SEKTÖRDEN HABERLER
“Türkiye’nin 3. Nükleer Santrali için Trakya’da Yer Tespit Çalışmaları Başladı”

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, TRT Haber’de katıldığı programda, Türkiye’nin dünyadaki emsal merkezlere göre kaynak çeşitliliği açısından en zengin ülkelerden olduğunu söyledi. Farklı ülkelerin Türkiye’den gaz alma taleplerinin olduğuna işaret eden Dönmez, “Kazan-kazan mantığında herkesin uzlaşabildiği, şeffaf bir pazar oluşturma hedefimiz var. Yılsonuna kadar kendi haritamızı çıkaracağız. Ocak, şubat gibi kaynak ülkeleri ve kullanıcı ülkeleri bir araya getirmek suretiyle pazarın işletilmesi için gerekli olan görüşleri alacağız ve bunları hızlıca devreye koyacağız” diye konuştu.

Dönmez, son günlerde enerji diplomasisi kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri, Malezya ve Endonezya’nın aralarında bulunduğu ülkeleri ziyaret ettiklerini anımsatarak, “Üçüncü ülkelerle beraber çalışılabilir. Afrika başta olmak üzere pek çok ülkede bizim denizdeki operasyon kabiliyetimizi artırmaktan dolayı teklif geliyor. Cezayir’le görüşmemiz olacak, onlar da bizi davet ettiler. Bu ülkelerle bir karşılıklı iş birliğini masaya yatırdık, en kısa sürede meyvelerini alacağımızı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Nükleer enerjinin gelecek dönemde Avrupa’nın ve gelişmiş birçok ülkenin temiz enerji kaynağı olarak öne çıkacağına dikkati çeken Dönmez, “Akkuyu’da çalışmalar devam ediyor. Orada 4 santral yapıyoruz. 4 reaktör 4 santral demek. İlk reaktörü önümüzdeki yılın sonuna doğru işletmeye alacağız. Birer yıl arayla diğer reaktörleri devreye alacağız” değerlendirmesinde bulundu.

Dönmez, Akkuyu ile başlayan Türkiye’deki nükleer enerji santrallerinin Sinop ve Trakya ile devam edebileceğini belirterek, “Buralarda çalışmaları devam ettireceğiz. Türkiye’nin enerji talebini planlama çalışması yapıyoruz. Trakya’da yer tespiti çalışmaları devam ediyor. Biz yer tespitlerini yaparak muhtemel nükleer projelerin lokasyonlarını vermiş olacağız” dedi.

Karadeniz’de Sakarya gaz sahasında çalışmaların devam ettiğini belirten Dönmez, şunları kaydetti: “Denizdeki boru hattı çalışmaları yüzde 97 tamamlandı. Önümüzdeki hafta içerisinde kablolama çalışmalarını tamamlayacağız. Hedefimiz 10 üretim tesisi açmaktı, 9’u tamamlandı. Mart sonuna kadar ilk gazı sisteme vereceğiz. Herkes mutfağında bunu kullanabilir hale gelecek. Karadaki çalışmalar devam ediyor. BOTAŞ oradan çıkan gazı şebekeye bağlayabilmek için boru hattı çalışması yapıyor, o da bu ay içerisinde tamamlanacak.” Dönmez, sahada yeni keşif olabileceğine işaret ederek, “Sakarya gaz sahası ve Amasra’da uluslararası firmalara sahanın rezerv değerlendirmesini yapan bir çalışma yürütüyoruz. Şu anda gelen öncü bilgiler oradaki mevcut rezervin daha yukarı yönlü güncelleneceği şeklinde. Yeni keşiflerle artış olabilir, hem de mevcut sahadaki yeni değerleme çalışmalarıyla artış olabilir” ifadelerini kullandı.

Elektrikli araçlar konusunda toplam 3 bin 640 şarj istasyonunun devreye alındığını aktaran Dönmez, “Burada ideal nokta şu: Şehir içlerinde 25 kilometrelik alanda en az bir istasyon, şarj noktası. Şehirlerarasında yerleşimin yoğun olmadığı yerlerde de 50 kilometrelik alanda bir şarj istasyonuna ihtiyaç var. Tüm çalışmalarımız da bu yönde gidiyor” diye konuştu.

Dönmez, elektrikli araçların bir akıllı cihazın ötesinde elektrik depolama maksadıyla da kullanabileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “İleride belki bu araçlar, bataryaları üzerindeyken başka amaçlarla da kullanılabilir. Bunun da çalışmalarını yapmamız lazım. Sizin elinizde aslında sadece araç yok. O araçla belki de 50 kilovat ile 100 kilovat arası depolanmış bir elektriğiniz de var. Siz sistemde ihtiyaç olduğunda bu aracınızla elektrik de satabileceksiniz.” Bakanlığın bu alanda bir teknik çalışma yürüttüğüne değinen Dönmez, “Biz lisanssız elektrik üretimi yaptırıyoruz. Evlerinizde, iş yerlerinizde, çatılarınızda var. Bu arabalar çoğaldıkça elektrik depolama hizmeti yapmak suretiyle bunu da sağlayabileceksiniz. Dolayısıyla sistem dengesini çok daha stabil hale getirmiş olacağız” dedi.

Kaynak: ENERJİPORTALI

Elektrik Dağıtım Sektörü, İSG’de “Önleme Kültürüne Giden Yolu” Oluşturuyor

Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin (Elder), iş sağlığı ve güvenliğinde sektörün standartlarını çok daha yukarıya taşımak hedefiyle iki yılda bir düzenlediği Elektrik Dağıtım Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin 4’ncüsü Antalya’da gerçekleştirildi. Bu yıl “Önleme Kültürüne Giden Yol” temasının işlendiği kongrede alanında uzman yerli ve yabancı 22 konuşmacı yer aldı.

 Elder Yönetim Kurulu Başkanı Kıvanç Zaimler, Birleşmiş Milletler İklim Konferansı nedeniyle Mısır’da bulunduğundan kongreye bir video mesajı gönderdi. Zaimler, “İklim değişikliğinin sonuçlarını; olağanüstü iklim olayları, sel ve orman yangını gibi afetleri hep birlikte yaşayarak gördük. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler İklim Konferansı ve buradan çıkacak sonuçlar, iklim koşullarından yoğun olarak etkilenen sektörümüz ve hizmet verdiğimiz 48 milyon kullanıcı için de çok önemli. Türkiye’nin her noktasına kesintisiz, kaliteli ve çevreyle uyumlu elektrik dağıtım hizmeti sunma hedefiyle çalışırken sorumluluğumuz çalışanlarımızın sağlığını korumak ve onlara güvenli çalışma ortamları sağlamak. Sektörümüzün tamamında yönetici seviyesinden, saha çalışanlarına kadar tüm bileşenlerin belirli bir iş sağlığı ve güvenliği (İSG) olgunluğuna erişmesi ve her dağıtım şirketinde İSG kültürünün yerleşmesi için bu iş birliğine ve sinerjiye ihtiyacımız var. Bu kültüre ve yolculuğa katkı sağlayan değerli konuşmacılarımıza, sektör çalışanlarımıza ve organizasyonumuza destek veren tüm firmalara değerli katılımlarından ötürü teşekkür ediyorum” dedi.

Kongrenin açılış konuşmacılarından olan ve konuşmasında iş sağlığı ve güvenliğinin her sektör için öncelikli bir konu olarak görülmesi gerektiğine dikkat çeken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Levent Kenan Kibar “İnsanı merkeze alan politikalar çerçevesinde insana yakışır çalışma koşulları sağlamanın en temel görev olduğu bilinciyle aşılması gereken küresel sorunlardan biri de iş sağlığıdır. Yöneticilerin ve tüm çalışanların katılımını gerektiren önleme kültürü, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azalttığı gibi; çalışan memnuniyetini ve yaşam kalitesini de yükseltiyor. Bu ülkemizin en önemli hedeflerindendir” diyerek konuya verdikleri önemi vurguladı.

TEDAŞ Genel Müdür Yardımcısı Bora Ülker de, “Sektörde nitelikli personelin istihdamına önem verilmesi, yetenek ve becerilerinin artırılmasıyla iş yüküne uygun yeterli personelin bulundurulması gerekiyor. İş yerlerinde önce insan, önce sağlık anlayışıyla hareket edilmesi ve bu duyarlılığın geliştirilmesi bir zorunluluktur” ifadesini kullandı.

Uluslararası Sosyal Güvenlik Derneği (ISSA) Önleme Özel Komisyonu Başkanı Jens Jühling sosyal güvenlik alanında en öncelikli konularının iş sağlığı olduğunu belirterek bu kapsamda gerçekleştirdikleri çalışmaları aktardı. Jühling, “İş sağlığını ve güvenliğini dünya genelinde artırmayı hedefliyoruz. Uluslararası iş birlikleri bizler için en önemli faaliyetler arasında yer alıyor. Elektrik dediğimizde bizim için en önemli kavramlar iş sağlığı, önleme ve başarı oluyor. Güvenlik için birlikte çalışmayı önemsiyoruz. Elder bizim bu konuda en aktif üyelerimizden biri” diye konuştu.

Kongrenin açılış konuşmasını yapan Elder Genel Sekreteri Özge Özden de “21 elektrik dağıtım şirketinin tamamını temsil eden Elder olarak, yetkin insan kaynağının önemini biliyor; tüm süreçlerimizin ve hedeflerimizin odağına insanı alıyoruz. Doğrudan ve dolaylı olarak istihdam ettiğimiz 100 bini aşkın çalışanımızın, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve yetkinliklerinin geliştirilmesini en öncelikli sorumluluğumuz olarak görüyoruz.” ifadesini kullandı.

2020 yılında kongrenin ana temasının ‘Vizyon Sıfır’ olduğunu anımsatan Özge Özden, sözlerine şöyle devam etti: “Vizyon sıfıra giden yolda çok tehlikeli işler sınıfına giren elektrik dağıtım faaliyetlerinde, kamu ve özel sektör başta olmak üzere tüm paydaşların iş birliklerinin ne kadar önemli olduğunun altını çizmiştik. Bu yıl ise kongremizin temasını bir adım daha öteye götürerek “Önleme Kültürüne Giden Yol” olarak belirledik. Yöneticilerin ve tüm çalışanların katılımını gerektiren önleme kültürü, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azalttığı gibi; çalışan memnuniyetini ve yaşam kalitesini de yükseltiyor. Böylelikle güvenli bir çalışma hayatının da temelini oluşturuyor. Sektör olarak hedefimiz, elektrik dağıtım faaliyetlerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarını uluslararası standartların üzerine çıkarmak. Yapılan araştırmalara göre, iş kazalarının yüzde 98’i tehlikeli davranış veya tehlikeli durumlar nedeniyle meydana geliyor. Bu istatistikler bize gerekli tedbirleri aldığımızda kazaların neredeyse tamamını önleyebileceğimizi gösteriyor. Biz de sektör olarak iş kazalarını azaltmak için risk değerlendirmeleri, İSG eğitimleri, etkin saha denetimleri, kaza analiz çalıştayları ve Türkiye’de ilk kez devreye alınan görüntülü teyit uygulaması gibi pek çok değerli çalışmayı yürütüyoruz.”

İki gün boyunca devam eden kongrenin ilk gününde “Dağıtım Şebekesinde Mahalli Topraklama Yöntemleri”, “Üst Yönetimin İSG’de Rolü ve Önemi”, “İSG İletişimi”; ikinci gününde ise “Trafik Güvenliği”, “Kurallara Neden Uymayız”, “İSG’de Dijitalleşme” konulu oturumlar ve kongre altın sponsorları olan Arıteks, DuPont, Işıkkaya Enerji, Kıvanç Group, Küre 1 İş Güvenliği, PollyBoot Çizme Sanayi ve TED Bilişim sektöre yönelik sundukları malzeme ve teknolojik çözüm sunumlarını gerçekleştirdi.

KONGRE SONUÇ BİLDİRGESİNDE NELER VAR?

Elektrik Dağıtım Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi’nin ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde şu tespitlere yer verildi:         

  • Bir şirkette iş sağlığı ve güvenliği (İSG) kültürü oluşturmak samimi bir niyet, kararlılık ve tutarlılık ister. Bunun için de hissedarlar ve üst düzey yöneticiler İSG’ye tüm kalbiyle inanmalı, bu konudaki samimiyet ve adanmışlığını yöneticilere, mühendislere ve çalışanlara göstermelidir. Sonrasında ise İSG algısının üst yönetim tarafından şirket içerisinde hep diri ve canlı tutulması kalıcılık bakımından büyük önem arz etmektedir. İSG kültürünün, sorunları hep çalışanlara yükleyen bir anlayışla değil sorunu yönetim olarak sahiplenen ve çözmeye çalışan bir yaklaşımla geliştirileceği asla unutulmamalıdır. 
  • İSG kültürünü geliştirmek için şirket yöneticilerinin İSG ile ilgili yıllık hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için somut aksiyon planları olmalıdır.
  • Dağıtım şebekelerinde mahalli topraklama iş sağlığı ve güvenliği açısından çok kritik ve hayati öneme haiz bir konudur. Özellikle son yıllarda jeneratör kaynaklı geri besleme nedeniyle yaşanan kaza veya ramak kala sayılarındaki artış dikkat çekmektedir. Jeneratörler ve dağıtıma gömülü santraller başta olmak üzere şebekeye enerji gelebilecek durumlar için sahadaki tüm çalışma senaryolarımızda alınacak mahalli topraklama önlemleri ve etkinlikleri konusunda her dağıtım şirketinin teknik analizler yapması veya yaptığı çalışmaları gözden geçirmesi gerekmektedir. 
  • Mahalli topraklama konusunda yapılacak çalışmalar, saha çalışanlarının kolaylıkla anlayabileceği doküman veya çizimlerle onlara aktarılmalıdır. Bu kapsamda çalışanların sahada AG veya YG’deki farklı çalışma senaryolarına göre nerede hangi topraklama aparatını kullanacağını bilmeleri gerekmektedir. Bu bilgilere dayanarak saha çalışanlarının işe başlamadan önce iş öncesi risk analizinde lokasyona özgü topraklama uygulamasına karar verip uygulaması sağlanmalıdır.
  • Mahalli topraklama aparatları seçilirken kesit hesapları bilimsel verilerle hesaplanmalı, hem topraklama aparatı hem de ıstankalar uluslararası standartlara (EN 61230 ve o standartta belirtilen diğer ilgili standartlara) uygun olmalı ve bu durum sertifikalandırılmalıdır.
  • İletişim hayatımızın her alanında olduğu gibi İSG’de de çok önemli bir konu. Saha denetimlerinde, eğitimlerde veya İSG toplantılarında çalışanlarla iletişim kurarken aşağıdaki temel prensipler asla gözardı edilmemelidir.
  • İletişim çift yönlü olmalı, tek taraflı bilgi iletimi değil karşılıklı bilgi paylaşımı yapıldığı akıldan çıkarılmamalıdır.
  • Çalışanlarla olan diyaloglarda dinleme türlerinden en etkilisi olan aktif dinleme tercih edilmelidir.
  • Çalışanlarla iletişim kurarken açık uçlu sorular sorulmalı ve onların konuya katılımı sağlanmalıdır.
  • Çalışanlarımızın önemli bir bölümünü oluşturan Z kuşağının özelliklerini bilerek onlarla iletişim kurmak İSG iletişiminin daha etkili yapılmasını sağlayacaktır.
  • Çalışanların neden İSG kurallarına uymadığını anlamak için davranış bilimleri veya psikoloji perspektifinden yapılacak çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda yapılacak çalışmalar sadece sektörümüze değil ülkemizdeki İSG kültürünün gelişimine de çok ciddi katkı sağlayacaktır.
  • Ülkemizde her yıl yaklaşık 5 bin insanın ölümüne neden olan ve çok mobil bir çalışma doğasına sahip sektörümüzdeki ölümlü kazalarda da önemli paya sahip olan trafik kazalarını azaltmak için bu konuyu odağımıza almalı ve daha sistematik yaklaşmalıyız. Sektörümüzde 10 binden fazla araçla her gün hareket halinde olduğumuzu düşünecek olursak bu konunun sektörümüz açısından önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Bu kapsamda dağıtım şirketlerinin ISO 39001 Yol ve Trafik Güvenliği Yönetim Sistemi’ni kurması ve işletmesi trafik kazalarını azaltmada çok etkili olacaktır.
  • Trafikteki güvensiz davranışları sadece çalışanın bireysel davranışı olarak görmek eksik ve yetersiz bir bakış açısıdır. Şirket kültüründe yer etmiş yazılı olan ya da olmayan kabuller, yetersiz izleme ve kontrol, iş ve zaman baskısı gibi çalışanın haricindeki unsurların trafikteki güvensiz davranışları tetiklediği unutulmamalıdır.
  • Trafik kazalarını azaltmak ve ölümleri önlemek için araçlara kamera konması ve kameralardan alınan verilerle beslenen yapay zeka uygulamaları trafik kazalarının kök neden analizindeki çaresizliği ortadan kaldıracak ve iyileştirici faaliyetlerin önünü açacaktır.  
“Enerji Dönüşümünün Omurgasında Elektrik Dağıtım Şirketleri Var”

2022 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı - COP27 için Mısır’da bulunan Elder Yönetim Kurulu Başkanı ve Sabancı Holding Enerji Grup Başkanı Kıvanç Zaimler, COP27’ye ilişkin gözlemlerini Enerji Günlüğü ile paylaştı. COP27’nin verilen sözlerin çok az tutulduğu COP26’nın gölgesinde devam ettiğini belirten Zaimler, bu yılki zirvenin odağında da ekonomide trilemma adı verilen imkansız üçlü kavramının olduğunu söyledi.

Zaimler, “Buradaki devletler, karar vericiler, bütün buradaki paydaşlar şu üç soruna çözüm bulmaya çalışıyorlar: İlki enerji arz güvenliğini sağlamak. İkincisi bunun maliyeti. Bu ikisini sağladıktan sonra son olarak bunların iklim etkisi. Bu üçü sürekli çeliştiği için çözümler sürekli erteleniyor” dedi.

Zaimler, Türkiye’nin de bu trilama içinde bir yandan enerji arz güvenliğini sağlamaya, bir yandan bunun ödenebilirliğini, ucuzluğunu sağlamaya çalışırken, bir yandan da iklim etkisini azaltmaya çalıştığını ifade etti. Arz güvenliği konusunda bundan sonraki süreçte ciddi bir yenilenebilir enerji kapasitesi devreye gireceğine vurgu yapan Zaimler, “Elektrik değer zincirine baktığımızda elektriğin üretimi, iletimi, dağıtımı ve tüketimi şekil değiştirecek. Bugün yenilenebilir, verimlilik ve dağıtım şebekelerinden bahsediyoruz” diye konuştu.

Enerji dönüşümünün omurgasında elektrik dağıtım şirketlerinin olduğunu ifade eden Zaimler, “Dağıtım şirketleri kendileri emisyonu yaymasalar da dekarbonizasyonda iki tane çok önemli rolleri var. Biri bu dönüşümün içinde yenilenebilir enerjiyi taleple buluşturmak gibi bir yükümlülükleri. İkincisi de teknik ve teknik olmayan kayıpları azaltmak. Geçtiğimiz 9 senede bu kayıplar Türkiye’de yüzde 18,2’den yüzde 11,9’a düşmüş durumda. Dolayısıyla biz bir yandan şebekemizi daha fazla yenilenebilir enerjiye uyumlu hale getireceğiz, bir yandan da kayıpları azaltarak verimlilik dediğimiz faaliyeti yürüteceğiz. Dolayısıyla bu dönüşümde dağıtım şirketlerinin de çok önemli rolleri var” ifadesini kulandı.

Gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere bir kaynak aktarımının bu ülkelerin bazı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini belirten Zaimler, “Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin de kendi sorumluluklarını, kendi yol haritasını ve kendi ara hedeflerini bilimsel temelli hedefe dayanan bir yol haritasını hızlı bir şekilde hayata geçirmesi gerekiyor. Bizim özellikle yenilenebilir enerji kapasitemizi artırmak konusunda önemli inisiyatiflerimiz var. Bu kapasiteyi artık stratejik planlardan sahada gerçekten tüketicinin hizmetine sunacak şekilde hızlıca hayata geçirmemiz lazım. Dolayısıyla bütün paydaşların üzerine bir görev düşüyor” dedi.

Kaynak: ENERJİGÜNLÜĞÜ

TCDD’den Yenilenebilir Enerji ve Elektrikli Araç Şarj İstasyonu Hamlesi

İklim değişikliğinin dünyamıza etkisini azaltmak ve sürdürülebilir yaşamı desteklemek için TCDD’de yeşil dönüşüm başladı. İlk hamle olarak TCDD’de yenilenebilir enerji kullanımı yaygınlaşacak. TCDD’nin gar, istasyon, lojistik merkezi ve ray hattı arazileri üzerine güneş enerjisi panelleri ve rüzgar enerjisi santralleri kurulacak. Bu doğrultuda projelendirme çalışmaları başladı. Enerji verimliliği açısından en uygun lokasyonlar analiz ediliyor. Yenilenebilir enerjiden elde edilen enerji, TCDD’nin binalarına ve elektrikli trenlerine güç verecek. 2025 yılına kadar elektrikli demir yolu araçlarının tükettiğini enerjinin en az yüzde 35’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması öngörülüyor. Şu an mevcut hat uzunluğunun yüzde 45’in üzerindeki kısmı elektrikli hale getirildi. Ayrıca TÜRASAŞ tarafından geliştirilen Milli Elektrikli Tren Seti’nin 2023 yılı içerisinde kullanıma sunulması ve elektrikli hat uzunluğunun artırılması planlanıyor.

TCDD’nin diğer adımı ise elektrikli araçlara yönelik olacak. TCDD garlarına elektrikli araç şarj istasyonları kurulacak. İstasyonların nereye kurulacağının belirlenmesi için planlamalar yapılıyor. İlk etapta 75 lokasyona elektrikli araç şarj istasyonu kurulması planlanıyor. Bu istasyonlarda kullanılan enerjinin, yenilenebilir enerji kaynaklarından ve trenlerde üretilen rejeneratif enerjiden karşılanması planlanıyor. Bu sistem hayata geçirilirse, trenlerin frenlerinden elde edilen enerjiyle elektrikli otomobillere güç sağlanacak.

Kaynak: DONANIMHABER

TREDAŞ’ta Zorlu Yollar Off Road Eğitimleri ile Aşılıyor

Trakya Elektrik Dağıtım AŞ (TREDAŞ); Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da elektrik enerjisini kaliteli ve kesintisiz sunabilmek için geliştirdiği yöntemlerden biri olan off road sürüş eğitimlerini düzenli olarak gerçekleştirmeye devam ediyor.

TREDAŞ, Trakya Bölgesi’nde üç ilde, 20 bin kilometrekare alanda, yaklaşık 2 milyon kullanıcıya elektrik dağıtım hizmetini, en kaliteli şekilde, kesintisiz olarak sağlamak amacıyla en yeni teknolojileri kullanıyor. Faaliyetlerini sürdürürken iş sağlığı ve güvenliği konusunda da büyük bir titizlikle hareket eden TREDAŞ, çalışanlarına iş güvenliği konusunda sürekli eğitimler veriyor ve saha denetimlerini büyük bir dikkatle hayata geçiriyor. Bu kapsamda her yıl olduğu gibi bu yıl da personel eğitimlerine ara vermeden devam eden TREDAŞ, off road sürüş eğitimleri ile çalışanlarının sürüş yetkinliklerini

daha da artırmayı hedefliyor.

TREDAŞ, Trakya Bölgesi’nin her yerine kesintisiz ve hızlı elektrik hizmeti sunabilmek için trafiğe açık karayollarının yanı sıra doğanın zor koşullarına da adapte olarak aynı hızda süregelecek bir ulaştırma tekniği benimsiyor. Bu doğrultuda off road sürüş eğitimleri gerçekleştiren TREDAŞ, dağlık bölgelerin engebeli ve tehlike teşkil eden yollarında arazi araçları ile eğitimler düzenliyor. Bu eğitimler, TREDAŞ’ın elektrik hizmetini daha etkin olarak aktarmasına yardımcı olurken, off road sürüş teknikleri ile kaliteli hizmet politikasını güçlendiriyor.

TREDAŞ’ın bu dönem gerçekleşen eğitim uygulamasına toplamda 66 çalışan katıldı. Eğitimlere katılanların yüzde 40’ı arıza onarım birimi olarak “Off Road-Defansif ve İleri Sürüş Teknikleri” dersi, 26’sı ise “Güvenli Sürüş Teknikleri” dersi aldı. Off road sürüş eğitimleriyle tüm koşullara uyum sağlamanın önemini, güvenli bir şekilde iş süreçlerine

entegre eden TREDAŞ, Trakya Bölgesi’nde hizmet verdiği müşterilerine en etkili şekilde ulaşmak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

SEDAŞ’tan 1.250 Fidan

SEDAŞ, bu yıl dördüncüsü düzenlenen Milli Ağaçlandırma Seferberliği”ne katıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda Türkiye genelinde gerçekleştirilen fidan dikme etkinliklerinde SEDAŞ, 4 şehirdeki 5 bölgede 1.250 adet fidanı toprakla buluşturdu.

Kocaeli’de Umuttepe mevkii ve Gebze Bilişim Vadisi, Sakarya’da Kuzey Marmara otoyol şantiyesi, Bolu’da Gölköy Baraj Göleti bölgesi ve Düzce’de Musababa Köyü’nde gerçekleşen fidan dikimlerine SEDAŞ çalışanlarıyla birlikte yöneticiler de katıldı.

Dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi Birleşmiş Milletler Global Compact üyesi SEDAŞ, geçen yılki etkinlikte 750 fidanı toprakla buluşturmuştu. “Geleceğe Nefes” adıyla kutlanan Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında 81 ilde, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yetiştirilen 4 milyon fidanın dikilmesi hedeflendi.

DÜNYADAN HABERLER
İklim Krizine Karşı 5 Büyük Sektörü İçeren Uluslararası Eylem Planı

Mısır'ın Şarm el-Şeyh kentindeki BM iklim zirvesi kapsamında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu ülkeler enerji, ulaşım, çelik, hidrojen ve tarım sektörlerini ilgilendiren 25 öncelikten oluşan eylem planı hazırladı.

COP26 ve COP27 Üst Düzey İklim Şampiyonları (COP26 and COP27 High-Level Climate Champions) tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı'nda (COP27) bir araya gelen ve gayrisafi yurt içi hasılalarının toplamı, küresel ekonominin yarısından fazlasını oluşturan ülkeler enerji, ulaşım ve çelik sektörlerinin karbonsuzlaştırılması, düşük emisyonlu hidrojen üretimi ve sürdürülebilir tarıma geçiş için gelecek yıl düzenlenecek COP28 zirvesine kadar hayata geçirilecek 25 öncelikli eylem belirledi.

Geçen seneki COP26 zirvesi kapsamında oluşturulan, aralarında G7 ile Avrupa Komisyonu üyelerinin de yer aldığı, “Atılım Gündemi Ülkeleri” olarak adlandırılan ülkelerce hazırlanan ve küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 50’sinden fazlasını oluşturan 5 sektöre odaklanan eylem planı, enerji maliyetlerinin azaltılması ile gıda güvenliğinin artırılması açısından önem taşıyor.

Ortak eylem paketi kapsamında Türkiye, çelik sektörüne yönelik öncelikli eylemleri destekleyen ülkeler arasında yer alıyor. Eylem paketinde, yatırımların tedarik ve ticarete yönlendirilmesine yardımcı olmak için düşük emisyonlu ve neredeyse sıfır emisyonlu çelik, hidrojen ve sürdürülebilir piller için ortak tanımlar geliştirilmesi ile temel altyapı projelerinin hızlandırılması gibi kararlar bulunuyor.

Eylem paketinde yer alan kararlardan bazıları şöyle:

"Paris Anlaşması ile uyumlu olarak, çevreyi kirleten taşıtların aşamalı olarak kaldırılması için ortak bir hedef tarih belirlenmesi, İklim Yatırım Fonları kapsamında, gelişmekte olan ülkelere yönelik finansal ve teknolojik yardımın sistematik olarak güçlendirilmesi, gıda güvensizliği ile iklim değişikliği ve çevresel bozulmanın getirdiği sorunlara çözümler üretmek için tarımsal araştırma ve geliştirmeye yönelik yatırımların teşvik edilmesi."

Kaynak: AA

AB Komisyonu Üyelerin Yenilenebilir Enerji Projelerini Hızlandırmasını İstiyor

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda milletvekillerine yaptığı konuşmada, yenilenebilir enerjiye dikkati çekerek, “Şu anda yol ayrımındayız. Ya yaşadığımız krizlerden ders almayacağız ve fosil yakıt kolaylığının getirdiği ataletin tuzağına düşeceğiz ya da temiz enerjiye geçiş için bu krizi kullanacağız” dedi.

Bunun sadece çevre açısından değil, güvenlik ve bağımlılıktan kurtulmak için de önemli olduğunun altını çizen Von der Leyen, şunları söyledi:

“Hızlanmaya hazırız. Yılsonunda AB tarihinde yenilenebilir enerjideki en büyük büyümeyi elde etmiş olacağız. Bu da pazara 50 GW ilave edilmesi, yani geçen yıl eklediğimiz miktarın iki katı demek. Daha da hızlanabiliriz. İzin bekleyen sayısız yenilenebilir enerji projesi bulunuyor. Bunların bazıları haftalar veya aylar içinde ucuz enerji üretmeye başlayabilir.”

Von der Leyen, güneş panelleri veya rüzgâr santralleri gibi projelerin AB ülkelerindeki uzun izin süreçleri nedeniyle beklediğini, yaşanan sıra dışı durum nedeniyle zaman kaybetme lüksleri bulunmadığını ifade etti.

Von der Leyen, bu nedenle izin süreçlerini hızlandırmak için sınırlı süreli yeni bir yönetmelik teklifi hazırladıklarını belirterek, bu sayede gelecek yıl 14 milyar metreküp doğal gaza eş değer enerji üretebileceklerini, bunun de 30 milyar metreküplük LNG eksiğinin yarısını karşılayacağını söyledi.

Kaynak: TEMİZENERJİ

Fransa’dan Emisyonu Azaltan Şirketlere Destek Vaadi

Fransa hükümeti, karbon salımının azaltılması konusunda hızlı hareket eden şirketlere finansal destek sağlayacak. Fransa'nın havayı en çok kirleten şirketlerinin temsilcileri ile Elysee Saray'ında bir araya gelen Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron, karbon salımının azaltılması konusunda hızlı hareket eden şirketlere kamunun finansal destek sağlayacağını da belirtti. Macron, şirketlerin karbon salımını azaltma planlarını 18 ay içinde sunmaları halinde hükümetin bütçeye koyduğu 5 milyar Euro desteği ikiye katlayacağını da vurguladı. Macron ile görüşmeye Fransa'nın en çok karbon salımı gerçekleştiren 50 şirketinin yöneticileri katıldı. Katılanlar arasında TotalEnergies, Holcim ve ArcelorMittal yöneticileri de yer aldı.

Kaynak: ENERJİGÜNLÜĞÜ

Alman Ekonomisine Enerji Krizinin Faturası 64 Milyar Euro

Almanya'nın önemli ekonomi ve düşünce kuruluşlarından Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), yüksek gaz ve petrol fiyatlarının bu yıl Alman ekonomisinde 64 milyar Euro reel gelir kaybına yol açacağını belirtti.

Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo), tarafından yapılan “Mevcut enerji krizinde gerçek gelir kayıplarının belirlemesi” araştırmasının sonuçları yayımlandı.

Araştırmada, yüksek gaz ve petrol fiyatlarının Alman ekonomisinde milyarlarca Euroluk reel gelir kaybına yol açtığı belirtilerek, bu yıl için reel gelir kayıplarının 64 milyar Euro seviyesinde olacağı ve bunun da ülkenin Gayrisafi Yurt içi Hasıla'sının (GSYH) yüzde 1,8'ine denk geleceği tahmin edildi.

Geçen yıl söz konusu reel gelir kaybının 35 milyar Euro’yu geçerek, GSYH'nın yüzde 1’ini aştığına yer verilen araştırmada, gelir kayıplarının gelecek yıllarda devam etmesinin beklendiği ifade edildi.

Ifo İş Döngüsü Araştırma ve Ekonomik Tahmin Müdürü Timo Wollmershaeuser, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Gelecek yıl yaklaşık 9 milyar Euro veya ekonomik üretimin yüzde 0,2'si kadar reel gelir kaybının olacağını tahmin ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Wollmershaeuser, 2021-2023 döneminde yaklaşık 110 milyar Euro veya yıllık GSYH’nın yüzde 3’ine kadar reel bir gelir kaybı oluşacağını vurgulayarak, “Bu rakamın daha yüksek olduğu tek zaman, ekonomik üretimdeki kaybın yüzde 4 olduğu 1979-1981 ikinci petrol krizi sırasındaydı. 1973-1974'teki ilk petrol krizinin yüzde 1,5'lik bir kayba neden olduğunu hesaplıyoruz” dedi.

Reel gelirdeki mevcut düşüşün önümüzdeki birkaç yıl içinde devam etmesini beklediklerini aktaran Wollmershaeuser şöyle söyledi: “Rusya'yı tedarikçi olarak kaybetmek, enerji fiyatlarının uzun vadede yüksek kalacağı anlamına geliyor. Ayrıca Almanya enerji ithalatına olan bağımlılığından bir gecede kurtulamayacak.”

Kaynak: BLOOMBERGHT

HAFTANIN RAPORU

2050’de Küresel Elektrik Tüketiminin Yüzde 90'ı Yenilenebilir Enerjiden Karşılanabilir

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) "1,5 derece" senaryosuna göre, 2050'de tüketilen elektriğin yüzde 90'ı yapılacak yatırımların ardından yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabilecek.

IRENA tarafından hazırlanan "2022'deki Yenilenebilir Enerji Hedefleri: Dizayn İçin Rehber" raporuna göre 2030 için belirlenen 5,4 TW seviyesindeki toplam yenilenebilir enerji kapasitesi hedefinin, 1,5 derece senaryosuna göre 10,8 TW olması gerekiyor. IRENA'nın raporunda bu hedefin ulaşılabilir olduğu ifade edilirken, 2030'a kadar 5,4 TW hedefine ulaşmak için ülkelerin her yıl toplamda 259 GW’lik artışla 2,3 TW’lik katkı yapmaları öngörülüyor. IRENA'nın 1,5 derece senaryosuna göre, 2050'de tüketilen elektriğin yüzde 90'ının yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabilmesi mümkün gözüküyor.

Raporun tamamına IRENA ulaşabilirsiniz.

İNFOGRAFİK / GRAFİK