ELDER Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Türkiye’deki tüm planlı kesintileri haber veren E-Kesinti Mobil Aplikasyonu’nun kullanıma açıldığını duyurdu. Özdemir, ayrıca E-Kesinti Portalı’nın da planlı kesintilerin bölge bölge takip edilebileceği başka bir araç olduğunu ifade etti.

ELDER Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, yaptığı açıklamada, elektrik dağıtım sektörünün bir numaralı önceliğinin tüketici memnuniyeti olduğunu, tüketicinin en hızlı ve en doğru şekilde bilgilendirilmesine büyük önem verdiklerini vurguladı.

Daha iyi elektrik hizmeti sağlamak amacıyla yatırımları hayata geçirmek için planlı kesintilerin gerçekleştiğini belirten Özdemir, dağıtım şirketlerince yapılan yeni yatırımların, tüm tüketicilere güvenilirlik, verimlilik, yeni katma değerli hizmetlere erişim, şebeke esnekliği ve yenilenebilir üretimin arttırılmasına yönelik faydalar sağlayacağını kaydetti. Özdemir, tüketicilerin, yapılacak planlı kesintilerle ilgili, elektrik dağıtım şirketlerinin web siteleri, gazeteler gibi araçlar vasıtasıyla bilgilendirildiğini hatırlatarak, bu yolları yeterli bulmadıklarını ve tüketici memnuniyetini artırmak için yeni araçlar geliştirdiklerini ifade etti. Özdemir, şunları söyledi:

“ELDER ve Akedaş Elektrik Dağıtım A.Ş (AKEDAŞ) iş birliğiyle hayata geçirilen E-Kesinti Mobil Aplikasyonu, Türkiye’nin her yerindeki planlı elektrik kesintisini akıllı telefonlar aracılığıyla önceden haber veriyor. Uygulama, ELDER’in Türkiye’nin 81 ili ve 970 ilçesinden sağladığı kesinti bilgilerini abonelere ileterek, kesintilere habersiz yakalanmalarını önlüyor. Buna ek olarak, E-Kesinti Portalı da kesintilerin takip edilebileceği bir diğer araç olma özelliğini sürdürüyor. Her zaman dile getiriyoruz, bizim önceliğimiz insan. Biz ELDER ve elektrik dağıtım şirketleri olarak vatandaşa dokunan, tüketici memnuniyeti artıran uygulamaları hayata geçirmeye devam edeceğiz.”

E-Kesinti Mobil Aplikasyonu’na buradan ulaşılabilir:

Elektrik dağıtım şirketleri, tüketici memnuniyetini artırmak için şebeke ve teknoloji yatırımlarına hız veriyor. Bu amaçla 21 şirket 2016-2020 yıllarını kapsayan Üçüncü Uygulama Dönemi’nde 18.4 milyar TL yatırım yapacak. Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Murat Yiğit, Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Mesut Efe ve Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Mehmet İslamoğlu şirketlerinin önümüzdeki 5 yıllık yatırım planlarını anlattı.

Avrupa Enerji Düzenleyicileri İş Birliği Ajansı (ACER) ve Avrupa Enerji Düzenleyicileri Konseyi (CEER) tarafından Brüksel’de sunulan en son Piyasa İzleme Raporu’na göre, hane halkı ortalama doğal gaz faturası, 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4.2 azaldı. Rapor, son yıllarda pek çok ülkede gözlenen toptan satış fiyatlarındaki düşüş eğiliminin endüstriyel müşterilerin enerji faturalarına ve yerli tüketicilerin gaz faturalarına da yansıdığını ancak bu durum hane halklarının elektrik faturaları için geçerli olmadığını ortaya koydu.

Avrupa ülkelerindeki doğal gaz ve elektrik fiyatlarına yönelik gelişmelere yer verilen rapora ilişkin değerlendirmede bulunan ACER’in Müdürü Alberto Pototschnig, şu ifadelerde bulundu:

“2015 yılında, petrol fiyatlarının düşmesi, gaz rekabetinin artması ve LNG’nin daha fazla bulunması nedeniyle, toptan gaz fiyatları Avrupa’da düşmüştür. Elektrik toptan satış fiyatları da birçok ülkede düşüş eğilimini sürdürmüş ve 2008 seviyesinin altında kalmıştır. Bu eğilim, en azından kısmen, daha fazla yenilenebilir enerjiler ve üretimde aşırı kapasitenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hem gaz hem de elektrik için şebekelerin daha iyi kullanılması ve rekabetin artması önemli bir rol oynamıştır."

Rapor, AB üyesi devletlerin yarısında, mesken tüketicilerin kullandıkları elektrik fiyatlarında düşüş olmadığına, bunun sebebinin ise tüketicilerin elektrik faturalarındaki ücretlerin artışından kaynaklandığına dikkat çekti. Regülatörler, tüketicilerin enerji faturalarında enerji ile ilgili olmayan ücretlerin artarak devam etmesinin tüketicilerin, enerji sektörü serbestleşmesinin sağlaması beklenen avantajlardan faydalanmasını engelleyeceğini belirtiyor.

“Tüketicinin güçlendirilmesi esastır”

Tüketici koruma ve güçlendirmelerine ilişkin yasal hükümler genel olarak ulusal mevzuatta ve uygulamada iyi bir şekilde yerleştiğini kaydeden raporda şu ifadelere yer veriliyor:

“Ortalama olarak, AB enerji yasalarıyla öngörülen maksimum 3 haftalık süre içerisinde (elektrik veya gaz) tedarikçi değiştirmek yaklaşık 14 iş günü almaktadır ve tedarikçiyi değiştirdikten sonra nihai fatura yaklaşık 5 hafta içinde alınmaktadır. Düzenleyiciler, 2025 yılına kadar bu değişikliği 24 saat içinde gerçekleştirmek gibi daha iddialı bir hedef belirlemiştir. 2015’te, 17 ülke, hane halkı tüketicilerine fayda sağlamak üzere kanunda belirtilen akıllı sayaçlar konusunda minimal işlevselliğe sahip durumdadır. Elektrikte 20, gazda ise 15 ülkenin güvenilir fiyat karşılaştırma araçları bulunmaktadır.”

Tüketicilerin piyasa deneyimlerine değinen ACER Düzenleyiciler Kurulu Başkanı ve CEER Başkanı Lord Mogg, tüketicilerin, piyasada mevcut bulunan daha fazla seçenekten yararlanmaları için güçlendirilmesinin esas olduğunu vurgulayarak, “Uygun işlevlerle donatılmış olmaları halinde, akıllı sayaçlar talep katılımının önemli bir unsurudur ve bu durum da enerji sistemlerinde çok fazla ihtiyaç duyulan esnekliği sağlar. Düzenleyiciler olarak perakende pazarlardaki engelleri kaldırmak, talep katılımını ortaya çıkarmak ve tüketicilerin güvenilir karşılaştırma araçlarına erişmesini sağlamak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Söz konusu rapora buradan ulaşılabilir.

Kömür Üreticileri Derneği (KÖMÜRDER), 22-23 Mart 2017 tarihlerinde Uluslararası Temiz Kömür Zirvesi’ni düzenleyecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın iş birliği ile düzenlenecek olan etkinlikte kömür sektörü tüm detaylarıyla ele alınırken, firmalar ikili görüşme imkanı da bulacak.

Türkiye, enerjide yerli kaynak kullanımına ve kömüre öncelik veriyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye'nin yerli kömürden elektrik üretimi kapasitesinin potansiyeline inandıklarını vurguluyor. 2015 yılı verilerine göre, Türkiye’nin toplam taşkömürü rezervi 1 milyar 309 milyon tonu buldu. Linyit rezervleri ise, 329,5 milyon tonu mümkün, 21,4 milyon tonu muhtemel, 15 milyar 14 milyon tonu görünür olmak üzere, toplam 15 milyar 365 milyon tona ulaştı.

Türkiye'nin elektrik enerjisi üretiminde ise kömür, doğal gazdan sonra ikinci sırada yer alıyor. 2014 yılında 250 bin 435 GWh olup, bunun yüzde 48'i bir diğer deyişle 120 bin 437 GWh'i doğal gazdan elde edildi. Doğal gazı ise kömür takip etti. 2014 yılındaki toplam 74 bin 40 GWh olan kömür kaynaklı elektrik üretimi, toplam üretimin yüzde 29,6'sını teşkil etti.

Yerli ve yabancı yatırımcının aradığı tüm hukuki mevzuat, teşvik, ekonomik yapı, bankacılık sistemi, sosyal imkanlar Türkiye'de mevcut bulunuyor. Her geçen gün gelişen temiz kömür teknolojileri ile artık, ağır metallerin ve karbonun dahi tutulabildiği, yatırımlar ekonomik olarak yapılıyor.

22-23 Mart 2017 tarihlerinde düzenlenecek olan Uluslararası Temiz Kömür Zirvesi ve Sergisi, şirketlerin karar verici temsilcileri, kömür madenciliği ve termik santrallere ürün veya hizmet sunmak isteyen tedarikçiler ile iki gün boyunca yüz yüze görüşmeler gerçekleştirecekler. Etkinlik, yerli kömür madenciliği ve yerli kömür bazlı elektrik üretimi konusunda, yurt içi ve yurt dışındaki, mühendisleri, danışmanları, üniversite ve AR-GE kuruluşlarını, yatırımcıları, finans kuruluşlarını, madenci ve santral yatırımcılarını bir araya getirecek. Zirveyle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşılabilir.

Dünyanın Elektrik Gündemi

18 Kasım 2016

  • Pakistan’ın Pencap eyaletinin Muzaffergarh’daki 1200 MW LNG’den gazlaştırıp elektrik üreten bir santral için ihaleye çıktı. Yap-işlet modeli ile 30 yıl, Aralık 2018’de işletmeye girecek.

16 Kasım 2016

  • • Fukuşima öncesi ve sonrası Japonya elektrik üretimi grafiği çok ilginç, çok hızlı bir dönüşüm.
  • • Fukushima öncesi ve sonrası Japonya elektrik üretimi (WSJ)

WEO 2016 – İlk bakış
World Energy Outlook 2016, genelde her Kasım’ın 2. perşembesi yayınlanır. Daha okuyamadık ama sunum ve özetlerden kısa bir derleme.
Sunumdan:
  • 2C senaryosu için elektrik üretiminde öngörülen rüzgar ve güneş oranını 2040’da %37’den %60’a çıkarmak gerek
  • Elektriğin payı daha da artacak
Özetten:
  • İklim değişikliği, sübvansiyonlar yazılmış. Evet hedefler güzel de yetmez demeye getiriliyor. İlk ilginç anekdot, “Yenilenebilire dayalı dönüşüm, elektrik piyasa tasarımı ve elektrik güvenliği alanında ,daha geleneksel enerji güvenliği tartışmaları son bulmadan, yeni tartışmalar başlattı.
  • % 30 enerji talebi artışı tüm kaynakların kullanımını arttıracak diyerek, sosyal sorumluluk kapsamında, modern enerji kaynağına erişimi olmayan kitlelere ve daha önce yayınlanan ek olarak hava kalitesine vurgu var.
  • Benim anlamadığım, gelişmiş ülkeler iklim taahhütlerini yerine getirir denilen 3, sayfa ilk cümle. Japonya bu kadar kömür projesi duyurusuyla nasıl iklim taahhüdünü yerine getirebilir, samimi olarak anlayamadım.
  • 2016’da çok ilginç bir nokta olarak da daha önce Türkiye’de projesi yapılan elektrik motorlarının enerji verimliliğine etkisi var. Yalnız buzdolabı kompresör vs. den söz edilmiş, belki de buzdolapları solid state- motorsuz olacak.
  • Elektrik talep artışının %85’i non-OECD ülkelerinden.
  • Elektrikli araçlar ile ilgili kısım ilginç: 2015’te 1.3 milyon elektrikli araç miktarı 2014’un 2 katı. Ana senaryoda bu 2025’te 30 milyon, 2040’da 150 milyona çıkıyor ve talebi 1.3 mv/g düşürüyor.
  • 450 senaryosunda ise 2040’da 715 milyon elektrikli araba 6mv/g talebi düşürüyor.
  • Güneş kısmında, IEA bence çok muhafazakâr, rüzgarda da. Önemli bir rakam veriyor. Fosil yakıt sübvansiyonları 350 milyar $ iken, yenilenebilir sübvansiyonları 150 milyar $ diyor.
  • Bugün ortalama kWh başına emisyon 515 g CO2/kWh iken, ana senaryoda 2040’da 335’e, 450 ppm senaryosunda 80’e düşüyor.

15 Kasım 2016

  • Almanya, Avusturya’ya elektrik satışını fiziksel kapasite ile sınırlayacak.
  • Çek ve Polonya’nın Almanya’nın kuzeydeki fazla yenilenebilir üretiminin güneyine kendi üzerlerinden akmasına (loopflow)’a itirazları sonucu, Almanya Avusturya ile elektrik ticaretini fiziksel kapasite kadar sınırlayacak. Bu Avusturya elektrik faturalarını 300 milyon € arttırırken, Almanya’nın kini düşürecek. E-control mahkemeye gidecek
  • Danimarka dünyanın en düşük fiyatlı 600 MW açık deniz rüzgâr projesini açıkladı: 49.50 Euro/MWh. Danimarka’nın başarısının sırrı derin olmayan sular. Projeyi İsveçli Vattenfall yapacak. İngiltere’de en ucuz rakam ise 120 sterlin/MWh. Artı hükümetin iletim bedellerini karşıladığı 25 sterlin/MWh. Üzerine dengeleme 7pound /MWh.

Makale Özeti
Is it Time to Deregulate All Electric Utilities? The Wall Street Journal / Journal Reports: Energy
Deregülasyon taraftarları, monopol şirketlerin çok az inovasyon ve operasyonel verimlilik kaygıları olduğunu, karşıtları ise tüketiciye seçim şansının verilmesinin daha düşük fiyatlar getirmediğini, ani fiyat artışları ve fiyat istikrarsızlığı getirdiğini iddia ediyor.
Yazının güzel tarafı ise buradan başlıyor. Deregülasyona evet diyen Prof Andrew Kleit ile Hayır diyen Dr. Kenneth Rose fikirlerini aktarıyor
EVET: Maliyetleri düşürme ve İnovasyonu arttırmanın en iyi yolu, Andrew N. Kleit
2003’teki Kuzeydoğu elektrik kesintisini yaşayanlar bilir, elektrik gidince hayat durur. Düzenlemeye tabii bir sistemde, hükümet kurumları üretim ve şebeke erişim kararları verirler, elektrik tarifelerini belirlerler, böylelikle şirketler yatırımlarına belirli bir geri dönüş alırlar. Şirketlerin kârı, harcamalarının bir fonksiyonu olduğundan maliyetleri kesme veya verimliliği arttırma istekleri olmaz
Diğer yöntem ise piyasa güçlerine yaslanmak. Kimse elektrik sektörünü nasıl tamamen deregüle hale getireceğini çözememiş olsa da, yeniden yapılandırma üretim gibi segmentlerde rekabetin önünü açıyor
Yapılandırılmış piyasalarda, yatırım kararları girişimciler, mühendisler tarafından alınıyor, hükümet avukatları tarafından değil. Şirketler piyasada geleceği olan yatırımları yapıyorlar, inovasyon düzenleme makinesinden geçme gereği duymadığı için daha hızlı gerçekleşiyor
California da daha fazla yenilenebilir şebeke üzerinde baskı oluşturdu. Eyalet bunu çözmek için –rekabetçi toptan satış piyasası ile- bir enerji dengesizlik piyasası kurdu, bu sayede katılımcılar birbirlerine güç aktarabildiler. Bu sayede maliyetler düştü, California daha fazla yenilenebilir bağladı. 2014’te California vergi verenleri 100 milyon $ daha az ödedi. Elektrikli araba gibi yeniliklerde ise, düzenleyicinin fiyatları belirlediği ortamda zamana göre tarife yeniliği kolay anlaşılmaz. Maliyetlerin düşmesi için çok fazla teknolojik gelişime ihtiyaç var. Bu yatırımlar düzenlemeye tabi monopolistlerin içinden gelmez.
Yapılandırma tüm sözlerini yerine getirmedi. Ticari müşteriler daha fazla fayda sağlarken, meskenler o kadar yarar göremedi. Fakat maliyetleri azaltma anlamında, yapılandırma işe yaradı. Hiçbir yapılandırılan eyalet milyarlarca dolarını nükleere parasını gömmedi.
Daha temiz, güvenilir ve ucuz şebeke için kamu çalışanlarının dayatmalarından uzaklaşarak rekabetçi güçleri ortaya çıkarma zamanıdır.
HAYIR: Kanıtlara göre tüketiciye katkısı çok az oldu, Kenneth Rose
Cevap sanki basit olmalıydı, rekabet 100 yıllık eski kamu hizmeti anlayışından daha iyidir. Fakat elektrik sektörüne rekabet getirmek sanıldığından daha karışık. Sonuç olarak, beklenen faydalar gelmedi
1990ların ortasında hava yolu şirketleri rekabete başarı ile açılınca sıra, eskimiş elektrik sektörüne bir makyaj yapmaya gelmişti. 1990ların sonunda eyaletlerin yarısı yasal düzenlemeleri yapmıştı. Fakat birden bir şeyler ters gitmeye başladı. 2000lerin başında, 2001’lerde de devam eden California piyasası yapılandırılmasında bir şeyler ters gitti. Elektrik yokluğu, çökmeler ve neredeyse en büyük yatırımcı şirketlerini iflas ettiriyordu. Daha yasal düzenleme geçirmemiş eyaletler geri adım attı.
Duman dağıldığı zaman, 13 eyalet ve DC deregülasyona devam etti. Tüketiciler tedarikçilerini seçtiler
Peki daha ucuz elektrik mi geldi? Görünen o ki, gerçek faydalar o kadar da net değil. Tam perakende rekabet olan 14 bölgedeki mesken tüketiciler ile düzenlemeye tabi 30 eyaletteki mesken tüketicileri kıyaslandığında, 2002-2015 arası, fiyat artışları yaklaşık olarak aynı. Tercih hakkı olan tüketicilerin elektrik fiyatı %50, olmayan eyaletlerdekilerin ki %52 arttı.
Büyük tüketiciler daha çok faydalanmışlar. Düzenlemeye tabii eyaletlerdeki ticari tüketiciler %50 fiyat artışı görürken, tercihli tüketiciler %27 artış görmüş. Sanayiciler düzenleme altında %53 artış görürken, deregule eyaletlerde %30 artış görmüşler.
2002-2008 arasında tercih yapan(choice-deregüle) eyaletlerde ticari %43, sanayi %60 artış görürken (doğalgaz fiyatları sebebi ile), düzenlemeye tabii eyaletlerde %9 ve %19 artış görülmüş. Neden çalışmadı? Sektör yapısı dolayısıyla, elektrik sektörü verimli çalışabilmek için ölçek ekonomisi ister. Monopol şirketlerin bölünmesi verimlilik kaybına sebep olur. Geleneksel şirket mükemmel değil ama deregüle daha kötü
Deregülasyon perakende ve toptan fiyat oynaklığına sebep oldu. Tüketiciler şikayet edince yasa koyucular fiyat kontrolleri ile müdahale ettiler. Fiyatlar düşünce de üreticiler ağladı, hatta teşvik aldılar. Öyle bir deregülasyon modeli oluştu ki, kimse için çalışmıyor.
Benim önerim, bir spektrum üzerinde piyasa güçleri ve düzenleme var ise, herhangi birini seçmek zorunda değiliz. En iyisi, ikisinin de bazı parçalarını birleştirmek Unutmayalım ki düzenleme 100 yıldır elektrik sistemini stabil tuttu. Rekabetin temiz enerji ütopyasına gideceğini düşünmek mantıksız ve sonu hüsran olur
Perakende piyasalara bir şans verildi, çalışmadı –utanmaya gerek yok. Ama hatalardan öğrenim, düzenleme ile piyasa arasında bir denge kurma zamanı.
Kaynak:http://barissanli.com/eak/