
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bankanın Türkiye’deki yatırımlarını, yeşil finansman ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere yönelik, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Dünya Bankası kuruluşu Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’nın bu mali yılda Türkiye’ye sağladığı 2,5 milyar dolarlık finansmanın yüzde 80’inin iklim değişikliğiyle ilgili azaltım ve adaptasyon projelerine yönelik olduğunu söyleyen Lopez, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için özel sektörü de harekete geçirmeye çalıştıklarını dile getirdi.
Lopez, Türkiye’nin 2053’te net sıfır emisyon hedefine ulaşması ve sektörün dayanıklılığını sağlaması için bugünkü net değeriyle 640 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç duyulacağını ifade ederek, “Bu oldukça yüksek bir miktar ve bu yatırımları yapmak kamu, özel sektör ve bizim gibi kuruluşların birlikte çalışmasını gerektirecek” diye konuştu.
Türkiye'de iklim finansmanına yönelik projelerinden birinin yeni açıklanan Yeşil Dönüşüm Fonu olduğunu anımsatan Lopez, bankanın hali hazırda devam eden 17 milyar dolarlık programı kapsamında da iklim değişikliğinin önemli bir yer tuttuğunu, ayrıca deprem bölgesi ve ihracatçılara sağlanacak desteklerin de olduğunu anlattı.
Lopez, Dünya Bankası’nın eylülde açıkladığı ve gelecek üç yıl içinde sağlanacak 18 milyar dolarlık ek finansman paketinden de temiz enerji projelerine finansman verileceğini belirterek, “Önümüzdeki üç yıl için sağlamayı planladığımız ilave 18 milyar dolarlık finansmanın stratejik planlaması olarak ifade ettiğimiz sürecine başladık. Söz konusu 18 milyar dolar kapsamında elektrik iletimi için 750 milyon dolarlık bir finansmanın hazırlıklarını da başlattık” dedi.
Türkiye'nin temiz enerji yatırım hedeflerinin bankayı heyecanlandırdığını söyleyen Lopez, şöyle devam etti:
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye’nin gelecek 12 yılda 60 gigavat (GW) kapasite oluşturacağını açıkladı, yani yıllık yaklaşık 5 GW kapasiteye denk geliyor. Bu gelişmekte olan ekonomiler arasında bu alanda açıklanan en büyük hedeflerden birisi. Bu kapasite artışı 12 yılda yaklaşık 100 milyar dolar yatırım gerektirecek. Bunun yaklaşık 80 milyar doları elektrik üretiminde, 10 milyar doları iletim ve 10 milyar doları da dağıtım tarafında. Türkiye'de elektrik üretimi ve dağıtımı özel sektörde ancak iletim kamuda. Bizim odaklanacağımız nokta da burası.”
Lopez, Türkiye'nin temiz enerji hedefleri için 12 yılda ihtiyaç duyulan 100 milyar dolarlık yatırımın 90 milyar dolarını özel sektörün yapacağına işaret ederek, “Türkiye, istikrarlı bir makro duruma kavuşarak bu tür gereken finansmanları çekebilecektir” dedi.
Bu kapsamda Türkiye ekonomisinde atılan adımların doğru yönde olduğunun altını çizen Lopez, şöyle devam etti: “Yeni ekonomi yönetiminin atılması gereken doğru adımları attığını düşündüğümüzü banka olarak net bir şekilde dile getirdik. Bunu söyleyen sadece Dünya Bankası da değil. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) şu an 350 baz puanın altında. Bu, henüz seçimden önceki dönemde 550 baz puanın üzerindeydi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bazılarının Türkiye’nin görünümünü yukarı yönlü revize ettiğini görüyoruz, bazı kuruluşlar görünümü negatiften nötre çevirdi. Geçen hafta, S&P Türkiye'nin (kredi notu) görünümünü durağandan pozitife çevirdi. Deutsche Bank ve JP Morgan gibi yatırım bankaları gelecek yıl Türkiye tahvil piyasasının çok hareketli olacağını söylüyor. Bu kuruluşlar işlerin doğru yönde gittiğini görüyor.”
Kaynak: AA

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2035 yılında her iki araçtan birisinin elektrikli olacağına vurgu yaparak, Kasım ayı itibariyle 5 bin 86 adet elektrikli araç şarj istasyonu ve 10 bin 817 adet şarj soketi ile hizmet verildiğini kaydetti.
Uraloğlu, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi yaklaşımı ile ulaştırma yol haritasında; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi ile yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasını hedeflediklerini söyledi.
I2053 net sıfır emisyon hedefinin yerli ve milli elektrikli otomobil TOGG’un üretimiyle ivme kazandığını kaydeden Uraloğlu, elektrikli araçların yaygınlaşması ile birlikte şarj istasyonlarının kurulumuna da çok önem verdiklerini belirterek, “TCDD Teknik AŞ Genel Müdürlüğümüz EPDK'dan şarj işletmecisi lisansı aldı. Bakanlığımıza bağlı kurumlara hizmet verecek. Kurulumuna başlanan 200 kilovat gücündeki süper hızlı şarj istasyonları ile vatandaşlarımız elektrikli araçlarını 15-20 dakikada şarj edebilecek. Bu konuda istasyon kurulumlarımız devam ediyor” diye konuştu.
Denizyolu ulaşımında da 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi kapsamında çalışmaların yürütüldüğünü de ifade eden Bakan Uraloğlu, “Yeşil Liman’ (Green Port) projesi Bakanlığımız bünyesinde başlatılmıştır. Bilindiği üzere, ülkemizdeki birçok liman tesisi kentin merkezinde veya yakınında dar bir sahada hizmet vermekte olup gemi ve liman operasyonlarından kaynaklı kirlilik şehir yaşamını ve insanlarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu proje ile limanlardan kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılarak çevreye verilen olumsuz etkinin ortadan kaldırılması planlanmaktadır. Ayrıca gemilerin elektrikliye dönüşü kapsamında hurda değerinin 2.5 katına kadar ve tahrik sisteminin dönüşümün yüzde 25’ine kadar teşvik verilmektedir” dedi.
Kaynak: ENERJİ GÜNLÜĞÜ

Küresel Karbon Projesi, küresel karbon döngüsünün yıllık bilimsel değerlendirmesi olan 2023 karbon bütçesini açıkladı. Veriler, ekonomiyi karbonsuzlaştırmaya yönelik küresel çabalarda gerekli hızlanma olmazsa, fosil yakıt kaynaklı CO2 emisyonlarının bu yıl tarihi bir zirveye ulaşmasının beklendiğini gösteriyor.
Küresel Karbon Projesi verilerine göre, mevcut emisyon seviyelerinin devam etmesi halinde, kalan karbon bütçesi güçlü bir iklim eylemi olmaksızın küçülmeye devam ederken, 1,5°C’lik ısınmanın yaklaşık yedi yıl içinde sürekli olarak aşılma ihtimali yüzde 50 olarak belirtiliyor. Bu durum, en son IPCC raporlarında 1,5 C’nin aşılması için öngörülen tarihi şimdiden birkaç yıl geriye çekiyor.
2023 yılında fosil karbon emisyonlarının 2022 yılına göre yüzde 1,1 artacağı (36,8 milyar ton CO2’ye) ve emisyonların tüm yakıt türlerinde (kömür, petrol ve gaz) yükseleceği öngörülüyor. CO2 emisyonlarındaki artış küresel olarak yavaşlasa ve son on yılda bazı ülkelerde emisyonlar azalmış olsa da bu durum tehlikeli iklim değişikliğini önleyecek kadar hızlı gerçekleşmiyor.
Rapora göre, Türkiye, 2022 yılında 400 milyon ton karbon emisyonu ile küresel olarak en çok emisyona sebep olan ülkeler sıralamasında 15. olarak yer alıyor. Türkiye’nin emisyonlarında kömür başı çekerken (167,2 milyon ton CO2), onu sırasıyla petrol, gaz ve çimento sektörleri takip ediyor.
Küresel emisyonlarda Çin, ABD ve Hindistan başı çekerken, bölgesel eğilimler önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Emisyonların 2023 yılında Hindistan (yüzde 8,2) ve Çin’de (yüzde 4,0) artması, AB (-yüzde 7,4), ABD (-yüzde 3,0) ve dünyanın geri kalanında (-yüzde 0,4) azalması öngörülüyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Bayraktar, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında Dünya Bankası tarafından düzenlenen “Net Sıfır Emisyon’a Yeni Hedefler: Güneş, Rüzgar ve Akıllı Şebekelerle Türkiye’yi Dönüştürmek” adlı panele gönderdiği mesajda, Türkiye’nin karbon salımı azaltma planına yönelik “2024-2030 yıllarını kapsayan İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında emisyonlarımızı toplam 100 milyon ton azaltmayı hedefliyoruz” dedi.
Mesajında, Türkiye’nin İkinci Enerji Verimliliği Eylem Planı’na değinen Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu planın iddialı olduğu ve ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğumuz doğrudur. Ancak uluslararası toplumla ve bilhassa finansal kuruluşlar ve yatırımcılarla birlikte tüm bunları başarabiliriz. Enerji sektörüne yapılan yatırımlar Türk halkına istihdam ve refah temin ederken diğer ülkelere de enerji dönüşümü için güçlü bir model sunmaktadır.”
Kaynak: TEMİZ ENERJİ

Dünya Bankası’nın, Türkiye hükümeti ile birlikte Türkiye’de depolamalı güneş enerjisi projelerini desteklemeye yönelik bir programın hazırlıklarına başladığı bildirildi.
Banka tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye’de Dağıtık Enerji için Piyasa Dönüşümünün Hızlandırılmasına yönelik Sonuca Odaklı Program (PforR) finansmanı önerisi içi hazırlanan Çevresel ve Sosyal Sistem Değerlendirmesi Raporu da kamuoyu görüşüne açıldı. Rapor 20 Aralık 2023 tarihine kadar görüşe açık olacak. Raporda Türkiye hükümetinin dağıtık enerji kaynakları dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlar için güçlü desteğinin bulunmasına rağmen, finansman eksikliğinin yurt içi piyasa ekosisteminin geliştirilmesinde temel bir kısıt olmaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.
Ayrıca program ile dağıtık fotovoltaik sistemler ile bataryalı enerji depolama sistemlerinin ticari finansmanı için büyük bir piyasa oluşturulmasına yardımcı olunacağına da vurgu yapılıyor.
Rapordaki bilgilere göre program Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası (TKYB) tarafından yürütülecek ve bu bankalar, ticari bankaları finanse etmek için bir fon oluşturacak. TSKB ve TKYB tarafından seçilecek olan ticari bankalar da dağıtık güneş enerjisi projelerini kendi kaynaklarını da kullanarak finanse edecekler.
Ayrıca TSKB ve TKYB, sağlayacakları 30 milyon dolar tutarındaki Temiz Teknoloji Fonu kredisi ile de bataryalı enerji depolama sistemlerini doğrudan finanse edecekler. Bu finansman için uygun alt borçlular arasında; yenilenebilir enerji şirketleri, bataryalı enerji depolama şirketleri, toplayıcılar ve dağıtık güneş enerjisi sistemlerinin tüketicileri yer alacak.
Rapora göre program sayesinde çoğunlukla ticari ve sanayi tüketicileri için yaklaşık 300 milyon dolar tutarında özel sektör finansmanının harekete geçirilmesi için kaldıraç etkisi yaratılması ayrıca yenilikçi piyasaları hedefleyen alt projeler için ise daha yüksek oranda imtiyazlı finansman/kamu finansmanının kullanılması planlanıyor. Programın ilerleyen dönemde ticari ve sanayi müşteriler için tamamen ticari olarak finanse edilen bir piyasaya geçişi desteklemesi ve diğer kullanılmayan pazar segmentlerinin harekete geçirilmesine yardımcı olması da bekleniyor.
Raporda Türkiye’nin 2035 yılı için belirlediği 52,9 GW’lık güneş enerjisi kurulu gücü yaklaşık 22 milyar ABD Doları tutarında yatırıma ihtiyaç duyacağına dikkat çekilirken, 2030 yılına kadar yılda en az 750 MW olmak üzere toplamda 4,5 GW potansiyele sahip dağıtık alandaki yatırımlar için de 3,8 milyar ABD Doları düzeyinde finansman ihtiyacının olduğu da belirtildi.
Raporda Türkiye Hükümeti’nin şu anda iklim değişikliğine yönelik önlem ve eylemlerin daha ayrıntılı olarak belirlendiği Uzun Vadeli Karbondan Arınma Stratejisi ile 2024-2028 dönemine ait bir sonraki Ulusal Kalkınma Planı (UKP) üzerinde çalışmaya devam ettiği bilgisi de verildi.
Rapora göre Türkiye geçen 10 yıllık dönemde yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarma performansını temel alacak şekilde güneş ve rüzgar yatırımlarını hızlandırarak ayrıca enerji verimliliği, batarya ve pompaj depolamalı üretim, jeotermal, karbon yakalama ve depolama yoluyla doğal gaz üretimi yatırımları yaparak enerji güvenliğini arttırabilecek potansiyele sahip.
Bununla birlikte raporda Türkiye’nin 2053 yılına kadar iki katına çıkacak enerji talebini karşılamak için yapılacak bu yatırımların önemli miktarda ticari finansman gerektirmekle birlikte, beraberinde enerji kaynaklı emisyonlarının azaltımı ve enerji güvenliğinin iyileştirilmesine gibi ek faydalar sağlayabileceği de ifade edildi.
Kaynak: YEŞİL EKONOMİ

Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak illerinin elektrik dağıtım hizmetini sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), “Enerjimiz Eşit” projesi ile Dünya Gazetesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Toplumsal Fayda Ödülleri’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazandı. İstanbul’da düzenlenen törene, OEDAŞ kurumsal iletişim ekibi katılım gösterdi.
OEDAŞ Genel Müdürü Fuat Celepci, “Mesleklerin cinsiyetlere göre ayrılmadığına inanan, hayatın her alanında olduğu gibi enerji sektöründe de toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir şirket olarak, bu ödülü almaktan gurur duyuyoruz” dedi.
Celepci, projeye başladıkları 2019 yılında ‘beyaz yaka’ kadın çalışan oranlarının yüzde 28 iken günümüzde bu oranı yüzde 35’e yükselttiklerini; mühendis kadrosunda da yüzde 14 seviyesinden yüzde 21’e ulaştıklarını kaydetti.

Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da elektrik dağıtım hizmeti veren UEDAŞ, sosyal farkındalık çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Kadınların en sık yakalandığı kanser türü olan meme kanserinde erken tanı bilincini aşılamayı hedefleyen UEDAŞ, hizmet alanı içindeki sokak lambalarını, meme kanserini temsil eden sembolik pembe renkle donatarak erken teşhise ışık yakmaya devam ediyor. 2018 yılından beri her yıl Meme Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde uygulanan Pembe Lambalar projesi, bu yıl ödüle layık görüldü. Proje, Dünya Gazetesi tarafından hayata geçirilen özel sektör, kamu ve yerel yönetimlerin gerçekleştirdiği sosyal projelerin ve girişimleri değerlendirildiği Toplumsal Fayda Ödülleri’nde “sağlık” kategorisi ödülünün sahibi oldu.
UEDAŞ 2018 yılından beri Meme Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde uyguladığı projeyle erken teşhisin önemine dikkat çekiyor. Projede sokak aydınlatmaları pembe yanıyor, aydınlatma direkleri pembe kumaşlarla kaplanıyor ve meme kanseri bilgilendirme mesajları projenin uygulandığı tüm direklere asılıyor. Küçük büyük farketmeden herkesin bu hastalık konusunda bilinçlenerek hızla aksiyon almasını hedefleyen şirket, proje kapsamında BUİKAD, YONCADER gibi kadın dernekleri ile iş birliği içinde projeyi sürdürüyor.

COP28 İklim Müzakereleri’ne ilişkin değerlendirmede bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, fosil yakıtların bugünkü seviyede kullanılması halinde iklim hedeflerine ulaşılamayacağını belirti. Birol, “Yenilenebilir enerji dönüşümünü, verimliliği hızlandırırken, iklim için zararlı olduğunu düşündüğümüz fosil yakıtları da hızla düşürmek gerekli. İkinci olarak gelişmekte olan yoksul ülkelerin temiz enerji teknolojilerinde yatırımlara erişmesi için gerekli finansal mekanizmaların kurulmasını sağlamak. Bu ikisini zirvedeki müzakerelerin başarıya ulaşması için en önemli şart olarak görüyorum” dedi.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı’nda (COP28), yenilenebilir enerji yatırımlarının çok hızlı büyüme gösterdiğini söyleyen Birol, COP28’de 118 ülkenin küresel yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmak için taahhütte bulunduğunu hatırlatarak, “Böyle bir taahhütname olmasa bile, tahminlerimize göre 2030'a kadar yenilenebilir enerji kapasitesi iki katından fazla büyüyecek. Burada bizim önerdiğimiz üç kat büyümesi ve 100’ün üzerinde ülke bu konuda anlaştı. Birkaç ülke kaldı taahhüde imzasını koymayan, önümüzdeki günlerde onların da imza atacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Birol, bu taahhüt kapsamında enerji verimliliğindeki ilerleme hızını iki katına çıkarma hedefinin de yer aldığını söyleyerek, “Her iki hedefin de müzakereler biterken sonuç metninde yer alabileceğini düşünüyorum. Bu yatırımları gerçekleştirmek için dünyada çok fazla para var, sermaye azlığı diye bir sorun söz konusu değil. Sorun, mevcut sermayenin temiz enerji teknolojilerine kanalize edilmesi. Bunun için de hükümetlerin temiz enerji yatırımlarını yatırımcı için ilginç hale getirmesi gerekiyor ki bunu yapan ülkeler çok güzel sonuçlar elde ediyorlar. Bu bakımdan, ben sermaye meselesinin başlı başına bir sorun olacağını düşünmüyorum, önemli olan hükümetlerin bunu ciddiye alıp yatırım şartlarını cazip hale getirmesi. 2015’te Paris’teki iklim zirvesinden bugüne kadar temiz enerji yatırımları neredeyse yüzde 100 arttı. COP28’de verilen taahhütler için yatırımların yüzde 50 kadar artması gerekiyor ki olmayacak bir durum değil. Bu da yıllık yaklaşık 2,5 trilyon dolar yatırım demek” ifadelerinde bulundu.
Kaynak: DÜNYA

Aylar süren müzakerelerin ardından Avrupa Parlamentosu üyeleri, ulusal hükümetler ve Avrupa Komisyonu, bloğun yeni Binalarda Enerji Performansı Direktifi (EPBD) için bir anlaşma imzaladı. Buna göre AB ülkeleri 2040 yılına kadar fosil yakıtla ısınmayı aşamalı olarak durdurmayı kabul etti ve 2025'ten itibaren kombiler için finansal destek verilmeyecek.
Üzerinde anlaşmaya varılan metin, ev ısıtmasında fosil yakıtların kademeli olarak kullanımdan kaldırılmasına ilişkin geniş kapsamlı hükümler içeriyor.
Buna göre, 1 Ocak 2025 itibarıyla AB ülkeleri, fosil yakıtlarla çalışan kombilerin kurulumu için herhangi bir mali teşvik sağlamayacak. 2030 itibarıyla da yeni inşa edilen evler de dahil olmak üzere tüm yeni binalar, fosil yakıtlardan kaynaklanan sıfır yerinde karbon emisyonu ile “sıfır emisyon binaları” olmak zorunda. 2050 yılına kadar AB’deki tüm binalar sıfır emisyonlu binalara dönüştürülecek. Yeni binaların fosil yakıt kaynaklı sıfır karbon emisyonuna sahip olması gerekiyor. Bu, 1 Ocak 2028 itibarıyla kamuya ait binalar için de geçerli olacak. Tasarı ayrıca ulusal hükümetlerin kombileri aşamalı olarak kaldırmaları için 2040 yılını hedef tarih olarak belirliyor. Metin ayrıca üye devletlerin 2025 yılından itibaren kombiler gibi bağımsız fosil yakıt cihazlarını sübvanse etmesini yasaklayacak.
Kaynak: TEMİZ ENERJİ

Fransa’da toplam 931 MW kurulu kapasiteli 23 karasal rüzgar enerji santrali kurulacak. Bakanlık, proje için başvuruları kabul etti. Fransız basını, Fransa Enerji Bakanlığı’nın 54 kadar kara rüzgar santrali kurulum projesi başvurusu olduğunu açıkladığını, projelerin toplam gücünün 931 MW olduğunu, ortalama ihale fiyatının ise megavat başına 86,94 Euro olduğunu bildirdi. Fransız medyası, ülke yönetiminin yenilenebilir enerjinin geliştirilmesi konusunda iddialı hedefler belirlediğini ancak son iki proje ihalesinin teknik zorluklardan etkilendiğini, bir sonraki ihalenin ise toplam 925 MW güç üretir projeyi içerir biçimde 4 Aralık’ta açılacağını duyurmuştu.
Kaynak: ENERJİ GÜNLÜĞÜ

OPEC'in üst düzey Arap enerji bakanları, BM'nin COP28 iklim zirvesinde fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulmasına ilişkin olası bir anlaşma konusunda çatışan ülkeler arasında 12. Arap Enerji Konferansı için Doha’da buluştu. OPEC Genel Sekreteri Haitham Al Ghais, 6 Aralık tarihli ve Reuters tarafından görülen bir mektupta, OPEC üyelerini emisyonlar yerine fosil yakıtları hedef alan her türlü COP28 anlaşmasını reddetmeye çağırdı. Enerji toplantısına Irak, Kuveyt, Cezayir ve Umman’dan bakanların yanı sıra BM iklim zirvesi için Dubai’de bulunan Suudi Enerji Bakanı Prens Abdülaziz bin Salman da geldi. Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanı Suhail Mohamed Al Mazrouei ise törende yoktu.
Müzakerelere katılan gözlemcilere göre, OPEC'in fiili lideri Suudi Arabistan ve en büyük müttefiki Rusya, Dubai’deki COP28 konferansının yalnızca iklim kirliliğini azaltmaya odaklanması ve buna neden olan fosil yakıtları hedeflememesi konusunda ısrar eden birkaç ülke arasında yer alıyor. Ancak ABD, Avrupa Birliği ve pek çok yoksul, iklime karşı savunmasız ülke de dahil olmak üzere en az 80 ülke, COP28 anlaşmasının fosil yakıt kullanımının nihai olarak sona erdirilmesi yönünde açıkça çağrıda bulunmasını talep ediyor.
BM iklim zirvelerindeki anlaşmaların mevcut 200'e yakın ülke arasında fikir birliği ile kabul edilmesi gerekiyor. Zirveler, dünyanın iklim değişikliğine karşı atacağı sonraki adımlara ilişkin bir fikir birliği oluşturmayı amaçlıyor; ancak bunun gerçekleşmesini sağlamak, ulusal politikaları ve yatırımları yoluyla her bir ülkenin sorumluluğunda.
Kaynak: REUTERS
İklim Adaletine Güç Vermek
İklim değişikliğiyle nasıl mücadele edileceği konusunda küresel boyutta çalışmalarda bulunan bir sivil toplum kuruluşu olan 350.org’un “İklim Adaletine Güç Vermek: 1,5°C ile Uyumlu Küresel Yenilenebilir Enerji Hedefinin Finansmanı ve Uygulanması Raporu”na göre, 2050 yılına kadar tüm fosil yakıtların adil ve eşitlikçi bir biçimde kullanımdan kaldırılması ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının 2019 seviyelerine göre yüzde 42 azaltılması, zorunlu bir öncelik olarak öne çıkıyor. COP28'in, yenilenebilir enerji kaynaklarının üç katına çıkarılmasını desteklemesi için somut siyasi taahhütler ve süreçlerle gerekli finansmanı sağlaması gerektiği vurgulanıyor.
1,5°C'lik ortalama sıcaklık artışlarının altında kalınması ve enerji ihtiyacının karşılanması için Küresel Güney'e yönelik yatırımlar, rapordaki öne çıkan konulardan biridir. Bu bağlamda, Küresel Güney'deki yatırımların yılda yaklaşık olarak 1,9 trilyon dolar artırılması gerekmektedir, bu da yedi katlık bir artış anlamına gelir. Küresel Güney'in mali sınırlamalarını hafifletmek için atılması gereken ilk adımın dış devlet borçlarının iptali olduğu vurgulanıyor. COP28, bu kararları doğrudan alamasa da raporda COP28 görüşmelerinde alınan sonuçların, bu sınırlamaları kabul ederek iklim sorunlarına çözüm getirme adımlarını mümkün kılmak amacıyla dış borçların iptal edilmesi için ilgili kurumlar ve forumlara çağrıda bulunması öneriliyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.
Elder II. Elektrik Dağıtım Sektöründe İnsan Kaynakları Zirvesi, Online
26 Aralık 2023
Avrupa Enerji Verimliliği Konferansı 2024 Stadthalle, Avusturya
7 - 8 Mart 2024
16. Uluslararası Güneş Enerjisi & Teknolojileri Fuarı İstanbul, Türkiye
4 - 6 Nisan 2024
26. Dünya Enerji Kongresi Rotterdam, Hollanda
22 - 25 Nisan 2024
Avrupa Sürdürülebilir Enerji Haftası Brüksel ve Online
11 - 13 Haziran 2024
Küresel Enerji Dönüşümü 2024 New York, ABD
25 - 27 Haziran 2024
Küresel Yenilenebilir Enerji Zirvesi Venedik, İtalya
16 - 18 Eylül 2024