.

En önemli konulardan birinin tüketici ile iletişim olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

"Ne yazık ki bu alanda sektörümüz henüz istediğimiz noktaya ulaşamadı. Sektör olarak dağıtım bedelinin ne olduğunu, daha doğrusu ne olmadığını dahi tüketicilere yeterince anlatamadık. Esnafından sanatçısına, köylüsünden akademisyenine her sosyal gruptan bu konuda eleştiriler alıyoruz. Sektör olarak dağıtım bedelinde; karda kışta elektrik kesilmesin diye sahada emek veren işçinin maaşının olduğunu, daha kaliteli elektrik hizmeti sunmak için eskiyen şebekelerin yenilenmesine yönelik yatırımların bu bedelin içinde olduğunu ne kadar anlatabildik? Dağıtım bedelinin, sayaç okuma veya fatura hizmeti sunma bedeli olmadığını bile anlatamadık. Elektriğin bir yerden bir yere taşınmasının ne tür bir altyapı, nasıl büyük bir sistem yatırımı gerektirdiğini ve bunların ne denli maliyetli işler olduğunu anlatamadığımız müddetçe de bu eleştiriler gelmeye devam edecek."

"Medya Planlamalari Yapilmasini Bekliyoruz"

Bütün şirketlerin kurumsal iletişime daha fazla önem vermeleri gerektiğine işaret eden Yılmaz, "Yanlış ve art niyetli haberlerin önünü geçecek ya da bu tip haberler çıktığında, etkisini anında ortadan kaldıracak medya planlamaları yapılmasını bekliyoruz. Artık bir sosyal medya mesajı bile milyonlarca kişinin algısını etkileyebiliyor. O zaman sizlere düşen, zamanı yakalayabilmek, dönemimize uygun iletişim stratejilerini ortaya koymak, bu alanda yeterli eğitime ve donanıma sahip personel istihdam etmektir." diye konuştu.

Yılmaz, bakanlığın desteği ve EPDK'nın öncülüğünde; sektöre yönelik algı yönetimi alanında kurulan Enerji İletişim Grubu'nun da bu süreçte faydalı işler yapmasını beklediklerini vurguladı.

"Yatirimlarin Hizmet Kalitesine Yansimasi Önemli"

Elektrik dağıtım sektöründe yatırımların bitmesi, hedeflerin tükenmesi ve vizyonun eskimesinin söz konusu olamayacağının altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü elektrik dağıtımı kesintisiz, kaliteli ve verimli yapılmak zorunda olan bir hizmet. Sistemlerin ve süreçlerin sürekli yenilenmesi, geliştirilmesi zorunluluktur. Bu çerçevede dağıtım şirketlerimiz, gerekli şebeke yatırımlarını aksatmaksızın ve zamanında yaparken, hizmet kalitesini yükseltecek bilişsel ve teknolojik dönüşümleri de yapmak durumundadır. 2018 yılında dağıtım şirketleri 3,5 milyar liralık yatırım yaptı. Öngörülen 3 yıllık yatırım tavanının yaklaşık yüzde 14 üzerinde bir gerçekleşme söz konusu oldu. Ancak yatırım rakamlarından daha önemli olan, yatırımların hizmet kalitesine ve müşteri memnuniyetine yansımasıdır. Sektör temsilcilerimiz de bu bilinçle hareket etmeli, müşteri memnuniyetini ve geleceğin sistem tasarımını, yatırım hedeflerinin odağına alarak çalışmalarını sürdürmelidir."

Yılmaz, sektördeki kayıp oranlarına da dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"2018 yılı itibarıyla elektrik dağıtım sektöründe kayıp oranları, özelleştirmelerin tamamlandığı 2013 yılından bu yana yüzde 25 civarında düşerek yüzde 11 seviyesine gelmiş durumda. Söz konusu düşüş, şebekeye yapılan yatırımlar ve iyileştirilen işletme pratiklerinin, kurum tarafından uygulanan sistemin ve geliştirilen Ar-Ge projelerinin önemli bir yansımasıdır. Bu başarıda emeği olan herkesi kutluyorum. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde kayıp oranlarının yüzde 10’un da altına gelerek, dünya standartlarında bir noktaya ulaşacağını göreceğiz."

"Güvence Bedeli Şirketler Tarafindan İstismar Edilmemeli"

Şirketlerin bilgi akışı eksikliklerini giderecek EDVARS sistemini geliştirerek, vatandaşların ihtiyaçlarına karşılık verecek yatırımların özelliklerini belirlediklerini aktaran Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:

"EDVARS, kişiden bağımsız ve hata payı olmayan tüm elektrik işletim sistemlerini kapsayan bir üst yazılımı içeriyor. Bu yazılım; yaptığınız tüm faaliyetleri görebildiğiniz, analiz edebildiğiniz raporlayabildiğiniz bir yönetici masası olarak tasarlandı. Biz de bu sistemi, düzenlemelerimizin ve tarife hesaplamalarımızın her alanında kullanacağız. Perakende sektörümüz ile ilgili kurumumuza gelen şikayetler de ne yazık ki bizleri fazlasıyla rahatsız etmektedir. Tüketici sözleşmelerine yönelik uygulamalarda bütün şirketlerden gerekli hassasiyetleri göstermelerinin ve vatandaşlarımızın mağdur edilmemesi gerektiğinin altını çiziyorum. Bütün tüketicilerimiz, teknolojinin sunduğu imkanlar dahilinde mutlaka yeterli ölçüde bilgilendirilmeli. Piyasayı koruyan bir önlem olan güvence bedeli şirketler tarafından asla istismar edilmemelidir. EPDK olarak kötü niyetli adımlara, vatandaşlarımızdan gelecek şikayetlere kayıtsız kalmayacağımızı ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceğimizi zaten biliyorsunuz."

Kaynak: AA

Kayıp-Kaçak’taki Düşüşün Ülke Ekonomisine Katkısı 500 Milyon Dolar

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, "Dağıtım sektörü olarak 2016-2020 yıllarını kapsayan tarife dönemi için 28,5 milyar liralık taahhüdümüz bulunuyor. 2018 itibarıyla bu rakamın 20 milyar liralık kısmını hayata geçirdik" açıklamasında bulundu.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER) Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Çeçen, gelecek dönemde sektör olarak önceliklerinin yaşı 30’u aşkın şebeke altyapısını yenilemek olduğunu söyledi. Çeçen, kayıp-kaçak da yüzde 15’li seviyelerden son üç yılda yüzde 11.8’li seviyelere düşürdüklerinin altını çizen Çeçen, “Bunun ekonomimize katkısı 500 milyon dolar seviyesinde” diye konuştu.

Çeçen, ELDER 12. Sektör Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, elektrik sektörünün sadece ekonominin lokomotifi değil, aynı zamanda refah seviyesini de belirleyen unsurlardan biri olduğunu belirtti.

Sektörde 43,5 milyon abone için çalıştıklarını dile getiren Çeçen, dağıtım sektörü olarak 2016-2020 yıllarını kapsayan tarife dönemi için 28,5 milyar liralık taahhütleri bulunduğunu ve 2018 itibarıyla bu rakamın 20 milyar liralık kısmını hayata geçirdiklerini ifade etti.

Ayrıca 250 milyon liralık teknoloji yatırımları ve 316 milyon liralık Ar-Ge yatırımlarımlarını da bu yıl içinde tamamlayacaklarını aktaran Çeçen, "Bu zamana kadar yapılan tüm yatırımlar, bakım faaliyetleri, ileri teknoloji uygulamalarımız ve Ar-Ge projelerimiz ile her geçen gün kesintilerden kaynaklı şikayetlerinin azaldığını ve genel memnuniyetinin arttığını da bakanlığımızın aylık ve yıllık bazda yaptığı düzenli anket sonuçlarından gözlemliyoruz. Önümüzdeki dönemde, sektör olarak önceliğimizin yaşı 30’u aşkın şebeke altyapımızı yenilemek olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Zaten son 3 yılda gerçekleştirdiğimiz toplam 20 milyar lira yatırımın yüzde 80’i doğrudan şebeke yatırımıdır. Elektrik dağıtım sektörü özelleştirme sonrasında her yıl en fazla yeni yatırım yapılan sektörlerin başında gelmektedir." diye konuştu.

Çeçen, diğer yandan, elektrik dağıtım sektöründe özelleştirme öncesindeki kayıp kaçak oranının yüzde 11,8'e kadar gerilediğini hatırlatarak, "Sadece son üç yılda elde edilen iyileşme 4 puan. Bugüne kadar alınan mesafe önemli, ancak yeterli değil. Bu konudaki gelişmeleri tüm kamu kurumları da yakinen takip etmektedir. Elektrik dağıtım hizmetinin daha nitelikli sunulması için atılması gereken adımlar olduğu tartışılmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Sektörün En Önemli Değeri İnsan

Dağıtım sektörünün, faaliyetlerini 100 bin kişilik bir ekiple hayata geçirdiğini ve istihdam açısından da ekonomiye önemli bir destek de sunduğunu kaydeden Çeçen, sektörün en önemli değerinin insan olduğunu vurguladı.

Çeçen, bu kapsamda ELDER olarak dağıtım sektörü iş güvenliği konusunda Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası desteği ile "sıfır ölümlü iş kazası" hedefine ulaşmak için yeni bir yol haritası belirlediklerini bildirdi. Geleceğin en önemli konularından birisi olan depolamayla ilgili olarak Kimyasal Enerji Depolama Projesi’ni (KEDEP) de yürüttüklerini aktaran Çeçen, sözlerini şöyle tamamladı:

"Proje, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) Ar-Ge desteğiyle sürdürülen projede ELDER koordinatörlüğünde 6 elektrik dağıtım şirketi ile birlikte çalışıyor. Sektörümüzün bir diğer önemli başlığı enerji verimliliği. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında dağıtım şirketlerimize önemli roller biçildi. Bu kapsamda Bakanlığımızın ve EPDK desteği ile enerji verimliliği projesi HASAT başlatıldı. Dijitalleşmenin bel kemiğini büyük veri, yapay zeka, nesnelerin interneti gibi kavramlar oluşturuyor. Eylül ayında EPDK koordinatörlüğünde gerçekleştireceğimiz 4. Enerjide Ar-Ge Çalıştayı'nda bir ilke daha ev sahipliği yaparak elektrik dağıtım sektöründe 'Yaratıcı Teknoloji Girişimleri Destek Programını' hayata geçiriyoruz. Program kapsamında Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesinde enerji sektörüne dünya standartlarında katkıda bulunacak inovatif çözümleri destekleyerek sektörün sorunlarına çözüm sağlamak, yeni yatırım alanları yaratmak ve sürdürülebilir kalkınmaya destek olmayı amaçlıyoruz. Kısa bir süre sonra, 2019 yılında, EPDK ile 4. Tarife Dönemi hazırlık çalışmalarına başlayacağız. Bu çalışmalarda biz dağıtım şirketleri için, finansal sürdürülebilirliği sağlayacak, etkinliği ve performansı teşvik edecek, maliyetler ve getiriler açısından piyasa koşulları ile genel ekonomik konjonktürün realitesini yansıtacak, tüm maliyet unsurlarını kapsayıcı, geleceğe dönük vizyonumuzu destekleyecek bir gelir modelinin ve yaklaşımının oluşturulmasına yönelik, zorunluluklardan kaynaklı beklentilerimiz olduğu hususunu dile getirmek istiyorum."

Kaynak: AA

DÜNYADAN HABERLER
İklim Değişikliğinin Yaratacağı Felaketleri Önlemek İçin 12 Yıl Kaldı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Çin’de katıldığı uluslararası konferansta yaptığı açıklamada, dünyanın yaşanabilir ve sağlıklı olması için BM tarafından belirlenen 2030 yılı sürdürülebilir hedeflerine ulaşılması gerektiğini söyledi.

Genel Sekreter Guterres, iklim değişikliğiyle mücadele için zamanın giderek azaldığını, bilimin ısı artışını 1,5 santigrat dereceyle sınırlamak ve bu konuda gerekli dönüşümü yapmak için son 12 yıl kaldığını vurguladı. Guterres, “İklim değişliği bizden hızlı hareket ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelede bu dönüşümü gerçekleştiremediğimiz takdirde hiçbir ülke, hiçbir toplum iklim değişikliğinin yaratacağı olumsuz etkilerden, felaketlerden kaçamayacak. İlk başta yoksul ve savunmasız insanlar bunun acısını çekecek. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kaçınmak istiyorsak bu dönüşümü 12 yılda gerçekleştirmemiz gerekli. İklim değişikliğine karşı verdiğimiz mücadeleyi kazanmak için Paris Antlaşması’na bağlı kalmalıyız. BM’nin 2030 yılı sürdürülebilir kalkınma hedeflerine uyumlu çözümlere dayanan eylemler gerçekleştirmeliyiz” diye konuştu.

BM Genel Sekreteri Guterres yaptığı konuşmada, katılımcılara yeşil ekonomi ve yeşil kalkınmanın dünyayı nasıl değiştirebileceğiyle ilgili görüşlerini anlattı, gerekli önlemler alınmazsa iklim değişikliğinin yaratabileceği muhtelif felaketlere dikkati çekti. Guterres, “Yeşil ekonomiye, yeşil kalkınmaya, sürdürülebilir kalkınmaya ihtiyacımız var. Bunu geciktirmeden hemen şimdi yapmalıyız. Yeşil kalkınmayı arttıracak çözüm yollarını arttırmalıyız” diye konuştu. Guterres, son dört yılda hava sıcaklığında rekor artış olduğunu belirterek, dünyanın her bölgesinde bu nedenle doğal afetlerin yıkıcı etkisinin görüldüğünü kaydetti. BM Genel Sekreteri, iklim değişikliğinin yaratacağı felaketleri önlemek, dünyanın herkes için güvenli olmasının sağlanmak için, “Belirlenen hedefleri gerçekleştirmeliyiz” dedi. Antonio Guterres, 23 Eylül’de New York’ta düzenlenecek ‘İklim Eylem Zirvesi’nde hedeflere ulaşmak için pratik ve yeni çözümlerin de gündeme getirileceğini belirtti.

Genel Sekreter Guterres, liderlere ve hükümetlere yaptığı çağrıda, “İklim değişikliğiyle mücadeleyle ilgili kendi ulusal planlarınızı 2020 yılına kadar somut ve gerçekçi çarelerle yapın. ‘Paris Anlaşması’ kapsamındaki her ülke karbon emisyonları azaltmalı” diye konuştu. Guterres, ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında hazırladıkları kendi ulusal planlarıyla dünyadaki sera gazı emisyonlarının önümüzdeki on yılda yüzde 45 oranında azaltılabileceğini söyledi, dünyanın 2050 yılına kadar alınacak somut tedbirlerle küresel olarak sıfır emisyon oranına ulaşabileceğini belirtti. Antonio Guterres, acil çare olarak hükümetlerden, fosil ve benzeri yakıtlara verilen desteğin kesilmesi, kömür santrallerinin inşasına izin verilmemesini istedi.

BM Genel Sekreteri, dünyada yeşil bir gelecek sağlamak için ülkelerin sürdürülebilir ve yeni altyapıya sahip düşük karbonlu, temiz enerji yollarına geçiş yapmaları gerektiğini belirterek, “Dünyadaki yeni teknolojiler, fosil yakıt alternatif olarak daha düşük bir maliyetle enerji sağlıyor. Güneşten ve rüzgar santrallerinden elde edilen enerji şimdi neredeyse tüm büyük ekonomilerdeki en ucuz yeni güç kaynakları” dedi.

Kaynak: Amerikanın Sesi

Maliyetlerdeki Düşüş, Dünyadaki Yenilenebilir Kapasitesini Artırıyor

Rüzgar ve güneş enerjisi teknolojilerindeki maliyetlerde son 10 yılda görülen düşüşle, küresel yenilenebilir enerji kapasitesi artış trendine geçti. Uluslararası Para Fonu (IMF) Nisan Ekonomik Görünümü Haftanın Tablosuna göre, 2009 ve 2017 yıllarında düşük karbonlu enerji kaynakları arasında en yüksek fiyat düşüşleri güneş ve rüzgar türbinlerinde görülürken, bu dönemde güneş panelleri fiyatları yüzde 76, türbin fiyatları da yüzde 34 düştü. Fiyatlardaki düşüşle söz konusu kaynaklar, hidro elektrik ve nükleer santral gibi daha geleneksel enerji kaynakları ve fosil yakıtlarına rakip oldu.

IMF blogda Christian Bogmans'ın yazısında, güneş ve rüzgar enerjilerinin daha uygun maliyetli enerji kaynakları haline gelmeleriyle yenilenebilir enejri kapasitesine yapılan küresel yatırımın son 10 yılda arttığına ve 2008 yılına kadar hidro enerjide görülen yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik en yüksek küresel yatırımın, 2009'da türbinlere yapıldığına dikkat çekildi. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek yatırımın 2016'da güneş panellerine yapıldığı, 2017 yılında da güneş panellerine yapılan yatırımın, diğer düşük karbonlu teknolojilere yapılan toplam yatırımı aştığı belirtildi.

Bogmans yazısında rüzgar ve güneş enerjisi maliyetlerinin düşmesininyanında, nükleer ve hidro elektrik santral maliyetlerinin aynı dönemde sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 9 arttığına dikkat çekti. Bogmans, rüzgar ve güneş enerjisinin tersi, köprü ve demiryolları gibi inşaat projelerine benzer olarak nükleer ve hidro enerji kaynaklarının daha gelişmiş teknolojilere sahip olmaları sebebiyle yapılandırılmalarına daha yüksek yatırım gerektiğini belirtti ve söz konusu faktörlerin bu gibi projelerde maliyet azaltımı olasılığını kısıtladığını vurguladı.

Buna karşın, rüzgar ve güneş enerjisi teknolojileri araştırmaları ve gelişimleri, standardizasyonları ve imalat ölçek ekonomilerinin, daha etkili güneş panelleri ve daha büyük rüzgar türbinleri oluşturulmasına yol açtığını belirten Bogmans, rüzgar ve güneş teknolojilerindeki gelişimin standardizasyon ve ölçek ekonomileri düzenlemeleriyle üretimlerinin daha etkili hale geleceği elektrikli pillerde de görülebileceğini vurguladı.

Kaynak: IMF

Yunanistan, 600 MW Kapasiteli Yenilenebilir İhalesi Yapacak

Yunanistan’da küçük ölçekli rüzgar ve güneş enerjisi projeleri için 300’er megavatlık ihaleye çıkacak. Yunanistan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (RAE) tarafından yapılan açıklamaya göre, söz konusu projeler küçük ölçekli olacak.

İhalede, güneş enerjisinde üst kapasite sınırı 20 megavat olarak belirtilirken, rüzgar enerjisinde 50 megavata kadar üst kapasiteye çıkılabilecek.

İhalede maksimum tavan fiyatı güneş enerjisinde megavat saat başına 69.26 eurodan başlarken, rüzgarda bu rakam 69.18 euro olarak belirlendi.

İlgililer, 31 Mayıs 2019’a kadar ihaleye başvurabilecek.

Yunanistan, güneş enerjisinde yıl sonuna kadar 430 megavat, rüzgar enerjisinde ise 400 megavata kadar kapasite tahsisi gerçekleştirmeyi planlıyor.

Kaynak: PV Magazine

Fransa, Otonom Elektrikli Toplu Taşıma İçin 200 Milyon Euro Bütçe Açıkladı

Fransa UlaştırmaBakanı Elisabeth Borne ülkesinin otonom elektrikli toplu taşıma araçlarına 200 milyon euro yatırım yapmak üzere bir planı hayata geçireceğini bildirdi.

Buna göre, Fransa hükümeti söz konusu fonu kırsal ve şehir olamk üzere 16 bölgede kullanacak ve bu kapsamda yasal bir çerçeve de oluşturacak.

Mevcut düzenlemeler otonom toplu taşıma araçlarının trafiğine çıkmasına izin vermediği için, bu konuda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor. Önerinin, bu yılın sonuna doğru onaylanarak kabul edilmesi beklenirken, yeni düzenleme ile otonom elektrikli toplu taşıma araçlarının 2020’den itibaren Fransa sokaklarında olması planlanıyor.

Bakan Borne, bu tür girişimlerin toplu taşıma kullanımı için insanları teşvik etmesini ve yaşlı insanların da toplu taşıma kullanım şartlarını iyileştirmesini umduklarını dile getirdi.

Kaynak:Smart Energy International

HAFTANIN RAPORU

Yenilenebilir Kaynaklar Akıllı Şehirleri Güçlendiriyor

Şehirler büyüdükçe, enerji kullanımları da artıyor. Ve, şehirler giderek “akıllı” hale gelmeye başladıkça, güneş ve rüzgar enerjisi şehirlerin “akıllı” hedeflerine ulaşmasında, çok kritik bir konuma geliyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK