SEKTÖRDEN HABERLER
Elektrik Dağıtım Sektörünün Odak Noktası “Verimlilik”

Elektrik Sektörü Dağıtım ve Perakende Tarafı Enerji Verimliliği Faaliyetleri Arama Toplantısı’nda, Türkiye’deki elektrik dağıtım ve perakende şirketlerinin enerji verimliliğine olan doğrudan veya dolaylı katkılarının artırılması konusu masaya yatırıldı.

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği – ELDER Koordinatörlüğünde yürütülen HASAT-2 Ar-Ge Projesi kapsamındaki “Enerji Verimliliği Bilinç Endeksi” çalışması doğrultusunda “Elektrik Sektörü Dağıtım ve Perakende Tarafı Enerji Verimliliği Faaliyetleri Arama Toplantısı” düzenlendi. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında yürütülen çalışmalar ile ilgili olarak gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmalarını, ELDER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Pınar ve Enerji Verimliliği Derneği - ENVER Genel Başkan Vekili Dr. Oğuz Can yaptı.

Elektrik Tüketildiği Yerde Üretilmeli

ELDER Yönetim Kurulu Üyesi Murat Pınar, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’na referans olarak başlayan HASAT-2 Projesi’ni, EPDK’nın Ar-Ge fonuyla, 15 elektrik dağıtım şirketinin dünya trendlerine ve enerjinin geleceğine bakarak oluşturduğunu belirtti. Son beş yılda Türkiye’nin 185 milyar dolarlık enerji ithalatı faturası olduğunu kaydeden Pınar, “İhracatımıza baktığımızda 165-170 milyar dolar civarında. Enerji faturasını yerelde halledebilirsek, pozitif verebilen bir ülkeyiz. Bugün en önemli kriterlerden bir tanesi, enerjinin tüketilen yerde üretilmesi. Bu doğrultuda, HASAT-2 Projesinin içinde elektrik dağıtım şirketlerine düşen yükümlülüğün yanında tüm paydaşların projeye katkı sunması, bu işi çözme noktasında bize referans oluyor.” dedi.

Şebeke Etkileşimi Artıyor

ENVER Genel Başkan Vekili Dr. Oğuz Can, Kovid-19 pandemisinde enerji değişimi ve dönüşümünün hızlandığına vurgu yaptı. Can, dağıtım şirketlerinin modellerinin ve hizmetlerinin üreten tüketicilerin varlığı, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla çeşitlendiğini dile getirerek, şöyle konuştu: “İletim şebekesi ve dağıtım şebekesi etkileşimi artıyor. Değişken yenilenebilir enerji santralleri için ileri tahmin sistemleri, dengeleme, depolama, sanal santraller, akıllı şarj, nesnelerin interneti, blok zincir gibi birtakım modeller, değişimin öncüleri arasında yerini alıyor. Enerji verimliliği, enerji maliyetlerinin yükünün azaltılması, enerjide arz güvenliğinin sağlanması, dışa bağımlılığın azaltılması ve iklim değişikliği ile düşük karbonlu ekonomiye geçiş gibi stratejik faaliyetler bu doğrultuda bütün olarak karşımıza çıkıyor.”

Enerji Verimliliğini Artırmanın Yolları Konuşuldu

Açılış konuşmalarının ardından başlayan ilk oturumda sektör uzmanları tarafından Türkiye’deki elektrik dağıtım şirketlerinin (EDAŞ) Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı çerçevesinde, enerji verimliliğine olan doğrudan veya dolaylı katkılarının artırılması konusu masaya yatırıldı.

İkinci oturumda, ELDER Koordinatörü Oytun Alıcı enerji verimliliğine ilişkin sektörün güçlü ve zayıf yönleri ile sektöre ilişkin tehditler ve ortaya konabilecek fırsatları değerlendirdi.

Başkanlığını EPDK Uzmanı Merve Bildirici’nin yaptığı ilk oturumda SHURA Enerji Dönüşüm Merkezi’nden Ayşe Ceren Sarı, “Tüketici Tarafında Enerji Verimliliği İyi Uygulama Örnekleri” başlıklı bir sunum yaptı. Sarı sunumunda Elektrik Dağıtım ve Perakende şirketlerinin enerji verimliliğinde aktif rol alabileceğine değinirken, söz konusu şirketlerin son kullanıcı tarafında çeşitli faaliyetlerde bulunabileceğini ifade etti.

HASAT – 2 Projesi Başlangıç Anket Çalışması Sonuçları ve Analizi sunumunu yapan ENVER Proje Sorumlusu Sedat Vatandaş, projenin kapsamında perakende ve dağıtım şirketlerinin yanı sıra OSB’lerin ankete katıldığını dile getirdi. Vatandaş, dağıtım ve tedarik şirketlerinin tüketici tarafı enerji verimliliği hakkındaki görüşlerini sektör temsilcileriyle paylaştı.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Müdürü Peter Werner, Avrupa Birliğinde elektrik dağıtımındaki enerji verimliği yükümlülüğü programı hakkında bilgi verdi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı EVÇED Proje ve Destekleri Dairesi Başkanı Bilal Düzgün, Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planındaki tüketici tarafındaki verimlilik eylemlerine ve bu eylemlerin hedeflerine değindi.

EPDK Uzmanı Mehtap Alper Sağlam, dağıtık enerjinin enerji perspektifindeki talep tarafı yönetimini inceledi.   

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Bayraktar, Enerji Dönüşümünde Türkiye’nin Yol Haritasını Anlattı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin enerji verimliliğine 2023’e kadar yaklaşık 11 milyar dolarlık yatırım yapmayı planladığını belirterek böylece ülkenin birincil enerji tüketiminin yüzde 14 ve karbon salınımının yılda 66 milyar ton azalabileceğini ifade etti. 

Bayraktar, Türk Miras Vakfının (THO) video konferans yöntemiyle düzenlediği “Küresel Enerji Dönüşümü ve Türkiye’nin Enerji Yol Haritası” başlıklı etkinlikte değerlendirmelerde bulundu. 

Bayraktar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının neden olduğu küresel ekonomik şokun enerji piyasası ve yatırımlarını doğrudan etkilediğine işaret ederek enerji yatırımlarındaki azalışın enerji güvenliği ve sürdürülebilirliği için risk taşıdığını söyledi. 

Mevcut ekonomik koşullarda küresel enerji dönüşümünden bahsetmenin oldukça zor olduğunu belirten Bayraktar, ancak küresel enerji sektörünün fosil kaynaklardan sıfır karbonlu hale dönüşümüne öncelik verilmesinin ve karbon emisyonun azaltılmasının büyük ölçekte acil eylem gerektirdiğini ifade etti. 

Bayraktar, başarılı bir dönüşümü için doğru politikalar ve düzenlemelerin uygulanması gerektiğinin altını çizerek bilgi teknolojileri ile dijitalleşmeden de faydalanılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye’de enerji piyasasının son 20 yılda büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğini anlatan Bayraktar, bunun ilk aşamasında enerji piyasasının rekabetçi modele dönüştürüldüğünü, 2017’de açıklanan Milli Enerji ve Maden Politikası ile enerji sektöründeki dönüşümün ikinci aşamasının başladığını aktardı. Bayraktar, dönüşüm sürecinin ikinci aşamasında piyasalardaki arz güvenliği, yerelleşme ve öngörülebilirliğin ön planda tutulduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının genişletilmesi enerji dönüşümümüzün çok önemli bir parçasıydı. Son 10 yılda ülkede yıllık ortalama yenilenebilir enerji kurulu kapasite artış oranı yüzde 11 oldu. Türkiye şu anda yaklaşık 9 bin MegaWatt rüzgar ve 7 bin MegaWatt güneş enerjisi ile yenilenebilir enerji kurulu gücü açısından Avrupa’da 6’ncı, dünyada ise 13’üncü sırada yer almaktadır. Amacımız, önümüzdeki 10 yıl boyunca her yıl bir GigaWatt rüzgar ve bir GigaWatt güneş enerjisini dahil etmek.”

Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı’na değinen Bayraktar, “2023’e kadar enerji verimliliğine yaklaşık 11 milyar dolarlık yatırım yapmak istiyoruz. Böylece birincil tüketimimizi yüzde 14 ve karbon salınımını yılda 66 milyar ton azaltabileceğiz.” dedi. 

Bayraktar, Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve emisyonu azaltma hedefi kapsamında nükleerden de elektrik üretmeyi planladığına işaret ederek Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk ünitenin 2023 yılında, ikinci ünitenin ise 2024’te devre alınmasının hedeflendiğini, 2026’da ise 4 ünitenin de faaliyete geçmiş olacağını anlattı.  Türk enerji piyasası ve ekonomisi için doğal gazın da önemine dikkati çeken Bayraktar, Türkiye’nin 50 milyar metreküp gaz tüketimiyle Avrupa’daki 4’üncü büyük gaz pazarı olduğunu kaydetti. 

Bayraktar, Türkiye’nin hayat geçirdiği altyapı yatırımları sonucu gaz ihtiyacının yüzde 50’sini sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak ithal edebildiğini belirterek Türkiye’nin gaz arzında LNG’nin payının son 3 yılda istikrarlı bir şekilde artığını, söz konusu payın 2018’de yüzde 22, 2019’da yüzde 28 ve geçen yıl yüzde 31 olduğunu ifade etti. 

Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen 400 milyar metreküplük doğal gazı da anımsatan Bayraktar, şunları dile getirdi: “Bu keşfin ve tüm bu yatırımların arkasındaki temel motivasyon, ithalat faturamızı düşürmek ve bu sayede cari açığımızın azaltılmasına yardımcı olmak.”

Bayraktar, enerji piyasası reformlarına da değinerek “Umarım bu yıl gaz piyasasını rekabete açmayı planlıyoruz. Doğal gaz sektöründe sınır ötesi ticaret ve gaz ticaretinde daha fazla likidite gibi bazı yeni alanlar bu yeni dönemde görülecektir. Mevcut tedarikçilerimiz ve potansiyel yeni tedarikçilerimizden beklentimiz Türkiye pazarına güvenilir, esnek ve rekabetçi gaz sağlamaları.” dedi. 

Kaynak: Petrotürk

Adım Adım Hidrojene

Yenilenebilir yöntemlerle elde edilen hidrojenin stratejik bir unsur olarak öne çıktığını söyleyen Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği (GAZBİR-GAZMER) Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Kürşad Marancı, “Doğalgaza yüzde 20 hidrojen karıştırıp şebekeye verme testlerini yapmıştık. Testler başarılı ancak şebekenin güvenlik önlemlerini artırmak gerekiyor. Güneş ve rüzgar teknolojileri de ilk çıktığında çok maliyetliydi. Aynısını hidrojende bekliyoruz” diye konuştu.

Enerji ihtiyacını doğal ve kendi kaynaklarından karşılamak artık tüm ülkeler için gittikçe daha da stratejik olmaya başladı. Ülkeler, enerji stratejilerini geliştirirken özellikle yenilenebilir yatırımlara daha fazla ağırlık veriyor. Son dönemde ise dünya enerji piyasasının güneş ve rüzgardan sonra en fazla konuştuğu konulardan biri olarak hidrojen öne çıkıyor. Almanya, hidrojen dönüşümü için 9 milyar Euro’luk bütçe ayırdığını açıklarken Avrupa Birliği de (AB) Avrupa Hidrojen Stratejisi’ni kabul etti. Rusya, Japonya, Kanada gibi ülkeler de bu konudaki adımlarını hızlandırıyor. Hidrojen enerji sektöründe ağırlığını artırmaya devam ediyor. Türkiye ise bu alanda ilk adımlarını doğal gaz hattına hidrojen karıştırarak gerçekleştiriyor.

Bu kapsamda doğalgaz dağıtım şirketleri ‘Yenilenebilir Doğalgaz Üretimi-Power to Gas’ projesi üzerinde çalışıyor. Power to Gas projesinin yürütücüsü Türkiye Doğalgaz Dağıtıcıları Birliği’nin (GAZBİR-GAZMER) Ar-Ge ekibi tarafından yenilenebilir kaynaklardan sağlanan hidrojen, doğalgaz içine katılarak yakma testleri yürütülüyor. İlk etapta Konya’daki Temiz Enerji Merkezi Laboratuvarı’nda doğalgaza yüzde 20 oranında hidrojen karıştırılarak testlere başlandı. Böylece Türkiye’de ilk defa doğalgaz ile hidrojenin karıştırılarak evsel cihazların beslenmesi hayata geçirildi.

Proje ile korbonsuzlaşma yolunda önemli bir adımın atıldığını söyleyen GAZBİR-GAZMER Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Kürşad Marancı, şunları dile getirdi: “EPDK ve Enerji Bakanlığı’nın kontrolünde ilk defa doğalgaza yüzde 20 oranında hidrojen karıştırıp şebekeye verme testlerini yapmıştık. Testler başarılı ancak şebekenin güvenlik önlemlerini artırmak gerekiyor. Hidrojen doğalgaza göre çok daha tehlikeli bir gaz. Bunun için de ek yatırım gerekiyor. Özelikle şebekenin güvenliği noktasında.”

Güneş ve rüzgar teknolojilerinin de ilk çıktığında çok maliyetli olduğuna vurgu yapan Marancı, “Aynısını hidrojende bekliyoruz. Şu an hem yatırım maliyetleri hem de hidrojeni elde etme maliyeti çok yüksek. Ancak bu zamanla gelişen teknoloji ile birlikte kademeli olarak düşecek. Şimdiye kadar hızlı bir düşüş oldu ancak hala maliyetler tüketici için yüksek seviyede. Hidrojenin 10 yıllık süre içerisinde dünyada çok yaygın bir kullanım alanı kazanacağı düşünülüyor. O yüzden şimdi atılan adımlar çok değerli” diye konuştu.

Söz konusu çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunan GAZBİR-GAZMER Genel Müdürü Mustafa Ali Akman şunları kaydetti: “Karışım gazında güvenlik testleri üzerinde çok durduklarını ve hidrojeni doğalgaza karıştırırken olduğundan daha az güvenli olmamalı. Bugün Türkiye’de doğalgaz abone sayısı 17 milyona ulaşmıştır. Doğalgaz abonelerinin gelecekte hidrojeni rahatlıkla kullanabilmeleri için tüm güvenlik testlerini laboratuvarımızda gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin karbondan arındırma ve enerji geçişi hedeflerini gerçekleştirmesinde, doğalgaz altyapısının rolü çok önemlidir. Bu hedeflere ulaşmak için gaz şebekesinde daha çok hidrojen kullanmaya çalışacağız.”

Kaynak: Hürriyet

Kurulu Güç İlk İki Ayda 819 MW Arttı

Türkiye’nin elektrik kurulu gücü bu yılın ilk 2 ayında 819 MegaWatt artarak 96 bin 709 MegaWatt’a ulaştı.

Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Şubat ayı kurulu güç verilerini yayınladı. 

Verilere göre Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesi geçtiğimiz Şubat ayında 439 MW artarken, yılın tamamındaki artış ise 819 MW oldu. Bu artışta fosil yakıtlara dayalı kapasitenin payı yalnızca 20,5 MW oldu.

İlk iki aydaki artışta en büyük pay 359,80 MW ile rüzgar enerjisi santrallerinin olurken, ikinci sırada 202 MW ile güneş enerjisi santralleri, üçüncü sırada ise 174,90 MW ile barajlı hidroelektrik santralleri geldi.

Kaynak: Yeşil Ekonomi

Yüksek Gerilim Hatlarında Arıza Onaran Kadın Görevli Cesaretiyle Alkış Topluyor

Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) Lüleburgaz İşletme Şefliği arıza görevlisi Hasret Çeçen, 4 yıldır yüksek gerilim hatlarında, elektrik direklerinde sergilediği cesaretiyle takdir topluyor.

Kırklareli Üniversitesi Lüleburgaz Meslek Yüksekokulu Elektronik Teknolojileri programından mezun olan Çeçen (24), TREDAŞ Lüleburgaz İşletme Şefliğinin işçi alımı ilanına çevresindekilerin "o erkek işi, yapamazsın" demelerine rağmen başvurdu.

Mülakatı geçen Çeçen işe elektrik arıza görevlisi olarak kabul edildi.

Erkek meslektaşları ile arızalara hızla müdahale eden Çeçen, kimi zaman elektrik direklerine, kimi zaman yüksek gerilim hatlarına çıkarak arızayı kısa sürede çözüp bölgeyi enerjiye kavuşturuyor.

AA ekibi, çalışkan ve cesur tavırlarıyla dikkati çeken Çeçen'in bir gününü görüntüledi. Çeçen, zorluklarına rağmen işini severek yaptığını söyledi.

Yaz, kış, yağmur, çamur demeden sahada görev yaptıklarını anlatan Çeçen, kesintisiz bir enerji için 7 gün 24 saat esasına dayalı çalıştıklarını belirtti.

Kadınların üstesinden gelemeyecekleri hiçbir işin olmadığını vurgulayan Çeçen, şu ifadeleri kullandı: "Başvurumda 'sahada çalışabilir misin?' diye sordular. Bende 'her türlü şartta çalışabileceğimi' söyledim. Bir kadın olarak her zorluk gibi bunun da üstesinden gelebileceğimizi belirttim."

Çeçen, erkek mesai arkadaşlarının zorlandığı anlarda yardım ettiklerini, uyum içerisinde yaşadıklarını ifade etti. Azimli olmanın başarıyı beraberinde getirdiğine her zaman inandığını anlatan Çeçen, şöyle devam etti:

"Gerçekten zor bir şey yok, öğrenmek, azmetmek, inanmak var. Bütün kadınlar inanırlarsa her işi yapabilirler. Kadınlar hiçbir şeyden korkmasın, inanırlarsa üstesinden gelemeyecekleri hiçbir şey yoktur. İlk işe başladığımda biraz tedirginlik ve korku tabi ki oldu. İşe başlamadan önce bir eğitim almıştık onun çok faydasını gördüm. O eğitim biraz tecrübe oluyor. Her direğe çıktığımda heyecan oluyor çünkü acaba arızayı yapabilecek miyim diye düşünüyorum."

8 Mart'ta Trafolar Kadınlar için Konuştu

Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 5 milyonun üzerinde bir nüfusa elektrik dağıtım hizmeti veren Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. (UEDAŞ), kadınların hayatın her alanında yeri olduğuna dikkat çekmek için trafo boyadı. Sağlık çalışanlarının pandemi sürecindeki mücadelesine dikkat çekmek için trafoları sağlık çalışanlarının fedakarlığını anlatan özel bir temayla boyayan UEDAŞ, bu kez Bursa’da Nilüfer’e bağlı Nilüfer Hatun caddesindeki trafoya kadınları resmetti. “Kadının Bir Yeri Var Her Yer” başlığı ile hazırlanan resimde kadınların hayatın her alanında var olduğuna dikkat çekildi.

2017 yılında hayata geçirilen ve sektörde öncü olan Trafolar Konuşuyor projesi kapsamında bugüne kadar 53 trafo boyandı. Proje kapsamında emniyet kemerinden, kan bağışına ve kadına şiddete kadar birçok konu başlığı trafolara taşındı.

Pandemi süreci de başından sonuna kadar trafolara taşındı. Maske kullanımı, sosyal mesafe ve sağlık çalışanlarının fedakar çalışmalarına dikkat çeken temalarda trafolar boyandı. UEDAŞ önümüzdeki dönemde trafonun sadece içinde değil dışında da hayatı aydınlatmaya devam edecek.

Bu yıl Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ile iş birliği sağlayan UEDAŞ, vakfın desteklediği kadın üreticiler ve kadın kooperatifleri tarafından üretilen hediyeler ile dar gelirli kadınların güçlenme çabalarına da destek sundu.

DÜNYADAN HABERLER
Geçen Yılki Offshore Rüzgar Kapasitesinin Yarısını Çin Kurdu

Çin, geçen yıl 3 bin MegaWatt’ın (MW) üzerinde offshore rüzgar enerjisi kapasitesi kurarak, dünyadaki toplam offshore rüzgar enerjisi kurulumlarının yarısını gerçekleştiren ülke oldu.

GWEC Market Intelligence tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, geçen yıl dünyada kurulan offshore rüzgar enerjisi kapasitesi 6 bin MW’ı aştı.

Çin, 3 bin MW’ın üzerinde offshore rüzgar enerjisi kapasitesi kurarak toplam kapasitesinin yarısını oluşturan ülke oldu.

Rapora göre, Kovid-19 salgınına rağmen küresel offshore rüzgar enerjisi yatırımları açısından 2020 bugüne kadar en fazla kapasitenin devreye alındığı ikinci yıl oldu. Verilere göre, İngiltere toplam offshore rüzgar kapasitesi açısından ilk sırada yer alırken, Çin Almanya’yı geride bırakarak dünyanın en büyük ikinci büyük offshore rüzgar enerjisi pazarı haline geldi.

Rapora göre, dünyadaki toplam offshore rüzgar enerjisi kapasitesi ise geçen yılki kurulumların ardından 35 GW seviyesine yükseldi.

Kaynak: Renewables Now

Avrupa Birliği Enerji Dönüşümü için Adil Geçiş Fonu’nu Onayladı

Avrupa Birliği (AB) savunmasız toplulukları, kirletici sektörleri dönüştürmenin ekonomik etkisinden koruyarak fosil yakıtların kullanımını durduracak multi milyar avroluk fonu resmen onayladı.

AB, 2050 itibariyle net seragazı emisyonlarını ortadan kaldırma planının bir parçası olarak, bu dönüşümünden en çok etkilenecek grupları destekleyecek. Onaylanan metne göre, AB Adil Geçiş Fonu (JTF) 17,5 milyar avro olacak ve fosil yakıt sektörünün düşük karbonlu endüstrilere ve işlere dönüşmesini sağlayacak.

Avrupa Komisyonu sözcüsü Vivian Loonela, “Adil Geçiş Fonu’nun desteği olmasaydı, tetiklenen sosyal ve ekonomik maliyetler gerçekten de yetkili makamları ve ekonomik aktörleri gerekli geçiş adımlarını atma konusunda caydırabilirdi.” ifadelerini kullandı.

Fondan en fazla yararlanacak ülke kömür madenciliği bölgelerine ev sahipliği yapan Polonya olacak ve onu Almanya ve Romanya takip edecek.

Polonya, Avrupa’nın kömür sektöründe çalışan 230 binden fazla kişinin, yarısından fazlasına istihdam sağlıyor. 2030 itibariyle AB, Avrupa’da kömür alanında 160 binlik istihdamın kaybedilebileceğini tahmin ediyor. Ancak bu durum, temiz enerji yatırımlarıyla önümüzdeki 10 yılda yaratılabilecek 300 binden fazla iş ile telafi edilebilir.

Danışmanlık şirketi Mc Kinsey‘e göre, AB’nin iklim hedeflerine ulaşmak için, Polonya’nın elektrikli araçları ile bina ve enerji altyapısını iyileştirmeyi hedefleyen yıllık yatırımları ortalama 13 milyar avro artırması gerekecek. Ülkelerin fon parasını temiz enerji, işçileri yeniden eğitilmesi ve iş arayanlara yardım edilmesi gibi alanlarda kullanabilecek ve bu fonlar nükleer enerjiyi kapsamayacak.

Kaynak: Reuters

Almanya, Nükleer Enerjiden Çıkış Planı Kapsamında Şirketlere 2,4 Milyar Avro Tazminat Ödeyecek

Nükleer enerjiden on yıl önce vazgeçen Almanya, bu karardan zarar gören enerji şirketlerine toplam 2,4 milyar avro tazminat ödeyecek.

2011 yılında Japonya'daki Fukuşima Nükleer Santrali'nde meydana gelen radyasyon sızıntısı sonrasında nükleer enerjiden vazgeçme kararı alan Berlin yönetimi, bu karardan zarar gördüğü için hukuki mücadeleye giren enerji şirketleriyle uzlaştı. Yıllardır devam eden hukuki süreç Fukuşima faciasının onuncu yıl dönümü yaklaşırken sonuçlandı. Çevre, Maliye ve Ekonomi Bakanlıklarından yapılan ortak açıklamada RWE, Vattenfall, E. ON/PreussenElektra ve EnBW’ye tazminat ödeneceği bildirildi.

Anayasa Mahkemesi'nin 2016 yılında elektrik şirketlerinin yatırımları için tazminat ödenmesine hükmeden bir kararına istinaden Vattenfall'a 1,425 milyar euro, RWE‘ye 880 milyon euro, EnBW'ye yaklaşık 80 milyon euro ve E.ON‘a 42,5 milyon euro ödenmesine karar verildi.

Varılan anlaşmaya göre şirketler şikayetlerini ve davaları geri çekecek. Bakanlık açıklamasında Washington'daki Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nde Vattenfall tarafından açılan 6 milyar dolarlık davanın da buna dahil olduğu belirtildi. Uzlaşmanın şirket yönetim kurulları ve AB Komisyonu onayına tabi olduğu belirtildi.

Almanya 2011 yılında Japonya'daki deprem ve takip eden tsunami sonrası Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali'nde yaşanan radyasyon sızıntısı üzerine 17 nükleer santrali 2022 yılına kadar devre dışı bırakma kararı almıştı. Bu karar nedeniyle halen faaliyette olan altı nükleer santralin çalışma ruhsatları sona ermeden kapanması gündeme gelmişti. Anayasa Mahkemesi ise 2016 yılında şirketlere tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetmişti.

Kaynak: Clean Energy Wire

Volvo 2030 İtibarıyla Tamamen Elektrikli Araç Üretecek

Merkezi İsveç'te bulunan otomobil üreticisi Volvo, 2030 yılına kadar tüm araç üretiminin tamamen elektrikli olmasını planlıyor.

Şirketten yapılan açıklamada, Volvo'nun hızla büyüyen elektrikli otomobil pazarına odaklanacağı ve fosil yakıtlı motorlar üretmeyi aşamalı olarak durduracağı belirtilerek, 2030 yılına kadar şirketin tüm otomobillerinin elektrikli olacağı kaydedildi.

Gelecek yıllarda tamamen elektrikli yeni bir otomobil ailesinin piyasaya sürüleceği bildirilen açıklamada, bu otomobilin satışının sadece online (çevrim içi) yapılacağı aktarıldı.

Merkezi Hangzhou'da bulunan Zhejiang Geely Holding Group'un sahibi olduğu Volvo, küresel satışlarının yüzde 50'sinin 2025 yılına kadar tamamen elektrikli otomobiller ve diğer yarı hibrit modeller olmasını hedefliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Volvo Üst Yöneticisi (CEO) Hakan Samuelsson, "Başarılı olmak için karlı büyümeye ihtiyacımız var. Dolayısıyla küçülen bir alana yatırım yapmak yerine geleceğe, elektrikli otomobile ve çevrim içine yatırım yapmayı tercih ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Marketing Week

HAFTANIN RAPORU

Küresel Isınmayı 1,5 Derece ile Sınırlandırmak için Ne Gerekiyor?

WoodMackenzie tarafından yayımlanan rapora göre, küresel sıcaklık artışı hali hazırda 1,2 dereceye ulaştı. Küresel ısınmayı Paris Anlaşması’nın hedefleri kapsamında 1,5 dereceyle sınırlandırmak çok hızlı aksiyon alınmadığı halde imkansız olabilir. Emisyon azaltım çabalarının en hızlı şekilde hayata geçirilmesi kritik önem arz ediyor.

Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK